TÜRK CEZA HUKUKUNDA ”MEŞRU MÜDAFAA (YASAL SAVUNMA)”/- /”ZARURET HALİ” ve UNSURLARI
19 Mart 2023TÜRK CEZA KANUNU’NDA ”YALAN TANIKLIK SUÇU” ve UNSURLARI (TCK Md.272)
30 Mart 2023”Yargılamanın Yenilenmesi (CMK)”’
Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri:
Madde 311 – (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
İnfazın geri bırakılması veya durdurulması:
Madde 312 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi hükmün infazını ertelemez. Ancak mahkeme, infazın geri bırakılmasına veya durdurulmasına karar verebilir.
Yargılamanın yenilenmesine engel olmayan hâller:
Madde 313 – (1) Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü, yargılamanın yenilenmesi istemine engel olmaz.
(2) Ölenin eşi, üstsoyu, altsoyu, kardeşleri yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilirler.
(3) İkinci fıkrada sayılan kişilerin yokluğu hâlinde, Adalet Bakanı da yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunabilir.
Sanık veya hükümlünün aleyhine yargılamanın yenilenmesi nedenleri:
Madde 314 – (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış olan bir dava aşağıda yazılı hâllerde sanık veya hükümlünün aleyhine olarak yargılamanın yenilenmesi yolu ile tekrar görülür:
a) Duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte olarak görevlerini yapmada sanık veya hükümlü lehine kusur etmiş ise.
c) Sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilebilir nitelikte ikrarda bulunmuşsa.
Yargılamanın yenilenmesinin kabul edilmeyeceği hâl:
Madde 315 – (1) Kanunun aynı maddesinde yer almış sınır içinde olmak üzere cezanın değiştirilmesi amacıyla yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez.
(2) Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez.
Bir suça dayanan yenileme istemlerinin kabulü koşulları:
Madde 316 – (1) Bir suç iddiasına dayandırılan yenileme istemi, ancak bu fiilden dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü verilmiş veya mahkûmiyeti gerektirecek nitelikte kuvvetli delil bulunmaması dışında bir nedenle ceza soruşturmasına başlanamamış veya sürdürülememişse kabul edilebilir. Bu madde, 311 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde yazılı hâlde uygulanmaz.
Yenileme istemi hakkında uygulanacak hükümler:
Madde 317 – (1) Kanun yollarına başvurma hakkındaki genel hükümler, yargılamanın yenilenmesi istemi hakkında da uygulanır.
(2) Yargılamanın yenilenmesi istemi, bunun yasal nedenleri ile dayandığı delilleri içerir.
Yenileme isteminin kabule değer olup olmadığı kararı ve mercii:
Madde 318 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.
(2) 303 üncü madde gereğince Yargıtayın doğrudan hüküm kurduğu hâllerde de hükmü vermiş olan mahkemeye başvurulur.
(3) Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın verilir.
Yenileme isteminin kabule değer görülmemesi nedenleri ve kabulü hâlinde yapılacak işlem:
Madde 319 – (1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.
(2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur.
(3) Bu madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.
Delillerin toplanması:
Madde 320 – (1) Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir.
(2) Delillerin mahkemece veya naip hâkim tarafından veya istinabe suretiyle toplanması sırasında, soruşturmaya ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir.
Yenileme isteminin esassız olmasından dolayı reddi, aksi takdirde kabulü:
Madde 321 – (1) Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.
(2) Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.
(3) Bu madde gereğince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Duruşma yapılmaksızın yenileme isteminin incelenmesi:
Madde 322 – (1) Hükümlü ölmüşse mahkeme yeniden duruşma yapmaksızın gerekli delilleri topladıktan sonra hükümlünün beraatine veya yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar verir.
(2) Diğer hâllerde de mahkeme, bu hususta yeterli delil varsa Cumhuriyet savcısının uygun görüşünü aldıktan sonra duruşma yapmaksızın hükümlünün derhâl beraatine karar verir.
(3) Mahkeme beraat kararı ile beraber önceki hükmün ortadan kaldırılmasını da karar altına alır.
(4) Yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunan kimse isterse, gideri Devlet Hazinesine ait olmak üzere önceki hükmün iptaline ilişkin karar Resmî Gazete ile ilân olunacağı gibi mahkemenin takdirine göre diğer gazetelerle de ilân edilebilir.
Yeniden duruşma sonucunda verilecek hüküm:
Madde 323 – (1) Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü onaylar veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verir.
(2) Yargılamanın yenilenmesi istemi hükümlünün lehine olarak yapılmışsa, yeniden verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez.
(3) Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar bu Kanunun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümlerine göre tazmin edilir.
YARGILAMANIN (MUHAKEMENİN) YENİLENMESİ :
Hükmün kesinleşmesinden sonra anlaşılan yanlışlıkların düzeltilmesi için olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi kabul edilmiştir. (CMK Md.311 vd.) Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşmiş kararlara karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yoludur. Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü de yargılamanın yenilenmesine engel teşkil etmeyecektir.
BAŞVURABİLECEK KİŞİLER : Yargılamanın yenilenmesi, istek üzerine olur. Mahkeme kendiliğinden yargılamanın yenilenmesine karar veremez. Hükmün infaz edilmiş olması, hükümlünün ölmüş olması yargılamanın yenilenmesi istemine engel olmaz. Yargılanmanın yenilenmesini hükümlü, hükümlü ölmüşse, eşi, üst soyu ile alt soyu, kardeşleri ve C.Savcısı isteyebilir. Bu kişilerin yokluğu halinde Adalet Bakanı da yargılamanın yenilenmesini isteyebilir. Adalet bakanı, hükümlünün lehine ve sadece Yasa’da belirtilen kişilerin yokluğu halinde bu kanun yoluna başvurabilecektir. C.Savcısı hem lehte hem de aleyhte yenilenme talebinde bulunabilir. Hükümlünün avukatı, yargılamanın lehte yenilenmesini isteyebilir. Hükümlü veya beraat etmiş sanık, kendi aleyhine yargılamanın yenilenmesini isteyemez.
SÜRE : Lehe yargılamanın yenilenmesinde, herhangi bir süre aranmaz. Mahkumiyet kararından sonra ne kadar süre geçerse geçsin, lehte yenileme istenebilir. Aleyhe yargılamanın yenilenmesi konusunda ise , suçtan dolayı zamanaşımı süresinin dolmamış bulunması ve ilgili kişinin yaşıyor olması koşulunun arandığı görülmektedir. AİHM kararından sonra yargılamanın yenilenmesi istenmesi için bir yıllık süre öngörülmüştür. Bu süre, AİHM kararının kesinleştiği tarihten başlar.
YÖNTEMİ : Yargılamanı yenilenmesi istemi hükmü veren mahkemeye yapılır. İstem yazılı olmalıdır. Bu konuda bir dilekçe verilebileceği gibi, bir tutanak tutulmak üzere mahkeme katibine beyanda da bulunulabilir. Hükümlü, bulunduğu kurum müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya dilekçe vererek bu kanun yoluna başvurabilir. Kurum müdürüne başvuru halinde, başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları içeren bir tutanak düzenlenerek tutukluya verilir. Daha sonra tutanak ve dilekçe derhal mahkemesine gönderilir. Kurum müdürü tarafından işlem yapıldığında yargılamanın yenilenmesi için kabul edilmiş süreler kesilmiş sayılır.(CMK m.263) Yenilenme nedeni ve bu konudaki deliller dilekçede gösterilmelidir. Yenilenme nedeninin bir suç olması halinde, kural olarak bu konuda kesinleşmiş bir hüküm bulunmalı veya delil yokluğundan başka nedenlerle soruşturma yapılmamış olmalıdır. Yargılamanın yenilenmesi istemi reddedilirse, yeni bir sebeple tekrar yargılamanın yenilenmesi istenebilir.
ETKİSİ : Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmün infazını ertelemez. Ancak mahkeme, infazın geri bırakılmasına veya başlanmışsa durdurulmasına karara verebilir. Yargılamanın yenilenmesi, sadece infaza ara verme nedenidir; kişinin hükümlülük sıfatı devam eder. Yargılamanın yenilenmesi başvurusu üzerine mahkeme tarafından verilen infazın geri bırakılması bırakılmaması veya durdurulması durdurulmaması kararlarına karşı itiraz yoluna gidilemez.
Yargılamanın Yenilenmesi Sebepleri : Yargılamanın yenilenmesi ancak önemli bir adli yanlışlık olması durumunda mümkündür. Hangi hallerin yargılamanın yenilenmesi sonucunu doğuracağı, Yasa’da tek tek sayılmıştır. Yargılamanı yenilenmesi, yasanın aynı maddesinde gösterilen sınırlar içinde olmak üzere, cezanın değiştirilmesi amacıyla istenemez. Bu durum, takdir hatalarının önemsiz sayıldığını göstermektedir. Öte yandan hatanın giderilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez. Bir suç iddiasına dayandırılan yenileme istemi, ancak bu fiilden dolayı kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü verilmiş veya mahkûmiyeti gerektirecek nitelikte kuvvetli delil bulunmaması dışında bir nedenle ceza soruşturmasına başlanamamış veya sürdürülememişse kabul edilebilir. Lehte yenileme isteminin yeni olaylar veya yeni delillere dayandırıldığı hallerde ise bu koşul aranmaz.
