CUMHURİYET SAVCISININ SORUŞTURMALARI NORMAL SÜRESİNDE SONUÇLANDIRMAMASI ( Şüphelilerin Şartları Varsa Aklanma Durumlarının Önüne Geçilerek Mağdur Olduğu – Şikayetçi Suçtan Zarar Gören veya Mağdurların Şahsi Haklarının İhlal Edildiği/Birçok Dosyada ya Hiç Bir İşlem Yapmamak ya da Yapılması Gereken İşlemleri Geç Yerine Getirmek Biçiminde Gerçekleşen ve Kişilerin Mağduriyetine Neden Olan Fiillerden Dolayı Cumhuriyet Savcısı Olan Sanığın Zincirleme Şekilde İhmal Suretiyle Görevi Kötüye Kullanma Suçundan Cezalandırılacağı
26 Mayıs 2016YILLIK ŞAHSİ UYUŞTURUCU MADDE KULLANIM SINIRI ( Adli Tıp Kurumu Tarafından Esrar Kullananların Her Defasında Bir İla Bir Buçuk Gram Olmak Üzere Günde Üç Kez Esrar Tüketebileceklerinin Değerlendirildiği – Adli Raporda Belirtilen Miktarda Esrar Maddesinin Yıllık Şahsi Kullanım Sınırları İçerisinde Olduğu/Kullanmak Amacıyla Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçunun Oluştuğu )
26 Mayıs 2016T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2013/10-732
K. 2014/270
T. 20.5.2014
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ ( Sanığın Uyuşturucu İle Yakalandığı/Yakalandığı Eve Beş Metre Mesafede Kenevir Bitkisinin Serili Olduğu – Birlikte Yakalandığı Uyuşturucunun Kendisine Ait Olduğunu İfade Etmesinin Suçun Ortaya Çıkmasında Sonuca Etkili Bir Bilgi Açıklaması Niteliğinde Olmadığı/Etkin Pişmanlığın Uygulanamayacağı )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Uyuşturucu Madde Ticareti/Sanığın Uyuşturucu İle Yakalandığı ve Yakalandığı Eve Beş Metre Mesafede Kenevir Bitkisinin Serili Olduğu – Birlikte Yakalandığı Uyuşturucunun Kendisine Ait Olduğunu İfade Etmesinin Suçun Ortaya Çıkmasında Sonuca Etkili Bir Bilgi Açıklaması Niteliğinde Olmadığı/Etkin Pişmanlığın Uygulanamayacağı )
• SANIĞIN ELE GEÇEN UYUŞTURUCUNUN KENDİSİNE AİT OLDUĞUNU BELİRTMESİ ( Suça Konu Kenevir Bitkisinin Bulunduğu Evin Çevresinde Başka Bir Yerleşim Yerinin Bulunmadığı – Etkin Pişmanlığın Uygulanmayacağı/Uyuşturucu Madde Ticareti )
• SANIĞIN UYUŞTURUCU İLE BİRLİKTE YAKALANMASI ( Suça Konu Kenevir Bitkisinin Bulunduğu Evin Çevresinde Başka Bir Yerleşim Yerinin Bulunmadığı – Etkin Pişmanlığın Uygulanmayacağı/Uyuşturucu Madde Ticareti )
5237/m.188,192
ÖZET : Uyuşturucu madde ticareti suçundan açılan davada uyuşmazlık, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. Kolluk görevlilerince sanıkların yakalandığı eve beş metre mesafede kurutulmak üzerine sera naylonu üzerine kenevir bitkisinin serili olduğunun bizzat görülmesi, Cumhuriyet savcısının talimatıyla yapılan aramada uyuşturucuların ele geçmesi, sanığın da uyuşturucu ile birlikte yakalanması, suça konu kenevir bitkisinin bulunduğu evin çevresinde başka bir yerleşim yerinin bulunmaması karşısında, sanığın yapılan arama işlemi sırasında birlikte yakalandığı uyuşturucunun kendisine ait olduğunu ifade etmesinin suçun ortaya çıkmasında sonuca etkili bir bilgi açıklaması niteliğinde olmadığı, etkin pişmanlık şartlarının maddi olayda oluşmadığı kabul edilmelidir.
