Kolluğun “Durdurma, Arama ve Kimlik Sorma” Yetkisi (PVSK madde 4/A)
15 Ekim 2020Terör Örgütleri veya Devletin Millî Güvenliğine Karşı Faaliyette Bulunduğuna Karar Verilen Yapı, Oluşum veya Gruplara Üyelik, Mensubiyet veya İltisak yahut Bunlarla İrtibat Kavramları (TERÖRLE veya SAYILAN GRUPLARLA İRTİBAT veya İLTİSAK Kavramları ve Kriterleri)
4 Ocak 2022Geçmiş Trafik Arama (HTS); Arama Trafiği Tarihçesi ya da Arama Trafiği Kayıtları
HTS kayıtları, kişinin telefonundaki konuşmalar, mesajlaşmalar gibi verilerin bütünüdür. CMK m.135’de “İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması” başlığı altında belirtilen koruma tedbiri, belirli bir telefon numarasına ait iletişim bilgilerinin tespiti, dinlenmesi ve kayıt altına alınmasını kapsar. HTS kayıtları ile sinyal bilgileri değerlendirilerek, kişiler arasındaki karşılıklı aramaların değerlendirilmesi, tüm farklı iletişimlerin bir bütün olarak incelenmesi, tutulan raporların yorumlanması ve istatistiğe dökülmesi, başarısız aramaların (ulaşılamayan) tespit edilmesi ve GSM hattının sahibi ile kullanıcısının farklı olması ihtimali göz önünde bulundurularak, dosya kapsamındaki çelişkilerin giderilmesi mümkündür. HTS kayıtları (Arayan-Aranan-Mesaj Atan GSM numaraları=Fatura Bilgisi) Belirti delili niteliğindedir. HTS kayıtları özellikleri gereği, sadece kişiler arasındaki iletişimi tespit eder. İletişimin içeriği hakkında bilgi vermez. Kısacası HTS Kayıtları, kişilerin telefonları aracılığıyla yaptıkları görüşmelerin arayan, aranan, arama zamanı, arama süresi, arama yeri ve sinyal alınan baz istasyonları gibi bilgilerini kapsamaktadır. HTS Verileri iletişim içeriği (Konuşulanlar-Görüşme İçeriği) hakkında bilgi vermez. HTS verileri; tespiti istenen GSM hattının talep edilen tarihler aralığında aranan, arayan, sms gönderen/alan hat-hat sahiplerine ve bu iletişim trafiğine ilişkin süre bilgilerini ihtiva eder. Dolayısıyla ceza muhakeme usulünde BELİRTİ DELİLİ olarak kabul edilirler. Örneğin iştirak halinde işlenen suçlarda olaydan hemen öncesi şüpheliler arasındaki yoğun görüşme trafiği, birlikte suç işleme kararı ve fikir birliğinin varlığı bakımından bir belirti olarak kabul edilebilinir. HTS verileri sosyal medya iletişim araçları olan Whatsapp, Messenger vs. gibi uygulamalar üzerinden gerçekleştirilen görüşme trafikleri hakkında bilgi vermez. Bu ve benzeri uygulamalar üzerinden gerçekleştirilen görüşme trafiklerine ilişkin kayıt verileri gelen HTS kayıtlarında yer almaz. HTS raporları; baz istasyonlarının sinyal özelliklerinden, iletişimin karşılıklı olarak (arayan/aranan) değerlendirilmesi, tüm farklı iletişimlerin bir bütün olarak incelenmesi, raporların yorumlanması, rapordaki tüm numaraların istatistiklerinin çıkarılması, ulaşılıp ulaşılamayan görüşmelerin belirlenmesi, hattın sahibi ile kullanıcısının farklı olabilme ihtimalinin dosya kapsamından çıkarılarak değerlendirilmesi, baz istasyonlarının haritalaştırarak konum, hız, zaman gibi teknik bilgileri barındırmaktadır. HTS kayıtları her sanığın durumuna özel olarak değerlendirilmelidir. HTS kayıtlarına ve baz bilgilerine ilişkin uzman bilirkişisinden rapor temin edilmesi durumunda verilere TEKNİK DELİL niteliğini alır. Sanık veya sanıkların kullandıkları GSM hatlarına ilişkin HTS ve Baz bilgilerinin BTK dan talep edilerek getirtilmesi mümkün iken, aynı şekilde mağdurun kullanmış olduğu GSM hatlarına ilişkin olarak da bu verilerin aynı dosya kapsamında talep edilerek getirtilmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Mağdur/Müştekinin aynı dava dosyasında cep telefonunu, usulüne uygun Yasa’da belirtilen şartlar uyarınca EL KOYMA kararı bulunmadığı sürece, fiziken incelenmesi veya delil elde etme amacına yönelik olarak Siber Suçlar birimine tevdi edilmesi mümkün değildir. Ancak Cumhuriyet Savcısı ve mahkemelerin genel soruşturma ve delil toplama yetkisi çerçevesinde, suçun aydınlatılması bakımından, mağdurun cep telefonuna Yasa’da belirtilen şartlar nezdinde EL KOYMA kararı vererek ilgili kolluk birimine inceleme yaptırması işleminde hukuka aykırı bir durum olmadığı kanaatindeyiz. ”İçeriğine müdahale edilmeden, iletişim araçlarının diğerleri ile kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespitine yönelik işlem olması ve daha çok dış bağlantı verilerini ifade etmesi nedeniyle ‘iletişimin tespiti’, Cumhuriyet savcısının soruşturma yetkisini düzenleyen CMK’nın 160 ve 161. maddeleri kapsamında istenebilecek delillerdendir.” Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 06.11.2019 tarihli, 2019/1582 E. ve 2019/6838 K.
HTS; Günün belli bir zaman diliminde baz istasyonundan görüşme yapan tüm abonelere ait açık adres ve kimlik bilgilerini kapsayacak şekilde arayan ve aranan dökümlerine ilişkin bilgilerin dökümü iletişimin tespiti işlemidir. İletişim tespiti ancak, şüpheli ve sanık hakkında uygulanabilir. Yargıtayın istikrar bulmuş içtihatları uyarınca, müşteki-mağdurun iletişiminin tespiti işleminin, 5271 sayılı CMK.nun 135. maddesi kapsamında değil, Cumhuriyet Savcısı ve mahkemelerin genel soruşturma ve delil toplama yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. İletişimin içeriğine müdahale etmeden, iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri (10.11.2005 gün ve 25984 sayılı RG’de yayımlanan Yönetmelik m. 3/f) ifade eden “iletişimin tespiti” işlemi yukarıda belirtilen CMK.nun 135. maddesinin 6. fıkrası kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu nedenle, hangi suça ilişkin olursa olsun, şüpheli ve sanığın iletişiminin tespiti, CMK.nun 135/1. maddesi uyarınca hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla mümkün olacaktır.
HTS kayıtlarının destekleyici delil/Belirti Delili niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Yüksek mahkeme içtihatlarında, söz konusu delillere dayanılarak mahkûmiyet kararı verilemeyeceği, sadece başkaca delilleri desteklemek amacıyla kullanılabilecekleri belirtilmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2019/171 E. 2020/169 K.
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2007/167E. Ve 03.07.2007 tarihli kararında da belirttiği üzere, hukuka aykırı olarak elde edilmiş bulunan iletişim tespit tutanakları, HTS kayıtları ve bunların analizinden elde edilen diğer deliller hiçbir şekilde hükme esas alınmaz.
- Yargıtay 20. Ceza Dairesi’nin 21.01.2016 tarih ve 2015/1663 E. , 2016/271 K. sayılı kararında; “…suç tarihinden önce 28 adet içeriği tespit edilemeyen HTS kayıtlarının mahkûmiyet için yeterli olmadığı, başkaca kuşku sınırlarını aşan, yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçtan beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesi.” denilerek, HTS kayıtlarına dayanılarak verilen mahkumiyet kararı bozulmuştur.