1-) Lehte Yenileme Halleri: Bu haller CMK nın 311/1 madde ve fıkrasında tek tek sayılmıştır.
a-) Sahte Belge Kullanılmış Olması : Duruşmada delil olarak ortaya konulan ve hükme etki etmiş olan bir belgenin sahteliğinin anlaşılması, yargılamanın yenilenmesi nedenidir. Evrakta sahtecilik suçunun oluşması açısından belge sayılmayan ancak ceza davasında hükme esas alınan belgeler de yargılamanın yenilenmesini gerektirebilir. Önemli olan bu belgenin duruşma evresinde tartışılmış ve hükme etki etmiş olmasıdır. Bu belge olmadan da hüküm aynı olacaksa, yani dosyadaki deliller tek başına mahkumiyete ve verilen karara yeterli ise, belge sahte olsa bile yargılamanın yenilenmesi istenemeyecektir. Zira bu halde belgenin hükme etkili olmadığı kabul edilmektedir. Fotoğrafların, mühürlerin, ses ve görüntü kayıtlarının da belge niteliği taşıdığı kabul edilmelidir. (ŞAHİN Cumhur/GÖKTÜRK Neslihan, a.g.e.s.60) Sahte belge kullanılması sebebine dayalı olarak yargılamanın yenilenmesinin istenebilmesi için söz konusu belgenin duruşmada kullanılmış olması ve hükmü etkilemiş olması gerekir. Sahte belgenin sanığın veya hükümlünün haberi olmadan hazırlanması lehe yargılamanın yenilenmesi nedeni iken sanık veya hükümlü sahte belgeden haberdarsa ya da bizzat sahte belgeyi kendisi hazırlamışsa bu durumda aleyhe yargılamanın iadesi nedenidir. Doktrinde, belge sahte değilse ve sadece belgenin içeriği gerçeği yansıtmıyorsa kanun maddesi gereği sahte belge kullanılması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemeyecektir denilmekte, bu durumda yeni delil ve olaylara dayanarak yargılamanın hükümlü lehine yenilenmesi yoluna gidilebilirse de aleyhe yenilenme talep edilemeyecek görüşü ileri sürülmektedir. Oysaki TCK Md 204/1 gereğince mevcut belgenin gerçeğe aykırı olarak tanzim edilmesi, resmi belgede sahtecilik hükmündedir.
b-) Yalan Tanıklık Yapılmış Olması : Tanığın susması, tanıklık yapmaktan kaçınması, gerçeğe aykırı beyanda bulunmak sayılmaz. Öte yandan tanık beyanının hükme etki etmiş olması gerekir. Yasa’da açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte tercüman da bilirkişi kapsamında görülmelidir. Yalan beyanın, kasten veya ihmalen yapılmış olması arasında bir fark yoktur. Bu tanık beyanı olmadan da hüküm aynı olacaksa, yani dosyadaki deliller tek başına mahkumiyete ve verilen karara yeterli ise, yargılamanın yenilenmesi istenemeyecektir. Zira bu halde yalan beyanın hükme etkili olmadığı kabul edilmektedir. Kişi, yalan tanıklıktan veya bilirkişilikten dolayı hüküm verilmeden önce ölmüş ve hüküm verilememiş ise veya şüpheden sanık yararlanır ilkesince beraat kararı verilmiş ise, mevcut deliller yeni vakıa sayılarak yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilir. Hukuka uygun ya da aykırı olarak yeminsiz dinlenen tanık veya bilirkişinin gerçek dışı beyanda bulunduğunun anlaşılması halinde bu muhakemenin yenilenmesi nedenine dayanılması mümkün değildir.(KANTAR, Ceza Muhakemeleri Usulü Üçüncü Kitap Kanun Yolları, s.111.; ÖZGEN, s.74.;ÖNDER, Ceza Muhakemeleri Usulü Hukukunda Muhakemenin İadesi Bakımından Müşterek Sebepler, s.38.; Aksi görüş için bkz. ÖNER, s.470.; YAŞAR, s.1421.) Mevcut yasal düzenleme karşısında yeminsiz dinlenen tanığın gerçek dışı beyanda bulunduğunun anlaşılması durumunda incelediğimiz muhakemenin yenilenmesi nedeninin oluşması mümkün değilse de CMK’nın 311. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine dayalı olarak muhakemenin yenilenmesi yoluna başvurulabilir. Tanık ya da bilirkişinin hiçbir kusuru olmadan gerçek dışı beyanda bulunması halinde incelediğimiz muhakemenin yenilenmesi nedeni oluşmaz. Tanık ya da bilirkişinin taksirle gerçek dışı beyanda bulunması halinde de bu muhakemenin yenilenmesi nedeni oluşur. Tanık ya da bilirkişinin taksirle gerçek dışı beyanda bulunması hukukumuzda bir suç değildir. Bu sebeple incelediğimiz muhakemenin yenilenmesi nedeni açısından tanığın veya bilirkişinin gerçek dışı beyanda bulunmasının suç teşkil etmesi bir şart olarak aranmamalıdır. (ÖNER, s.470.; Aksi görüş için bkz. KANTAR, Ceza Muhakemeleri Usulü Üçüncü Kitap Kanun Yolları, s.111.; EREM, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, s.22.; GÜNAY,s.30.; KUNTER / YENİSEY / NUHOĞLU, s.1481.; CENTEL / ZAFER, Ceza Muhakemesi Hukuku 2005, s.630.; ÇOLAK / TAŞKIN, s.828.)
c-) Hakimin Suç İşlemesi : Yasa’da hakimin işlediği suçun hükme etki etmiş olması aranmamıştır. Hükümlü tarafından kusuruyla neden olma durumu dışında, hükme katılmış olan yargıçlardan birisi hakkında, ceza kovuşturmasını ya da hükümlülüğünü gerektirecek biçimde görevini yaparken kusurlu olduğunun saptanması gerekir. Bu hüküm yalnızca yargıçlar hakkında olup, C.Savcısı ve katipleri kapsamamaktadır. Burada bahsedilen kusur, görülmekte olan davada hükümlü aleyhine olacak şekilde görevin kötüye kullanılmasıdır. Örneğin FETÖ üyeliği, görev suçu değil şahsi suçtur, mütemadi (kesintisiz) suç olarak kabul edilir. Yargılamanın yenilenmesinin talep edilebilmesi için hakim tarafından işlenen suçun görev suçu olması ve suçun adli hata bulunduğu iddia edilen hükmün verildiği yargılama devam ederken işlenmesi gerekmektedir. Ancak somut delil ve vakıalarla ilişkilendirilmesi ve sanığın mahkumiyet hükmü ile illiyet bağı kurulması durumunda, hakimin örgüt üyeliği, CMK Md 311/1-e fıkrası gereğince iade-i muhakeme sebebi teşkil edebilir. Bu halde de yeni delil ve yeni olay, mahkumun sadece beraatini değil, daha hafif bir suçtan dolayı az bir ceza ile cezalandırılması sonucunu doğuracak olduğu hallerde de yargılamanın yenilenmesi nedeni olur. Verilen hüküm ile hakimin örgüt üyeliği arasında illiyet bağı aranacaktır. TCK’nın 252. maddesinde düzenlenen rüşvet suçu, 257.maddesinde düzenlenen görevini kötüye kullanma suçu, 281.maddesinde düzenlenen suç delillerini gizleme, değiştirme veya yok etme suçu, 283.maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma suçları gösterilebilir. Suçun hükme etki edip etmediğinin önemli olmaması, lehe ve aleyhe etkinin araştırılması gerekliliğini ortadan kaldırmaktadır. Eğer hakimin davayla ilgili görev suçu varsa başkaca herhangi bir araştırma yapılmadan lehe ve aleyhe yargılamanın yenilenmesi nedeni olacaktır. (TALAS, a.g.e.s.122) Örneğin yargılaması devam eden davada, hakimin başka bir sanığın yargılandığı davada rüşvet aldığının kesin olarak tespiti, iade-i muhakeme sebebi teşkil edecektir. Hükme etki edip etmemesinin gözetilmemesin nedeni, sanığın bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının varlığındandır. Lehe muhakemenin yenilenmesi başvurusu üzerine başvuruyu inceleyen mahkemenin, hakimin suçu sanık ya da hükümlü lehine veya aleyhine sonuç elde etmek için mi işlediğini araştırmasına da gerek yoktur. Buna karşılık hakimin görevini yerine getirirken suç işlemesinin aleyhe muhakemenin yenilenmesi nedeni oluşturabilmesi, suçun sanık lehine işlenmesi şartına bağlıdır . Öte yandan bu yenileme nedeni bakımından hakim tarafından işlenen suçun hükmü etkilemesi de bir şart olarak aranmamıştır. (TANER, s.402.; ÖZGEN, s.80. – CENTEL / ZAFER, Ceza Muhakemesi Hukuku 2005, s.633) Hakimin görevini yerine getirirken suç işlediğinin anlaşılması durumunun lehe muhakemenin yenilenmesi nedeni teşkil etmesi, hükümlünün hakimin suç işlemesine kusuruyla sebebiyet vermemiş olması şartına bağlıdır.
T.C. Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2017/7330E. 2018/3250K, . 5.4.2018 T kararında; “Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanığın yapmış olduğu yargılanmanın yenilenmesi talebini reddeden mahkemenin kararına itiraza yönelik itirazın kabulü kararının kanun yararına bozulması talep edilmiştir. İtirazı kabul eden kararda, “sanığın cezalandırılmasına karar verilen heyette görevli hakim ve Cumhuriyet savcısının FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmaları sebebiyle ihraç edilmeleri ile hükümlü müdafi yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Ancak hükümlü müdafinin yargılamanın yenilenmesini gerektirir sebepler ileri sürmediği gibi somut deliller de sunmamıştır. Hükümlü hakkındaki yargılamada görev almış bir kısım Cumhuriyet savcısı ve hâkim hakkında adlî ve/veya idarî soruşturma başlatılması durumunun yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında hükümlünün beraatını veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olmadığından yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabule değer bir durum bulunmamaktadır.” şeklinde hüküm kurmuştur.