DAVA : Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık M. Ö.’un 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62, 52, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis ve 1.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.07.2012 gün ve 11-338 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.06.2013 gün ve 2012/25291-5082 sayı ile;
“… Amcası olan A.’nin ahırında ele geçirilen suç konusu esrarın kendisine ait olduğunu söyleyerek, aleyhinde kuşku dışında delil bulunmadığı aşamada ikrarda bulunarak kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında TCK’nun 192. maddesinin 3. fıkrasında yer alan etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi…”,
İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.07.2013 gün ve 254035 sayı ile;
“… 5237 sayılı TCK’nun 192/3 maddesinin uygulama şartları şunlardır.
1-Bir suç haber alındıktan sonra gönüllü olarak suçun meydana çıkarılması,
2- Fail ve diğer suç ortaklarının yakalanmasına yardım etmek gerekir.
Dosyamızdaki olayın gelişimi ve sanığın durumu şu şekildedir.
Olay günü Lice Jandarma Komutanlığı ekiplerince arama tarama faaliyetleri sırasında A. Ö.’a ait olduğu belirtilen taş evin 5 metre kuzey doğusunda sera naylonu üzerine iki parça şeklinde kurutulmaya bırakılmış 27,5 kilogram kubar esrar bulunmuş, bu esrarın 5 metre ilerisindeki taş binada yapılan aramada sanık M. Ö. ve sanık E. Ş.ten yakalanmış ve bu taş bina içinde yapılan aramada da 88.905 gram olmak üzere toplam olarak 116.405 gram kubar esrar ele geçmiştir.
Dosya içindeki uyuşturucunun bulunduğu eve ait kroki incelendiğinde evin, esrarın ve sanıkların bulunduğu yer bir kırsal alan olup sanıklardan başka kimse bulunmamaktadır.
Ele geçen uyuşturucu ile sanıkların doğrudan doğruya irtibatlı olduğu fiilen uyuşturucunun başında bulunduğu görülmektedir.
Bu yerin sanık M. Ö.’un amcası A. Ö.’a ait olması ve sanık M.’un ele geçen uyuşturucunun kendine ait olduğunu söylemesi 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde belirtilen gönüllü olarak suçun meydana çıkmasını sağlamamıştır.
Sanık M. uyuşturucunun kendine ait olmadığını söylese bile uyuşturucu ile olan fiili bağlantısını ortadan kaldırmaz. Çünkü suça konu esrarın fiilen başında bulunması esrarın bulunduğu evde diğer sanık ile birlikte bulunup bunlardan başka kimse bulunmaması ve bu yerin kırsal alan olup başka yerleşim yerinin bulunmaması göz önüne alındığında sanıkların uyuşturucu ile doğrudan doğruya irtibatlarını göstermektedir.
Bu açıklamanın dışında diğer sanık E. Ş.’in alınan ifadesinde de ‘Ben mezrada esrar ektim. Gel birlikte oraya gidelim dedi birlikte şenlik mezrasına gittik. Bana yerde kurutulmaya bırakılmış esrarı gösterdi bana yardım et bunları kurutalım satınca senin hakkını veririm dedi. Ben ilk önce tamam dedim. Ancak esrarların ıslak olduğunu 5-6 günde ancak kuruyacağını öğrenince ben kalamam ailem izin vermez dedim. O akşam geç olunca orada kaldım sabahleyin jandarmalar gelip bizi yakaladı’ demektedir.
