UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMINDA KİŞİSEL KULLANIM SINIRI MİKTARLARI-TCK Md. 188 ve 191 Ayrımı-UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇUNUN UNSURLARI
16 Ağustos 2024İşgal harcı, ecrimisil ve kiralama birbirlerinden tamamen farklı işlemlerdir. İşgal harcı, 2464 sayılı Kanun’da belirtilen yerlerin geçici işgaline karşılık, belli bir tarifeye göre alınan bedel iken; ecrimisil, belediyenin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin fuzuli şagil tarafından işgal edilmesine istinaden geçmişe dönük olarak tahsil edilen bir bedeldir. Her iki uygulama da bir kiralama yöntemi değildir. İşgal harcı temin edilerek işgale belediye ilgili birimlerince cevaz verilebilmesi için, işgali gerçekleştiren 3.kişinin gereksinimi yanında, verilen iznin kamu yararı ve kamu düzenini veya diğer vatandaşların haklarını zedeleyecek sonuçlara mahal vermemesi gerekir. Ekonomik ve kamusal yarar elde edilemeyeceği anlaşılan veya zorunluluk arzetmeyen hallerde, Yasa’da belirtilen yerlerin işgal harcı alınmak suretiyle, gerekçesi her ne olursa olsun, 3.kişilerce işgal edilmesine belediyelerce müsade edilemez. Geçici olsa dahi, gelişigüzel şekilde, işgaliye bedeli adı altında, işgal izinleri verilemez. Aksi durum; 3.kişilerce gözüne kestirilen yerlerin işgaliye bedelinin ödendiği gerekçesiyle, bir takım amaçlarla gelişi güzel şekilde işgal edilmesi sonucunu doğurur ki, bunun kabulü olanaklı değildir.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 52’nci maddesinde, belediye sınırları içinde bulunan ve maddede sayılan yerlerden herhangi birinin satış yapmak veya sair maksatlarla ve yetkili mercilerden usulüne uygun izin alınarak geçici olarak işgal edilmesinin işgal harcına tabi olduğu belirtilmiştir. 13.7.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15inci maddesinin 6ncı fıkrasında, “Belediye mallarına karşı suç işleyenlerin Devlet malına karşı suç işlemiş sayılacağı, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75inci maddesi hükümlerinin belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı” hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle belediye taşınmazlarının işgal edilmesi durumunda ecrimisil bedeli idare tarafından takdir edilebilecek ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilebilecektir.
Yukarıda yer verilen düzenlemede işgal harcı alınması için işgalin geçici olması gerektiği vurgulanmıştır. İşgaliye uygulaması yetkili mercilerden usulüne uygun izin alınması halinde, sınırları belirli, ancak belli şartlarda başvurulan ve geçici işgallerde uygulanan bir usuldür. İşgaliyede esas olan işgaliye durumunun geçici olması, kiralama yönteminde olduğu gibi uzun süreli kullanıma dönüştürülmemesidir.
Geçici bir süre için işgal konusu olmayan, belediye tasarrufundaki yol ve kaldırım gibi alanların 3 aylık sürelerle işgal harcı tahakkuk ettirilerek masa, sandalye vb. koyulması suretiyle uzun sürelerle kullandırılması ve bu yerlerden kira niteliğinde gelir elde edilmesi işgal harcının konusuna girmemektedir ve dayanaktan yoksundur. Yol ve kaldırım gibi genel hizmetlere ayrılmış alanların kamunun sağlıklı şekilde kullanımına açılması ve işgal harcının sadece usulüne uygun izin alınması halinde, sınırları belirli, ancak belli şartlarda başvurulan geçici ve kısa süreli işgallerde tahakkuk ve tahsil edilmesi, işgal harcının kira niteliğine dönüştürülerek işgallere süreklilik kazandırılmaması gerekmektedir.
Öte yandan 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15’inci maddesinde 2886 sayılı Kanun’un 75’inci maddesine atıf yapılarak bu hükümlerin belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı ifade edilmiştir. Taşınmazların idarenin izni olmaksızın işgalli kullanılması durumunda uygulanacak yaptırımlar, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun “Ecrimisil ve Tahliye” başlıklı 75’inci maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre idarenin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malların gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden ecrimisil alınması gerekmektedir. Aynı maddede ecrimisil talep edilebilmesi için, idarenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olmasının gerekmediği ve fuzuli şagilin kusurunun aranmadığı, işgal edilen taşınmaz malın idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülki amiri tarafından tahliye ettirilerek idareye teslim edileceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, fuzuli şagilin tahliyesi ve kamu malını haksız olarak işgal etmesi nedeniyle işgal süresince ecrimisil alınması mevzuat gereğidir. Ancak bu durum, kamu mallarının sürekli ecrimisil alınarak idare edilebileceği, ecrimisilin kira niteliğine dönüştürülebileceği anlamını taşımamaktadır. Ecrimisil hukuka aykırı bir yararlanmadan dolayı ilgiliden geçmişe yönelik alınan bir tazminattır ve ileriye yönelik uygulanması mümkün değildir. Kamu idaresinin mülkiyet veya tasarrufunda bulunan taşınmazlara yönelik olarak ecrimisil alınarak işgalin devamına müsaade edilmemeli, kamu malında yer alan işgalin tahliyesine ilişkin mevzuat yerine getirilmelidir.