”Hükümlü … müdafii, hükmü veren mahkemeye yapmış olduğu yargılamanın yenilenmesi talebinde hükme katılan ilk derece mahkemesi hakimleri … ve … ile fezlekeyi düzenleyen Cumhuriyet savcısı … iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet savcısı C. K duruşmaya katılan Cumhuriyet savcısı… haklarında aleyhlerine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur ettiklerinden bahisle CMK’nın 311. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde belirtilen “Hükme katılmış olan hakimlerden birinin, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmesi” hâli kapsamında yargılamanın yenilenmesini talep etmişse de, bahse konu Cumhuriyet savcısı ve hakimler hakkında mevcut ise adli veya idari soruşturmaların konusu itibariyle, hükümlü hakkındaki yargılamayla ilişkili olduğuna dair CMK’nın 318. ve 319. maddesi anlamında doğrulayacak somut hiçbir delil sunulmadığı, İstanbul (Kapatılan) 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK’nın 250. maddesiyle görevli) tarafından 01/10/2015 tarihinde 2010/219 esas ve 2010/249 karar sayı ile “sanık müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine” ilişkin verilen ek kararda “Hükümlünün talep dilekçesinde yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak dayandığı yargılandığı dönemdeki mahkeme başkanının yapılan soruşturma sonucunda tutuklanmasının ve C. Savcısının ise açığa alınmasının bu dosya ile bir ilgisinin bulunmadığı” belirtildiği ve bu durumun aksini doğrulayacak somut hiçbir delil sunulmadığı, kanun yararına bozma aşamasında Daire’ye sunulan dilekçelerindeki FETÖ terör örgütü mensuplarının müvekkiline himmet adı altında para talep ederek baskı yaptığı ve müvekkilinin kabul etmemesi üzerine adı geçen terör örgütünce hedef alındığı, yönündeki beyanın soyut iddiadan ibaret olduğu ve bu yönüyle de doğrulayacak delillerin açıklanmadığı, 15 Temmuz darbe girişimi olayları ile bu olayın öncesi ve sonrasında hükümlü hakkındaki yargılamada görev almış bir kısım Cumhuriyet savcısı ve hâkim hakkında adlî ve/veya idarî soruşturma başlatılması durumunun yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında hükümlünün beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olmadığı, bu bakımdan hükümlü müdafiinin talebinin, CMK’nın 311. maddesinin 1. fıkrasının (c) ve (e) bentleri kapsamında yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabule değer olmadığı anlaşıldığından, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 26.12.2016 Tarih, 2016/2658E. 2016/4291K. Sayılı Kararı)”
d-) Dayanak Hükmün Kalkması : Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış olması yargılamanın yenilenmesi nedenidir. Diğer hükmün kesinleşmiş bir hüküm olması şarttır. Ceza mahkemesi hükmü ile hukuk mahkemesi hükmü arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
e-) Yeni Delil veya Yeni Olay Ortaya Çıkması : Hükmü veren mahkemeye bildirilmediği için hüküm kurulurken dikkate alınmamış her türlü olgu ve deliller yeni sayılır. Daha önce mahkemeye bildirilen ancak mahkemece inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil veya olgular yeni sayılmaz. Yeni delil ve yeni olay, mahkumun sadece beraatini değil, daha hafif bir suçtan dolayı az bir ceza ile cezalandırılması sonucunu doğuracak olduğu hallerde de yargılamanın yenilenmesi nedeni olur. Yeni delil veya yeni olayın önemli (sonuca etkili) olması gerekir. (YCGK 11.03.2014-3-909/121) Başka bir deyişle yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur. (Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 2018/1470E,2018/2686K,04.06.2018) Akılcı, gerçekçi ve hukuka aykırı olmayan beyan, belge veya belirti, delil olarak kabul edilebilir. Kesin hüküm sırasında değerlendirilmeyen olay veya delil yeni kavramı çerçevesinde mütalaa edilecektir. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “yeni” sayılmalıdır. Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular “yeni” değildir. Mahkemece bilinmeyen, incelenmeyen, yargılama konusu yapılmayan ve bu nedenle değerlendirilmeyen deliller “yeni delil veya olay” kapsamındadır. Yargılama aşamasında yerel mahkemece değerlendirilen, bilgi sahibi olunan, incelenen ve hüküm verilirken dikkate alınan, temyiz aşamasında da Özel Dairece incelenip değerlendirilen bir delile dayanılarak yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez. Delil ve olayın daha önce mahkemeye sunulmamış olmalı, kesin hüküm açısından mahkemenin bilgisi dışında kalmış olmalı,y alnız başına veya diğer delillerle birlikte sonuca etkili olması gerekmektedir. Bu özelliklere sahip olmayan delil veya olaylara ‘yeni delil ve olay’ denemez. Hükümlünün beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren yasal düzenlemenin uygulanmasını gerektirip gerektirmediği takdir edilmelidir. /Sonuca etkililik/YCGK, 01.10.1990 gün ve 190-212 sayılı kararı. Yeni delil ve olayın, Tek başına veya diğer deliller ile birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur. “Yeni delil, mahkemeye sunulmamış, sunulsa bile mahkemece irdelenmemiş, dikkate alınmamış delildir. Bununla birlikte delil irdelenmiş ancak hükme esas alınmamış ise yeni değildir. Yeni delil aslında önceki hükmün yanlış olduğunu gösteren delildir. Buna göre fiil hakkında mahkemenin verdiği karar hukuksal dayanağını kaybediyor veya eski ispat olgusunda şüphe doğuruyorsa, bunu ortaya koyan vakıa ve/veya delil, yeni vakıa ve delildir.” Bkz.; Veli Özer Özbek/Mehmet Nihat Kanbur/Koray Doğan-Pınar Bacaksız/İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Baskı, Ankara, 2012, s. 806. “Hükmü veren mahkemede bildirilmemiş veya bildirilememiş ve bu sebeple hükümde nazara alınmamış olan her türlü vakıa ve deliller, mahkûm tarafından bilinip bilinmemelerinin bir ehemmiyeti olmaksızın yeni sayılırlar. Yani yenilik taraf bakımından değil, mahkeme bakımındandır. Delil ve vakıaların evvelki duruşmada dermeyan edilmemiş ve neticede mahkemenin malûmatı dışında kalmış olmaları yeni kabul edilmeleri için yeterlidir. Evvelki duruşmada dermeyan edilmiş fakat mahkemece inandırıcı görülmeyerek nazara alınmamış delil ve vakıalar ‘yeni’ sayılmazlar.” Bkz.; Eralp Özgen, Ceza Muhakemesinin Yenilenmesi, Ankara, 1968, s. 95. “Öğreti ve uygulamada kabul olunduğu üzere ‘yeni vakıa ve delil’, evvelce yargıya sunulmamış olan onun bilgisi dışında kalmış olan delildir” Bkz.; YCGK, 27.05.1985 tarihli ve 72-306 sayılı kararı. Dermeyan edilmeyip, sadece kendisinden bahsedilerek hiçbir şekilde dikkate alınmayan ve inceleme dışı tutulan delil ve olay arasında fark bulunmamaktadır. Bunlar da kendileri dikkate alınmadan yapılan yargılama açısından ‘yenilik’ vasıflarını yitirmeyip sürdürürler.” Bkz.; Yener Ünver/Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, C. 2, 8. Baskı, Ankara, 2013, s. 494. Delilin yeni sayılması için ceza muhakemesi sırasında mahkemece varlığının bilinmemesi veya bilindiği hâlde olay ya da delile ulaşılamaması gerekir.” Bkz.; Ahu Karakurt, Ceza Muhakemesi Hukukunda Muhakemenin Yenilenmesi, Ankara, 2009, s. 111.
Delil; ceza muhakemesinin konusu olan olayda maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla kullanılan ispat aracı olup ceza muhakemesi hukukunda “delil serbestisi” ilkesi gereği akılcı ve gerçekçi olmak ve hukuka aykırı bulunmamak şartıyla her beyan, belge veya belirti, delil olarak kabul edilebilecektir.
Olay ise, doğrudan doğruya veya dolayısıyla muhakeme hukuku içinde ispat vasıtası olarak kabul edilen, diğer bir anlatımla doğrudan veya dolaylı olarak ispat aracı olarak kullanılabilecek ve yargılama sonucunu etkileyecek olgulardır.
Öğretide; “Yeni vakıa, yahut yeni delil mahkemece bilinmeyen yani mahkemenin hüküm verdiği esnada vakıf olmadığı vakıa yahut delil demektir. Yenilik, vakıa veya delilin vukuu zamanına, yani kronolojik bir esasa göre değil, mahkemece bilinmiş olup olmadığına göre tâyin edilir” (Baha Kantar, Ceza Muhakemeleri Usulü Üçüncü Kitap Kanun Yolları, Ankara, 1953, s.411), “Muhakemenin yenilenmesi için sebep olarak gösterilen vakıa veya delillerin ‘yeni’ olması şarttır. Hükümlünün bildiği veya bilmesi lâzım geldiği bir vakıa veya delil, mahkemece malûm değil ise, yenilenme sebebi olabilir” (Faruk Erem, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, AÜHFD, S.1-4, C.19, Ankara, 1962, s.25), “Muhakemenin iadesi sebebi olabilmesi için dermeyan edilen vakıaların veya delillerin yeni olması gerekir. Yeni demek, hüküm tesis olunduğu zaman mahkemece bilinmeyen ve failin kusurluluğunu tesbitte tesir icra edebilen ve ilk hüküm tesisinde hiç nazara alınmamış bulunan hususlardır.Bir vakıa veya delil hüküm tesisi zamanında fail tarafından bilinse, fakat mahkemeye ikâme edilmemiş olsa ve bu sebeple de hükümde değerlendirilmemiş veya hükme tesir etmemiş olsa, bu iadei muhakeme sebebi olabilecektir; zira, bahis konusu olan yenilik fail bakımından değil mahkeme bakımından aranmalıdır” (Ayhan Önder, Ceza Muhakemesi Usulü Hukukunda Yeni Vakalar ve Yeni Deliller Sebebiyle Muhakemenin İadesi, İÜHFM, C.31, No:1-4, İstanbul 1966, s.63), “Hükmü veren mahkemede bildirilmemiş veya bildirilememiş ve bu sebeple hükümde nazara alınmamış olan her türlü vakıa ve deliller, mahkûm tarafından bilinip bilinmemelerinin bir ehemmiyeti olmaksızın yeni sayılırlar. Yani yenilik taraf bakımından değil, mahkeme bakımındandır. Delil ve vakıaların evvelki duruşmada dermeyan edilmemiş ve neticede mahkemenin malûmatı dışında kalmış olmaları yeni kabul edilmeleri için yeterlidir. Evvelki duruşmada dermeyan edilmiş fakat mahkemece inandırıcı görülmeyerek nazara alınmamış delil ve vakıalar ‘yeni’ sayılmazlar” (Eralp Özgen, Ceza Muhakemesinin Yenilenmesi, Ankara, 1968, s. 95), “Yargılaşan kararın verildiği tarihte hakimin bilmediği delil veya olay diye tarif edebileceğimiz yeni delil veya olayın yenileme sebebi olabilmesi için yalnız başına veya eskilerle birlikte nazara alındığında hükümlünün beraatini veya daha hafif bir cezayı havi kanun hükmünün, yani sonuç cezanın tayininde kullanılması takdire bırakılmayıp, kanun gereği olan normların uygulanması ile mahkum olmasını gerektirecek nitelikte olması gerekir” (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi, 18. Bası, İstanbul, 2010, s.1493), “Şüphesiz muhakemenin iadesi için ileri sürülen delil veya vakıanın yeni olması gerekir. Buradaki ‘yenilik’ten kasıt, daha önce bilinmeyen, bildirilmemiş veya sonradan ortaya çıkan delil veya olay olabileceği gibi, bir tarafça bilinmekle birlikte mahkemece bilinmeyen veya mahkemeye ismen bildirilmekle birlikte incelenmemiş, üzerinde delil veya olay muhakemesi yapılmamış, kısaca hiç dikkate alınıp