
6136 Sayılı Yasa Kapsamında RUHSATSIZ SİLAH SATIN ALMA-BULUNDURMA-TAŞIMA ve SİLAH TİCARETİ SUÇLARI
21 Nisan 2025Temel Vergi Kanunları: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’udur. Diğer Vergi Kanunları: 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu, 492 sayılı Harçlar Kanunu, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu (BSMV, Özel İletişim Vergisi, Konaklama Vergisi), 5602 sayılı Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu, 210 sayılı Değerli Kağıtlar Kanunu, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’dur. İlgili diğer kanunlar ise; 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme Ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu, 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu, 4562 sayılı Organize sanayi Bölgeleri Kanunu, 3568 sayılı SM, SMMM ve YMM Kanunu, 3100 sayılı Ödeme Kaydedici Cihaz Kullanımı Hakkında Kanun’udur.
VERGİ İLE İLGİLİ GENEL AÇIKLAMALAR:
Vergi; devletin, kamusal gereksinimlerinin karşılanması için egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı iradesiyle kişilere yüklediği kamu alacağıdır. Anayasanın 73.maddesi uyarınca, Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği, yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir. Verginin özel kesimden kamu kesimine bir aktarım olması kural olmakla birlikte bu kural mutlak değildir. Örneğin; devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ticari, sınai ve zirai işletmeler iktisadi kamu kuruluşlarıdır ki 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca özel kesimde olmayan bu hukuk kişileri de vergi mükellefidirler. (KVK, m.2/3). Vergi alacağını doğması için o işlemin-eylemin ilgili kanunun konusuna girmesi gerekir. Verginin konusu, üzerine vergi konulan ve doğrudan ya da dolaylı olarak verginin kaynağını oluşturan iktisadi kıymet veya servet niteliğindeki unsurlardır. Verginin konusu mal, hizmet, gelir, servet, fiil, olay vb. olabilir. (Dn.7.D.29.05.2007 T.2006/2178 E.2007/2547 K., BATI a.g.e.s.72) Vergi kanununun uygulanmasına Bütçe Kanununda izin verilmiş olması gerekir. Belli bir mali yılda tahsil edilecek vergilerin o yıl Bütçe Kanunu’nda C Cetvelinde yer alması gerekir. (Ön İzin İlkesi) Vergi Hukuku; gerçek veya tüzel kişiler ile devlet arasındaki hukuksal zora dayalı vergisel ilişkinin ve vergi ödevinin niteliğine, vergi borcunun doğmasına ve ortadan kalkmasına ilişkin maddi ve şekli kuralların bütününü ifade eder. Vergi Kanunları, kanunda açık belirtilmiş bir yürürlük tarihi varsa bu tarihten, açıkça yazılmış bir yürürlük tarihi olmaması durumunda resmi gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Kural olarak geçmişe etkili olacak şekilde yürürlüğe konulması olanaklı değildir. Ancak, vergi hukukunda kanunların zaman zaman geçmişe etkili olacak şekilde değiştirildiği de görülmektedir. 213 sy. VUK md 3/A-2 fıkrası gereğince ” Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır”. Bu yorumda, lafzi, amaçsal, tarihi ve sistematik yorum yöntemleri dikkate alınır. Vergide kıyas yasağı ilkesi gereğince, kanun koyucunun bir olay veya durum hakkında vergi konusu olarak hüküm kurmadığı hallerde, verginin konusuna dahil edilen diğer olay veya durumlar kıyas edilemez ve bu hükümler kıyasen hakkında düzenleme olmayan hususlara uygulanamaz. Yine VUK m.3/B gereğince, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. VUK md 19 a göre, vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları vuku veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. GVK açısından gelir verginin konusu iken gelirin elde edilmesi vergiyi doğuran olaydır. KDV ye tabi bir mal teslim edilmişse veya hizmetin ifası gerçekleştirilmişse, bu teslim veya ifa ile ilgili fatura veya benzeri belge sonraki aylarda hiç düzenlenmese bile işlemin gerçekleştiği ay itibariyle KDV doğacaktır. Vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi için söz konusu olayın mutlak surette hukuka uygun bir şekilde gerçekleşmesi gerekmez. Zira VUK m.9/2 gereğince, vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş olması, mükellefiyet ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz. Vergi konusunun verginin hesaplanmasına esas alınan değer ya da miktarına matrah adı verilir. Vergiyi doğuran bir olay meydana gelmekle vergi borcu doğacak olsa da bunun hüküm ifade edebilmesi için, matrahın tespit edilmesi ve verginin, tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamalarından geçmesi gerekir. Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir. Tarh işlemi bir idari işlem olduğundan, idari işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarını taşıması gerekir. GVK m.83/1 gereğince, gelir vergisi mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. KVK m.14/1 gereğince, kurumlar vergisi, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur ve beyanname, ilgili bulunduğu hesap döneminin sonuçlarını içerir. KDVK m.40/1 gereğince, KDV, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça mükelleflerin yazılı beyanları üzerine tarh olunur. VUK m.2 de gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin bu kanuna tabi olmadığı düzenlendiğinden, gümrük vergilerine ilişkim 4458 sy Gümrük Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Gümrük vergisinde tarh işlemi gümrük beyannamesinin verilmesiyle başlayıp, beyannamenin kabulü, tescil edilmesi, beyanın kontrolü ve verginin hesaplanması aşamalarıyla tamamlanır ve tarh işlemi gümrük vergisi mükelleflerinin her birine tek tek uygulanır. Beyan üzerinden alınan vergiler, tahakkuk fişi ile tarh ve tahakkuk ettirilir. Beyanda dayalı tarh usulünde, vergilendirme sürecinde yer alan idari işlemlerden tarh ve tahakkuk işlemleri aynı anda gerçekleşir ve istisnai hükümler saklı kalmak üzere, ayrı bir tebliğ işlemine gerek kalmaz. Mükelleflerin kendi beyanlarına karşı dava açamayacakları şeklindeki kuralın ilk istisnası, vergi hatalarıdır. Vergi hatasının varlığı halinde, beyanname mükellef tarafından verilmiş olsa bile dava yoluna gidilebilinir. İkinci istisna ise ihtirazi kayıtla beyandır. İhtirazi kayıtla beyan; mükellef tarafından vergi idaresine verilen vergi beyannamesine çekince koyulması, beyan edilmesi icap eden matrahın beyan edilmek istenen matrah olmadığı yolunda bilgi düşülmesi yöntemidir. İYUK m.24/4 gereğince, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davaların tahsil işlemini durdurmayacağı, ancak bunlar hakkında YD talep edilebileceği ve ihtirazi kayıtla beyan usulü ve bu beyana karşı dava açılabileceği kabul edilmiştir. (Dn. VDDK 17.04.2019 T.2019/254 E.2019/323 K.) İkmalen Vergi Tarhı (VUK m.29/1); her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir. Daha önce bir tarhiyat yapılmış olması şartı ile, mutlaka bir verginin alınmış olmasını ifade etmemektedir. Matrah zarar olsa bile, olumsuz anlamda bir tarh yine de yapılmış olur ve tahakkuk fişi düzenlenir. Bu nedenle beyannamede zarar bildirilmesi veya gösterilen matraha indirimler dolayısıyla vergi isabet etmemesi halinde de ikmalen tarhiyat yapılabilir. (Özbalcı.s.212). Verginin idarece tarhı (VUK m.30/1-2) ;VUK un 29 ve 30. maddeleri dışında kalan hallerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine yüklenen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.. Bu takdirde vergi, Kanunun 131. maddesi gereğince vergi dairesi tarafından düzenlenen yoklama fişine dayanılarak tarh edilir. Resen Vergi Tarhı ise (VUK m.30/1.c.1); vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. Aşağıdaki hallerden herhangi birinin bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilir;
- Vergi Beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi,
- Vergi beyannamesinin kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgilerin gösterilmemiş olması,
- VUK a göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin veya bir kısmının tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olması,
- Tutulması zorunlu defterlerin hepsinin veya bir kısmının vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi,
- Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması sebebiyle ihticaca salih (delil değerinde) bulunmaması,
- Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması,
- VUK un mükerrer 227.maddesi gereğince 3568 sy Kanuna göre yetki almış meslek mensuplarına imzalattırma mecburiyeti getirilen beyanname ve eklerinin imzalattırılmaması veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi.