HTS kayıtları tek başına kuşku sınırlarını aşan, mahkumiyete yeterli ve kesin delil niteliğinde değildir. Aleyhinde usulüne uygun temin edilmiş olsa dahi HTS kayıtlarından başka delil bulunmayan kişi ceza hukukunun temel prensiplerinden olan “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin koruması altındadır ve cezalandırılamaz. Ceza muhakemesi hukukuna göre, yargıç karar aşamasına hükmünü kesin bir yargıya dayandırmalıdır. Mahkeme hükmü olasılıklar üzerine bina edilemez. İspatın tam olmadığı hallerde “şüpheden sanık yararlanır ilkesi geçerlidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na göre, “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır. (YCGK-K.2011/171)
GPRS verileri oturum başladıktan sonra mobil telefon yer değiştirse bile yeni bir veri alışverişi olmadıkça, oturum sonuna kadar başlangıç istasyonunu gösterdiği için baz tespitlerinde tercih edilmemektedir. Veri alış verişi bulunması durumunda ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
“Tecrübe Kuralları (Erfahrungssaetzen) veya Olasılık Kuralları (Wahrscheinlichkeiten)”, Çok sayıda benzer anlam ve formda gözlenen münferit vakıalardan, bazı bilimlerden veya teknikten alınmış genel değerlendirmeler, HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA UYGUN kurallardır. Bu kurallara göre belli olayların tekrarı sık olmalı ve tekerrürü gelecekte de beklenebilmelidir. Bu kurallar soyut ve geneldir. Ancak hiç bir zaman kesinliği değil, sadece olasılığı ifade ederler. Her tecrübe kuralının temelinin kollektif (istatistiki bir yoğunluk ile) oluştuğu söylenebilir. Bu kuralların hiçbir zaman doğa kanunları gibi zorlayıcı güçleri yoktur. Bunlar sadece hayatın normal akışı hakkında bilgi verirle, sadece istatistiki bir nitelikleri vardır. Fakat bunlardan öyleleri vardır ki bunlar tipik ve devamlı şekilde tekrar eden durumlarda büyük ölçüde olasılığı gösterirler. Bunlara genel tecrübe kuralları denir. Ayrıca doktrinde bir görüşe göre, alelade olasılıkların karşısında nitelikli olasılıkları ortaya çıkarmak üzere yaşamın olağan akışı kavramı çıkmıştır.” Bkz.; TAŞPINAR, Sema: Fiili Karinelerin İspat Yükünün Dağılımındaki Rolü, (Hayatın Olağan Akışı Kavramı)
“… Bu kayıtlar, kişiler arasında sadece bir görüşme ve mesajlaşma olduğunu göstermesi, içerik bilgilerini yansıtmaması nedeniyle, içeriği belirlenemediği sürece silahlı terör örgütü üyeliği suçu yönünden özellikle yatay görüşme olarak kabul edilebilecek, haklarında aynı suçtan işlem yapılan diğer kişiler ile yapılan görüşmeler başlı başına anlam ifade edecek, sanığın aleyhine kullanılabilecek bir delil niteliğinde kabul edilmemesi gerekmekle birlikte, birçok durumda dosya kapsamında yer alan iddialarla ilgili destekleyici delil niteliğine sahip olabilir. Örneğin örgüt üyeliği iddiası bulunan sanığın, örgütün ildeki üst yöneticileri ile yaptığı sık görüşme destekleyici delil olabilir. Yine örneğin suç tarihinde üniversitede bir öğretim üyesi olan sanığın, aynı üniversitenin örgüt içerisinde sorumlusu olduğu iddia edilen ve buna yönelik başkaca deliller olan kişi ile yaptığı görüşmelere ilişkin HTS kayıtları delil niteliğini kazanabilir. Bu nedenle, HTS kayıtları her sanığın durumuna özel olarak değerlendirilmelidir…”Gaziantep BAM, 3. CD E. 2018/2982 K.2019/4 T. 8.1.2019
BTK’dan Gönderilen Baz İstasyonu Kayıtlarının Delil Değeri
Baz sinyallerinin araştırılması, telefon görüşmelerinin tespitinden farklı olarak daha somut ve tutarlı sonuçlar verir. Çünkü sinyal araştırmasıyla, sanığın telefonunun hangi şehirde ve bölgede olduğu, tarih aralığı ile tespit edilebilmektedir. Bu sebeple, söz konusu sinyaller, içeriği tespit edilemeyen telefon görüşmeleri gibi kabul edilmeyip, daha somut KUVVETLİ DELİL olarak yargılamaya esas alınabilmektedir. Dinleme, kayda alma veya sinyal değerlendirme tedbirleri HTS kayıt verilerinin aksine ancak CMK da sayılan katalog suçlar bakımından uygulanabilir. Ancak Şüpheli/Sanık veya müştekinin kendi cep telefon hattına yönelik rıza gösterip onaylaması halinde tüm suçlar bakımından HTS BAZ veri kayıtlarının adli mercilerce talep edilmesi mümkündür. Bunun dışında rıza ve onay olmadığı sürece baz bilgilerinin temini ancak Yasa’da belirtilen suçlar bakımından olanaklıdır. Yine Yasa’da belirtilen katalog suçların işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunmadan iletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirine başvurulamaz. Ayrıca Başka Yollardan Delil Elde Etme İmkanının Bulunmaması Şartının varlığı gereklidir. Başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması, soruşturma veya kovuşturma sırasında diğer tedbirlere başvurulmuş olsa bile sonuç alınamayacağı hususunda bir beklentinin varlığı veya başka yöntemlerden biri veya birkaçının uygulanmasına rağmen delil elde edilememesi ve delillere ancak iletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbiriyle ulaşılabilecek olmasını ifade eder (Yön.4).Şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla yaptığı iletişimin denetlenmesi tedbiri, soruşturma aşamasında hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında davaya bakan mahkemenin kararı ile uygulanır. Savcılık, hakimlik veya mahkeme kararında; yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir. (CMK m.135/6). İletişimin dinlenmesi, kaydedilmesi veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir. Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir (CMK m.135/4). Yani, bireysel suçlarda toplam 3 ay, örgütlü suçlarda ise toplam 6 ay boyunca iletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirlerine başvurulabilir. Tedbire Cumhuriyet savcısının karar verdiği hallerde, kararın 24 saat içinde hakim onayına sunulması gerekir. Onaya sunulan savcılık kararı hakkında en geç 24 saat içinde hakim tarafından karar verilir. Savcılık kararının onay süresinin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde elde edilen kayıtlar derhâl imha edilir. İletişimin denetlenmesi (dinleme, kayda alma ve değerlendirme) sırasında elde edilen deliller CMK’nın 135/8 maddesinde yer alan ve yukarıda belirttiğimiz suçlar haricindeki bir suçun soruşturma ve kovuşturulmasında kullanılamaz. Mağdur veya müşteki hakkındaki iletişimin tespiti, genel soruşturma ve kovuşturma yetkilerine dayanılarak yapılabilir. Müşteki veya mağdur açısından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. maddesi hükümleri uygulanamaz. Kanunda CMK m.135 hükümlerinin sadece şüpheli veya sanık hakkında uygulanabileceği açıkça belirtilmiştir. Soruşturma aşamasında savcılık CMK m.160 vd. maddelerinde genel soruşturma yetkilerine dayanarak müşteki veya mağdurun iletişiminin tespiti kararı verebilir. Kovuşturma aşamasında ilgili mahkeme delil toplama konusundaki genel yetkileri çerçevesinde mağdur veya müştekiye ait iletişimin tespiti kararı alabilecektir. Katalog suçlar 5271 sayılı CMK 100/3 hükmünde yer alır. Baz verilerine ilişkin kayıtlar neticesinde uzman bilirkişisinden rapor temin edilmesi durumunda verilere Teknik Delil mahiyetini alır.
Bilinenin aksine BAZ VERİLERİ; FİİLEN KULLANILAN CEP TELEFONUNUN DOĞRUDAN NOKTA ATIŞI YERİNİ TESPİT ETMEZ; AKSİNE CEP TELEFONU GSM HATTININ KAPSAMA ALANI İÇERİSİNDE BULUNDUĞU YERDEKİ BAZ İSTASYONUNUN ADRESİNİ VEREBİLİR. Aynı baz istasyonu kapsama alanında bulunan ve aynı baz istasyonundan sinyal alan kişilerin kati surette yüz yüze geldikleri, buluştukları kabul edilemez ve baz verileri tek başına şüpheli veya sanığın aleyhine somut delil olarak kullanılamaz. Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulanması gerekir. Ancak gsm hattını ve cep telefonunu fiilen olay tarihinde kullandığı kesin olarak tespit edilen şüphelinin/sanığın olay yeri dışında farklı bir baz istasyonu kapsama alanından sinyal aldığının belirlenmesi durumunda, baz kayıt verileri, kuvvetli somut delil olarak değerlendirilmeli, hükme esas alınmalıdır. Zira her bölgede yer alan baz istasyonunun kapsama alanındaki toplam gsm hattı sayısı; alandaki toplam baz istasyonları sayısına ve alan yüz ölçümüne göre farklılık göstermektedir. Bununla birlikte doğal afet (deprem, sel, yangın vs.) gibi durumlar yaşanmadığı sürece en yakın baz istasyonu kapsama alanında bulunan gsm hattının yakınında yer alan diğer baz istasyonu kapsama alanına geçerek sinyal alabilmesi olanaklı değildir. Deprem gibi doğal afetlerde haberleşmenin kesilmesini önleyecek uydu transmisyonlu mobil baz istasyonlarının kurulum sayısı da her geçen artmaktadır. Şehir merkezlerinde neredeyse her mahallede birden fazla baz istasyonu hatta bazen apartmanlar içerisinde bile baz istasyonları yer almasına karşın kırsal bölgelere gidildikçe bu sayı azalmaktadır. Uygulamada yargılama makamlarının olay yerine yakın yerlerden sinyal alan sanığın, belirtilen zaman aralığında olay yerine kolayca gidip dönebileceği olasılığını gerekçe göstererek mahkumiyet hükmü tesis ettikleri görülmektedir. Baz ve Hts verileri hakimlik mesleği dışından teknik uzmanlık gerektiren bir konudur. Bu açından mahkemelerin olasılık ve ihtimaller üzerine uzman kişisinden rapor temin etmeksizin tahmine dayalı ve zorlayıcı yorumlarla baz verilerinden tahmine dayalı çıkarımlarda bulunup, bu varsayımları dayanak göstermek suretiyle mahkumiyet kararları tesis etmeleri hukuka aykırıdır. Tespiti istenen cep telefonu hattının şüpheli veya sanık tarafından fiilen kullanılıp kullanılmadığı hususunda ve diğer muallakta kalınan konularda uzman kişisinden rapor temin edilerek şüphelerin giderilmesi gerekmektedir. Tespiti talep edilen gsm hattının şüpheli veya sanık tarafından kullanılıp kullanılmadığının tespitinde, yargılama merciinin HTS kayıtlarında, en fazla görüşme gerçekleştirilen iki kişiyi tanık sıfatıyla dinleyerek kanaate ulaşması da bir başka kabul görmüş yöntemdir.
Uydu telefonu, Dünya’nın yörüngesinde bulunan iletişim amaçlı uyduları kullanarak bağlantı ve iletişim sağlayan bir çeşit mobil telefondur. Cep telefonları ile benzer şekilde hizmet verirler; konuşma, sms ve düşük bant internet hizmeti sağlarlar. Cep telefonlarından farklı olarak herhangi bir baz istasyonuna ihtiyaç duymadan doğrudan uydu ile bağlantı kurarlar. Sabit uydular deniz seviyesinden ortalama 32.000 km uzaklıkta yörüngede hareket etmeden dururlar. Hareketli olan uydular ise ortalama 750 ile 1500 km arasında bir uzaklıkta dünyanın etrafında dönerler ve bunu ortalama 1 ile 1 buçuk saat arasında bir sürede tamamlarlar. Normal telefonlar gibi baz istasyonları üzerinden değil, doğrudan uydu aracılığı ile bağlantı kuran bu telefonlar kapalı alanda çok verimli çalışmaz. Fakat açık alanlarda uydu ile mutlaka bağlantı kurar. Uydu telefonlarının kapalı alanlardaki çekim gücü çok düşüktür. Bir bina içerisinde uydu telefonuyla sağlıklı bir görüşme yapmak için pencere önüne yönelmek veya çatıya çıkmak gerekebilir. Bazı telefonlar tüm dünyayı, bazıları ise yalnızca belli bir kesimi kapsamaktadır. Uydu telefonu üzerinden çağrı yapıldığında veriler, en yakın uydu üzerinden aktarılır. Uydu telefonları genellikle dışarıdayken daha iyi çalışırlar. Veriler uyduya ulaştıktan sonra aradığınız kişinin telefonuna ulaştırılır. Uydu telefonu olmayan bir telefonu arıyorsanız çağrı, onu karşıdaki cihaza bağlayan, dünya üzerindeki mobil istasyon üzerinden yönlendirilir. Dolayısıyla karşılıklı iki ayrı uydu telefonla gerçekleştirilen görüşmeye ilişkin BTK-BAZ bilgisi elde edilemez.
Mobil haberleşme sistemleri, birçok baz istasyonundan meydana gelen hücresel bir yapı şeklinde oluşturulmaktadır. Baz istasyonları, “Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik” (Yönetmelik) hükümlerine uyulması kaydıyla kapsama ve kapasite artışı sağlanması gereken yerlerde kurulabilmektedir.5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu uyarınca baz istasyonlarının kuruluşunda uyulması gereken kriterlerle ilgili düzenleme yapma yetkisi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’ndadır. Baz istasyonları; alıcı, verici ve güç ünitelerinden oluşan kabin ile sinyalleri yaymak için kule, direk, çatı, bina yüzeyleri vb. yerlere kurulan anten ünitelerinden meydana gelen ve mobil cihazlar ile haberleşmeyi sağlayan sistemlerdir.