değerlendirilmemiş hususlar da olabilir. Çünkü buradaki ‘yenilik’, taraf bakımından değil, mahkeme bakımındandır. Dermeyan edilmeyip, sadece kendisinden bahsedilerek hiçbir şekilde dikkate alınmayan ve inceleme dışı tutulan delil ve olay arasında fark bulunmamaktadır. Bunlar da kendileri dikkate alınmadan yapılan yargılama açısından ‘yenilik’ vasıflarını yitirmeyip sürdürürler” (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, C. 2, 8. Baskı, Ankara, 2013, s. 494), “Yeni delil, mahkemeye sunulmamış, sunulsa bile mahkemece irdelenmemiş, dikkate alınmamış delildir. Bununla birlikte delil irdelenmiş ancak hükme esas alınmamış ise yeni değildir. Yeni delil aslında önceki hükmün yanlış olduğunu gösteren delildir.Buna göre fiil hakkında mahkemenin verdiği karar hukuksal dayanağını kaybediyor veya eski ispat olgusunda şüphe doğuruyorsa, bunu ortaya koyan vakıa ve/veya delil, yeni vakıa ve delildir” (Veli Özer Özbek/ Mehmet Nihat Kanbur/ Koray Doğan/ Pınar Bacaksız/ İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Baskı, Ankara, 2012, s. 806), “Hükmü veren mahkemeye bildirilmediği için hüküm kurulurken dikkate alınmamış her türlü olgu ve deliller yeni sayılır. Daha önceden mahkemeye bildirilen, ancak mahkemece inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil veya olgular yeni sayılmaz” (Nur Centel- Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 10. Bası, İstanbul, 2013, s.793), “Muhakemenin yenilenmesi nedeninin oluşması için olay ve delilin yeni olması gerekmektedir. Kanun koyucu burada yeni kelimesini, oluş tarihinden itibaren çok zaman geçmemiş anlamında değil, daha önce söylenmemiş, görülmemiş, gösterilmemiş, düşünülmemiş anlamında kullanmıştır. Bu nedenle delilin yeni sayılması için ceza muhakemesi sırasında mahkemece varlığının bilinmemesi veya bilindiği halde olay yada delile ulaşılmaması gerekir”(Ahu Karakurt, Ceza Muhakemesi Hukukunda Muhakemenin Yenilenmesi, Ankara, 2009, s.111), “Mahkemece yargılama sırasında bilinmeyen, bilindiği halde ulaşılamayan ve bu nedenle de kısmen veya tamamen hükmün kurulmasında dikkate alınmamış olan delil yeni delildir” (İlhan Akbulut, Ceza Muhakemesi Usulü Hukukunda Muhakemenin İadesi, İstanbul Barosu Dergisi, Cilt 78,, 2004/4, s. 1559), “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunların yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkum edilmesini gerektirecek nitelikte olması yargılamanın lehe yenilenme nedenidir” (Sevi Bakım, Ceza Muhakemesi Hukukunda Yargılamanın Yenilenmesi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Sayı, Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan, İstanbul, 2013, s. 933) şeklinde görüşlere yer verilmiştir. Ceza Genel Kurulu, 05.06.1995 gün ve 164-190,-YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas: 2012/3-909 Karar: 2014/121 Tarih: 11.03.2014
f-) AİHM Kararı : Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki Protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin tespit edilmiş olması yeterlidir. İhlalin tazminat ödenerek giderilmiş olması bu yola başvuruyu engellemez. Yenileme talebi, AİHM kararı kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde istenmelidir. AİHM in tespit ettiği ihlal ile ceza mahkemesinin mahkumiyet hükmü arasında sebep sonuç ilişkisinin olması gerekir. Bu illiyet bağı ihlal kararında gösterilmiş olmalıdır. Yasal boşluk nedeniyle ortaya çıkmış olan ihlalin AİHM ce tespit edilmiş olması doğrudan yargılamanın iade nedeni olmaz. AİHM ce ihlalin, muhakeme süjelerinin eylem ve işlemlerinden veya iç hukuk normlarının farklı yorumlanmasından meydana geldiğinin tespit edilmesi halinde, ihlal kararları doğrudan yargılamanın iadesi nedeni teşkil edecektir. AİHM ce tespit edilen ihlalin, yapılacak yeniden yargılamada giderilebilecek nitelikte de olması gerekir. Örneğin tutukluluk süresine ilişkin ihlal tespitleri yargılamanı iadesi sebebi teşkil etmez. Zira hükme etkisi bulunmamaktadır.
2-) Aleyhte Yenileme Halleri :
a-)Sahte Belge Kullanılması (CMK md.314/1-a): Duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir belgenin sahteliği anlaşılırsa, hükümlü aleyhine yargılamanın yenilenmesi başvurusu yapılabilir. Bu madde anlamında belge, evrakta sahtekarlık suçundaki belgeden daha geniş bir kavram olarak kabul edilmelidir.
b-)Hakimin Hükümlü Lehine Görev Kusuru İşlemesi (CMK md.314/1-b): Hükme katılmış olan hakimlerden biri, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte olarak görevlerini yapmada sanık veya hükümlü lehine kusur etmiş ise, hükümlünün aleyhine yargılamanın yenilenmesi (iadei muhakeme) kanun yoluna gidilmesi mümkündür. Bu hüküm hakimin işlediği suçun hükme etki etmiş olmasının arandığını ifade eder niteliktedir. Bu sebeple yargılamanın yenilenmesinin talep edilebilmesi için, söz konusu hakim hakkında kesin mahkumiyet hükmünün bulunması veya mahkumiyet hükmünün, delil yetersizliğinden başka bir nedenle verilmemiş olduğunun anlaşılması gerekir.
c-) Sanığın İkrarı (CMK md.314/1-c): Sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilebilir nitelikte ikrarda bulunmuşsa, sanık aleyhine yargılamanın yenilenmesi başvurusunda bulunulabilir. Ancak, sanığın gazete, tv, radyo veya sosyal medya ortamında suç ikrarında bulunması yargılamanın yenilenmesi nedeni değildir. İkrarın hakim önünde olması şart koşulmuştur. İkrar sadece beraat kararı verilmişse göz önüne alınır. İkrarın beraat kararından sonra bir diğer ifadeyle beraat kararının kesinleşmesinden sonra gerçekleşmesi gerekmektedir. Mahkumiyetten daha ağır bir ceza verilmesi sonucunu doğuracak ikrar, yargılamanın iade sebebini oluşturmaz. Ancak bu ikrar suçun hukuki niteliğinin de değişmesi sonucunu doğuruyorsa yenileme nedeni teşkil eder. İkrar, sadece ikrarda bulunan kişi açısından etkili olur, iştirak halinde işlenen suçlarda diğer suç ortaklarına sirayet etmez. İkrar, sadece ikrarda bulunan kişi açısından etkili olup iştirak halinde işlenen suçlarda diğer suç ortaklarına sirayet etmez. İkrar, kişinin olayı ve bu olayda fail olduğunu itiraf etmesidir. Ceza muhakemesi hukukunda ikrar, Yargıtay Ceza Genel Kurul kararında da açıklandığı üzere, sanığın isnat bakımından, önemli görülen olayları, kendi beyanıyla kabul etmesi bir diğer ifadeyle sanığın yargılama konusu fiili gerçekleştirdiğini kabul etmesidir. İkrarın güvenilebilir olduğunun takdiri muhakemenin yenilenmesi başvurusunu inceleyen mahkemeye aittir. Yenileme başvurusunu alan mahkeme, yapacağı incelemede öncelikle kişinin özgür iradesiyle ikrarda bulunup bulunmadığı sorusuna yanıt aramalıdır. Mahkeme, ikrarın güvenilebilir olup olmadığına ilişkin inceleme yaparken ayrıca ikrarın içeriğinin mantık kurallarına, olaya ve bilinen delillere uygunluğunu da tartışmalıdır. Bu bağlamda örneğin, kızgınlıkla yapılan ve olaya, mantık kurallarına, delillere aykırı olan ikrarın güvenilebilir olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Hükümlünün haricindeki kişiler işlemiş oldukları suçu kabul edip itiraf ederlerse yeni olay ve delil nedeniyle lehe yargılamanın yenilenmesine başvurulabilir.
Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair karar duruşma yapılmaksızın verilir. Yenileme isteminin Yasa’da belirtilen şekilde yapılmamış olması, iade-i muhakemeyi gerektirecek yasal hiç bir nedenin gösterilmemiş olması ve talebe ilişkin delillerin açıklanmamış olması durumlarında, yenileme talebi usulen reddedilir. Mahkemece talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin dava zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar. (TCK Md.66/5) Yargılamanın yenilenmesi önceki davadan ayrı ve bağımsız bir dava değildir. Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, yani yargılamanın yenilenmesi hallerinde, mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar (TCK m.66/5) CMK md 321 gereğince yenileme talebinin reddi kararına karşı itiraz yoluna gidilebilinir. Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmesi veya reddedilmesi kararına karşı Cumhuriyet savcısı ve ilgililer 7 gün içinde itiraz kanun yolu başvurusu yapabilirler (CMK md.319). Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev alamaz. (CMK m.23/3) Yargılamanın yenilenmesi istemi hükümlünün lehine olarak yapılmışsa, yeniden verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremez. Yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen mahkumiyet hükmü ya da eski hükümde değişiklik yapan tüm hüküm ve kararlar Adli Sicile işlenir. Yeniden yapılan yargılama sonucu önceki hükmü iptal eden ve yeni hüküm kurulmasını doğuran kararlar istinaf ve temyiz kanun yoluna tabidir.
- İçtihat değişikliği iade-i muhakeme sebebi teşkil etmez.
- Mahkumiyet hükmündeki hatanın yargılama yapma dışında, başka yollardan giderilmesi mümkünse yargılamanın yenilenmesi kanun yoluna gidilemez.
- Yargılanmanın yenilenmesi talebini alan mahkeme, talebin kabule şayan olup olmadığını değerlendirirken önceki yargılamaya katılmamış hakim veya hakimlerden oluşmalıdır. Önceki yargılamada görev alan hakimler aynı mahkemede görevine devam ediyorsa, diğer mahkemelerden hakim temin edilmeli veya bir heyet oluşturulmalıdır (Yargıtay 1. CD -Karar: 2010/4).
- Yargılamanın yenilenmesi başvurusundan vazgeçmek, başvurunun esastan kabul edilip edilemeyeceğine ilişkin hüküm kuruluncaya dek mümkündür. Kural olarak vazgeçmenin geçerli olabilmesi için başvuranın bizzat vazgeçmesiyle mümkün olup bu kuralın istisnaları bulunmaktadır. Birinci istisna, müdafinin veya vekilinin yaptığı yargılamanın yenilenmesi müracaatından bizzat vekil ya da müvekkili vazgeçebilir. İstisnanın ikincisi ise, mahkumun eşinin yargılamanın yenilenmesine başvurması halinde evliliğin müracaatın esasına dair kararın kurulmasından evvel sona ermesi halinde hükümlü eski eşin yapmış olduğu müracaattan bizzat vazgeçebilir. Diğer yandan, kanun maddesindeki açık düzenlemeye göre Cumhuriyet savcısı tarafından sanık lehine yapılan başvurudan sanığın rızası olmaksızın vazgeçilemeyecektir. Müdafin veya vekilin başvurudan vazgeçebilmesi için vekâletnamede bu hususta özel olarak yetkili kılınmış olması gerekmektedir.
- Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar; yeterli derecede doğrulanmaz, Duruşmada kullanılan sahte olduğu anlaşılan bir belgenin hükme bir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği fakat bu durumun hükme bir etkisinin olmadığı anlaşılırsa, sanık aleyhine yargılamanın yenilenmesi talebinde duruşmada kullanılan sahte olduğu anlaşılan bir belgenin hükme bir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir. Aksi halde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.