”Kamu otoritelerinin, normlar hiyerarşisine aykırı olmayacak şekilde, kamu hizmetinde etkinliği sağlamak, gelişen durumlara ayak uydurma ve ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla düzenleyici işlemler üzerinde gerekli değişiklikleri yapma hususunda takdir yetkisi bulunmaktadır. İdarelere tanınan bu yetki, mutlak ve sınırsız olmayıp, hukuk kuralları içinde ve başta kamu yararı olmak üzere, hizmet gereklerine, hukuk devleti, hukuk güvenliği ve kazanılmış haklara riayet ilkelerine uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri olan “hukuk güvenliği” ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Hukuk güvenliği ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal ve/veya idari düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda, önceden oluşmuş hukuksal durumların, sonradan yapılacak işlemlerle değiştirilmesi, hukuktan beklenen güvenle bağdaşmayacaktır. “Kazanılmış hak” ise doktrinde, yürürlükteki hukuka uygun olarak doğan ve böylece kişiye özgü lehte sonuçlar doğurmuş, daha sonra mevzuat değişikliği ya da işlemin geri alınması gibi durumların varlığına rağmen hukuk düzenince korunması gereken bir hak olarak tanımlanmaktadır. İdarenin ister düzenleyici işlem, ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmelerine de “haklı beklenti” denilmektedir.” T.C. DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRE Esas : 2019/150 Karar : 2022/7140 Tarih : 02.12.2022 ve T.C. DANIŞTAY ONUNCU DAİRE Esas : 2001/5262 Karar : 2005/222 Tarih : 04.02.2005 kararı uyarınca müktesep hakkın oluşabilmesi için verildiği zamandaki yürürlükteki mevzuata ve hukuka uygun şekilde olması gerekir. Dolayısıyla verildiği andan itibaren hukuka aykırılık teşkil eden işgal harcı veya ecrimisilin ödenmiş olması, kazanılmış hak oluşturmaz.
Diğer yandan, 775 sayılı Gece Kondu Kanunu’nun 2’nci maddesinde; gecekondu deyimi ile imar ve yapı işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalınmaksızın, kendisine ait olmayan arazi veya arsalar üzerinde, sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapıların kastedildiği, “Yeniden gecekondu yapımının önlenmesi” başlıklı 18’inci maddesinde; belediye sınırları içinde veya dışında, belediyelere, Hazineye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapıların, inşa sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılacağı, belediyelerin ilgili mülki amire başvurarak yardım istemesi halinde mülkiye amirlerinin Devlet zabıtası ve imkanlarından faydalanmak suretiyle izinsiz yapıların yıkımı konusunda yükümlü oldukları, 22’nci maddesinde ise; sahipleri tarafından yıktırılmayan yapıların enkazı sahiplerine ait olmak üzere belediyelerce yıktırılacağı ve yıkım masrafının %10 fazlasıyla ilgiliden alınacağı belirtilmiştir. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden; İşgaliye uygulamasının yetkili mercilerden usulüne uygun izin alınması halinde, sınırları belirli, ancak belli şartlarda başvurulan ve geçici işgallerde uygulanan bir usul olduğu, taşınmaz malların gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden ecrimisil alınması gerektiği, ecrimisil talep edilebilmesi için, idarenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olmasının gerekmediği ve fuzuli şagilin kusurunun aranmadığı, işgal edilen taşınmaz malın idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülki amiri tarafından tahliye ettirilerek idareye teslim edileceği, geçici olmayan ve yerinden yıkım harici kaldırılamayan sabit yapıların ise; belediye sınırları içinde veya dışında, belediyelere, Hazineye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapıların, inşa sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılacağı anlaşılmaktadır. Ecrimisil tahsil edilmesi kişiye işgal edilen taşınmazın kullanım hakkını vermemektedir. Fuzuli şagilin işgal veya tasarruf ettiği taşınmazdan tahliyesinin herhangi bir nedenle sağlanamamış olması aynı taşınmazdan ikinci defa veya daha fazla ecrimisil istenmesine engel değildir. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75inci maddesinde de, kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi halde ecrimisil alınacağı, işgal edilen taşınmaz malın, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edileceği hükmü de yer almaktadır. Ecrimisil ihbarnamesinin veya itiraz sonucu düzenlenen Ecrimisil Düzeltme İhbarnamesinin fuzuli şagilin (ecrimisil borçlusunun) ödeme güçlüğü nedeniyle 30 gün içinde yazılı olarak idareye başvurması gerekmektedir. Talebin uygun görülmesi halinde en az %25’inin peşin ödenmesi gerekmekle birlikte kalan miktar da en fazla 3 yıl içinde taksitler halinde ödenebilmektedir. Fakat merkezi yönetim bütçe kanununun (İ) cetvelinde 2886 sayılı Kanunun 76ncı maddesi için belirlenen parasal sınırın %1’ini geçmeyen ecrimisil bedelleri taksitlendirilemeyecektir. Ecrimisilin taksitlendirilmesi kanuni faiz uygulanmasına engel değildir. Alacağın kalan kısmına kanuni faiz uygulanmasına devam edilir. Taksitlendirmenin uygun görülmesi ile birlikte 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği’nin Ek-1’i olan Taksitle Ödenecek Ecrimisile İlişkin Ödeme Planı doldurularak ödeme planının bir örneği imzalı bir şekilde fuzuli şagil ile paylaşılır. Taksitlerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde alacağım tamamı muaccel hale gelecektir. Eğer düzeltme talebinde bulunulmuş ise ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin muhatabına tebliğ tarihini takip eden 30. günün bitiminden itibaren kalan alacağın tamamı gecikme zammı uygulanarak 6183 sayılı kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilecektir. Danıştay ecrimisil davalarında Borçlar Kanunu’nda yer alan 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği görüşündedir. Fakat Yargıtay tarafından da kira bedeline ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğine yönelik karar bulunmaktadır. 