Baz istasyonları, mobil cihazlarla iletişim sağlamak amacıyla kurulmakta olup, baz istasyonlarının kapsama alanında olmayan yerlerde mobil iletişim kurmak mümkün değildir. Bir baz istasyonu üzerinden sınırlı sayıda abone iletişim kurabilmektedir. İşletmecilerin abone sayılarının artmasına bağlı olarak; arama başarısızlıklarının en düşük seviyede tutulabilmesi ya da kurulan iletişimin kesintisiz olarak devamının sağlanabilmesi için kapsama sağlanan yerlerde de ilave baz istasyonlarının kurulması gerekmektedir. Aksi halde, kapsama alanında olsalar bile kapasitenin dışında kalan aboneler iletişim sağlayamayacaklardır. Şehir merkezlerine kurulan baz istasyonlarının çoğu kapasite artışını sağlamak amacıyla kurulmaktadır. Mobil cihazlar ile yapılan iletişim, baz istasyonları ile mobil cihazlar arasında karşılıklı olarak gönderilen elektromanyetik dalgalar vasıtasıyla sağlanmaktadır. Mobil cihazlarla yapılan iletişimde, abone baz istasyonuna ne kadar yakın olursa mobil cihaz çıkış gücünü azaltacak ve abonenin daha az elektromanyetik alana maruz kalmasını sağlayacaktır. Ayrıca, baz istasyonları düşük güçte çalıştıklarından ve kapsanacak bölgedeki abone sayısı da dikkate alınarak belirli bir hücre planlaması çerçevesinde kurulması gerektiğinden, baz istasyonlarının şehir dışında kurulması teknik olarak mümkün değildir. Bu nedenlerle baz istasyonları şehir merkezlerine de kurulmaktadır.
HTS kayıtları ile birlikte gönderilen, İNTERNET BAĞLANTI (GPRS/WAP) İLETİŞİM SORGU SONUÇLARI” tipindeki dökümler GPRS/WAP (veri kullanımı) kısmında “Hedef IP” ve “Erişilen Sayfa” bilgilerinin boş olduğu satırlar operatör firma tarafından seçilen bir periyodla merkezi bir kayıt ortamına aktarılmış ücretlendirme verilerinin dökümüdür. GPRS (General Packet Radio Service/Paket Anahtarlamalı Radyo Hizmetleri), verilerin mevcut GSM şebekeleri üzerinden saniyede 28.8 Kb’den 115 Kb’ye kadar varabilen hızlarda iletilebilmesine imkan veren, cep telefonu, dizüstü bilgisayar, PDA ve diğer mobil cihaz kullanıcılarına kesintisiz İnternet bağlantısı sunan bir mobil iletişim servisidir. Her gün kullandığımız internet’de paket-anahtarlama tekniğinin kullanıldığı dev bir network’tür. GPRS, bu haliyle “sürekli bağlantı halinde” olma imkanı da sağmaktadır. GSM operatörleri aynı zamanda mobil veri ile internet hizmeti de sağlamaktadır. Cep telefonlarına takılı GSM hatlarından mobil veri aracılığıyla internet hizmeti alabilmek için de yine en yakın yerde bulunan Baz İstasyonu kapsama alanı içerisinde olunması gerekir. Cep telefonları kullanıcıları genel olarak mobil veri akışını açık tuttuklarından GPRS verileri dakika bazında baz bilgisi verebilmektedir. Ancak wifi üzerinden cep telefonuna internet bağlantısı kurulması halinde GPRS baz verileri çoğu zaman sağlıklı sonuçlar vermemektedir.
Yer tespiti açısından baz istasyonu sinyalleri kuvvetli delil niteliğindedir. Yargıtay, yer tespiti açısından sinyallerin kesin sonuç verdiğini belirtmektedir. Teknik sorunların varlığı halinde ayrıca bir rapor alınmalıdır. Fakat ortada teknik bir sorun yok ise, sinyaller üzerinden GSM numarasının nerede olduğu kesin şekilde belirlenecek ve dosyaya delil olarak sunulabilecektir. Dikkat edilmesi gereken husus, burada kesin olarak belirlenen şeyin, GSM numarası olduğudur. Sanığın o GSM numarasını kullanıp kullanmadığının araştırılması ayrı bir konudur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2019/223 E. 2020/12 K. , Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2019/13801 E. 2020/348 K.
Sanıkların olay esnasında veya olaydan önce bir araya gelip gelmedikleri konusunda, baz istasyonu sinyalleri değerlendirilebilir. Söz konusu kişilerin telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesi, kişilerin bir araya geldiği şeklinde yorumlansa bile Yargıtay tarafından, bu şekilde kabul edilmemektedir.
“Baz istasyonlarının kapsama alanında olmayan yerlerde mobil iletişim kurmak mümkün olmadığından, bir cep telefonu ile iletişim kurabilmek için o telefonun mutlaka bir baz istasyonunun kapsama alanında bulunması zorunludur. Cep telefonları ile yapılan görüşmeler, baz istasyonları ile cep telefonları arasında karşılıklı gönderilen elektromanyetik dalgalarla sağlanmaktadır. Özellikleri gereği bir baz istasyonundan aynı anda birçok cep telefonu yararlanmakta ve bu baz istasyonunun vasıtasıyla görüşme yapabilmektedir. Nüfusu kalabalık olan yerleşim bölgelerinde ise bu sayı daha da artmakta, aynı anda pek çok cep telefonu aynı baz istasyonundan sinyal verebilmektedir. Bu nedenle, farklı kişiler tarafından kullanılan cep telefonlarının aynı baz istasyonu kapsama alanında bulunması ve sinyal vermesi tek başına o kişilerin bir araya geldikleri veya buluştukları anlamına gelmeyecektir....sanık M.. Ç.. ile N.. Ç.. ve İ.. D..’nın cep telefonlarının sinyal bilgilerinin incelenmesi sonucunda, olay tarihinde cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesi nedeniyle sanıkların buluştukları iddia edilmekte ise de; baz istasyonlarının geniş bir kapsama alanının olması, sanık M.. Ç..’in işyeri ile N.. Ç..’ın görev yaptığı adliye ve ikamet ettiği lojmanın birbirine yakın yerlerde bulunması ve İ.. D..’nın avukat olması dikkate alındığında cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesinin normal olduğu, başka bir anlatımla İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde birbirine yakın yerlerde oturan, çalışan veya tesadüfen oradan geçmekte olan insanların cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesinin olağan bir durum olması göz önüne alındığında, cep telefonlarının aynı baz istasyonu kapsamında sinyal vermesinin sanık M.. Ç..’in diğer sanıklarla bir araya geldiği ve görüştüğünü kabule imkan vermemektedir.” Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2013/247 E. 2015/60 K.Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 2019/6348 E. 2020/788 K.(Yargıtay 8. Ceza Dairesi – Karar : 2018/6262).
GSM hattının nerede olduğunun tespiti açısından, söz konusu kayıtlar Yargıtay tarafından hükme esas alınmaktadır ve uygulamada bu kayıtlar sıklıkla değerlendirilerek kullanılmaktadır. Yargıtay 13. Ceza Dairesi, 2019/7470 E. 2020/324 K.
Baz istasyonu sinyal verileri sanığın tespite konu cep telefonunu fiilen kullandığının HTS kayıtları ve başkaca delillerle kanıtlanması durumunda, İÇERİĞİ TESPİT EDİLEMEYEN HTS kayıt verilerinin aksine belirti delili değil, kuvvetli somut delil niteliğinde olacak ve şartlarının vuku bulması halinde hükme esas alınabilecektir.
İletişimin Dinlenmesi ve Kayda alınmasına dair usulüne uygun olarak yetkili mercilerce verilmiş yazılı adli karar bulunmadığı sürece, güvenlik birimlerince önleme amaçlı elde edilen dinleme kayıtlarının (tape) ceza muhakemesinde yasal delil olarak kullanılması olanaklı değildir. Yine adli mercilerce, usulüne uygun olarak iletişimin dinlenmesi ve kayda alınmasında yönelik verilmiş yazılı karar bulunmadığı ve bu suretle yetkililerce kayda alınıp muhafaza edilmediği sürece, geçmiş tarihlere ilişkin kişiler arasındaki dinleme kayıtlarının elde edilmesi ve çıkartılması mümkün değildir.
PTS, KGYS(MOBESE), HGS, OGS, EDS GÖRÜNTÜ ve KAYITLARININ DELİL DEĞERİ:
EDS (Elektronik Denetleme Sistemi): KGYS’nin bir alt bileşeni olarak, karayollarında can ve mal güvenliğini sağlamak, düzenli ve güvenli trafik akışını temin etmek amaçlarına hizmet etmek üzere kurulmuş veya kurulacak sistemlerle trafik kural ihlallerinin izlenerek görüntülendiği ve tespit edildiği, bilgilerin toplandığı, trafik idari para cezası karar tutanağına dönüştürüldüğü ve ”Elektronik Denetleme Sistemi” olarak adlandırılan ana izleme ve görüntüleme sistemini ifade eder.
Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS)=MOBESE: Kamu düzeni ve güvenliği ile kişilerin can ve mal emniyetinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, trafik güvenliği ve kontrolünün sağlanması amacıyla meydan, karayolları, cadde, sokak ve park gibi kamuya açık alanlarda kurulan görüntüleme sistemleridir. Niteliği itibariyle önleyici tedbir niteliğindedir. Mobese ile yapılan video/görüntü kayıtları, elde edilen ve saklanan diğer veriler; kişisel veri niteliğinde olup kamu idaresi tarafından korunması gerekir. Üstün kamu yararı gereğince, mobeseler aracılığıyla elde edilen kayıt ve verilerin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği kabul edilmemektedir. Mobese izlemeleri sınırlı, genele özgü, kamuya açık alanlarda ve tesadüfe dayalı olmalıdır. Mobese izlemeleri hakim/mahkeme kararıyla adli nitelikte (Teknik Araçlarla İzleme Tedbiri) de olabilir. Ülkemizde henüz Kent Güvenliği Yönetim Yasası oluşturularak yürürlüğe girmemiştir. Bu konuda mevzuatta bir boşluk olduğu açıktır. Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bu konuda 31/2018 sayılı Kent Güvenlik Yönetimi Yasası yürürlüğe girmesine karşın, ülkemizde halen bu konuda oluşturulmuş bir kanun bulunmamaktadır. MOBESE ve güvenlik kameralarının bulunduğu yerlere uyarı levhaları koyulması, kameraların gizli olmaması, kişiye özel takip ve bireyselleştirmek suretiyle izleme ve kayıt yapılmaması gibi şartlara tabi tutulması ve bu şekilde izleme ve kayıt işleminin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. (Prof. Dr. Ersan Şen, Stj. Av. Buğra Şahin, MOBESE ve Güvenlik Kameralarının Özel Hayata Müdahalesi ve Delil Vasfı, 27.12.2022, https://www.