- Yargılamanın yenilenmesi ancak kesinleşmiş hükümlerde başvurulacak bir yol olup hukuki niteliği itibarıyla sistematiği, düzenleniş şekli ve düzenlendiği yer dikkate alındığında tereddütsüz olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın yenilenmesindeki amaç, kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde gerçeğin araştırılması, böylece toplum ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenilenme talebinin dikkate alınması da söz konusu olmayacaktır.
İlgili yargılamanın yenilenmesi nedeni 5271 sayılı CMK’da düzenlenmeyen ancak yargılamanın yenilenmesini öngören bir nedendir. 07.05.2010 tarih 5982 sayılı kanun ile T.C. Anayasası değiştirilmiş, 2011 yılında da 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun çıkarılmış ve bu kanun ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu düzenlenmiştir. Bireysel başvuru, gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasınca güvence altına alınan temel hak ve hürriyetler hakkında gerek AİHS ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerde düzenlenen haklardan herhangi birisinin kamu gücü tarafından ihlal edilmesi neticesinde gerçek veya tüzel kişiler tarafından doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurulmasıdır. Anayasa Mahkemesine başvuruda esastan inceleme neticesinde Anayasa Mahkemesi ihlalin bulunduğuna ya da bulunmadığı hususunda karar verir. Yasanın 50.maddesinin 2.fıkrasına göre mahkeme eğer ki yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar olacağını kanaatine varırsa dosyayı ilgili mahkemeye gönderir, aksi halde ise direkt tazminata hükmedilebileceği gibi bu hususta dava açılması yolunu da gösterebilir. İhlal tespit edilip dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesi durumunda, Anayasa Mahkemesinin kararlarının kesin ve herkesi bağlayıcı olması nedeniyle mahkeme, ihlal kararında açıklanan ihlal ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde yeniden yargılama yapmak zorundadır. Düzenlemedeki maddede her ne kadar açıkça belirtilmese de düzenlemenin yorumlanması neticesinde yapılan yargılamanın yenilenmesinin lehe olacağı çok açıktır. Anayasa Mahkemesinin dosyayı ilgili ilk derece mahkemesine göndermesi yeterli olup, lehe yargılamanın yenilenmesi için taraflarca ayrıca talepte bulunulmasına ihtiyaç yoktur. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yeniden gönderildiği mahkeme, karara itiraz edip direnemez; karara uymak zorunda ve tıpkı Yargıtay’ın bozma kararına uyma kararı veren mahkemenin yaptığı gibi ihlal edilen hususları dikkate alarak gidermelidir. Yeniden yargılama neticesinde ihlalin bertaraf edilmediği düşünülüyorsa tekrardan Anayasa Mahkemesine başvuru yolu açıktır. (Ceza Muhakemesi Hukukunda Yargılamanın Yenilenmesi sebeplerinden yeni olaylar ve yeni delillerin ortaya çıkması, Arif Emre Sümer, Araştırma Makalesi)
YARGITAY İÇTİHATLARI :
T.C.
YARGITAY
ÜÇÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas : 2022/4370
Karar : 2022/3775
Tarih : 21.06.2022
Maddi hataların düzeltilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olarak kabul edilen yargılamanın yenilenmesi ile, kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir davanın CMK’nın 311 ve 314. maddelerinde öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde tekrar görülmesi sağlanmaktadır. Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi (CMK madde 311/1-f) de hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri arasında yer almaktadır. Yenileme istemi hakkında uygulanacak hükümler ise, usulün 317 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yasal nedenleri ile dayandığı delilleri içeren yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir (Madde 318/1). Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına dair olan karar, duruşma yapılmaksızın verilir (Madde 318/3). Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir (Madde 319/1). Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur (Madde 319/2). Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir (Madde 320/1). Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir (Madde 320/3). Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir (Madde 321/1). Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir (Madde 321/2).
CEZA GENEL KURULU
Esas | : 2021/185 |
Karar | : 2022/393 |
Tarih | : 26.05.2022 |
CMK’nın 23/3. madde ve fıkrası ‘Yargılamanın yenilenmesi
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2022/6202
Karar : 2022/5282
Tarih : 20.06.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 tarihli ve 2012/3-909 Esas, 2014/121 sayılı kararında, “Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için “yeni” olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın “yeni” olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “yeni” sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de “yeni” sayılmaktadır.” şeklinde açıklamaya yer verildiği….5271 sayılı CMK’nin 311. maddesinin 1. fıkrasının e bendinde “…yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte…” olmasının, yargılamanın yenilenmesinin koşulu olduğu öngörülmüştür. Yeni olaylar veya delillerin hükmün verildiği anda mahkemece bilinmemesi gerekir. Yargılama aşamasında bilinen olayları veya tanıkları “yeni delil veya yeni olaylar” türünden saymak olanaksızdır. “Yeni olaylar veya yeni deliller” söz konusu değil ise hükümlü yararına yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden bahsetmek yasa koyucunun amacına ve yasanın özüne uygun düşmeyecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 tarihli, 2012/3-909 Esas ve 2014/121 Karar sayılı kararında da vurgulandığı gibi; “….Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için “yeni” olması gerekmektedir. Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular “yeni” değildir. Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır. Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur. Bu nedenle, gerek ilk derece yargılamasında gerekse temyiz aşamasında ileri sürülen, yargılama makamlarının bilgi sahibi olduğu, suçun sübutu ve nitelendirmesi bakımından göz önüne alınan, bu şekilde aşamalarda değerlendirilen olay ve delillere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması durumunda, CMK’nin 318/3. maddesi uyarınca mahkemece yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. ”Hükümlüler müdafiinin, kesin hükümden dönülmesini gerektirecek ve yeniden yargılama yapılmasını haklı gösterecek nitelikte ve ciddiyette yeni deliller ileri sürmediği anlaşılmaktadır. Şöyle ki; öncelikle hükümlüler müdafiinin gizli tanık olarak beyanının alındığını bildirdiği … isimli şahsın beyanı ne ilk derecede ne de istinafta yapılan yargılamalar neticesinde kurulan hükümlere esas alınmamıştır. Yine hükümlüler müdafiinin olayın tanığı olduklarını bildirdiği Zeki Tarhan, … Özpehlivan ve … Öztotan isimli kişilerin aşamalarda olayın tanığı oldukları bildirilmemiştir. İlk derece ve istinaf mahkemelerinin kararlarının incelenmesinde olayın sübutuna ilişkin tanık beyanlarından ziyade mağdur beyanları ve adli raporlara dayanarak hüküm tesis ettikleri anlaşılmaktadır.
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2022/4615
Karar : 2022/3557
Tarih : 16.05.2022
5271 sayılı CMK’nin “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311/1. maddesinin (e) bendinde; “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı 11.03.2014 tarih ve 2012/3-909 Esas ve 2014/121 Karar sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır. Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur. Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasa yolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olması gerekmektedir. İncelenen dosyada; sanık hakkında verilen kararların temyizde düzelterek onanması suretiyle kesinleşmesinin ardından sanık kendisinde akıl hastalığı bulunduğundan bahisle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş, mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. Yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair ek karara yönelik itirazın merciince kabulüne karar verilmiş ise de; sanık hakkındaki Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 30.07.2021 tarihli adli raporunda cezai ehliyetinin tam olduğunun bildirilmiş olmasına göre, vaki itirazı kabul eden mercii kararında isabet bulunmamaktadır.
T.C.
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas : 2022/1113
Karar : 2022/8642
Tarih : 28.03.2022
5271 sayılı CMK’nın “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311. maddesinin (e) bendinde; “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı …tarih ve … sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır. Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur. Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasa yolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olması gerekmektedir. İnceleme konusu somut olayda; sanığın hakkındaki hükmün kesinleşmesinden sonra, infaz aşamasında dosyaya sunulan … tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri sağlık raporunda antisosyal kişilik bozukluğu tanısıyla askerliğe elverişsiz olduğunun belirlendiği ancak yargılamanın hiçbir aşamasında bu hususun ileri sürülmediği anlaşıldığından, söz konusu itirazın reddine ilişkin kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/5658 |
Karar | : 2022/3780 |
Tarih | : 23.05.2022 |
Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 16.12.2019 tarihli ve 2019/1366 Esas, 2019/2765 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında eyleminin hırsızlık suçunu değil suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu oluşturduğu belirtilerek hırsızlık suçundan kurulan hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; kesinleşen hükümden sonra ortaya çıkan bu durumun ancak 5271 sayılı CMK’nin 311/1-e maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesi sebebi olabileceği, kanun yararına bozma gerekçesi yapılamayacağından..”
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/1060 |
Karar | : 2022/3712 |
Tarih | : 18.05.2022 |
TCK’nin 58. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin talebin, 5271 sayılı CMK’nin 311. maddesindeki yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında gösterilmediği, ancak bu hususun, CMK’nin 308. maddesinde düzenlenen ve olağanüstü kanun yolu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan itiraz yetkisi kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmekle,
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/1581 |
Karar | : 2022/9023 |
Tarih | : 11.05.2022 |
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 21/12/2020 tarihli ve 2020/24371 esas, 2020/19540 karar sayılı ilamında, “.. Dosya kapsamına göre; hükümlünün yargılama sırasında “antisosyal kişilik bozukluğu” olduğuna ilişkin beyanda bulunulmadığı gibi bu konuda dosyada herhangi bir bilgi ve belge de bulunmaması, Gölcük Deniz Hastanesi’nin, suç tarihinden önce düzenlenen, hükümlüde “antisosyal kişilik bozukluğu (kronik nitelik kazanmış)” olduğu ve askerliğe elverişli olmadığına dair sağlık kurulu raporunun hükmün kesinleşmesinden sonra ibraz edilmesi karşısında; anılan raporun, 5271 sayılı CMK’nin 311/1-e maddesi kapsamında yeni delil ortaya konulması olarak değerlendirilerek, 5237 sayılı TCK’nin 32. maddesine göre hükümlünün suç tarihinde akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığının veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığının Adli Tıp Kurumunca düzenlenecek rapor ile tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğinden, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair karara itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir..” şeklinde yer alan açıklamalar nazara alındığında,
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/297 |
Karar | : 2022/891 |
Tarih | : 07.02.2022 |
Yargılamanın yenilenmesi istemi sanık … müdafiinin sanığın mobese görüntülerine göre elinde sopa olmadığının tespit edildiğine ilişkindir. Gürsel Elbiri, 19.03.2021 tarihli beyanında sopa ile Atilla’ya kendisinin vurduğunu bildirmiştir. Bu kişinin mahkemece daha önce dinlenmediği gözetilerek beyanının alınmasının ardından sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekmektedir
ONALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/7753 |
Karar | : 2021/3067 |
Tarih | : 19.04.2021 |
CMK’nın 11.04.2013 tarih, 6459 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddesi gereğince “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlalin tespitine dair kesinleşmiş kararlardan 15.06.2012 tarih itibariyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından CMK. 311/2. fıkra uygulanmayacaktır.