2886 sayılı kanunun 92nci maddesinde yapılan atıfla, ecrimisil davalarındaki zamanaşımı süresi konusunda Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Borçlar Kanunu’nun 146ncı maddesine göre, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” Ecrimisil zamanaşımı süresi konusunda Borçlar Kanunu’nda özel hüküm bulunmadığına göre, genel zamanaşımı süresi olan 10 yıllık sürenin uygulanması gerektiği değerlendirilebilir. Uygulamada, Yargıtay kararlarından esinlenerek, kira bedeline ilişkin 5 yıllık süre dikkate alındığı görülmektedir. Ancak, kamu mallarının haksız kullanımının kiracılık ilişkisi olarak düşünülmesi doğru değildir. Kamu mallarının haksız kullanımı kendine özgü bir haksız yararlanma ve alınan ecrimisil de buna ilişkin bir tazminat olarak değerlendirilmelidir. Tahsil zaman aşımı açısından da Ecrimisil alacağının tahsil zamanaşımına uğraması için sürenin kesilmemiş ya da durmamış olması gerekir. 6183 sayılı Kanunun 103üncü maddesinde zamanaşımı süresinin kesileceği, 104üncü maddesinde ise zamanaşımının işlemeyeceği durumlar belirtilmiştir. Kamu alacağı olan ecrimisil, 103üncü ve 104üncü maddedeki şartlardan biri gerçekleşmez ise, 5 yıllık sürenin dolmasıyla zamanaşımına uğrayacaktır. Ecrimisil alacağının vade tarihinin bilinmesi ise son derece önemlidir. Ecrimisil alacağının vade tarihi Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik’in 87nci maddesinde “Ecrimisil; Ecrimisil İhbarnamesinin, düzeltme talebinde bulunulmuş ise Ecrimisil Düzeltme İhbarnamesinin ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde muhasebe birimlerine ödenir” şeklinde düzenlenmiştir. Tebliğ tarihinden itibaren otuzuncu günün sonu vade tarihidir. Bu itibarla, ecrimisil alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Ayrıca Borçlar Kanunu’nun 161. maddesindeki “Zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz” hükmü nedeniyle haksız kullanıcı zamanaşımı süresini ileri sürmediği müddetçe, ecrimisil alacağı zamanaşımına uğramış olsa bile tahsil edilebilecektir.
Kira ile Ecrimisil arasında temel farklar bulunmaktadır. Bunlar;
- Kira olağan ecrimisil istisnaidir,
- Kirada sözleşme olmakla beraber ecrimisil uygulamasında sözleşme yoktur,
- Kira geleceğe yönelik ecrimisil ise geçmişe yönelik tahsil edilir,
- Kiralamalarda KDV talep edilebilirken ecrimisil hukuka aykırı bir eylemden kaynaklanan tazminat olması nedeniyle KDV kapsamında değildir,
- Kira alacağının tahsili özel hukuk, ecrimisil alacağının tahsili 6183 sayılı kanun hükümlerine tabidir.
- Kira sözleşmesinden doğan alacakların çözüm mercii adli yargı iken ecrimisil alacaklarının çözüm mercii idari yargıdır.
Ecrimisil Sürecine Yönelik İlgili Mevzuat
- 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu
- Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik
- 300 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği
- 336 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği
- 343 Sıra Nolu Milli Emlak Genel Tebliği
Bu açıklamalar ışığında; Belediyelerin GEÇİCİ nitelikte olmayıp süreklilik arzedecek şekilde meydan ve kaldırımlara yönelik Mali Hizmetler Dairesi Başkanlıklarınca işgal harcı temin edilerek hukuka aykırı gelir kaynağı yaratmaları dayanaktan yoksundur. Geçici olmadığı, süreklilik arzettiği tespit edilen işgallere ilişkin Mali Hizmetler Dairesi Bşkanlıklarının işgal harcı tahsil yetki ve hakları bulunmamaktadır. Uzun süreli ve sürekli haksız işgallerde ancak geriye dönük 5 yıla ilişkin ecrimisil tazmini yoluna gidilebilir. Ecrimisin tazminin sağlanmasından sonra 15 gün içerisinde işgal edilen yerin tahliye veya yıkımının gerçekleştirilmesi, ecrimisil uygulamasının bir kiralama ilişkisine döünüştürülerek ileriye dönük şekilde icra edilmemesi gerekir. Bu hallerde gerekli tespitin yapılan kolluk birimi olan Zabıta Dairesi Başkanlığına ilgi yazı yazılarak işgalin engellenmesi/kaldırılması ve sonraya ilişkin nüksetmemesi için önleyici tedbirlerin sağlanması gerekmektedir. Aksi durum TCK Md 257/1-2 gereğince İşgal harcını tahsil eden, Ecrimisil tazminatının tahsil edilmesine karşın haksız işgali sonlandırmayan/engellemeyen, işgalin süreklilik arzetmesine rağmen sonlandırılmaması için girişimde bulunmayan Mali Hizmetler Daire Başkanlığı, Emlak-İstimlak Dairesi Başkanlığı ve Zabıta Dairesi Başkanlığı yetkili ve sorumluları açısından, Görevde yetkiyi kullanma ve Görevi ihmal suçlarını oluşturacaktır. Bu hallerde Belediye mevzuata aykırı davranarak hukuka aykırı kendisine gelir kaynağı yarattığı gibi, hakkı olmadığı halde belirtilen alanların 3.kişilerle ticari vs amaçlarla işgal edilmesine cevaz vererek onlara da haksız menfaat sağlamaktadır.
Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevi kapsamındaki bir işi yapmaması, ihmal etmesi veya geciktirmesi suretiyle görevinin gereklerine aykırı hareket etmesidir. Görevi kötüye kullanma suçu ve cezası, 5237 sayılı TCK’nın 257. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:
TCK m. 257
(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
”Görevin gereklerine aykırı hareket etmekten kasıt, kamu görevlisinin görevini kanun, idari düzenlemeler veya talimatların öngördüğü usul ve esaslardan başka surette ifa etmesidir. Bu anlamda kamu görevlisinin herhangi bir şekilde kanuni yetkisini aşması, kanunun aradığı şekil şartlarına uymaması, takdir yetkisini amacı dışında kullanması, kanunun emir ve müsaade ettiği hareketinin gerektirdiği ön şartlara aykırı hareket etmesi, kendisine teslim edilen ve görevi sebebiyle kullanması gerekli eşyayı usulsüz kullanması gibi fiiller görevin gereklerine aykırılık kapsamında kalmaktadır (YCGK-K.2022/415)”
Nitekim yerinde denetim yapılan ve tespit edilerek her yıl Belediye Başkanlıklarına gönderilen Sayıştay raporlarında da benzer durumlara değinilmiş, yürürlükteki mevzuat hükümleri bakımından belediyelere gerekli bildirimlerde bulunulmuştur. Sayıştay Kurul Kararları ve Danıştay kararları da yine bu yöndedir. Aşağıda bir kısım Sayıştay Kurul Kararları ve Raporları emsal olarak belirtilmektedir;
”Bahsi geçen mevzuat hükümlerine göre işgal harcı, ecrimisil ve kiralama birbirlerinden tamamen farklı işlemlerdir. İşgal harcı, 2464 sayılı Kanun’da belirtilen yerlerin geçici işgaline karşılık, belli bir tarifeye göre alınan bedel iken; ecrimisil, belediyenin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin fuzuli şagil tarafından işgal edilmesine istinaden geçmişe dönük olarak tahsil edilen bir bedeldir. Her iki uygulama da bir kiralama yöntemi değildir.
Yapılan incelemede; Büyükşehir Belediyesinin mülkiyetinde bulunan ve 2464 sayılı Kanun’da kapsamı belirtilen yerlerden olmayan, bağımsız kullanıma müsait, dükkân, kafeterya, büfe ve benzeri nitelikteki taşınmazlardan 91 adedinin, kiralama usulü yerine, ihale yapılmaksızın ve mevzuatta herhangi bir karşılığı olmayan işgaliye sözleşmesi ile kullandırıldığı tespit edilmiştir.
2019 Sayıştay Denetim Raporunda da yer alan hususla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi, işgaliye yoluyla kullandırılan alanların zorunluluktan kaynaklanan nedenlerle ihale yoluyla kiralanmasının sağlanamadığı, bu alanların bir kısmının üst yapılarının işgalcilerce yapılmasından bir kısmının ise ATM cihazı kurulan yerler, taksi durakları, ekmek satış büfeleri, bilet satış büfeleri, demonte yapılar gibi ihaleye konu edilemeyecek yerlerden olduğunu belirtmiş ise de, bahse konu hususlar bulguya alınan tespitte değerlendirilmiş ve idarenin işgaliye yoluyla kullandırdığı yerlerin bu nitelikte yerlerden olmadığı görüldüğünden tekraren bulgu konusu yapılmıştır.
Bu itibarla, belediye taşınmazlarının, ihale usulleri kullanılmadan, hukuki hiçbir dayanağı olmayan işgaliye sözleşmesi ile kullandırılmasının 2886 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiği hususundaki görüşümüz devam etmektedir.”
İşgal Harcı Alınması Gerekirken Ecrimisil Alınması Ve İndirime Gidilmesi Hakkında Sayıştay Temyiz Kurulu Kararı
-İşgal harcı alınması gerekirken ecrimisil alınması ve indirime gidilmesi.
227 sayılı İlamın 4’üncü maddesiyle;
İşyeri sahiplerinin ecrimisilin (işgaliyenin) yüksekliği gerekçesi ile düzeltme talebi üzerine belediye tarifelerine göre alınan işgal harcında yetkisinde olmadığı halde Belediye Encümeninin 02.12.2015 tarih ve 1476, 1477, 1478 ile 23.12.2015 tarih ve 1640 nolu Kararları ile %10, %50 ve %75 oranında indirimler yapıldığı gerekçesiyle sorgu konusu yapılan ….. TL. için yapılan savunmalar uyarınca;
02.12.2015 tarih ve 1477 nolu encümen kararındaki işyerlerinin lunapark, zıp zıp gibi eğlence yerleri olduğu görüldüğünden, bu yerlerden % 50 ve 75 oranında indirimler uygulanarak …. TL tutarında ecrimisil alınmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı,
Diğer taraftan, 02.12.2015 tarih ve 1478 nolu ve 23.12.2015 tarih ve 1640 nolu encümen kararlarındaki işyerlerinden 1,20 TL m2/gün ecrimisil alınmakta iken, ilgili kararlarla %10 ve %50 indirim uygulandığı, Ancak 2013 yılı … Belediye Gelir Tarifesinde ilgili yerler olan …… Parkı, …. Meydanı, ….. Caddesindeki işyerlerinin önlerindeki tretuvarları yaz aylarında kullanmalarında uygulanmak üzere işgaliye tarifesi … TL m2/gün olup, alınması gereken işgaliye harcı, ecrimisil tarifesi ile aynı ve/veya daha düşük olduğundan 1478 ve 1640 nolu encümen kararında yer alan işyerlerine toplam …. TL tutarında ecrimisil tahakkuk ettirilmesi sonucu bu işyerleri ile ilgili olarak oluşan herhangi bir kamu zararının bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Yine, 02.12.2015 tarih ve 1476 nolu encümen kararındaki işyerleri için 1,20 TL m2/gün ecrimisil alınmakta iken, ilgili kararla %50 indirim uygulandığı, Ancak bu işyerlerinden …. caddesindeki işyerleri için 2013 yılı … Belediye Gelir Tarifesinde ilgili işyerlerinin önlerindeki tretuvarları yaz aylarında kullanmalarında uygulanmak üzere işgaliye tarifesi …. TL m2/gün olup, alınması gereken işgaliye harcı, ecrimisil tarifesi ile aynı olduğundan, anılan caddedeki iş yerlerine ….. TL tutarında ecrimisil tahakkuk ettirilmesi sonucu bu iş yerleri için de herhangi bir kamu zararının bulunmadığının anlaşıldığı,