Plaka Tanıma Sistemleri (PTS): Kamera üzerinden aldığı araç fotoğrafını ve plaka karakterlerini tanımlama, tanımlanan karakterlerin veri tabanında yedeklenmesi ve istenen zaman diliminde plakası okunan araçların plaka bilgileri ve fotoğrafları ile beraber sorgulanmasını ve alarm üretilmesini sağlayan bir görüntü işleme teknolojisidir. Plaka tanıma kameraları; ortamdan alınan görüntülerin kendi üzerindeki işlemciler vasıtasıyla plaka üzerindeki karakterlerin OCR sürücüsü yardımıyla tanımlama işlemini yapmak için özelleştirilmiş kameralardır. OCR, IP kamera ve IRLED birleşiminden oluşan bu kameralar gece gündüz okuma yapabilmekte ve gece sürücü silüetine kadar görüntü elde edebilmektedir. Bu tip kameralar plaka tanıma işlevlerinin yanı sıra renk tanıma gibi işlevleri de yerine getirebilir böylece ikiz plaka gibi aranan araçların kaçış yapabilmesi için kullandıkları yöntemleri bertaraf edebilmektedir. Plaka tanıma sistemi yazılımı; emniyet birimlerinin kullanımına sunulan yazılımla yol üstü taglardan gelen görüntü ve bilgiler emniyet personeli tarafından incelenir. Program içeriğinde araçların geçişlerine dair fotoğraf ve bilgiler görüntülenebilmektedir. Yol üstü taglardan geçiş yapan araçlara ait plaka, geçiş zamanı, geçiş yeri, tescil ve OCR bilgisi, eğer aracın herhangi bir sakınca durumu mevcutsa, sakınca durum bilgisi gibi bilgilere ulaşılabilmektedir. Polis bilgi ağı olarak kullanılan Polnet’e entegre edilmiş bu sistem, sakınca durumu mevcutsa otomatik olarak son kullanıcı personele uyarı vererek ilgili aracın geçmiş olduğu konum bilgisini, plakasını ve aranma sebebini içeren bir alarm oluşturmaktadır. Yol üstü tagların bağlı bulunduğu ilçe emniyet müdürlüklerinin muhabere elektronik şube personellerinin ekranlarına düşen bu bilgi ve uyarılar kontrol edilir. Üzerindeki IR (kızılötesi) aydınlatma üniteleri sayesinde 7/24 esasına göre çalışan bu sistemlerle geçiş yapan tüm araçların plaka bilgileri, geçiş zamanları ve geçişlerine dair görseller 24 ay boyunca tagların bağlı bulunduğu ilçe emniyet müdürlüklerince saklanır (Hararcı&Demirkol,2017). Arşiv ekranında 7/24 esasına göre çalışan ekipmanların geçiş yapan araç bilgileri 24 ay boyunca kaydedilir. Bu bölümde araç plaka bilgisi, geçiş zamanı, geçiş yaptığı lokasyon ve kamera adı, araç rengi, markası, modeli gibi birçok bilgi yer alır. İstenildiği zaman araç geçişlerine ait özel bilgiler bu bölümden sorgulanabilir. Araç plakasının sistemde aranma gerekliliği mevcutsa aracın geçişiyle beraber sistem otomatik olarak alarm üretir ve görevli personele araç görselini iletir. Kamera sistemlerinin yakalamış olduğu plakaların herhangi bir sebepten aranması olmasa dahi 24 ay boyunca geçiş bilgileri saklanmaktadır. Yoğun ve kontrollü geçişin yapılması gereken yollara kurulan plaka tanıma sistemleri araçların plakalarını kontrol merkezine iletmektedir. Buna ek olarak bu direkler üzerinde bulunan görüntüleme kameralarından alınan canlı görüntüler, anlık olarak kontrol merkezine iletilmektedir. Sistemde kullanılan kameralar Türkiye plakalarına ek olarak Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan ve Bulgaristan gibi komşu ülkelerin ve birçok Avrupa ülkesinin plakalarını okumak için uygundur. Plaka okuma işlemi plaka tanıma sistemlerinde iki farklı şekilde yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, plaka tanıma sisteminde yer alan kameralar, geçiş yapan araçların görüntülerini video formatında izleme merkezinde bulunan sunucuya iletir ve bu sunucu video içeriğinde bulunan plakaları görüntü işleme prosedürlerine uygun olarak yakalar. Özelleştirilmiş yazılımlar sayesinde belirlenen plakalar daha sonrasında kontrol amacıyla Polnet üzerinden sakınca sorgu sistemine aktarılır. İkinci, daha gelişmiş ve şu an Türkiye’de tercih edilen yeni sistem çalışma prensibi ise plaka tanıma kamerasının içerisinde OCR (Optical Character Recognition) motoru kullanmaktır. OCR yazılımı kâğıt, plaka vb. ürünlerin üzerindeki harfleri, rakamları ve sembolleri algılayarak bunları okuyacak yapıya sahiptirler. Bu özellikle kamera, yol üstünden geçen aracın plakasını otomatik olarak tespit eder ve bu plaka üzerindeki harf ve rakamları ayrı bir metin dosyası şeklinde merkeze gönderir. Bu tarz sistemler, plaka okuma doğruluğu daha yüksek ve daha çok tercih edilen sistemlerdir. Türkiye’de yol üzeri kurulu sistemlerde görebileceğimiz plaka tanıma kameralarının çok büyük bir kesimi şerit başına 1 kamera çalıştırılması prensibiyle çalıştırılmaktadır. Yeni tip kameraların altı şeride kadar yüksek oranda plaka okunabilirliği sağlamasına rağmen yedeklilik gibi durumlar göz önüne alınarak, Türkiye’de de bu tip kameralar tercih edilmemektedir.
DELİL DEĞERİ : Mobese ve PTS olarak bilinen trafiğin denetlenmesi ve genel asayişin korunması amacıyla cadde ve sokaklara yerleştirilen önleme amaçlı izleme ve denetleme sistemlerini, belirli bir olaya, şüpheli veya sanığa yönelik CMK m.140’da öngörülen tedbir ile aynı görmemek gerekir. Mobese ve pts, herhangi bir suça, şüpheli veya sanığa karşı kurulan bir düzenek olmayıp, kamu düzeninin sağlanması ve korunmasına yönelik çok amaçlı denetleme sistemi olup, adli maksatlı olarak kurulmamıştır, önleyici niteliktedirler. Elbette adli soruşturma ve kovuşturmalar sırasında ve hukuk muhakemesinde de, gerektiğinde Mobese (KGYS), HGS, OGS ve PTS kayıtlarından delil araştırma aracı olarak yararlanılmakta ve bu suretle elde edilen veriler ceza muhakemesinde yasal delil olarak kabul edilmektedir. (Şahin, Cumhur, Ceza Muhakemesi Hukuku-I,2007,s.276) PTS, KGYS, OGS ve HGS verileri ile HTS (BAZ) verilerinin karşılaştırılması suretiyle, araçta şüpheli/sanıkların bulunup bulunmadığı, şüpheli ve sanıkların aracın geçiş noktasının yer aldığı aynı baz istasyonundan sinyal alıp almadıkları tespit edilebilmektedir. Yine PTS görüntülerinden verilerin elverişli olması durumunda; aracı şoför olarak kimin kullandığı, araçların peş peşe (öncü-artçı) olup olmadıkları belirlenebilmektedir. Ancak bu tespitin, teknik bir konu olması sebebiyle, kayıtların uzman bilirkişiye tevdi edilmesi ve rapor temin edilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Şüpheli veya sanıkların kullandıkları araçta GPS (Araç Takip Cihazı) sisteminin mevcut olması durumunda, kolluk birimlerince adli mercilerden talimat alınması suretiyle bu kayıtlardan da muhakemede yararlanılmaktadır. Tespitin içeriğine ve isnat olunan suça göre elde edilen bu veriler; somut olayın özelliğine göre bazen kuvvetli delil olabildikleri gibi bazen de kesin delil teşkil edebilmektedir. Adli yazılı karar bulunmadığı sürece mobese kameraları ile, , önleyici tedbir ve faaliyet kapsamında hiç bir şekilde kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması gerçekleştirilemez. Bu şekilde hukuka aykırılığa sebebiyet verme ihtimali nedeniyle, mobese kameralarının önleyici maksatlı olsa bile, sesli kayıt yapamayacağı sonucu çıkarılabilir. Kamuya açık yerlerde özel kişilerce tesadüfen yapılan kayıtlar da ceza muhakemesinde yasal delil niteliğindedir. Örneğin sokakta karısını darp eden şahsın eylemine ilişkin alınan video kaydı, muhakemede yasal delil olarak kullanılır. Ancak işlenmiş bir suçun ispatlanması maksadıyla planlı ve tasarlamalı olarak aleni ortamlarda yapılan gizli kayıtlar, hukuka aykırı kabul edilmektedir. (Y.4.CD.22.12.2009, 2007/11957 E.2009/21077 K.) Bu şekildeki yapılan kayıtlar, içeriğine göre özel hayatın gizliliği suçuna sebebiyet verebilir. Kamu kameraları, sadece bir tek kişiyi gözetlemek ve faaliyetlerini kaydetmek üzere kurulmazlar; kamuya açık belli bir alandaki herkesin faaliyetini izlerler. Burada kamu gücünün, sadece bir tek bireye yönelerek kullanıldığını gösteren açık bir ihlal söz konusu değildir. İzleme, sadece bir bireye yönelmiş olmadıkça, açık bir bireysel özgürlüğün ihlalinden söz etmek mümkün değildir. Apartman, ofis vs. gibi özel mülk arz eden yerlerde de, kişisel güvenlik ve önleyici amaçla bireysel olarak kurulan kameralar, başka bir özel mülk sahibini kapsama alanına almadığı sürece, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaz. Ancak daire önlerine kurulan bireysel özel kameraların diğer daire kapısını da görüntülemesi, bu suretle komşusunun evine giren çıkan kişileri de kaydetmesi durumunda, rıza bulunmadığı sürece özel hayatın gizliliği suçunun oluştuğu kabul edilir.