Gerek bu sanığın beyanı gerekse yukarıda açıkladığımız nedenler ile hakkında hiç bir delil yok iken kendi beyanı ile suçunu ortaya çıkarma olmadığından sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulama şartları oluşmamıştır…”,
Görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07.10.2013 gün ve 9442-8703 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Sanığın uyuşturucu madde ticareti suçundan mahkûmiyetine karar verilen somut olayda suçun sübutu ve nitelendirilmesine ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayıp, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
2011.2011 tarihinde saat 08.30’da düzenlenen tutanakta; “22.11.2011 tarihinde Lice İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince … ilçesi, … Köyü kuzey batısında bulunan … Mezrasında icra edilen arama ve tarama faaliyeti sırasında B… Çayı kenarında mezrada bulunan A. Ö. isimli şahsa ait olduğu belirtilen taş evin beş metre kuzeydoğusunda beyaz sera naylonu üzerine iki parça şeklinde kurutulmaya bırakılmış vaziyette kubar esrar maddelerinin olduğunun görülmesi üzerine, Lice Cumhuriyet savcısı F. G. ile görüşüldü. Olay hakkında bilgi verilerek alınan talimat doğrultusunda ev ve müştemilatında aramaya başlanıldı. Arama yapılan konutun kapısı çalınarak içeriden … M. Ö. ve … E. Ş.’in çıktığı, aramada evin eklentisi olan ahır olarak kullanılan bölümde kurutulmuş ve naylon üzerine serili halde net miktarı hassas tartım sonrasında tespit edilecek olan kubar esrar maddesine el konulmuş, … evde bulunan M. Ö. ve E. Ş. isimli şahıslara evin ve kubar esrarın kime ait olduğu sorulduğunda, M. Ö., evin amcası A. Ö.’a ( Birlik köyünde ikamet eder ) ait olduğu, ancak ele geçen uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğunu, E. Ş.’in ise misafir olduğunu belirtmiştir” tespitlerine yer verildiği,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğünce düzenlenen raporda; ele geçen maddelerin THC ( Tetrahydrocannabinol ) ihtiva eden ve esrar elde etmeye elverişli hint keneviri olduğu, evin ahırında ele geçen 88,905 kg hint kenevirinden 35,562 kg, eve yaklaşık beş metre uzaklıktaki yerde serili vaziyette bulunan toplam 27,500 kg hint kenevirinden ise 8,250 kg esrar maddesinin elde edilebileceğinin belirtildiği,
Olay yeri inceleme raporunda; suça konu esrar maddesinin sanığın amcası A. Ö.’a ait, ancak sanık tarafından kullanılan tek katlı bir evin bitişiğinde bulunan ahırda ve bu eve beş metre mesafede serili bulunan sera naylonunun üzerinde ele geçtiği, söz konusu evin … Deresine yetmiş metre mesafede olduğu ve evin çevresinde başka yerleşim yerinin bulunmadığı tespitlerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Hakkındaki kamu davası tefrik edilen sanık E. Ş. aşamalarda özetle; Adana ilinde ikamet ettiğini, suç tarihinden beş gün önce taziye ziyareti için Diyarbakır’a geldiğini, yas evinin E… köyünde olduğunu duyunca anılan köye geldiğini, köyde olduğu sırada diğer sanık M. ile karşılaştığını, M.’un mezrada esrar ektiğini söylediğini ve kendisine mezraya gitmeyi teklif ettiğini, birlikte olay günü yakalandıkları Şenlik mezrasına geldiklerini, burada kurutulmaya bırakılmış hint kenevirlerini gördüğünü, sanık M.’un kendisine “bana yardım et birlikte kurutalım, satınca senin hakkını veririm” dediğini, ilk önce kabul ettiğini, ancak kurutma işleminin uzun süreceğini anlayınca ailesinin izin vermeyeceği düşüncesiyle Adana’ya dönmeye karar verdiğini, ancak akşam geç olduğu için mezrada kaldığını, sabahleyinde jandarma tarafından yakalandıklarını ifade etmiş,
Sanık aşamalarda özetle; Diyarbakır ilinde ikamet ettiğini, amcası olan A.Ö.’dan Lice ilçesi Ergin köyü, Şenlik mezrasında bulunan ev ve tarlalarını kullanmak için izin istediğini, A. Ö.’un ailesiyle Birlik köyünde ikamet ettiğini, amcasının izin vermesi üzerine yaklaşık dört ay önce tarlalara kenevir ektiğini, kendisinin kenevir bitkisi ekeceğinden amcası A.’nin haberi olmadığını, hasat mevsimi geldiğinde kenevirleri topladığını, yakalandığı evin hemen yanında bulunan sera naylonu üzerine kurumaya bıraktığını, kuruyan kenevirleri yine evin bitişiğinde bulunan ahırın içine aldığını, diğer sanık E. Ş.’in kendisine yardım için geldiğini, misafir olduğunu, sekiz yıldır esrar içtiğini, cezaevinde bulunan abisine maddi olarak yardım etmek zorunda olduğunu, esrar içmek ve bir kısmını da satmak için kenevir ektiğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında;
“ ( 3 )Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Aynı kanunun “Etkin pişmanlık” başlıklı 192. maddesi ise;
“ ( 1 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 2 ) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 3 ) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükmünü içermektedir.
Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 12.06.2012 gün ve 670-226 ile 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunda “Etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle, cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır.
Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal olan, sanığın, eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCK’nun 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılmaktadır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCK’nun 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır. Diğer bir anlatımla etkin pişmanlıkta bulunan, uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi veyauyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu ve uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal ve imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ruhsatsız ve ruhsata aykırı olarak imal, ithal, ihraç, ülke içinde satma, satışa arzetme, başkalarına verme, sevketme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da 191. maddede düzenlenen kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde satın alma, kabul etme ve bulundurma suçlarından birinin faili olmalıdır.