VUK m.30/3 gereğince, vergi beyannamesi kanuni veya ek süreler içinde verilmekle beraber beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgiler gösterilmemiş bulunursa, mükellefe, takdir komisyonu tarafından 15 günden az olmamak üzere bir mühlet verilerek vergi matrahına ilişkin bilgileri vermeye ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet edilir. Bu davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse, defter ve vesikalar ihticaca salih bulunmak kaydıyla, mükellefe takdir olunacak matrah, defter ve vesikaların kayıtlarına göre tespit olunacak miktardan fazla olamaz. VUK m.30/4 e göre, kanuni süresi içerisinde verilmemiş olmakla birlikte, matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmeden veya incelemeye başlamadan beyanname verilmesi halinde ise, farkı durum oluşur. Vergi beyannamesini kanuni süresi geçtikten sonra kendiliğinden vermiş olanlara bu beyannamede gösterdikleri matrah üzerinden resen gerekli tarhiyat yapılır ve bu beyannameler resen takdir için takdir komisyonuna sevk edilmez. Ancak, vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra kendiliğinden verilen beyannameler için Kanunun bu hükmü uygulanmaz. VUK m.3/B gereğince, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. VUK m 34 e göre, verginin resen veya ikmalen tarh edildiği durumlarda, tarh edilen vergi ile bu vergiye bağlı olarak kesilen cezalar ilgilisine vergi/ceza ihbarnamesi yoluyla tebliğ edilir. Türü ve doğuşu ayrı olan vergiler için ayrı ihbarnameler tanzim edilmesi kanuni zorunluluktur. VUK m 35 te resen veya ikmalen tarh edilen vergilerin tebliğ edileceği ihbarnamelerde bulunması zorunlu unsurlar tek tek sayılmıştır. Bu unsurlardan herhangi biri bünyesinde mevcut olmayan ihbarnameler geçersiz olacaktır. Takdir komisyonunun kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın veya resen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye eklenmesi gerekmektedir.
Beyana dayalı tarhiyatta, tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamaları aynı anda tamamlanmış olur. Ancak resen veya ikmalen tarhiyat durumunda, tarh edilen vergiye karşı mükelleflerin yasal hakları olduğu için, vergi tarh aşamasında tahakkuk etmez. Tarh edilen verginin ihbarnameye bağlanması esas olduğundan, mutlaka tebliği de gerekir. Mükellefin tutumuna göre, ihbarnamelere dava açıp açmama, tarhiyat öncesi veya sonrası uzlaşma talebinde bulunma vs. veya açılan davanın sonucunda ret kararı verilmesi, kanun yollarında ret verilen kararın onanması gibi hallerde tarh eden vergi tahakkuk edip kesinleşir veya tamamen terkin edilir.
Vergi hukukundan kaynaklanan işlemlerin tebliğinde Tebligat Kanunu hükümleri değil, 213 sayılı VUK un 93 vd. hükümlerinde düzenlenen tebliğ hükümlerinin dikkate alınması gerekir. Tebligat Kanunu hükümleri ancak VUK ta hüküm bulunmayan hallerde dikkate alınır. Posta yoluyla, ilan yoluyla, memur eliyle veya elektronik ortamda tebliğ yapılabilir. Tebliğ, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.
VUK m.22 gereğince, tahakkuk; tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.
AVUKATLARIN VERGİLENDİRİLMESİ :
TDK ya göre, avukat; hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimsedir.1136 sy Avukatlık Kanunu m 35/1 gereğince, kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir. Avukatlık yasa gereğince kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Her avukat, levhaya yazıldığı tarihten itibaren üç ay içinde baro bölgesinde bir büro kurmak zorundadır. İş gören avukat, işveren avukatla akdettiği yazılı sözleşme ile üstlendiği işi yerine getiren avukattır. Bir faaliyetin serbest meslek olarak kabul edilebilmesi için;
- Sermayeden ziyade şahsi mesaiye dayanması,
- İlmi veya mesleki bilgiye veya bir ihtisasa dayanması,
- Ticari mahiyette olmaması,
- Bir işverene tabi olmadan şahsi sorumluluk altında yapılması,
- Kendi nam ve hesabına yapılması gerekir.
GVK m.66/1 gereğince, serbest meslek faaliyetini mutat (=her zaman) meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabı olarak kabul edilir. Kanun hükümleri uyarınca, gelir vergisi uygulamasında bir ödemenin, ücret olarak kabul edilebilmesi için hizmet erbabının işverene tabi olması, belli bir iş yerine bağlı olarak çalışması ve hizmetin karşılığında, nakit veya ayın olarak yapılan bir ödeme veya hizmet erbabına sağlanan ve parayla temsil edilebilen bir menfaat olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Nitekim GVK nın serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin hükümlerine yönelik olarak yayımlanan 221 seri no’lu gelir vergisi genel tebliğinde de gerek ücretin gerek serbest meslek kazancının emeğe dayanan gelir unsurları olduğu, serbest meslek kazançlarında emeğin, bir iş verene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına değerlendirildiği, bir işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışılması halinde elde edilen gelirin ücret olduğu, ücret ile serbest meslek kazancı ayrımındaki temel ölçütün işyerine bağlılık ve işverene tabilik olduğu, iş yerine bağlılıktan maksadın, kendisine ait olmayan bir organizasyonun iş yerinde çalışılması, işverene tabilikten maksadın ise işverenin hizmetli üzerinde hiyerarşik bir kontrol ve yaptırım uygulama hakkının bulunması olduğu, bu unsurların bulunmaması halinde, gelir vergisi açısından işverene tabi olarak işveren-hizmetli ilişkisinden bahsedilemeyeceği belirtilmiştir. Buna ilaveten, yukarıda anılan kanun ve genel tebliğe göre serbest meslek erbabı olan bir kimsenin mesleğinden başka ticari, zirai veya ücret gibi bir gelir getiren iş veya görev ile devamlı olarak uğraşmasının da onun serbest meslek erbabı olma niteliğini değiştirmeyeceği açıktır. (Dn. 23.06.2015 T. 2013/4591 E.2015/4983 K.)