Kırmızı ışık ihlal tespit sistemi (Red light violation detection), Emniyet şeridi ihlal tespit sistemi ,Anlık hız ihlal tespit sistemi, Koridor hız ihlal tespit sistemi, Ters yön ihlal tespit sistemi, Park ihlal tespit sistemi, Dönüş yasağı ihlal tespit sistemi, Tramvay yolu ihlal tespit sistemi, Ofset tarama ihlal tespit sistemi, Yaya yolu ihlal tespit sistemi, Gabari ölçüm sistemi ; elektronik denetleme sistem çeşitlerindendir. Bunların dışında ayrıca seyyar mobil elektronik denetleme sistemi de mevcuttur.
a) Adli olaylar karşısında anında önlemler alınarak suç ve kimlik tespitine yönelik çalışmaların yapılması,
b) Toplumsal olaylardaki gelişmelerin izlenilmesi ve gerekli tedbirlerin alınabilmesi,
c) Sıcak takip yapılması gereken durumlarda saha ekiplerinin yönlendirilmesi,
d) Trafikte seyir halinde bulunan araçların çalıntı ve aranan araç olup olmadığının otomatik olarak sistem tarafından tespit edilmesi,
e) Kişi hak ve özgürlüklerine dokunmadan etkin bir şekilde denetim faaliyeti yapılması,
f) Delilden sanığa gitmeye yönelik çalışmalara destek olması, eldeki verilerden en seri şekilde faydalanılması, istatistiki bilgilerin seri ve kolayca alınabilmesi,
g) Polis birimlerinin ek hizmet ve merkez binalarının çevre güvenlik ve nezarethane kamera görüntülerinin izlenmesi ve görüntülerin kaydedilmesi,
h) Trafik kuralı ihlallerinin ve tarik yoğunluğunun tespit edilmesi gibi farklı çalışmalar yapılmaktadır (EGM, 2013).
Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi (2014-2023)’nde; Kent Güvenlik Yönetim Sistemleri (KGYS) ile farklı noktalarda kurulmuş 7 gün 24 saat çalışan hareketli ve sabit kameralardan alınan görüntülerin, fiber-optik kablolar ve kablosuz iletişim teknolojileriyle KGYS merkezlerine ulaştırıldığı, KGYS merkezlerinin güvenlik işlevlerinin yanı sıra sağladıkları görüntüleme işlevi ile AUS uygulaması kapsamında değerlendirilebileceği belirtilmiştir. 2017 yılında EGM adına SSB tarafından ihale edilen Kent Güvenlik Yönetim Sistemi ve Plaka Tanıma Sistemi projesiyle Türkiye genelinde 81 il ve ilçelerinde ihtiyaç duyulan noktalara görüntüleme ve plaka okuma işlemi yapan kamera sistemleri kurulmasına karar verilmiştir. 81 il ve bağlı ilçeler tek bir sistem üzerinden yönetilecek ve tek bir noktadan izlenebilecektir. Daha önce kurulmuş olan plaka tanıma ve görüntüleme noktaları da yine bu sistem içerisine entegre edilecek ve bu şekilde farklı noktalarda farklı programlara ihtiyaç duyulmayacaktır. 2020 yılı itibariyle tüm il ve bağlı ilçelerde görüntüleme noktaları bulunmakta olup ana arterlerde plaka tanıma sistemleri mevcuttur (EGM, 2021). EDS’lerin (Elektronik Denetleme Sistemi) devreye alınması, insan kaynağını en az seviyede en fazla alanda kullanarak denetimin sağlanması, sürücülerin ise araçlarını yasal hız sınırlarında kullanmasını sağlayarak, trafiğin sakinleştirilmesinde ve trafik kazalarının önlenmesinde etkin bir yol olarak kabul edilmektedir (Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi (2021-2030). SSB ile ortak yürütülen KGYS Projesi kapsamında Türkiye’deki 1021 ilçede kurulumlar tamamlanmıştır (EGM, 2020). 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programının Tedbir 512.5 numaralı “Elektronik Denetleme Sistemlerinde anlık hız denetimi yerine ortalama hız denetimleri esas alınacaktır” tedbirine göre EGM tarafından kurulumları tamamlanan KGYS bileşenlerinden biri olan Plaka Tanıma Sistemlerinde kullanılan yazılım ve donanımlar sabit kalarak bu lokasyonlarda bulunan veri sağlayıcılarla PTS noktaları arasında hız koridorları oluşturulması planlanmıştır (T.C. Cumhurbaşkanlığı, 2020). PTS noktalarının birbirleri arasındaki uzaklık ölçümlerinin yapılmasıyla Ortalama Hız Koridorları sisteme tanıtılacak ve böylece tüm ilçelere yayılacak insan gücüne dayalı olmayan teknolojik bir denetim imkânı sağlanmış olacaktır. Bunun yanı sıra Türkiye geneline yayılan iller arası yük ve yolcu taşımacılığındaki ana güzergâhlarını oluşturan ve altyapı düzenlemeleriyle büyük bir kısmı bölünmüş yol halindeki, doğu-batı ve kuzey-güney istikametlerindeki devlet karayollarının ana aksları üzerinde ortalama hız koridorları ile seyir hızının düşürülmesi sağlanmış olacaktır. KGYS altındaki PTS’lerin ilave yetenek kazandırılmasıyla, ek bir kurulum maliyeti gerektirmeden düşük masrafla yüksek miktarda sosyo-ekonomik fayda ve katma değer getirisi sağlanacaktır (Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Belgesi (2021-2030).
Yargıtay İçtihatları :
MÜŞTEKİYE AİT CEP TELEFONU HTS BİLGİLERİ İSTENEBİLİR veya MÜŞTEKİ TELEFONU ÜZERİNDE İNCELEME YAPILABİLİNİR Mİ?
Müştekiye (Şikayetçi) Ait Telefonun İletişiminin Tespiti
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135. ve Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi ve Kayda Alınmasına Dair Usul ve Esaslar ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmeliğin 12. maddelerine göre hakim kararı gerektiren iletişimin tespiti tedbirinin, şüpheli veya sanık tarafından kullanılan telefonlar hakkında uygulanabileceği, anılan düzenlemelerde müştekinin telefonuna yönelik bir tedbirden bahsedilmediği, bu durumda adı geçen müştekinin telefonu açısından iletişimin tespiti uygulamasının Cumhuriyet Savcısı ve mahkemelerin genel soruşturma ve delil toplama yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, Cumhuriyet Savcısı ve mahkemelerin ilgili kurumdan, müştekinin telefonu ile yapılan görüşmelerin kimle, ne zaman, hangi süreyle yapıldığına ilişkin kayıtları içeren iletişimin tespitini isteyebileceği gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşılmış olmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 5353 sayılı Yasa’nın 17. maddesiyle değişik 135. maddesi uyarınca, “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal verileri değerlendirilebilir.”
5271 sayılı CMK.nun 135. maddesinin 6. fıkrasında bu madde kapsamında “dinlenme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine “ ilişkin hükümlerin ancak fıkrada sayılan katalog suçlarla ilgili olarak uygulanabileceği öngörülmüştür.
İletişimin içeriğine müdahale etmeden, iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri (10.11.2005 gün ve 25984 sayılı RG’de yayımlanan Yönetmelik m. 3/f) ifade eden “iletişimin tespiti” işlemi yukarıda belirtilen CMK.nun 135. maddesinin 6. fıkrası kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu nedenle, hangi suça ilişkin olursa olsun, şüpheli ve sanığın iletişiminin tespiti, CMK.nun 135/1. maddesi uyarınca hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısının kararıyla mümkün olacaktır.
Ancak; Yargıtayımızın istikrar bulmuş içtihatları uyarınca, müşteki-mağdurun iletişiminin tespiti işleminin, 5271 sayılı CMK.nun 135. maddesi kapsamında değil, Cumhuriyet Savcısı ve mahkemelerin genel soruşturma ve delil toplama yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi – Karar : 2011/6986).
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
ESAS: 2013/406
KARAR: 2015/185
HTS kayıtlarına göre, sanık O..’un cep telefonu, olay gecesi hem Viranşehir ilçe merkezindeki hem de Karakeçi Köyündeki baz istasyonlarından sinyal almış ise de, sanığın misafirlikte olduğunu belirttiği K…Köyü’nün, A… Köyü gibi her iki baz istasyonuna uzaklığının aynı olması sebebiyle HTS kayıtları dikkate alınarak sanığın olay gecesi A…. Köyü’nde mi yoksa K….Köyü’nde mi bulunduğunun ya da bulunmadığının tespitinin yapılamaması, sanığın olay gecesi yoğun telefon görüşmesi yapmasının ve bu görüşmelerin 03.47-04.51 saatleri arasında kesilmesinin aleyhine yorumlanarak varsayıma dayalı sonucuna gidilmesinin mümkün bulunmaması hususları birlikte gözetildiğinde, sanık O..’un yüklenen suçu işlediği hususu şüphe boyutunda kalmakta olup şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca, sanığın beraatına hükmolunmalıdır…
T.C.
YARGITAY
16. CEZA DAİRESİ
E. 2018/2234
K. 2018/1889
T. 5.6.2018
* SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA SUÇU ( Bylock Sorgulamalarında ID Bilgisinin Bulunmadığı – İl Emniyet Müdürlüğünün Bylock Programına Giriş Bilgilerini Gösterir İnceleme Tutanağı ve Ekinde Bulunan 1 Adet CD İçeriğinin 5271 S.K. Md. 217 Uyarınca Duruşmada Sanık ve Müdafiine Okunarak Diyeceklerinin Sorulması Gerektiği – Sanığın Bylock Kullanıcısı Olduğuna Dair Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Tarafından Düzenlenen Eksik ve Yetersiz Olan Yeni Bylock CBS Sorgu Sonucuna Dayanılarak Eksik Araştırma İle Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )
* BYLOCK İNCELEME TUTANAĞI ( İl Emniyet Müdürlüğünün Bylock Programına Giriş Bilgilerini Gösterir İnceleme Tutanağı ve Ekinde Bulunan 1 Adet CD İçeriğinin 5271 S.K. Md. 217 Uyarınca Duruşmada Sanık ve Müdafiine Okunarak Diyeceklerinin Sorulması Gerektiği – Bylock “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın Dosyaya Getirtilerek Söz Konusu GSM Hattının ve Cep Telefonunun Baz İstasyonlarını Gösterir HTS’lerinin Karşılaştırılacağı )
* TANIK BEYANLARI ( Başka Dosya Şüphelilerinin Okunan Önceki İfade Tutanaklarına Göre Din Görevlisi Olan Sanığın Dini Sohbetlere Katıldığını Beyan Ettikleri/Toplantıların Dini İçerik Dışında Örgütsel Nitelikte Bulunduğuna Dair Bilgiye Yer Verilmediği – Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçu )
* BYLOCK UYGULAMASI ( Programını İndirmenin Mesajlaşmak Haberleşmek İçin Yeterli Olmadığı/Öncelikle Kayıt Esnasında Kullanıcının Bir Kullanıcı Adıyla Parola Üretmesi Mesajlaşma İçin İse Kayıt Olan Kullanıcılara Sistem Tarafından Otomatik Olarak Atanan ve Kullanıcıya Özel Olan ID Numarasının Bilinmesi ve Karşı Tarafça Onaylanması Gerektiği – Karşılıklı Ekleme Olmaksızın İletişime Geçilmesinin İmkanı Bulunmadığı )
* IP ADRESİNİN TESPİT EDİLMESİ ( Bylock İletişim Sisteminde Bağlantı Tarihi Bağlantıyı Yapan IP Adresi Hangi Tarihler Arasında Kaç Kez Bağlantı Yapıldığı Haberleşmelerin Kimlerle Gerçekleştirildiği ve İçeriğinin Ne Olduğunun Tespit Edilebildiği – Bağlantı Tarihinin Bağlantıyı Yapan IP Adresinin Tespit Edilmesi ve Hangi Tarihler Arasında Kaç Kez Bağlanıldığının Belirlenmesinin Kişinin Özel Bir İletişim Sisteminin Bir Parçası Olduğunun Tespiti İçin Yeterli Olduğu – Haberleşmelerin Kimlerle Yapıldığı ve İçeriğinin Ne Olduğunun Saptanmasının Kişinin Örgüt İçindeki Konumunu Tespit Etmeye Yaradığı )
5271/m.217
ÖZET : Dava, silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkindir.