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/1974 |
Karar | : 2021/10579 |
Tarih | : 27.05.2021 |
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden
ONDÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2015/2838 |
Karar | : 2015/7946 |
Tarih | : 02.07.2015 |
Hükümlü hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan dolayı TCK.nın 103/1-6. maddesi ile verilen hükümle ilgili olarak 28.06.2014 günü yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliğin lehe olduğu gözetilerek uyarlama yapılmasına karar verilmesi gerekir. Mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilerek duruşma açılmasına karar verilmesi halinde, yapılan duruşma sonucunda yargılamanın yenilenmesi talebinin reddiyle önceki hükmün onaylanmasına karar verilmesi veya yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile önceki hükmün iptaliyle dava hakkında yeniden hüküm kurulmalıdır.
T.C.
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas : 2021/19069
Karar : 2022/1537
Tarih : 16.02.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/03/2014 tarihli ve 2012/3-909 esas, 2014/121 sayılı kararında yer alan, “Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için “yeni” olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın “yeni” olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “yeni” sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de “yeni” sayılmaktadır.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında; Dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin kararın kesinleşmesinden sonra mahkemeye ibraz ettiği Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri Sağlık Kurulu tarafından 04/03/2019 tarihinde düzenlenen, 8522206 protokol numaralı rapor ile Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından 15/03/2019 tarihinde düzenlenen, 22810 sayılı raporlara göre bipolar bozukluk manik atak ön tanısı olduğunun, Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi tarafından 04/10/2019 tarihinde düzenlenen, 190158930 hasta protokol numaralı rapora göre ise sanığın bipolar duygulanım bozukluğu olduğunun belirtilmesi karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 32. maddesi gereğince akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığının veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı hususunun, yöntemince alınacak sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerektiğinden, CMK’nın 311/1-e maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne karar verilerek bu yönde rapor alınması gerektiği gözetilmeden, mercii tarafından itirazın reddine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
T.C.
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas : 2021/35290
Karar : 2022/3231
Tarih : 20.01.2022
5271 sayılı CMK’nın “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311/1. maddesinin (e) bendinde; “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı 11/03/2014 tarih ve 2012/3-909 esas ve 2014/121 sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır. Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur. Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasa yolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olması gerekmektedir. Somut olay incelendiğinde; hakaret suçundan sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra, hükümlünün yargılamanın yenilenmesi talepli dilekçesinin ekinde sunduğu ve incelemeye konu suç tarihinden önceki döneme ait, Çorlu Asker Hastanesi’nin 18/08/2004 tarihli raporunda “antisosyal kişilik bozukluğu” tanısıyla askerliğe elverişsiz olduğunun belirtildiği, bu nedenle de askerlikten terhis edildiğine ilişkin belge ibraz ettiği, hükümlünün soruşturma ve kovuşturma evrelerinde akıl hastalığı iddiasında bulunmaması, hükümden sonra yeni delil niteliğinde bu hususu öne sürmesi ve suç tarihinde akıl hastalığına ilişkin iddiasının doğruluğunun tespiti halinde, daha hafif bir cezaya ya da ceza verilmesine yer olmadığına hükmedilebilecek olması karşısında, hükümlünün suç tarihi itibarıyla TCK’nın 32. maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı konusunda yöntemince rapor alınarak, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesinin gerektiği anlaşılmış, bu nedenle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine red edilmesi yasaya aykırı bulunmuştur.
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/1101 |
Karar | : 2022/8644 |
Tarih | : 28.03.2022 |
Yukarıda yer verilen düzenlemeler karşısında, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun…. tarih …sayılı kararında da belirtildiği üzere ilk kararı veren hakimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargı
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/1113 |
Karar | : 2022/8642 |
Tarih | : 28.03.2022 |
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı …tarih ve … sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.
Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.
Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasa yolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden
İnceleme konusu somut olayda; sanığın hakkındaki hükmün kesinleşmesinden sonra, infaz aşamasında dosyaya sunulan … tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri sağlık raporunda antisosyal kişilik bozukluğu tanısıyla askerliğe elverişsiz olduğunun belirlendiği ancak yargılamanın hiçbir aşamasında bu hususun ileri sürülmediği anlaşıldığından, söz konusu itirazın reddine ilişkin kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
YARGITAY
ONBİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/39081 |
Karar | : 2021/9918 |
Tarih | : 08.11.2021 |
yargılamanın yenilenmesi talebini konu alan dilekçede belirtilen hususların, yargılama
T.C.
YARGITAY
ÜÇÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas : 2021/2872
Karar : 2021/9424
Tarih : 11.10.2021
I-Yargılamanın Yenilenmesi
A)Genel Olarak:
Kesin hükümde yer alan adli hataların düzeltilmesine ve hükümlü hakkında aynı fiil nedeniyle tekrar muhakeme yapılmasına imkan tanıyan yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü kanun yollarının bir çeşidini oluşturmaktadır. Kesin hüküm; doğruluğu hukuken kabul edilen ve artık tartışılmayan bir mahkeme kararıdır. İstisnai olsa da uyuşmazlığın çözümünde “adli hata” denilen yanlışlıklar yapılmış olduğu sonradan öğrenilebilir. Bazı önemli hataların giderilebilmesi ve hakikatin araştırılması bu şekilde maddi gerçeğe ulaşılabilmesi “olağanüstü kanun yolu” ile mümkün olabilecektir. “Bu yolun istisnai olarak kabul edilmesinin nedeni, doğruluğu hukuken tartışılmayan “kesin hükmün” temellerinin bazı hallerde sarsılmış olması hükmün artık bu temel üzerinde oturmasının mümkün olmamasına dayanmaktadır. Hukuk barışının ve güvenliğinin sağlanması ne kadar önemli ise de, hukuka olan güvenin sağlanması da en az bu kadar önemlidir. Temelleri olmayan bir hüküm hukuk düzeni tarafından kabul edilemez. Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi yolu, sadece çok istisnai hallerde mahkeme kararı ile açılabilmektedir.” (Yenisey-Nuhoğlu, CMK 4. baskı 962. syf.) Maddi gerçeğe ulaşmayı hedefleyen ceza muhakemesinde verilen ve kesinleşen hükmün sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığı anlaşıldığı halde, kararın infazının aynı şekilde sürdürülebilmesi adli hatadan vazgeçilmemesi, diğer bir anlatımla yeni ortaya çıkan bu durumların görmemezlikten gelinmesi, bir hukuk devletinde kabul edilemez. Her şeyden önce kesinleşmiş bir hükmün, doğru ve maddi bir gerçeğe uygun olduğu, yargılamanın hukuka uygun yürütüldüğü, meşru olduğu, adaletin tecelli ettiği varsayımının bu konudaki inancın kamu vicdanında tahribata uğraması, bozulan hukuk düzeninin yeniden tesis edilmesi ve hukuk barışının yeniden sağlanmasını zorunlu kılar. İstisnai nedenlerle yargılamanın yenilenmesine karar verildikten sonra yapılacak yargılamada izlenecek yol; yeni bir yargılamada olduğu gibi deliller toplanabilir. Re’sen araştırma ilkesi sonucu olarak yenilenme sebebine bağlı olmaksızın başvuruda belirtilen delillerin dışında da delil toplanabilir. Toplanan deliller karar yerinde tartışılıp suçun ne şekilde işlendiği açıklanmalı, mevcut deliller irdelenmeli, delillerle sonuç arasında bağ kurulmalı, bir başka deyişle bu delillerle önceden bu sonuca varıldığı anlatılmalı, suçun nitelendirilmesi yapılarak yenilenen yargılamanın daha önce yapılıp bitirilen yargılama sonucunda ulaşılan sonuçları değiştirecek bir yenilik getirip getirmediği duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir (Ünver- Hakeri CMK şerhi). Yargılamanın yenilenmesinin istisnai kanun yolu olduğu Yargıtay CGK’nın 11.03.2014 tarih, 2012/3-909 Esas, 2014/121 sayılı kararında, “Yargılamanın yenilenmesindeki amaç kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde, gerçeğin araştırılması böylece toplumun ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenileme talebini dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.” şeklinde vurgulanmıştır.
B)Yasal Düzenleme:
Bu nedenle yargılamanın yenilenmesi nedenleri CMK 311. maddede tek tek sayılmıştır.
(1)Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b)Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c)Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d)Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e)Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f)Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2)Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
Geçici Madde 2 – (Ek: 11.4.2013-6459/21 md.)