Vergi mükellefiyeti tesis edilmesi bildirim üzerine yapılmakla birlikte, bu bildirim sonrasında, bildirimin doğruluğunu teyit etmek maksadıyla vergi idaresi tarafından bir yoklama memuru görevlendirilerek ilgili adrese gönderilir. Adreste gerekli incelemeleri yapan yoklama memuru tarafından bir yoklama fişi düzenlenir ve bir örneği de bildirimi yapana-mükellefe verilir. Bu şekilde vergi mükellefiyetinin tesisi tamamlanır. İşe başlama bildiriminin süresinde yapılmaması veya hiç yapılmaması durumunda VUK m 352 gereğince 1.derece usulsüzlük cezası kesilir. VUK m 5/4 gereğince, avukatların işe başlama bildiriminin verilmesinden sonra vergi levhasını almaları da zorunludur. Baroya kaydolma işe başlamadan sayılan hallerden olmakla birlikte faaliyete fiili olarak başlanmadığı durumlarda mükellefiyet tesis ettirmeye dönük olarak işe başlama bildiriminde bulunulmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak CMK sistemine kaydolmak adına baroya başvurularak sisteme dahil olunması faaliyete başlanıldığı anlamına geleceğinden, sisteme dahil olunan, yani faaliyete başlanan tarihten itibaren 10 gün içinde, işe başlama bildiriminde bulunulması gerekir. Yine adli yardım listesine kaydolunmasından itibaren 10 gün içerisinde işe başlama bildiriminde bulunulması gerekir.
Bir avukatın GVK md 61 ve devamı gereğince ücretli olarak çalışması durumunda elde ettiği ücret gelirinin gelir vergisine tabidir. Bu verginin işveren tarafından beyan edilerek ödenmesi gerekir. GVK m 5/1,c-1 gereğince mükellefler 2. maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Ücretli çalışan avukata işveren avukat tarafından ücret dışında ödenen başarı pirimi, ikramiye, avukatlık ücretinden belirli bir yüzde şeklindeki ödemelerin, işveren avukat tarafından ücretli avukatın bordrosuna ilave edilerek vergilendirilmesi gerekir. Ücretli çalışan avukat, işveren avukattan bağımsız olarak, kendi nam ve hesabına ve süreklilik arz etmeyecek şekilde bir avukatlık hizmeti vermesi karşılığında kazanç elde ederse buna arızi serbest meslek kazancı denir ve işe başlama bildiriminde bulunularak mükellef olunmasına ve mükellefiyetin şekli yükümlülüklerinin yerine getirilmesine (makbuz kesme) gerek olmaz. Şartları varsa GVK m 94 gereği bürüt ücretin %20 si tutarında gelir vergisi tevkifatı (stopaj) yapılması gerekir. Bir yıl içinde birden fazla veya izleyen yıllardan süreklilik arz edecek şekilde avukatlık hizmeti verilmesi halinde arızi serbest meslek faaliyetinden bahsedilemez. Yine GVK m 82 gereğince bir yılda elde edilen kazançlar toplamının her yıl belirlenen tutarı aşması durumunda, aşan kısmın vergilendirileceği bilinmelidir. İşe başlama bildiriminin yapılmasında, sürekli olarak faaliyet gösterme kasıt ve niyeti irdelenmektedir. Ücret karşılığı iş gören avukat olarak çalışılması durumunda serbest meslek kazancından değil, ücret gelirinden bahsedilir.
Verginin konusuna girecek olan vergi şahsidir, safidir, yıllıktır ve gelirin elde edilmesi gerekir. GVK m 2, ticari kazanç, zirai kazanç, sınai kazanç, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı, serbest meslek kazancı ve ücretler olmak üzere 7 ayrı gelir unsuruna yer vermiştir. Gelir vergisi kural olarak yükümlünün veya sorumlunun beyanı üzerine tarh edilir. Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı, cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu kanunun ticari veya meslek kazancın tespitine ilişkin hükümleri uyarınca ilgili hesap döneminin ilk 9 ayı için belirlenen 3 er aylık dönem kazançları üzerinden 103 .maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler.