Başka dosya şüphelileri mahkemece doğrudan dinlenilmediği gibi aşamalardaki beyanları da getirtilmemiş olup, okunan önceki ifade tutanaklarına göre din görevlisi olan sanığın dini sohbetlere katıldığını beyan ettikleri görülmekte ise de dini içerik dışında örgütsel toplantı niteliğinde bulunduğuna dair bilgiye yer verilmemiştir.
Bylock sorgulamalarında ID bilgisi bulunmayan sanığın Bylock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, UYAP’tan yapılan incelemede temyiz aşamasında dosyaya gönderildiği anlaşılan Bartın İl Emniyet Müdürlüğünün bylock programına giriş bilgilerini gösterir inceleme tutanağı ve ekinde bulunan 1 adet CD içeriğinin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyeceklerinin sorulması, Bylock “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı”nın dosyaya getirtilerek söz konusu GSM hattının ve cep telefonunun baz istasyonlarını gösterir HTS’lerinin karşılaştırılması ile tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken sanığın bylock kullanıcısı olduğuna dair Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen eksik ve yetersiz olan yeni bylock CBS sorgu sonucuna dayanılarak eksik araştırma ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiş, Özel Daire bozma kararında değişiklik yapılmasını gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığı, konunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunca sonuca bağlanmasının uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.
T.C.YARGITAYCEZA GENEL KURULUE. 2011/6-140K. 2011/222T. 15.11.2011
• TELEKOMÜNİKASYON YOLUYLA İLETİŞİMİN DENETLENMESİ ( Suç Soruşturması Kapsamında Tüm Suçlar Yönünden Bu Tedbire Başvurulabileceği/Ancak Şüpheli ve Sanık Hakkında Uygulanabileceği – Baz İstasyonundan Hizmet Alan Üçüncü Kişiler Hakkında Başvurulamayacağı )
• BAZ İSTASYONUNDAN GÖRÜŞME YAPAN TÜM ABONELERE AİT BİLGİLER ( Hırsızlık Suçu Kapsamında İletişimin Tespiti Tedbiri Uygulanacağı – Tüm Abonelere Ait Açık Adres Kimlik Bilgilerini Kapsayacak Şekilde Arayan ve Arananların Dökümleri Bilgileri İletişimin Tespiti Niteliğinde Olduğu )
• İLETİŞİMİN TESPİTİ TEDBİRİ ( Şüpheli ve Sanık Hakkında Uygulanabileceği – Baz İstasyonundan Görüşme Yapan Tüm Abonelerinin Dökümleri Alınması Talebinin İletişimin Tespiti İşlemi Olduğu Fakat Üçüncü Kişiler Hakkında Bu Tedbire Başvurulamayacağı )
• ŞÜPHELİ VEYA SANIK SIFATINA SAHİP OLMAYAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLER HAKKINDA İLETİŞİMİN TESPİTİ TEDBİRİNE BAŞVURULAMAYACAĞI ( Suç Soruşturması Kapsamında Her Suç İçin İletişimin Denetlenmesi Tedbirinin Ancak Şüpheli veya Sanık Hakkında Uygulanabileceği ) 2709/m.13, 22, 4422/m.2, 5271/m.2, 135, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.8
ÖZET : Günün belli bir zaman diliminde baz istasyonundan görüşme yapan tüm abonelere ait açık adres ve kimlik bilgilerini kapsayacak şekilde arayan ve aranan dökümlerine ilişkin bilgilerin dökümü iletişimin tespiti işlemidir. Tüm suçlar yönünden bu tedbire başvurma olanağı bulunduğundan, işlendiği iddia olunan hırsızlık suçu yönünden iletişimin tespiti kararı verilmesi olanaklı ise de; hakkında tedbir kararı verilen kişiler yönünden tedbir kararının isabetli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. İletişim tespiti ancak, şüpheli ve sanık hakkında uygulanabilir. Haklarında iletişimin tespiti tedbiri talep edilen kişiler, baz istasyonundan hizmet alan üçüncü kişiler olup, şüpheli veya sanık sıfatına sahip olmadıklarından haklarında iletişimin tespiti tedbirine başvurulması olanağı yoktur.
-
İletişimin Tespiti: İletişimin tespiti belli bir telefon numarasından kimlerin ne zaman arandığı, konuşmanın ne kadar süreyle yapıldığı (HTS kaydı), elektronik posta yoluyla kimlerle iletişim kurulduğu hususlarının tespit edilmesidir. İletişimin tespiti, iletişimin içeriğine müdahale etmeden iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemlerden oluşmaktadır. İletişimin tespiti geçmişe yöneliktir. Kişinin geçmişte özgür iradesiyle yapıp bitirdiği iletişimine dair harici bilgilerinin tespitidir.(Y.16.CD-K.2019/6842).
- İletişim Tespit Tutanağı (Tape): Uygulamada iletişimin dinlenmesi ve yazıya dökülmesi suretiyle oluşturulan “tape”, yerel mahkemeler ve Yargıtay tarafından “iletişim tespit tutanağı” olarak adlandırılmaktadır. İletişimin tespiti terimiyle iletişim tespit tutanağının hiçbir ilgisi yoktur. Yargıtay kararlarında geçen iletişim tespit tutanakları ile kastedilen, dinleme kararına dayanılarak elde edilen iletişim içeriğinin yazıya dökülerek tespit edilmesi anlamına gelmektedir. Ancak, iletişimin tespiti teriminin yerleşmeye başlayan doğru kullanım biçimi; iletişimin içeriğine müdahale etmeden, iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri ifade etmesidir.
- İletişimin Dinlenmesi ve Kaydedilmesi: İletişimin dinlenmesi ve kayda alınması, en az iki kişi tarafından telekomünikasyon araçlarıyla yapılan görüşmenin dinlenerek kayda alınmasıdır. Kişilerin kendi aralarında iletişim araçları kullanarak yaptıkları görüşmelerin herhangi bir araç olmadan çıplak kulakla işitilmesi ve dinlenmesi CMK m.135. anlamında bir “iletişimin dinlenmesi” tedbiri olarak kabul edilemez. Dinlenen ve kayda alınan iletişim; telefon, herhangi bir cihazla internet üzerinden veya internet uygulamaları kullanılarak yapılabilir. CMK m.135’e göre e-mail (elektronik posta) veya sosyal medya haberleşme araçları kullanılarak yapılan iletişimin dinlenmesi veya kaydedilmesi de mümkündür. İletişimin dinlenmesi ve kaydedilmesi kararı, verildikten sonraki zaman dilimin için etki yaratır. Yani, geleceğe yönelik iletişim dinlenerek kayıt altına alınabilir. Geçmişteki iletişim içeriğine erişmek hukuken mümkün değildir.
- Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi/Baz Verileri: Sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, iletişimin içeriğine müdahale niteliğinde olmayıp yetkili makamdan alınan karar kapsamında sinyal bilgilerinin iletişim sistemleri üzerinde bıraktığı izlerin tespit edilerek, bunlardan anlamlandırılan sonuçlar çıkarmak üzere gerçekleştirilen değerlendirme işlemlerini ifade eder.
İletişimin tespiti kararı herhangi bir suç ile ilgili alınabilir, suç sınırlaması yoktur. İletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirlerine, ancak belirlenen katalog suçlarla ilgili başvurulmasına rağmen iletişim tespiti tedbirine (HTS Kayıt Verileri) TCK’da yer alan herhangi bir suç ile ilgili başvurulabilir.
İletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi (BAZ Kayıt Verileri) yalnızca belli suçlar açısından başvurulabilen bir koruma tedbiridir. Dinleme, kayda alma veya sinyal değerlendirme tedbirleri ancak CMK da sayılan katalog suçlar bakımından uygulanabilir. Belirtilen suçların işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunmadan iletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirine başvurulamaz. Ayrıca başka Başka Yollardan Delil Elde Etme İmkanının Bulunmaması Şartının da tedbirlere başvurulması açısından varlığı gereklidir. Katalog suçlar 5271 sayılı CMK 100/3 hükmünde yer alır.
Öncesinde usulüne uygun yetkili mercilerden alınmış iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması kararı bulunmadığı ve kayıt gerçekleşmediği sürece, geçmişe yönelik olarak iletişim içeriklerine ulaşabilmek YASAL OLARAK mümkün değildir. Katalog suçlar dışında yer alan Tehdit, Hakaret vs . suçlarında yasal olarak iletişimin kayda alınması mümkün olmadığı gibi geçmişe yönelik konuşma içeriklerinin tespit edilerek getirtilmesi de aynı şekilde olanaklı değildir. Sosyal medya iletişim araçları üzerinden (Messenger, Whatsapp vs.) gerçekleştirilen konuşma içeriklerinin ve mesajlaşmaların, usulüne uygun yetkili mercilerden kayda alma kararı yer alsa bile, kolluk birimlerince tespiti yine olanaklı değildir. Ancak Devlet İstihbarat birimlerinin denetleyemeyeceği veya içeriğine ulaşamayacağı herhangi bir sosyal medya iletişim uygulamasının mevcut olmadığı düşüncesindeyiz. Yargı mercilerince sanığın veya şüphelinin cep telefonuna el konulması ve siber suçlar birimince yapılan inceleme neticesinde, sosyal medya iletişim uygulamaları üzerinden gerçekleştirildiği tespit edilen sesli ve yazılı mesajlaşma dökümlerinin somut delil olarak kullanılabilmesi mümkündür. Yine bu uygulamalar üzerinden gerçekleştirilen konuşma, yazılı ve sesli mesajlaşma içeriklerinin, koşullarının oluşması durumunda ilgilisi tarafından kayda alınarak yetkili mercilere rızaen ibraz edilmesi halinde de yasal delil olarak kullanılabilmeleri mümkündür.