(1) İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarından, 15.6.2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından bu Kanunun 311’inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler. Görüldüğü üzere, yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden birisi de “ceza hükmünün, insan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin veya ekli protokollerinin ihlali sureti ile verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması” dır. (m.311/1-f )
Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir. CMK’na 11.04.2013 tarih, 6459 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddesi gereğince “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ihlalin tespitine dair kesinleşmiş kararlardan 15.06.2012 tarih itibariyle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından CMK. 311/2. fıkra uygulanmayacaktır. Yenilenme talebinde bulunabilmek için cezanın infaz edilmemiş olması ya da hükümlünün sağ olması şart değildir. Yargılamanın yenilenmesi isteminde hükümlünün bulunabileceği gibi, sağ olmaması halinde eşi, üst veya alt soyu, kardeşleri, şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı talepte bulunabilir. Kabul ve uygulamaya göre de; Yeniden Yargılanma neticesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince sanık hakkında hüküm kurulurken; “Hükümlü … hakkında Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 03.03.2010 tarih ve 2009/19600 esas, 2010/2658 sayılı kararı ile kesinleşen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK 250. Madde ile yetkili ve görevli) 19.02.2009 tarih ve 2003/44 – 2009/49 sayılı kararının CMK 323/1 maddesi gereğince ONAYLANMASINA” şeklinde yazılması ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde ayrıca fazladan yeniden hüküm kurulması,
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
Esas : 2021/94
Karar : 2021/530
Tarih : 04.11.2021
5271 sayılı CMK’nın 311. maddesinde hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenlerine yer verilmiş ve bunlar sınırlı biçimde sayılmıştır. Bunun dışındaki nedenlerle hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesinin istenilmesi mümkün değildir. Kamu düzeninin sağlanması, davaların bir noktada sona ermesi sonucunu, yani kesin hükmü doğurmuştur. Kesin hükümle birlikte artık yargılamaya konu sorun çözülerek, maddi gerçeğe ulaşıldığından kesin hükümle sonuçlanmış bir ihtilaf kural olarak yeniden yargılama konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte bir yargılama faaliyeti sonucu verilen kesin hükümde adli hataların yapılması da mümkündür. Hükmün kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan maddi olaylar kesin hükmün maddi gerçeği yansıttığı kabulünü ve kesin hükmün ispatla ilgili temellerini sarsabilecektir. Bu durumda, bir yanda kesin hüküm, diğer yanda ise adli hatanın düzeltilmesi zorunluluğu söz konusu olacaktır. Bu iki değerden birinin tamamen göz ardı edilmesi mümkün olmadığından kanun koyucu maddi temelleri sarsılmış kesin hükümden fedakarlık yapmak zorunda kalmış ve bunun şartlarını belirlemiştir. Bu açıdan yargılamanın yenilenmesi kesin hükmün dokunulmazlığının istisnasını oluşturmaktadır. Kesinleşen hükmün, maddi gerçeğe uymadığına ilişkin kanunda belirtilen şartları taşıyan taleplerin değerlendirilmesi ve yapılacak değerlendirme sonucunda şartların oluşması halinde kesinleşen hükmün düzeltilmesi gerekmektedir. İşte bu nedenlerle kanun koyucu bu sorunu çözebilmek için yargılamanın yenilenmesi müessesesinin şartlarını ayrıntılı olarak düzenlemek suretiyle ihdas etmiştir. Yargılamanın yenilenmesi ancak kesinleşmiş hükümlerde başvurulacak bir yol olup hukuki niteliği itibarıyla CMK’nın sistematiği, düzenleniş şekli ve düzenlendiği yer dikkate alındığında tereddütsüz olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın yenilenmesindeki amaç, kanunda istisnai ve sınırlı olarak sayılan hallerin gerçekleşmesi halinde gerçeğin araştırılması, böylece toplum ve sanığın menfaatinin korunması olduğundan, kesin hükme yönelik olarak ileri sürülen ve gerekli şartları taşımayan her türlü yenilenme talebinin dikkate alınması da söz konusu olmayacaktır. Bu açıklamalar ışığında yargılamanın yenilenmesini; kanunda sınırlı şekilde sayılan yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin en az birisine dayalı olarak kesinleşmiş bir hükümde adli hata bulunduğu iddiasıyla kural olarak hükmü veren mahkemeye başvurulmasıyla başlayan, hükmü veren hakimin katılımı olmaksızın, mahkemece başvurunun şekil ve esas açısından kabulüne karar verilmesi hâlinde devam edilerek hükme konu sanık ve fiil hakkında yeniden kovuşturma yapılmasına imkan sağlayan, olağanüstü bir kanun yolu olarak tanımlamak mümkündür. Yargılamanın yenilenmesi, mutlaka istek üzerine yapılabilecek, davasız yargılama olmaz ilkesinin doğal sonucu olarak mahkemece resen yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesi mümkün olmayacaktır. Hükmün infaz edilmiş olması veya hükümlünün ölümü de yargılamanın yenilenmesine engel teşkil etmeyecektir. Yargılamanın yenilenmesi başvurusu kural olarak herhangi bir süre sınırlamasına tâbi tutulmamış olup, talep hükmü veren mahkemeye yapılmalıdır. Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması kesinleşen hükmün infazını kendiliğinden etkilemeyecek, ancak mahkemenin infazın geri bırakılmasına ya da durdurulmasına karar vermesi mümkün olabilecektir. Yargılamanın yenilenebilmesi için hükümde önemli bir adli hatanın yapılmış olması gereklidir. Yargılamanın yenilenmesini gerektiren bu hata, hükümlünün lehine ya da aleyhine olarak yapılmış olabileceğinden hukukumuzda yargılamanın yenilenmesi hem hükümlünün lehine hem de aleyhine olarak başvurulabilecek bir kanun yolu olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması bakımından yargılamanın yenilenmesi nedenlerinden olan “yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulması”nın üzerinde ayrıntılı olarak durulmasında yarar bulunmaktadır. “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulması”na ilişkin yenileme nedeni CMK’nın 311. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde;
“Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” şeklinde düzenlenmiştir. Delil; ceza muhakemesinin konusu olan olayda maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla kullanılan ispat aracı olup ceza muhakemesi hukukunda “delil serbestisi” ilkesi gereği akılcı ve gerçekçi olmak ve hukuka aykırı bulunmamak şartıyla her beyan, belge veya belirti, delil olarak kabul edilebilecektir. Olay ise, doğrudan doğruya veya dolayısıyla muhakeme hukuku içinde ispat vasıtası olarak kabul edilen, diğer bir anlatımla doğrudan veya dolaylı olarak ispat aracı olarak kullanılabilecek ve yargılama sonucunu etkileyecek olgulardır. Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için “yeni” olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın “yeni” olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “yeni” sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de “yeni” sayılmaktadır. Daha önceden mahkemeye bildirilen ancak mahkeme tarafından değerlendirilerek inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil ve olgular “yeni” değildir. Buradaki yenilikten anlaşılması gereken taraf bakımından değil, mahkeme bakımından olay ya da delilin yeni olmasıdır. Mahkemece bilinmeyen, incelenmeyen, yargılama konusu yapılmayan ve bu nedenle değerlendirilmeyen deliller “yeni delil veya olay” kapsamındadır. Yenilik açısından önemli olan delil vasfına sahip olacak biçimde içerikteki yeniliktir. Bu nedenle hükümlünün bildiği veya bilmesi gereken bir olay veya delil, mahkemece bilinmiyorsa veya öğrenilmekle birlikte değerlendirilmemişse yargılamanın yenilenmesi nedeni olabilecektir. Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.06.1995 tarihli ve 164-190 sayılı kararında; “Yargılanmanın yenilenmesi bakımından yeni delil ve vakıanın varlığından bahsedebilmek için delil ve olayın daha önce mahkemeye sunulmamış, mahkemenin bilgisi dışında kalmış, yalnız başına veya diğer delillerle birlikte sonuca etkili olması gerekmektedir. Bu nitelikleri taşımayan delil veya olaylara ‘yeni delil ve olay’ niteliği yüklenemez”, sonucuna ulaşılmıştır.
Öğretide de; “Muhakemenin yenilenmesi için sebep olarak gösterilen vakıa veya delillerin ‘yeni’ olması şarttır. Hükümlünün bildiği veya bilmesi lâzım geldiği bir vakıa veya delil, mahkemece malûm değil ise, yenilenme sebebi olabilir” (Faruk Erem, Muhakemenin Yenilenmesi Hakkında Genel Bilgiler, AÜHFD, S. 1-4, C.19, Ankara, 1962, s. 25.), “Muhakemenin iadesi sebebi olabilmesi için dermeyan edilen vakıaların veya delillerin yeni olması gerekir. Yeni demek, hüküm tesis olunduğu zaman mahkemece bilinmeyen ve failin kusurluluğunu tesbitte tesir icra edebilen ve ilk hüküm tesisinde hiç nazara alınmamış bulunan hususlardır. Bir vakıa veya delil hüküm tesisi zamanında fail tarafından bilinse, fakat mahkemeye ikâme edilmemiş olsa ve bu sebeple de hükümde değerlendirilmemiş veya hükme tesir etmemiş olsa, bu iadei muhakeme sebebi olabilecektir; zira, bahis konusu olan yenilik fail bakımından değil mahkeme bakımından aranmalıdır” (Ayhan Önder, Ceza Muhakemesi Usulü Hukukunda Yeni Vakalar ve Yeni Deliller Sebebiyle Muhakemenin İadesi, İÜHFM, C. 31, No: 1-4, İstanbul 1966, s. 63), “Yargılaşan kararın verildiği tarihte hakimin bilmediği delil veya olay diye tarif edebileceğimiz yeni delil veya olayın yenileme sebebi olabilmesi için yalnız başına veya eskilerle birlikte nazara alındığında hükümlünün beraatini veya daha hafif bir cezayı havi kanun hükmünün, yani sonuç cezanın tayininde kullanılması takdire bırakılmayıp, kanun gereği olan normların uygulanması ile mahkum olmasını gerektirecek nitelikte olması gerekir” (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi, 18. Bası, İstanbul, 2010, s. 1493), “Hükmü veren mahkemeye bildirilmediği için hüküm kurulurken dikkate alınmamış her türlü olgu ve deliller yeni sayılır. Daha önceden mahkemeye bildirilen, ancak mahkemece inandırıcı bulunmadığı için dikkate alınmayan delil veya olgular yeni sayılmaz” (Nur Centel-Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 10. Bası, İstanbul, 2013, s. 793), Yargılamanın yenilenmesi talebini alan mahkemenin takip edeceği usul ve vereceği kararlar, 5271 sayılı CMK’da şu şekilde gösterilmiştir:
Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, duruşma yapmaksızın istemin kabule değer olup olmadığına karar verir (Madde 318/1-3).
Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir (Madde 319/1).
Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur (Madde 319/2).
Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi istemini yerinde bulursa delillerin toplanması için bir naip hâkimi veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bu hususları yerine getirebilir. (Madde 320/1).
Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden yedi günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir. (Madde 320/3)
Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311’inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir (Madde321/1).
Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir (Madde 321/2). Yeniden yapılacak duruşma sonucunda mahkeme, önceki hükmü onaylar veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verir (Madde 323/1).