Fakat … Caddesi, … Caddesi, … ve … Caddesindeki işyerleri için ecrimisil tarifesi ile işgal harcı aynı olup ….TL m2/gün iken ilgili encümen kararı ile ecrimisilde indirim uygulanması suretiyle işgal harcı alınması gereken işyerlerinden indirimli ecrimisil tahakkuk ettirilmesi sonucu toplam …. TL kamu zararına neden olunduğu kanaatine varıldığı belirtilerek sorgu konusu … TL’nin …. TL’si hakkında ilişilecek husus bulunmadığına;
Geriye kalan kamu zararı olduğu anlaşılan …. TL’nin ise; kararda imzası bulunan Encümen Üyelerinden tazminine hükmolunmuştur.
İlamda Encümen Üyeleri olarak sorumlu tutulan …, …,…,…,…,… müşterek imzalı dilekçelerinde;
5393 sayılı Belediye Kanununun 15 inci Maddesinin (1) fıkrasının sondan bir önceki paragrafında yer alan, “Belediye mallarına karşı suç isleyenler Devlet malına karsı suç işlemiş sayılır. 2886 sayılı Devlet ihale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.” hükmüne istinaden, belediyeden izin alınmadan işletmeler tarafından kullanılan kamusal alanlar (işyerlerinin bahçelerinin önündeki tretuvar, yol, meydan vb) için belirlendiğini ve geriye dönük olarak (04.06.2014 – 12.08.2015) 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun 9. maddesinde belirtildiği üzere bedel tespiti yapılarak kullananlara gönderildiğini,
Bu esnada, 19.06.2007 tarih ve 26557 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin Tespit, Ecrimisil ve Tahliye konulu 84, 85, 86, 87, 88 inci maddelerinde yapılan açıklamaların esas alındığını,
Kararda, “Belediyelerin ………… ecrimisil uygulamasının mevzuata uygun olmadığı” denildiğini, Oysa, İçişleri Bakanlığı Teftiş Raporu’nun 218 inci maddesinde özetle “Belediye Kanununun 15 inci maddesinin 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır hükmü gereğince işlem yapılması sağlanmalıdır” denildiğini,
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 96 ncı maddesinin (B) fıkrası; “Vergi ve harçların maktu tarifeleri; bu kanunda belirlenen en alt ve en üst sınırları aşmamak şartıyla mahallin çeşitli semtleri arasındaki sosyal ve ekonomik farklılıklar gözönünde tutularak belediye meclislerince tespit olunur” şeklindeki hükmünün Anayasa Mahkemesinin E:2010/62, K:2011/175 sayılı kararı ile iptal edildiğini,
İptal edilen fıkranın, 1 Mart 2014 tarih, 28928 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6527 sayılı Torba Yasanın 5.maddesi ile yeniden düzenlendiğini ve aynı kanunun 6 inci maddesi ile 2464 sayılı Kanuna eklenen Geçici Madde-7 de de;
“2013 yılında uygulanmak üzere belediye meclislerince belirlenmiş olan; bu Kanunun 15 inci maddesinde, 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (111) numaralı bendinde, 56’ncı maddesinde, 60’ıncı maddesinde ve 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde ver alan maktu vergi ve harç tarifeleri, Kanunun 96 inci maddesinin (A) fıkrasının ikinci paragrafı gereğince Bakanlar Kurulunca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilir. ” denildiğini,
Bakanlar Kurulunca henüz bir tespit yapılmadığından halen 2013 yılı için belediye meclisince belirlenmiş olan Vergi ve Harç tarifesinin uygulandığını,
Tarifenin İşgaliye Harcı (2464/52-57) ile ilgili 3 üncü maddesinin;
– 1. Fıkrası, “Pazar panayır kurulan yerlerin, meydanların, mezat yerlerinin, yol, meydan, iskele, köprü gibi yerlerin mal ve hayvan satışında sair maksatla usulüne uygun olarak işgalinde m2 den günlük ….TL”
– 2. Fıkrası, “…Parkı, … ve …. Caddesindeki işyerlerinin önlerindeki tretuvarı yaz aylarında kullanmalarında m2 sinden günlük … TL” şeklinde düzenlemiş olup; … Caddesi, …Caddesi, … Sokak ve … Caddesi için düzenlenmiş işgaliye tarifesi olmadığı halde Daire kararının 19 uncu sayfasının ikinci bölümünde “Fakat …Caddesi, …Caddesi, … Sokak ve … Caddesindeki için … TL/m2/gün işgaliye tarifesi olduğunun belirtildiğini, 2013 yılı Gelir Tarifesi incelendiğinde bu caddeler için “ayrıca” … TL/m2/gün olarak bir tarife düzenlenmediğini,
Diğer taraftan, … Caddesi ile … Caddesinin aynı cadde olduğunu, …Caddesi isminin Belediye Meclis Kararı ile … Caddesi olarak değiştirildiğini,
Ayrıca, İşgaliye Harç Tarifesinde yer alan … Parkı ile …’ın aynı yer olduğunu, kardeş şehri olması nedeniyle …isminin bu alana verilmiş olup, çok eski yıllardan beri (1969) bu alan bu isimle anıldığını,