Serbest Meslek Kazancı : GVK m 67/1 gereğince, serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır. Avukatlık Yasasının m 163/1.c.2 gereğince, avukatlık sözleşmesinin belli bir hukuki yardımı ve meblağı yahut değeri kapsaması gerekir. Değerden kasıt, işin sonucu olarak müvekkile kalacak olan nakdi tutarın belli bir bölümü veya ayni şeyin belli bir yüzdesinin karşılığı olan nakit tutarı ifade eder. Avukatın ücretinin ayın olarak belirlenmesi olanaklı değildir. Ücretin mutlak surette para olarak belirlenmesi gerekmektedir. GVK m 67/1 gereğince avukatın serbest meslek kazancı, paradır. Öyle ki avukat, altın, tahvil, bono, hisse senedi gibi menkul değerleri ücret olarak kararlaştıramaz.
Avukat, üstlenmiş olduğu işi başından sonuna kadar tamamlamış da olsa, arada müvekkili ile akdedilmiş bir hizmet sözleşmesi de olsa, yapılan hizmetin karşılığı olarak ücrete hak kazanmış da olsa, bu geliri elde etmedikçe gelir vergisi ödeme yükümlülüğü altına girmez. Gelirin elde edilmemiş olması, mükellefiyetten doğan diğer ödevlerin yerine getirilmesine (serbest meslek kazanç defteri tutma, beyanname verme vs) engel değildir. Bu halde yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeli ancak almaya hak kazanıldığı halde tahsil edilemeyen alacak kalemleri matrahın hesabında dikkate alınmamalıdır.
Serbest meslek erbabı için;
- 1-) Ittıla hasıl etmeleri kaydıyla namlarına, kamu müessesine, icra dairesine, bankaya, notere veya postaya para yatırılması tahsilat hükmündedir. İcra dairesine paranın öğrenmekle avukat, parayı tahsil etmiş kabul edilir.
- 2-) Serbest meslek kazancı olarak doğan alacağın başka bir şahsa temliki veya müşterisine olan borcu ile takası, tahsil hükmündedir. Temlikin ivazlı olup olmadığına bakılmaz. İvazlı temliklerde ivazın tahsil şartı da aranmaz. Bu halde paranın ödendiği değil, temlikin yapıldığı tarihte tahsilat gerçekleştirilmiş kabul edilir. Avukatların ayın olarak tahsilat yapma hakları yoktur ancak ayın olarak tahsilat yapılması durumunda da bunun vergilendirilmesi gerekmektedir.
GVK m 67/1 gereğince, bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler hasılatı oluşturur. Avukatın şartları oluşması halinde ücretsiz dava alması durumunda bu hali bağlı bulunan baro yönetim kuruluna bildirmesi gerekir. Müvekkilin otelin avukatlık ücreti mukabilinde avukatın tatil yapması halinde, bu konaklama bedeli avukatın hasılatı olarak kabul edilir. Dava harcı, gider avansı, keşif ücret vs. bedeller, hasılat olarak değerlendirilmez. Bunlar için makbuz düzenlenmesi gerekmez. Yol ücreti, konaklama bedeli, yemek bedeli vs. müvekkile verilen hizmetin karşılığı olarak harcansa dahi, hasılat olarak kabul edilir ve gelir vergisi matrahına ilave edilir. (Afyonkarahisar Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğünün 22.7.2011 T. B.07.4.DEF.0.3.10.00-193-845-26 sy özelgesi). Avukat, sahip olduğu ve amortismana tabi olan iktisadi kıymetlerini (araba, büro mobilyası, teknolojik ürünler vs.) satacak olursa, VUK gereğince hesaplanan müspet fark, hasılat olarak kabul edilir ve serbest meslek kazancına dahil edilir. Serbest meslek kazancı olarak doğan alacağın, başka bir şahsa temliki veya müvekkiline olan borcu ile takası da tahsil hükmünde olup temlik veya takas edilen tutar, hasılat olarak kabul edilir. İvazlı temliklerde, ivazın tahsil şartı aranmaz. Yabancı para ile yapılan ödemeler de yine hasılat olup, ödeme gününün borsa rayici, borsa rayici yoksa hazine ve maliye bakanlığınca tespit edilecek kur üzerinden Türk parasına çevrilerek vergiye tabi olur. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur hazine ve maliye bakanlığınca tespit olunur. Avukat işle ilgili giderleri karşılamak üzere, avans isteyebilir. Avansın işin gereğini çok aşmamasına, avanstan yapılan harcamaların müvekkile zaman zaman bildirilmesine ve işin sonunda avanstan kalan paranın müvekkile geri verilmesine dikkat edilir. Alınan avanslardan yargılama gideri ve resmi kurum ödemeleri yapıldığı takdirde, bunların hasılata dahil edilmemesi, yol parası vs gider karşılıklarının ise harcama tarihi itibariyle serbest makbuzu düzenlenerek vergilendirilmesi gerekir. Serbest meslek kazancı nedeniyle ödenecek gelir vergisi safi kazanç üzerinden ödenir. GVK m 68 de yazılı giderlerin hasılattan indirilebilmesi için mutlaka belgelendirilmiş giderler olması gerekir. Faturası olmayan ofis bilgisayarı gider olarak gösterilemez. Fiş içeriğindeki harcama serbest meslek faaliyeti ile ilgiliyse, gider olarak kullanılabilir. Ofis kirası, ofisin bulunduğu iş merkezi veya apartmanın aidatı, elektrik, su, doğalgaz, telefon faturası, kırtasiye masrafları, mesleki faaliyetle ilgili taşıt vs alımı dolayısıyla katlanılan borçlara ödenen faizler, ofis onarım giderleri, ölçülü olması şartıyla temsil ve ağırlama bedelleri gider olarak gösterilebilir. Ancak gider konusu yapılacak ödemenin mutlak surette mesleki kazancın elde edilmesi amacıyla yapılması gerekir. Bu bakımdan mükellefin kendi anlatımını içeren tutanak, delil kabul edilir. İkametgahlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamını gider olarak gösterebilirlerse de, ısıtma, elektrik, telefon vs. diğer giderlerin ancak yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar, kira yerine amortismanı gider olarak gösterebilirler. İkametgahı kendi mülkü olup da bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, amortismanın ancak yarısını gider olarak gösterebilirler. Çekilen kredinin şahsi harcamalar için kullanılması durumunda buna ilişkin faizler de gider olarak gösterilemez. Avukat yanında çalışan personele ödenen ücretlerin ve ücret olarak kabul edilen diğer ödemelerin gider olarak gösterilmesi mümkündür. İş yeri kirasının izleyen yılları da kapsayacak şekilde peşin olarak ödenmesi halinde, bu tutarlar ödemenin yapıldığı yılın gideri olarak kabul edilir. Avukatın, ister kendine ait mülk olsun isterse kiralık olarak kullandığı mülk olsun, iş yerinin bir bölümünü başka bir avukata kiraladığı hallerde, kiraya veren avukat açısından elde edilen kira geliri GVK m 70 uyarınca, gayrimenkul sermaye iradı kabul edilir. Bu halde, alt kiracı avukat, yapacağı kira ödemesi üzerinden GVK m 94 gereğince brüt kira bedelinin %20 si kadar kiraya veren avukatın gelir vergisinden mahsup edilmek üzere stopaj yaparak ödemek zorundadır. Kiraya veren avukat da, elde ettiği kira gelirini, yıllık gelir vergisi beyannamesinde gayrimenkul sermaye iradı olarak beyan edip, gelir vergisi ödemek zorundadır. Alt kiralama yoluyla kira bedeli ödeyen avukat da ödediği bu tutarın tamamını gider olarak gösterebilir.