2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nun 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Uyuşturucu madde ticareti suçundan hakkında soruşturma başlatılan sanık M. Ö.’un resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak soruşturma makamlarına açıklamalarda bulunduğu uyuşmazlığa konu olayda, diğer şartların gerçekleştiği konusunda bir tereddüt bulunmaması nedeniyle, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, uygulamada en çok tereddüt ve tartışmaya neden olan 5. ve 6. bentte yer alan şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.
Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.
Buna karşılık, failin verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi, verilen bilginin suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkisinin olmaması halinde de etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık M. Ö. hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için yakalandıktan sonra verdiği bilginin suçun ortaya çıkmasında etkili olup olmadığının ele alınması gerekmektedir.
Düzenlenen tutanakların kapsamlarına göre, ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde Lice İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince Lice ilçesi, … köyü kuzey batısında bulunan …mezrasında icra edilen arama ve tarama faaliyeti sırasında Berklin Çayı kenarına 70 metre uzaklıkta bulunan taş evin beş metre kuzeydoğusunda beyaz sera naylonu üzerine kurutulmaya bırakılmış vaziyette kubar esrar maddelerinin olduğunun görüldüğü, durumun Cumhuriyet savcısına bildirildiği, Cumhuriyet savcısının talimatıyla ev ve müştemilatında aramaya yapıldığı, arama sırasında evde sanık M. Ö. ve inceleme dışı sanık E. Ş.ten olduğunun tespit edildiği, yapılan aramada eve bitişik şekildeki ahırda kurutulmuş ve naylon üzerine serili halde 88,905 kg eve yaklaşık 5 metre uzaklıktaki yere serili naylon üzerinde ise toplam 27,500 kg esrar maddesinin ele geçirildiği, uyuşturucunun bulunduğu evin dağlık bir arazide olup, çevresinde ve yakın mesafede yerleşim yerinin bulunmadığı, böylece sanık M.’un üzerine atılı suçun sabit olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde açık ve kesin şekilde ispatlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Suç tarihinde arama ve tarama faaliyeti yürüten kolluk görevlilerince sanıkların yakalandığı eve beş metre mesafede kurutulmak üzerine sera naylonu üzerine kenevir bitkisinin serili olduğunun bizzat görülmesi, Cumhuriyet savcısının talimatıyla yapılan aramada uyuşturucuların ele geçmesi, sanığın da uyuşturucu ile birlikte yakalanması, suça konu kenevir bitkisinin bulunduğu evin çevresinde başka bir yerleşim yerinin bulunmaması karşısında, sanığın yapılan arama işlemi sırasında birlikte yakalandığı uyuşturucunun kendisine ait olduğunu ifade etmesinin suçun ortaya çıkmasında sonuca etkili bir bilgi açıklaması niteliğinde olmadığı, bu nedenle TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının maddi olayda oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi A. K.; “Kolluk görevlilerince yapılan genel denetim sırasında, mezradaki bir evin 5 metre kuzeydoğusunda kurumaya bırakılmış bir miktar kenevir ile evin eklentisi niteliğindeki ahırda çuval içinde esrar ele geçirilmiş; evde bulunan sanık ile hakkındaki mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeyen diğer sanık E. yakalanmıştır.
Sözü edilen ev ve eklentisinin sanığın amcası A.’ye ait olduğu anlaşılmıştır.
Sanık aşamalarda, esrarların kendisine ait olduğunu, bunları amcası Ali’nin tarlasına ektiği kenevirlerden elde ettiğini, diğer sanık E.’in de kurutma ve çuvalların taşıma işlerinde kendisine yardımda bulunduğunu söylemiştir. Bunun üzerine E. de benzer şekilde beyanda bulunmuştur.
Amcasına ait evde geçici olarak kaldığı sırada yakalanan sanık, evin dışında ve ahırda ele geçirilen esrarla ilgisi olduğuna ilişkin şüphe dışında delil bulunmadığı aşamada, hem kendi suçunu ikrar etmiş, hem de diğer sanık E.’in suçla ilgisini açıklamıştır. Böylece gerek kendisinin gerekse E.’in suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında etkin pişmanlığı nedeniyle TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerekir” düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle itirazın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.06.2013 gün ve 25291-5082 bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Usul ve kanuna uygun bulunan Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.07.2012 gün ve 11-338 sayılı kararının ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.05.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.