2013 yılı Vergi ve Harç Tarifesin’ de 44 “… Parkı, … Meydanı ve …Caddesindeki işyerlerinin önlerindeki tretuvarı yaz aylarında kullanmalarında m2 sinden günlük 0,60 TL” cümlesinde …Sokak, … Caddesi isimlerinin ver almamasının yanılgıya sebep olduğunu,
Ek-4 te yer alan planda görüldüğü üzere, ….Caddesi, …parkı … ilin merkezinde yer alan, birbirinden imar ve ticari olarak herhangi bir farklı olmayan caddeler olduğunu ve bu caddelerin Emlak Vergisine esas değerlerinin de aynı olduğunu,
….Caddesindeki işyerlerinin girişi ….Caddesinden olup, arka bahçelerinin ….Parkına baktığını, Aynı zamanda bu taraflarından da giriş olduğunu, …Caddesinde de durumun aynı olduğunu, bu caddedeki işyerlerinin girişi … Caddesinden olup arka bahçelerinin … Caddesine baktığını, çıkarılan ecrimisillerin arka bahçelerinde ilave kullanımlar için olduğunu,
Yukarıda belirtildiği üzere 6527 sayılı Torba Yasanın 5 ve 6 ncı maddeleri gereğince “2013 yılında uygulanmak üzere belediye meclislerince belirlenmiş olan: bu Kanunun 15 inci maddesinde, 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (III) numaralı bendinde, 56 ncı maddesinde, 60 ıncı maddesinde ve 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan maktu vergi ve harç tarifeleri. Kanunun 96 inci maddesinin (A) fıkrasının ikinci paragrafı gereğince Bakanlar Kurulunca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilmesi gerektiğinden vergi ve harç tarifesinin aynen uygulandığını, caddelerdeki isim değişikliği ile ilgili düzeltme eklemelerin yapılamadığını,
Ek-6 yer alan kroki incelendiğinde konunun daha iyi anlaşılacağını, Şöyle ki, itirazları üzerine yeşil boyalı kullanımlar için hükmedilen kamu zararının kaldırıldığını, kırmızı boyalı olanların kaldırılmadığını, oysa bu işyerlerinin yan yana olduğunu,
Bunun nedeninin ise Encümen kararında (Ek- kamu zararı kaldırılanla aynı sırada bulunan …. işyerinin adresinin ….., …… olarak yer almış olmasından kaynaklandığının düşünüldüğünü, bu nedenle …. TL kamu zararının …. TL sının kaldırıldığı gibi, ….. TL kamu zararının da kaldırılması gerektiğini,
Ayrıca, ismi tarifede geçmediği için indirim konusu ecrimisiller için kamu zararı kararı alınan … Caddesi ve … Caddesinin farklı bir bölgede olmadığını, Bu caddeler için “…. TL/m2/gün” olarak bir tarife bulunmadığını,
…Meydanı-… Meydanı, …, …. Caddesi ile aynı alanda ve güzergâhta bulunduğunun Ek-4 teki planda açık olarak görüldüğünü, İşyerlerinin girişleri …. Caddesinden olup, arka bahçelerinin …. Caddesine baktığını, burada çıkarılan ecrimisillerin arka bahçelerinde ilave kullanımlar için olduğunu,
Sonuç olarak, yukarıda arz ve izah edilen hususlar bir bütün olarak incelendiğinde, ortada bir kamu zararının bulunmadığını belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir.
Başsavcılık mütalaasında;
“…
Dairesince Belediyenin sorumluluk alanındaki kamusal alanların özel işyerleri tarafından işgali nedeni ile alınan işgal harçlarında, yetkisinde olmadığı halde Belediye encümen kararı ile indirimler uygulanması sureti ile kamu zararına sebebiyet verildiği gerekçesine dayalı tazmin hükmünün verildiği görülmüştür.
Sorumlular; ecrimisil uygulaması konusunda yasaya aykırılık bulunmadığını, yanlışlığın cadde ve sokak isimlerinin yanlış anlaşılması ve listede yeterli açıklık bulunmamasından kaynaklandığını ileri sürerek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.
Sorumluların ileri sürdükleri hususlar yerinde görülmüş olup savunmaların doğrultusunda tazmin hükmünün sorumlular uhdesinden kaldırılmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.” denilmiştir.
Duruşma talebinde bulunan …. ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Daire kararında … Belediyesinin sorumluluk alanındaki yol, tretuvar, meydan park vb. kamusal alanların özel işyerleri tarafından masa sandalye koymak veya oyun ve eğlence yeri olarak işgali nedeni ile işgal harcı alınması gerekirken, ecrimisil alınmasının ve yetkisi olmadığı halde belediye encümenince işgal harcı tarifesinde indirime gidilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tazmin hükmü verilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanununun 15 inci maddesinin sekizinci fıkrasında, “Belediye mallarına karşı suç isleyenler Devlet malına karsı suç işlemiş sayılır. 2886 sayılı Devlet ihale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.” denilmiştir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanununun Ecrimisil ve Tahliye başlıklı 75’inci maddesinde ise;
“Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz(1) malların, gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9 uncu maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, idareden taşınmaz ve değerleme konusunda işin ehli veya uzmanı üç kişiden oluşan komisyonca tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere tespit ve takdir edilecek ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.