Çalıştırılan personelin barınma-yiyecek giderleri, personelin tedavi ve ilaç giderleri için ödenen bedeller, SGK ya ödenen sigorta primleri, giyim masrafları, hasılattan indirilebilir. Sosyal güvenlik primleri ancak fiilen ödendiği yılda gider konusu yapılabilir. Bu primlerin geç ödenmesi sebebiyle ödenen gecikme zammı, gider olarak gösterilemez. Avukatın kendi giyim harcamalarını gider olarak gösterilmesi mümkün değildir. Ancak, duruşmalarda giymesi için kullandığı cübbe için ödediği bedeli gider olarak göstermesi olanaklıdır. Hasılattan indirilecek olan yemek bedellerinin çalışılan günlere ait olması ve her yıl belirlenen tutarları aşmaması gerekir. Avukatın seyahat ve konaklama giderlerini hasılattan indirebilmesi için, seyahatin serbest meslek faaliyetinin icrası ile ilgili olması, yapılan yol ve konaklama bedelinin müvekkilden alınmamış ve kendisi tarafından karşılanmış olması, yapılan iş ile seyahat süresi arasında uyum olmalı ve yapılan harcamaların belgeye dayanması gerekir. Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için VUK hükümlerine göre ayrılan amortismanlar (yıpranma payı) hasılattan indirilebilir. Bu varlıkların bir yıldan fazla kullanılabilir olması-Yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz kalabilecek nitelikte olması-değerleme gününde envantere dahil ve kullanıma hazır olması-iktisadi kıymet değerinin her yıl belirlenen tutarı aşması gerekir. Mesleki faaliyet için değil de, şahsi kullanım için alınan varlıklar, hasılattan düşülemez. Deprem, sel vs gibi afetler sebebiyle tamamen veya kısmen zarara uğrayan, mesleki faaliyet için kullanılan varlıklar için alınan sigorta tazminatının, amortisman çıktıktan sonra kalan değerden eksik olması durumunda, oluşan farkın gider olarak gösterilmesi mümkündür. Serbest meslek faaliyetinin icrası için kullanılan taşıtlar için yapılan masraflar (tamir, bakım, onarım, benzin, kasko ve sigorta bedelleri gibi) gider olarak gösterilebilir. Ödenen MTV gider olarak gösterilemez. Çevrimiçi yayınlar, kitaplar, dergiler vs. için ödenen bedeller, matbu bir çalışma olmasa da yayın kapsamında olmak kaydıyla gider olarak gösterilebilir. Günlük gazeteler ile aylık dergiler, içerik olarak mesleki faaliyetin ifasına ilişkin olsa dahi gider olarak gösterilmesi olanaklı değildir. Mesleğin icrasına yardımcı olmak adına kullanılan icra programları, içtihat programları ve büro otomasyon programlar vs bunlara ilişkin servis ve yenileme bedelleri hasılattan indirilebilir. Serbest muhasebeci mali müşavirden alınan hizmet nedeniyle ödenen bedeller de hasılattan indirilebilir.
Diksiyon kursuna ödenen bedel de gider olarak gösterilebilir. Ofis temizlik hizmeti bedeli de gider olarak belirtilebilir. Özel sigorta kuruluşlarına veya emeklilik kuruluşlarına ihtiyari olarak ödenen bedeller, gider olarak gösterilemez. Baroya ödenen aidatlar, gider olarak gösterilebilir. Mülkiyeti kendisine ait olan ofis için, ödenen emlak vergisi ve çevre temizlik vergisi de gider olarak gösterilebilir. Baro pulu gider olarak gösterilebilir ancak pul bedelinin müvekkile yansıtılmaması gerekir. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak hasılattan indirilemez. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi bedeller indirim olarak gösterilebilir. İş veren avukatın yanında çalıştırdığı ücreti avukatın yasaya aykırı işlemleri sebebiyle, işveren avukatın şahsi kusurundan kaynaklanmaması ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince zarar gören müvekkile ödenen tazminat bedeli, gider olarak gösterilebilir. Haklı bir neden olmaksızın istifa eden avukatın aldığı parayı müvekkile iade etmesi durumunda, bu bedel de gider olarak gösterilebilir. Adli yardım bürosunca görevlendirilen avukatın işi reddetmesi üzerine 15 gün içerisinde tarifede belirtilen ve baroya ödenen bedeli gider olarak göstermesi mümkündür. Mesleki sorumluluk sigortası için ödenen bedeller, indirim olarak yazılamaz ancak gider olarak gösterilebilir. Mükellefin beyan edilen gelirinin %10 unu aşmaması, eğitim ve sağlık hizmetinin Türkiye’de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle bu hizmetten yararlanıp ödeme yapıldığının tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamaları indirim konusu yapılabilir. Çalışma gücünün asgari %80 inini kaybedenler 1.derece, %60 ını kaybedenler 2.derece ve %40 ını kaybedenler 3. derecede engelli kabul edilir ve beyan edilen gelirlerine yıllık engellilik indirimi tutarları kadar indirim uygulanır. Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler ile kamu yararına çalışan dernekler ve Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yıllık toplamı beyan edilecek gelirin %5 ini, kalkınmada öncelikli yöreler için %10 unu aşmamak üzere, makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların tamamı indirim konusu yapılabilir.