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/34407 |
Karar | : 2021/18978 |
Tarih | : 14.06.2021 |
HTS kayıtlarına göre sanık adına kayıtlı olduğu anlaşılan … no.lu telefon hattının kim tarafından kullanıldığının kesin olarak tespiti için bu hat ile görüşme yapan kişilerin tanık sıfatıyla bilgisine başvurularak sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması, TİB kayıtlarında yer alan baz istasyonu bilgileri
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/7564 |
Karar | : 2021/18867 |
Tarih | : 10.06.2021 |
Suça sürüklenen çocuğun suçlamaları kabul etmeyip olay yerine mağdurla konuşmak üzere gittiklerini belirtmesi karşısında; olay hakkında görgüye dayalı bilgi sahibi olan ve haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen Nurullah Karabulut, Sinan Balta, Ramazan Tekinalp ve Ahmet Yıldırım’ın duruşmaya çağrılıp dinlenmesi ve 11/04/2015 tarihli mesaj tespit tutanağında belirlenen tehdit içerikli mesajların gönderildiği numaraların Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan sorularak kime ait oldukları ve arama, aranma, mesaj alma, mesaj atma ve baz istasyon bilgilerini gösterir şekildeki HTS kayıtları dosyaya getirtilip bu hatların kim tarafından kullanıldıkları hususu belirlenmeye çalışılarak sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/8440 |
Karar | : 2021/9858 |
Tarih | : 26.05.2021 |
Sanıklar … ve …nin aşamalarda alınan ifadelerinde hırsızlık suçunu sanık … ve …adlı şahısla işlediklerin ileri sürdükleri, buna karşılık sanık …’ın aşamalarda alınan ifadelerinde suçlamaları kabul etmeyerek olay günü anneannesinin evinde olduğunu savunduğu olayda; sanığın anneannesi ile …adlı şahısların kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilerek beyanlarının alınması, suç tarihi dikkate alınarak sanıklar…, … ve …nin kullandıklarını beyan ettikleri ve ayrıca tespit edilecek cep telefonlarının HTS kayıtlarının getirtilerek, olay günü ve saatinde sanıklar arasında herhangi bir arama kaydının olup olmadığının ayrıca cep telefonlarının hangi baz istasyonlarından sinyal verdiklerinin araştırılması bu durumların netleştirilmesinden sonra delillerin birlikte bütün halinde karar yerinde tartışılarak sonucuna göre sanık …’ın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi;
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/3848 |
Karar | : 2021/5960 |
Tarih | : 24.05.2021 |
Olay tarihinde, sanıkların ve hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşen diğer sanık …’ın üzerlerinden ele geçirilen telefon hatları ile adlarına kayıtlı olan telefon hatlarının, suç tarihi ile 10 gün öncesini kapsayacak şekilde arayan, aranan ve baz istasyonu bilgilerine yönelik görüşme kayıtlarının getirtilerek aralarında suç tarihi ve öncesinde telefon görüşmesi olup olmadığının belirlenmesi, gerektiğinde bilirkişi raporu alınması, sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıklar hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
YARGITAY
ONİKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2019/10211 |
Karar | : 2021/3126 |
Tarih | : 29.03.2021 |
08.2013 günü, saat 17.24 sıralarında, … ilçesi, … … yolu üzeri … köy yolu mevkiinde, … istikametinden … istikametine seyir halinde olan plakası tespit edilemeyen beyaz renkli, … marka aracın, aynı istikamete önünde seyreden aracın sağ tarafından geçtiği sırada aynı istikamete seyir halinde olan katılan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması sonucu bir kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde, bir kişinin hayati tehlike geçirecek ve vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, çarpan aracın … köyü istikametine gittiğinin kameralardan görülmesi ve çevre yolu üzerinden … ilçesine giriş yapabileceği düşüncesiyle … İlçe Emniyet Müdürlüğü ile yapılan görüşmede, sanığın kullanımındaki aracın 26.08.2013 tarihinde saat 18.22 sıralarında çevreyolundan … istikametinden … ilçesine giriş yaptığının belirlendiği, araç üzerinde yapılan görgü tespit tutanağına göre aracın ön camında ön yolcu koltuğunun karşısında iki adet çatlağın olduğu, sol arka park ve sinyal lambalarının kırık olduğu, aracın sol tarafında bulunan depo kapağının yerinde olmadığının anlaşıldığı, sanığın hazırlıktaki ifadesinde kaza tarihinde Irak ülkesinde olduğunu belirttiği, ancak … İlçe Emniyet Müdürlüğünden gelen yazı cevabında şüphelinin 26.08.2013 günü 03:12.19’da … sınır kapısından ülkeye giriş yaptığı ve 26.08.2013 günü saat 19:43.56’da … sınır kapısından çıkış yaptığının belirtildiği, sanığın savunmasında araçtaki hasarın doğru olduğunu, ancak hiçbir şekilde kazaya karışmadığını, aynı gün akşam … sınır kapısından Irak ülkesine geçtiğinin doğru olduğunu belirttiği, sanığın 28.08.2013 tarihli ifadesinde bildirdiği olay tarihinde babasının üzerine kayıtlı olan 0541 724 08 84 numaralı hattın baz bilgileri
YARGITAY
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/7098 |
Karar | : 2021/4589 |
Tarih | : 08.03.2021 |
Oluşa ve dosya kapsamına göre; müştekinin evinden suça konu bir adet tek taş gümüş ve altının çalınması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın aşamalardaki ifadelerinde üzerine atılı suçu kabul etmeyerek, olay günü Yatağan ilçesinde olmadığını, İzmir ilinde bir inşaatta çalıştığını ifade etmesi karşısında; sanığın adına suç tarihinde kullanmış olduğu telefon hatları tespit edilerek, olay tarihinden 30 gün öncesi ve 30 gün sonrasını kapsar şekilde HTS kayıtlarının (arama, aranma, mesaj, baz istasyonu vs) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan getirtilerek savunmasının doğruluğunun araştırılması ve eşkal bilgilerini vererek olay yerinde gözcülük yapan kişiyi görse tanıyabileceğini ifade eden tanık …’in mahkemece dinlenildiği duruşmada sanığın hazır bulunmaması ve yüzleştirme yaptırılmaması karşısında, sanık ile tanık …’ın yüz yüze teşhisi, yüzleştirme olanağı yok ise teşhise elverişli yeterli miktarda fotoğraf temin edilerek, tanığa gösterilmek suretiyle teşhis işlemi yaptırılarak ve tanığın beyanlarında geçtiği gibi … ile başlayan plakalı Hyundai marka panelvan tarzı araçla ilgili olası tespit için sanık adına kayıtlı olan araçların araştırılması ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/3896 |
Karar | : 2021/2213 |
Tarih | : 23.02.2021 |
Oluşa ve dosya kapsamına göre, mağdur katılan …, aşamalarda alınan beyanında, babası … ile ortak oldukları dairenin satışından elde ettikleri paranın bir kısmını harcadıklarını, kalan 100.000,00 TL tutarındaki parayı ise yanında taşıdığını, arkadaşı olan sanığın da bu paradan haberdar olduğunu ve olay günü sanık ile bir süre dışarıda eğlendikten sonra sanığı da yanına alarak babası ile kiraladıkları eve gittiklerini, burada bir süre durduktan sonra ise sanığın kendisini evine bırakmasını istemesi üzerine sanık ile birlikte evden ayrıldıklarını, ardından kendisinin kullandığı araçta bulundukları sırada sanığın çıkarttığı tabanca ile boyun kısmına ateş ettiğini, baş kısmını ise tabanca ile vurmak suretiyle darp ettiğini, ardından kendisini yaralı şekilde araçta terk ettiğini ve yanında bulunan parasını da aldığını beyan ettiği, sanığın ise tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmediği, olaya dair görgü tanığı bulunmadığı, mağdur katılanın yaralı şekilde araçta bulunmasından bir kaç saat önce polis merkezine müracaat eden babası …’in vermiş olduğu ifadede, oğlu …’in kendisine kötü davrandığını, sürekli kendisinden para aldığını, 22.02.2016 günü de sattıkları dairenin 160.000,00 TL parası ile kendisine ait aracı alarak evden ayrıldığını, bu nedenle kendisinden şikayetçi olduğunu beyan ettiği, netice olarak mağdur katılanın babası …’nın, mağdur katılanın yağmalandığını iddia ettiği paraya dair bilgisinin olduğu ve bu bağlamda mahkemece dinlenilmesi, sanığın savunmasında belirttiği … ve … isimli kişilerin temin edilerek olay gününe ve olay öncesine dair sanık ve mağdurla olan irtibatlarının tespitine ilişkin dinlenilmeleri, sanığın savunmasında mağdurun kendisini minibüs duraklarına araç ile bıraktığını ve bir daha da mağduru görmediğini beyan ettiği, mağdurun ise yukarıdaki şekilde beyanda bulunduğu, bu iddiaların ne oranda doğru olduğunun tespit edilebilmesi amacıyla sanık ve mağdurun olay tarihi itibariyle kullandıkları telefon numaralarının tespiti ile baz bilgilerinin dosya arasına alınarak karşılıklı olarak iddia edilen konumlar ile karşılaştırılması ve bunların sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/7775 |
Karar | : 2021/9597 |
Tarih | : 25.05.2021 |
Tüm aşamalarda yüklenen suçu işlemediğini beyan eden sanığın kolluk görevlilerince yakalandığında üzerinde ele geçen sim karta ait hat ile suç tarihi ve öncesinde suç yerine yakın baz istasyonunun çekim sahasında görüşme yapılıp yapılmadığı araştırılıp, HTS raporlarının getirtilmesi ile suçu ikrar eden suça sürüklenen çocuk Bayram Ali Taşkın ile suç tarihinde mesaj ya da görüşme kaydı bulunup bulunmadığının araştırılması varsa mesaj içeriklerinin dosyaya getirtilmesi sağlandıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeyerek eksik soruşturma ile yazılı şeklide mahkumiyet kararı verilmesi,
YARGITAY
SEKİZİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/13508 |
Karar | : 2021/14708 |
Tarih | : 24.05.2021 |
HTS ve baz istasyon bilgilerinin incelenmesinde katılan ve sanık …’nın aynı saat dilimlerinde aynı baz istasyonundan bilgilerinin alınmadığı, farklı yerlerde bulunduklarının tespit edildiği anlaşılmakla, sanıklar Mustafa ve Cem’in olay tarihinde kullandıkları anlaşılan ve yukarıda bahsedilen telefon numaralarına ait kayıtlar da getirtildikten sonra, suç tarihi itibariyle baz istasyonu
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/1030 |
Karar | : 2021/8962 |
Tarih | : 18.05.2021 |