….” hükmüne yer verilmiştir.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “konu” başlıklı 52’nci maddesinde;
“Belediye sınırları içinde bulunan aşağıdaki yerlerden herhangi birinin satış yapmak veya sair maksatlarla ve yetkili mercilerden usulüne uygun izin alınarak geçici olarak işgal edilmesi, İşgal Harcına tabidir.” denilmektedir.
2464 sayılı kanunun söz konusu hükmünden belediye sınırları içinde yer alan ve pazar veya panayır kurulan yerlerin, meydanların, mezat yerlerinin, yol, meydan, pazar, iskele, köprü gibi umuma ait yerler ile park yerlerinin geçici olarak işgal edilmesinin işgal harcına tabi olduğu anlaşılmaktadır. Geçici nitelikte olmayan kullanımlardan işgal harcı tahsil edilmesine imkan bulunmamaktadır.
İlamda, işgal harcına konu kullanımların 184 gün 434 gün gibi uzun süreleri kapsadığı tespitine yer verilmiş ve bu alanlardaki imar mevzuatına aykırı olarak yapılmış yapılar hakkında gereğinin yapılması için İçişleri Bakanlığına yazılmasına karar verilmiştir. Söz konusu tespitlerden bu alandaki kullanımların geçici nitelikte olmadığı, süreklilik gösterdiği anlaşılmaktadır.
İşgal harcı alınamayan bu izinsiz kullanımlardan dolayı … Belediyesince 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre, kanunda belirtilen yerlerden sorulmak ve gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmak suretiyle ecrimisil talep edilmesinde hata bulunmamaktadır.
Ancak, kendilerinden ecrimisil talep edilen işyerlerinin yasal süresi içinde düzetme talebinde bulunmaları üzerine, encümen kararı ile indirime gidildiği anlaşılmaktadır. Ecrimisilde önemli olan rayiç bedelin tespit edilmesidir. Belediye Encümeni ecrimisili tespit ederken araştırma yaptığına göre, tespit ettiği bedeli düzeltirken de gerekli araştırmayı yapması ve neden indirim yaptığını dayanakları ile göstermesi gerekmektedir.
Gerek Denetçi tarafından gerekse Dairesince düzeltme sonucu tespit edilen ecrimisil bedelinin rayice uygun olmadığı yönünde bir tespite yer verilmemiş, belediye encümeninin işgal harcı tarifesinde indirime yetkili olmadığından bahisle hüküm kurulmuştur. Bu nedenle hükmün kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Bu açıklamalara göre, 227 sayılı İlamın 4’üncü maddesiyle …. TL’ ye verilen tazmin hükmünün; 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 55’inci maddesinin 7’nci fıkrası uyarınca, yukarıda belirtilen hususların değerlendirilmesi için BOZULARAK dosyanın ilgili Dairesine TEVDİİNE, Oy çokluğuyla(Üyeler …. …., …., …,… ile ….’ın aşağıda yazılı azınlık görüşlerine karşı), Karar verildiği 21.11.2018 tarih ve 45343 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi
Üyeler … ile ….’ nın karşı oy gerekçesi:
“… Belediyesi tarafından; kanunda belirtilen yerlerden sorulmak ve gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmak suretiyle birim fiyat tespit edilmesi ve ecrimisil talep edilmesi uygulamasında hata bulunmamaktadır.
Ancak, kendilerinden ecrimisil talep edilen işyerlerinin yasal süresi içinde düzetme talebinde bulunmaları üzerine, encümen kararı ile indirime gidildiği anlaşılmaktadır. Ecrimisilde önemli olan rayiç bedelin tespit edilmesidir. Encümen ecrimisili tespit ederken araştırma yaptığına göre, tespit ettiği bedeli düzeltirken de gerekli araştırmayı yapması ve neden indirim yaptığını dayanakları ile göstermesi gerekirdi.
Buna göre, Encümenin ecrimisil bedelinde düzeltme yaparken gerekli inceleme ve araştırmaları yapıp yapmadığının hususunun araştırılması ve buna göre yeniden hüküm tesisi için 227 sayılı İlamın 4’üncü maddesiyle verilen hükmün BOZULARAK Dairesine gönderilmesi gerekir.”
Üyeler …, …, … ile …’ın karşı oy gerekçesi:
“5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun ‘Meclisin görev ve yetkileri’ başlıklı 18’inci maddesinin (f) bendi ve 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 97’nci maddesi uyarınca, belediyeler kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için her yıl belediye meclislerince belirlenen ücret tarifelerine göre ücret almaya yetkilidirler.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “konu” başlıklı 52’nci maddesinde;
“Belediye sınırları içinde bulunan aşağıdaki yerlerden herhangi birinin satış yapmak veya sair maksatlarla ve yetkili mercilerden usulüne uygun izin alınarak geçici olarak işgal edilmesi, İşgal Harcına tabidir:
…..
2. Yol, meydan, pazar, iskele, köprü gibi umuma ait yerlerden bir kısmının herhangi bir maksat için işgali,……………”
“İşgal Harcının Tarifesi” başlıklı 56’ncı maddesinde;
“İşgal harcı aşağıda gösterilen hadler içinde düzenlenecek tarifeye göre alınır.
….
“Vergi Ve Harç Tarifelerinin Tespiti” başlıklı 96’ncı maddesinde;
“A) Bakanlar Kurulu, bu Kanunda en az ve en çok miktarları gösterilen vergi ve harçların tarifelerini belediye grupları itibarıyla tayin ve tespit eder.