Bu yasal düzenlemelere göre, yargılamanın yenilenmesi talebini alan mahkemenin öncelikle davanın kabule değer olup olmadığını duruşmasız olarak incelemesi, kabule değer bulmazsa reddetmesi (Madde 319/1), kabule şayan bulursa dayanılan delilleri toplaması, tarafların görüşlerini de alarak ya, yargılamanın yenilenmesi istemini esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddetmesi (Madde 321/1), ya da yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar vermesi (Madde 321/2) gerekir. Yargılamanın yenilenmesine karar vermişse bu kez serbestlik kuralı gereğince yeni bir yargılama yapacak, toplanan delilleri mevcut delillerle birlikte tartışıp değerlendirerek maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacak ve sonuçta, önceki hükmü onaylayacak veya hükmün iptali ile dava hakkında yeniden hüküm verecektir (Madde 323/1).İlk Derece Mahkemesince suçun sübutuna esas alınan deliller mağdur beyanı ile tanık A…. N…. E….’in yeminli anlatımıdır. Ancak hüküm kesinleştikten sonra tanık A…. N….’un 25.02.2020 ve 20.04.2020 tarihlerinde mahkemeye sunmuş olduğu dilekçelerde olayın oluşuna ilişkin farklı bir anlatımda bulunduğu görülmektedir. Yalan tanıklık suçu tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak beyanda bulunmakla oluşacağı gözetilerek tanığın mahkemeye çağrılarak tanıklığın hukuki ve cezai
sorumluluğu hatırlatıldıktan sonra yeminli olarak beyanına başvurulması, önceki beyanından esaslı noktalarda farklı anlatımda bulunması halinde bu beyanın suçun sübutunu etkileyip etkilemeyeceği değerlendirilmelidir. Diğer taraftan hakkında yalan tanıklık suçundan suç duyurusunda bulunulduğuna göre yargısal sürecin sonucunun da beklenmesi gereklidir. Ayrıca, daha önce beyanına başvurulmayan S…. D….’in 08.06.2020 havale tarihli dilekçesinde olayın esasını etkileyecek şekilde beyanda bulunduğu gözetilerek duruşmaya çağrılıp yeminli olarak ifadesine başvurularak yeni delil niteliğinde olup olmadığı değerlendirilmek suretiyle dosya kapsamındaki delillerle birlikte toplanan bu deliller hükümlü hakkında verilen mahkumiyet hükmünü etkileyip etkilemediği değerlendirilmek yerine yeniden yargılama talebinin esassız olduğu gerekçesiyle reddine karar verilerek CMK’nın 318. ve müteakip maddelere muhalefet edilmesi yasaya aykırı olup haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
- İhlal kararının kesin hükmün sıhhatini etkilediği, dolayısıyla yeniden yargılama yapılması konusunda ciddi bir gerekçe oluşturduğu halde, ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmediği ve müdafi yardımından yararlanma hakkına yönelik ihlalin giderilmediği anlaşılmıştır.( Anayasa Mah. 12.06.2019 T. 2015/12755 Başvuru No.Yüksel Yiğitdoğan Kararı)
- Devlet Güvenlik Mahkemesinin bağımsızlık ve tarafsızlık şartını karşılamadığı yönündeki AİHM değerlendirmeleri dikkate alındığında 5271 sy Kanunun 311/1-f gereğince yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü gerekir. Talebin reddi yeterli ve denetlenebilir gerekçe içermemektedir. (Anayasa Mh. 21.04.2016 T.2013/8413 , Laleş Çeliker Kararı)
- Bilirkişi raporu, mahkemenin yargılama sırasında temas ettiği, bilgi sahibi olduğu, incelediği ve değerlendirmeye tabi tuttuğu bir konuya ilişkin olup, sonuca etkili olacak yeni delil niteliğinde değildir.(CGK..,11.03.2014 T.3-909/121)
- Hatanın giderilebilmesini sağlayacak başka bir yol varsa, yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez şeklindeki hüküm de göze alındığında, olayda iade-i muhakemenin koşulları oluşmamış olup aslında yapılan işlem, yargılama sırasında da yapılan iadeyi 168.maddesinde indirim nedeni olarak öngören 5237 sy TCK nın kesinleşmiş hükme uyarlanması işlemidir. (CGK, 09.02.2010 T.,2009/11-184,2010/20)
- İlk hükümde TCK nın 59.maddesi uygulandığı halde, mahkum tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi istemi üzerine verilen hükümde TCY nin 59.maddesi uygulanmamak suretiyle sonuçta daha ağır bir cezaya hükmolunması, CYUY’un 341/2 fıkrasındaki emredici hükme aykırılık oluşturur.( CGK 28.05.2002, 6/134-264)
- Öne sürülen hususlar, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin tekrarından ibaret olduğundan yenileme isteğinin reddine karar verilmesi gerekir. (CGK.23.10.1972, 142/324)
- Yargılamanın yenilenmesi isteği yalan tanıklık gibi bir suça dayanıyorsa, öncelikle yargılama organı önünde açılacak dava ile bunun saptanması ve hükümlülük kararı alınması zorunludur. (1.CD.30.10.2013, 4692/5776)
- Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olup olmadığına ilişkin kararın aynı mahkemece fakat asıl kararı veren başkan ve üyeler dışındaki hakimlerden oluşturulan heyetçe verilmesi gerekir. Keza itirazı inceleyecek olan yargılama heyetinde de görev alamayacağı bu kuralın doğal sonucudur. (1.CD.28.05.2013, 923/4019)
- Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule şayan olup olmadığı konusundaki ilk değerlendirmede, şekli şartın yerine getirilmesi yeterli olmamakta, ikame olunan vakıa ve kanıtların önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve gerek bağımsız olarak nazara alındığında ve gerekse toplanmış diğer kanıtlarla birlikte değerlendirildiğinde, önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirebilecek ciddiyette bulunması gerekmektedir.( 1.CD.10.10.1994,3258/3185)
- Aynı suçtan yargılanıp başka mahkemede hüküm giymiş olmak yeniden yargılanma sebebi değil, kanun yararına bozma nedeni teşkil edebilir.(2.CD.19.09.2013,21517/21179)
- Hüküm niteliğinde bulunmayan HAGB kararına karşı iade-i muhakeme yoluna gidilemez.(2.CD.22.02.2012,4860/3949)
- Sanığın cezasının infazı sırasında cezai sorunluluğunun olmadığına dair raporların mevcudiyeti, hükmün kesinleşmesinden sonra sunulduğu ve yeni delil olduğu dikkate alınarak, iade-i muhakeme sebebi teşkil edip, kanun yararına bozma konusu yapılamaz. (3.CD.05.06.2012,16705/23366)
- Yargılamada ele alınıp değerlendirilmiş kanıtlar yargılamanın yenilenmesi sebebi olmaz. (4.CD.04.06.2012,13548/13266)
- Kesinleşmiş mahkumiyet hükmü infaz edilen hükümlünün gerçek fail olmasına karşın başkasına ait kimlik bilgilerini kullandığı sonradan anlaşılmışsa, yargılamanın yenilenmesi değil iddianame ve karardaki kimlik bilgileri düzeltilerek hatanın giderilmesi mümkündür. (10.CD.15.04.2013,4385/3456)
- Hayatın olağan akışına aykırılık (tecrübe kuralları), lehe olan delilin yargılama aşamasında dile getirilip getirilmemesinin olağanlığı, öne sürülen iddianın olasılık kurallarınca değerlendirilmesi gibi hususlar iade-i muhakeme başvurusu değerlendirilirken göz önünde tutulur. (10.CD.17.07.2008,2377/12503)
- Yargılama ve kanun yolu sürecinde ileri sürülüp değerlendirilen hususlar yargılamanın yenilenmesine konu edilmez. (11.CD.25.12.2013,23059/19959)
- Sanığın kusurluluğuna ilişkin alınan bilirkişi raporlarının ceza mahkemesinde ve hukuk mahkemesinde tamamen farklı olması iade-i muhakeme sebebidir. (12.CD.24.11.2011,1373/5928)
- İçtihatlarla meydana gelen değişiklik, kesinleşmiş hüküm için yeni vakıa kabul edilemez ve bu sebebe dayanarak yargılamanın yenilenmesi istenemez. (Askeri Yargıtay ,2.CD.24.07.1969,398/394)
- Yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak ileri sürülen sahtelikten söz edilebilmesi için bu hususun kesinleşmiş bir hükümle saptanmış olması gerekir. (Askeri Yargıtay 4.D.22.12.1970,597/604)
- Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın “yeni” olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “yeni” sayılmalıdır.(Yargıtay 2. Ceza Dairesi – Karar: 2015/22775).
- Müştekinin, infaz aşamasında beyanını değiştirmesi iade-i muhakeme sebebi teşkil edebilir.(Yargıtay 13. Ceza Dairesi – Karar: 2015/18472).
- Esasa etkili delillerin toplanmaması yargılamanın yenilenmesi sebeplerindendir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi – Karar: 2014/3166).
- Yeni bilirkişi raporunun yeni delil sayılabilmesi için yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkmış olması gerektiği, ilk yargılama dosyasında var olan bilgi ve belgelerin esas alınarak, yeni bilirkişi raporu alınmasının, yeni bilirkişinin sadece aynı bağlantı olaylardan çıkarak, yeni sonuçlara varmasının yeni delil olarak kabul edilemeyeceği… (Yargıtay 12. Ceza Dairesi-K.2020/4775).Hükmün kesinleşmesinden sonra yargılamanın yenilenmesine dayanak olarak ileri sürülen bilirkişi raporu, mahkemenin yargılama sırasında temas ettiği, bilgi sahibi olduğu, incelediği ve değerlendirmeye tabi tuttuğu bir konuya ilişkin olduğu takdirde sonuca etkili yeni bir delil niteliğinde olmayacaktır
- Hükümlünün suç tarihinde yaşını tespit eden asliye hukuk mahkemesi kararı ve lehe olan hükümlerden yararlanacağı gözetilerek bu durum yargılamanın yenilenmesi suretiyle giderilmelidir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi-Karar: 2021/6508).
- Uygulamada, yeniden yargılamayı gerektirmeyen usüli işlemler, yüksek mahkemece düzeltilmekte, hüküm istinaf veya temyiz incelemesi bu şekilde yapılmaktadır.
- Yargılamanın yenilenmesi davası, taleple belirtilen yeni vakıa ve deliller çerçevesinde yapılan bir yargılama olduğundan önceki yargılamanın bir devamı olarak kabul edilmelidir. Ceza Genel Kurulu 2020/262 E. , 2022/491 K.
- İnfaz hakimliği kararı yargılamanın yenilenmesi yasa yoluna konu olamayacağından, bu konudaki istemin reddine karar verilmesinde sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmayıp, bu kararın aynı hakim tarafından verilmesi de sonuca etkili değildir. YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/26941 Karar : 2014/19488 Tarih : 9.07.2014
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 367/son maddesinde düzenlenen “Ceza mahkemesinden sadır olacak kararlar, bu Kanunun dördüncü kitabının ikinci kısmında ( … ) yazılı vergi cezalarını uygulayacak makam ve merciler muamele ve kararlarına müessir olmadığı gibi bu makam ve mercilerce ittihaz edilecek kararlar da ceza yargıcını bağlamaz.” hükmü uyarınca vergi mahkemesince verilen kararlar ceza mahkemesini bağlamaz. YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/13594 Karar : 2008/1374 Tarih : 13.02.2008
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 318. maddesinin 1. fıkrasında “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” ve aynı Kanun’un 23. maddesinin 3. fıkrasında “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” hükümleri öngörülmüş; böylece aynı olay hakkında daha önce görüşünü belirtmiş olan hakimin, daha sonra yargılamanın yenilenmesi sürecinde görev yapması önlenerek hakimin tarafsızlığı sağlanmıştır. Kanun koyucunun amacı ile adil yargılanma ilkesi gereğince bu hükmün geniş yorumlanması ve mahkumiyet kararında görev yapan hakimin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin kararda görev yapamayacağının kabul edilmesi gerekir. Somut olayda; hükümlü … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2018 tarihli ve 2018/348 esas, 2018/744 sayılı mahkûmiyet hükmünde görev alan hakim Muhammet ARAS’ın; yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine ilişkin aynı mahkemenin 22.07.2020 tarihli ve 2018/348 esas, 2018/744 sayılı ek kararında da görev yaptığı anlaşılmakla; adı geçen hâkimin, dava ile ilgili yargılama yaparak ulaştığı kanaatini ilk hükümle dosyaya yansıtması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığı yönünden yapılan değerlendirmede önceki kanaatinden etkilenebileceği dikkate alınarak, farklı hâkim tarafından istem hakkında karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 23/3. maddesine aykırı davranılması…T.C. YARGITAY SEKİZİNCİ CEZA DAİRESİ Esas : 2020/14629 Karar : 2022/4889 Tarih : 23.03.2022