Tüm aşamalarda suçlamaları inkar eden sanıklar hakkında benzer suçlara ilişkin suç örgütü kurma, yönetme ve suç örgütüne üye olma suçlarından Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/5191 sayılı bir kısım soruşturma evrakları da dosyada mevcut olan soruşturmanın akıbeti araştırılarak özellikle suçu sanıklar ile birlikte işlediğini ve olay tarihlerinde sanıkların kendisi ile telefon görüşmesi yaptığını ifade eden diğer sanık Mehmet İnci’nin ikrar içerikli savunması doğrultusunda belirtilen soruşturmada elde edilen tüm tape kayıtlarının getirtilmesi ve gerekmesi halinde suça konu eylemler yönünden tape ve hts kayıtları üzerinde her bir suça konu eylem için ayrı bir şekilde çözüm ve inceleme tutanaklarının düzenlenmesi ve ayrıca 07.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda suç tarihlerinde olay yerlerine yakın baz istasyonu çekim sahasında görüşme kaydı tespit edilen buna karşılık sanıklar adına kayıtlı bulunmayan ve sanık … tarafından kullanıldığı belirtilen 0538 695 41 29 numaraları hattın suç tarihleri itibariyle gerçek kullanıcısının arama kayıtlarındaki kişilerin tanık sıfatı ile dinlenilmesi varsa fatura ödemelerinin getirtilmesi gibi yöntemince belirlenmesinden sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tartışılması gerektiği gözetilmeksizin eksik soruşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi,
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/863 |
Karar | : 2021/1059 |
Tarih | : 11.02.2021 |
Katılanın aşamalarda değişmeyen sanıkları suçlayan beyanları ile 30.09.2014 tarihli teşhis tutanağı karşısında sanıkların suçlamayı inkar ettikleri olayda, sanıkların ve katılanın suç tarihinde kullanmış oldukları cep telefon numaraları tespit edildikten sonra suç tarihi itibariyle baz istasyonu
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2019/1264 |
Karar | : 2021/905 |
Tarih | : 26.01.2021 |
Sanıkların suç tarihinde kullandıkları telefon numaralarına ait HTS raporları getirtilip, olay tarihinde birbirleriyle irtibatlarının bulunup bulunmadığı ve cep telefonlarının olay saatinde olay mahalline yakın baz istasyonunda sinyal verip vermediğinin tespit edilmesinden sonra, kanıtların bir bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yetinilip, yazılı şekilde karar verilmesi,
YARGITAY
ONDÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/1011 |
Karar | : 2021/459 |
Tarih | : 26.01.2021 |
Mağdurenin aşamalardaki beyanları, savunma, tanık beyanları adli tıp raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince sanığın kullandığı GSM hattı ile mağdurenin kullandığı hatta ait HTS kayıtları incelenmek suretiyle 15/06/2017-15/12/2017 tarihleri arasında gece iş çıkışı olan saat 22:00’dan sonra cezaevi yolu yakınlarında bulunan baz istasyonu veya istasyonlarından ortak sinyal alıp almadıkları hususunda bilirkişi marifetiyle rapor alınması ve mağdurenin …isimli erkek arkadaşı ile 15.06.2017-10.08.017 tarihleri arasında bir çok konuşma gerçekleştirip, son olarak 18.11.2017 tarihinde 448 saniye görüştükleri nazara alındığında, adı geçenin olaylara ilişkin bilgisi olup olmadığı hususunda ifadesi alındıktan sonra toplanacak delillere göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi karşısında, alınan hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine düzeltilerek esastan reddedilmesi
YARGITAY
DÖRDÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2017/18133 |
Karar | : 2020/19841 |
Tarih | : 15.12.2020 |
aa-Sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmeyerek suça konu mesajların internetten gönderildiğini savunması, sanık müdafii tarafından sunulan mesajların gönderildiği hatta ilişkin ayrıntılı fatura dökümünde, mesajların webmesaj olarak kayıtlı olduğunun anlaşılması ve tanık …’in de hüküm tarihinden sonra verdiği 24/01/2018 havale tarihli dilekçesinde, babası olan diğer sanık …’in telefonundan süper şifre alıp katılana iletmesi için tanık …’a verdiğine yönelik beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında; suça konu mesajların katılana ne şekilde gönderildiği, söz konusu hattan suç tarihlerinde süper şifre alınıp alınmadığı, bu süper şifreyle hangi işlemlerin yapıldığı, hattın hangi İmei nolu cihazlara takılı olarak kullanıldığı, cihazların hangi baz istasyonundan sinyal aldığı ve bu cihazların kimin adına kayıtlı olduğu hususlarının Telekominikasyon İletişim Başkanlığından sorulup ve gerekirse tanık … ‘nın da bu hususta tekrar beyanı alınarak sonucuna tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/2828 |
Karar | : 2020/2952 |
Tarih | : 18.11.2020 |
Gerçeğin somut delillere dayalı olarak şüpheden uzak bir şekilde ortaya konulabilmesi için, sanıkların ve öldürülenin suç tarihindeki cep telefonu numaralarının tespiti ile, olay tarihi ve yakın saatlerdeki bulundukları yerleri gösterir baz istasyonu
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2015/5865 |
Karar | : 2020/5734 |
Tarih | : 19.10.2020 |
20.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda, sanık …’ın üzerinde ele geçirilen 0538 049 39 82 numaralı hat ile olay tarihinde aynı yerlerden baz istasyonu
CMK 67. Madde 6. Bendindeki “Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafi veya kanunî temsilci, yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler.” 6100 sayılı HMK Md.293/1’de yer alan “Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler.” Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 178. maddesi şöyle demektedir: “Çağrılması reddedilen tanığın ve uzman kişinin doğrudan mahkemeye getirilmesi Madde 178 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim, sanığın veya katılanın gösterdiği tanık veya uzman kişinin çağrılması hakkındaki dilekçeyi reddettiğinde, sanık veya katılan o kişileri mahkemeye getirebilir. Bu kişiler duruşmada dinlenir.” Bu madde, mahkemenin uzman kişiyi dinlemesini zorunlu kılmaktadır ve yoruma tabi değildir. Yargıtay İlke Kararı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 9.10.2007 tarih, 2006/7- 336 esas, 2007/198 karar sayılı ilke kararı, yasanın bu hükümleri paralelinde şöyle demektedir: “Soruşturma ve kovuşturma makamlarınca derlenmiş bilirkişi mütalaaları ile tarafların kendi girişimleriyle aldırmış oldukları özel bilimsel görüşlerin duruşma evresinde tartışılma ve değerlendirilmesi usulünün farklı olmayıp aynı hükümlere tabi bulunduğu gözetilmeyerek (…) ilk hükmün tefhim edildiği oturumda, kişilerin kendi girişimleriyle düzenlettirildiği anlaşılan bilimsel görüşün sahibinin uzman tanık olarak dinlenmesi sonrasında, serdedilen görüşe karşı diyeceklerini bildirmek üzere süre isteyen sanık müdafilerinin bu istekleri ile ilgili olarak makul süre tanımak ve 5271 sayılı Yasanın 67/6, 68/3, 214/3, 215, 216 ve 217’nci maddelerince değerlendirme yapmak gerekirken, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde istemin reddine hükmedilmesi ve bu konudaki bozma kararına usule aykırı gerekçelerle direnilmesi isabetli görülmemiştir.”
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/10218 |
Karar | : 2021/2665 |
Tarih | : 18.02.2021
Oluş ve dosya içeriğine göre, olay tarihinde gece vakti sanık … ile meçhul bir şahsın katılanı evde yağmaladıkları ve hürriyetini tahdit ettikleri, sanık …’ın bu eylemlerde yanındaki şahsın … olduğuna dair herhangi bir teşhisin bulunmadığı, katılanın meçhul şahıs yönünden verdiği bilgiler ile sanık …’nın uyumluluk arz etmediği, ayrıca sanık …’nın telefonunun sanık … ile aynı bazdan sinyal vermesinin yakın oturmaları yüzünden olası olduğu, kezâ HTS’ye yansıyan iletişimlerin de tek başına suç delili olmasının mümkün bulunmadığı, sanık … hakkındaki beraat kararının gerekçesinin yasal ve yeterli olduğu, yine … lehine bir alacak söz konusu olmadığından adı geçen sanık hakkında nitelikli yağma suçu bakımından TCK’nin 150/1. maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı, bu itibarla sanıklar kurulan hükümlerde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. |
Tüm aşamalarda yüklenen suçu işlemediğini beyan eden sanıkların olay tarihinde fiilen kullandığı ve adlarına kayıtlı olduğu tespit edilecek telefonlarla, suç tarihi ve öncesinde suç yerine yakın baz istasyonunun çekim sahasında görüşme yapılıp yapılmadığı araştırılıp, HTS raporlarının getirtilmesi ve ayrıca suçta kullanıldığı iddia olunan 35 KS 172 plakalı araca ait varsa (suç tarihinde ve suç yerine yakın olacak şekilde) GPRS kayıtlarının getirtilerek , PTS, GPRS ve HTS kayıtlarına sanıkların diyecekleri sorulduktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmeyerek yazılı şekilde eksik soruşturma ile beraat kararları verilmesi..
26.10.2020 tarihindeki olay bakımından; KGYS ile elde edilen verilerin kullanılması hususunda bir yasal düzenleme bulunmasa da, kamu güvenliğinin ve kamu düzeninin tesis edilmesi amacıyla suç işlendikten sonra delil elde edilmesi amacıyla bu kayıtların kullanılmasının mümkün olduğu, ancak hakkında suç işlediği şüphesi bulunan şüpheli veya sanığın teknik araçlarla izlenebilmesi için CMK m.140’da yer alan koşulların gerçekleşmesi gerektiği, ayrıca CMK m.161 ve PVSK Ek m.6 uyarınca kolluğun gerekli tedbirleri aldıktan sonra Cumhuriyet savcısının talimatı ile soruşturma işlemlerini yapması gerektiği, somut olayda kolluk tarafından Cumhuriyet savcısına haber verilmeden ve bir talimat alınmadan sanığın ikametinin önünün KGYS kameraları ile izlendiği, CMK m.140 uyarınca hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısından teknik araçlarla izleme kararı alınmaksızın, hakkında suç şüphesi oluşmuş olan sanığın ikametinin önünün kolluk tarafından KGYS kameraları kullanılarak izlenmesinin hukuka aykırı olduğu, bu nedenle de elde edilen görüntü kayıtlarının ve uyuşturucu maddenin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu gerekçesiyle bozma kararı vermiştir ”Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 23.10.2023 tarihli, 2022/1846 E. ve 2023/8954 K. sayılı kararı”
“TCK m.134’de düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun konusunu oluşturan özel hayat kavramı; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, ‘kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik’ prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, sadece içinde bulunulan fiziki çevrenin özelliklerine bakılmamalı, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler de göz önüne alınmalıdır.” Yargıtay 12. Ceza Dairesi 29.06.2016 tarih 2015/9708 E. ve 2016/10986 K.