Ancak, bu Kanunun 15 inci maddesinde, 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (III) numaralı bendinde, 56’ncı maddesinde, 60’ıncı maddesinde ve 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan maktu vergi ve harç tarifeleri, Kanunda belirtilen en alt ve en üst sınırları aşmamak şartıyla mahallin çeşitli semtleri arasındaki sosyal ve ekonomik farklılıklar göz önünde tutularak ilgili belediye meclislerinin önerisi, İçişleri Bakanlığının görüşü ve Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tespit edilir. Tespit edilen bu tutarlar, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılır. Bu şekilde hesaplanan miktar ve tutarların, virgülden sonraki iki hanesi dikkate alınarak uygulanır. Şu kadar ki, bu miktar ve tutarlar ilgili tarifeler için belirlenen en çok tutarı aşamaz. Bu uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
“Harçlara ilişkin müeyyideler” başlıklı 99’uncu maddesinde;
“Gerekli harçları tamamen almadan iş gören görevliler, harcın ödenmesinden mükellefler ile birlikte müteselsilen sorumludurlar.”
Anılan Kanun’a 26/2/2014 tarih ve 6527 sayılı Kanun’un 6 maddesi ile eklenen Geçici 7’ nci maddesinde;
“2013 yılında uygulanmak üzere belediye meclislerince belirlenmiş olan; bu Kanunun 15 inci maddesinde, 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (III) numaralı bendinde, 56 ncı maddesinde, 60 ıncı maddesinde ve 84 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan maktu vergi ve harç tarifeleri, Kanunun 96 ncı maddesinin (A) fıkrasının ikinci paragrafı gereğince Bakanlar Kurulunca tespit edilecek karar yürürlüğe girinceye kadar uygulanmaya devam edilir.” hükümleri yer almaktadır.
Anılan hükümler doğrultusunda, belediye gelirleri arasında yer alan vergi ve harçlar için 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda, Kanun’un belirlediği alt ve üst sınırlar içindeki miktar ve tutarın Bakanlar Kurulunca tespit edilmesi benimsenmiştir. Fakat Bakanlar Kurulu bu yetkisini şimdiye kadar hiç kullanmamıştır. 2464 sayılı Kanun’un Geçici 7’nci maddesi ile Bakanlar Kurulunun bu yetkisini kullanana kadar Belediye Meclisinin 2013 yılı gelir tarifelerinin geçerli olacağı ifade edilmiştir.
… Belediyesinin 2013 yılı Gelir Tarifesi, … Belediye Meclisinin 08.11.2013 tarih ve 284 nolu kararının 3’üncü maddesinde; işgaliye harcı “Pazar ve panayır kurulan yerlerin, meydanların mezat yerlerinin, yol meydan, iskele ve köprü gibi yerlerin, mal ve hayvan satışında dair maksatla usulüne uygun olarak işgalinden m2’sinden günlük … TL” olarak tespit edilmiştir.
Ancak işyeri sahiplerinin ecrimislin (işgaliyenin) yüksekliği gerekçesi ile düzeltme talebi üzerine belediye tarifelerine göre alınan işgal harcında yetkisinde olmadığı halde Belediye Encümeninin 02.12.2015 tarih ve 1476, 1477, 1478 ile 23.12.2015 tarih ve 1640 nolu Kararları ile %10, %50 ve %75 oranında indirimler yapıldığı görülmüştür.
Sorumlular ecrimisil uygulamasının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75 ve 9’uncu maddeleri ile 19.06.2007 tarih ve 26557 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik hükümleri doğrultusunda yapıldığını belirtmişler ise de; Belediyeler 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15’inci maddesindeki “… 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır.” hükmü ile ecrimisil uygulamasına dahil olsalar da; Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin “Dayanak” başlıklı 3’üncü maddesindeki; “Bu Yönetmelik, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 74 üncü maddesine … … dayanılarak hazırlanmıştır.” hükmü ile ilgili Yönetmelik’in Belediyeler için de uygulanması mümkün değildir.
İlamda, Encümen Kararı ile indirim uygulanan bazı işyerleri için 2013 yılı … Belediye Gelir Tarifesinde ilgili işyerlerinin önlerindeki tretuvarları yaz aylarında kullanmalarında uygulanmak üzere işgaliye tarifesinin ….TL/ m2 / gün olup, alınması gereken işgaliye harcı, ecrimisil tarifesi ile aynı olduğundan, herhangi bir kamu zararının bulunmadığı belirtilmiş, Fakat …, ..Caddesi, …. Sokak ve ….Caddesindeki işyerleri için ecrimisil tarifesi ile işgal harcı aynı olup … TL/ m2 / gün iken ilgili encümen kararı ile ecrimisilde indirim uygulanması suretiyle… toplam …. TL kamu zararına neden olunduğu kanaatine varıldığı belirtilmiş ve bu miktar için tazmin hükmü verilmiştir.
Sorumlular tarafından tazmine konu işyerlerinin de işgaliye tarifesinin, İlamda kamu zararı bulunmadığı belirtilen işyerleri ile aynı olduğu, sokak ismi değişiklikleri nedeniyle yanılgıya düşüldüğü belirtilerek buna ilişkin belgeler temyiz dilekçesi ekinde gönderilmiştir.
Buna göre İbraz edilen yeni belgelerin incelenmesi temyiz konusu olmadığından; belgelerin, yargılamanın iadesini gerektirir nitelikte olup olmadığı hususunda işlem yapılmak üzere dosyanın Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.”