Katma Değer Vergisi (KDV) : Serbest meslek erbabı olarak elde edilen kazançlar 193 sy GVK anlamında gelir vergisine tabi olduğu gibi, 3065 sy KDVK gereğince ayrıca KDV ye tabidir. Serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, KDV ya tabidir. Avukatın henüz avukatlık ücretini almamış olmakla birlikte, takip ettiği bir davanın kesin hükümle sonuçlanmasıyla birlikte, hizmet verilmiş, yani tamamlanmış olacağı için KDV açısından vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş sayılacaktır. AAÜT m 2 gereğince, bu tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler karşılığıdır. Avukatlık ücreti bu bağlamda, tüm süreci kapsayan bir ücrettir. KDVK m 10 gereğince, hizmetin yapılmasıyla vergiyi doğuran olay gerçekleşir. İcra dosyalarında ise infazın gerçekleştirilmesi halinde hizmet yapılmış sayılır ve vergiyi doğuran olay ancak bu aşamada gerçekleşir. (Gelir İdaresi Başkanlığı 2010/1 sıra no’lu Vergi Denetimi ve Koordinasyonu İç Genelgesi) Avukat tarafından hiç gelir elde edilmemesi ve davanın veya icra dosyasının derdest olması durumlarının birlikte var olması halinde KDV tahakkuk ettirilmesi ve ödenmesi gerekmez. Dava kesin hükümle sonuçlandığı veya icra dosyası infaz edildiği halde avukatlık ücreti tahsil edilmemiş olursa, gelir vergisi ödenmesi gerekmeyecekse de bu aşamada artık hizmet tamamlandığı için, KDV yönünden vergiyi doğuran olay gerçekleşir. Bu halde KDV hesaplanmalı ve KDV beyannamesi ile beyan edilerek tarh ve tahakkuk ettirilmeli ve ilgili KDV ödenmelidir. KDV açısından tahsilat değil tahakkuk esası geçerlidir. Avukatlık ücreti tahsil edilemediği halde kesin hükümle sonuçlanan dosyalarda KDV hesaplamak adına düzenlenecek serbest meslek makbuzlarına, Bedeli Tahsil Edilmemiştir yazılması halinde söz konusu makbuz hasılat olarak kabul edilmez ve gelir vergisi açısından matraha ilave edilmez. Avukatlık ücretinin daha sonra tahsil edilmesi halinde 2.bir makbuz düzenlenerek ilk makbuza atıf yapılır ve bu sefer de KDV hesaplanmayarak sadece gelir vergisi açısından hasılat belirlenir. Avukatın ücretsiz olarak iş takibi hakkı olmakla birlikte bu hak, KDV bakımından bir muafiyet tanımamaktadır. Ücretsiz veya avukatlık ücret sözleşmesi ile rakam belirlenmeyen hizmetlerde, AAÜT de o işin karşılığı olarak öngörülen asgari tutar üzerinden, işin kesin hükümle sonuçlandığı tarihte KDV tahakkuk ettirilmelidir. Tahsilat yapılması durumunda, ödemeyi yapan adına iki nüsha olarak serbest meslek makbuzunun tahsilat tarihi itibariyle düzenlenmesi gerekir. Tüm ücretin değil de ücretin bir kısmının tahsil edildiği durumda da sonuç değişmez. KDVK m 10/b bunu emretmektedir. Avukatlık hizmetleri için belirlenen KDV oranı %20 dir. Ancak;
- Aile mahkemelerinin görev alanına giren davalar ve işler,
- Tüketici mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işler,
- Çocuk mahkemelerinin görev alanına giren davalar ve işler,
- Vesayet davaları ve işleri,
- Yukarıda sayılan bu davalara bağlı kanun yolları,
- İş uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabuluculuk kapsamında verilen taraf vekilliği hizmeti,
- Yukarıda sayılanlara bağlı ilamlı icra takipleri kapsamında verilen avukatlık hizmetleri,
- 6100 sy HMK ve 1136 sy Avukatlık Kanununda yer alan adli yardım ve adli müzaharet hükümleri kapsamında verilen avukatlık hizmetleri %10 KDV ye tabidir.
Tüketici Hakem Heyetleri mahkeme olmadığından, anlaşılan vekalet ücretleri %20 KDV ye tabidir. Ancak hakem heyeti kararlarının iptali için tüketici mahkemelerinde açılacak davalarda hesaplanacak avukatlık ücretinde KDV %10 olarak dikkate alınır.
01.12.2022 tarihinden itibaren verilmesi gereken KDV beyannamelerinin verilme ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin ilgili vergilendirme dönemini takip eden ayın 28.günü sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir.
Karşı taraf vekalet ücreti, icra vekalet ücreti ile beraat vekalet ücreti ödemesini yapanların KDV uygulama genel tebliğinde sayılanlardan olduğu durumlarda, GİB tarafından verilen özelge ile tevkifat (kesinti) yapılmaya devam edilmektedir. Bu uygulama mevzuata aykırı olmakla birlikte, iptal davasına konu edilebilir.
CMK gereği görevlendirilen müdafi ve vekillere yapılan ödemeler, karşı taraf vekalet ücretleri gibi yargılama giderinden sayılmaktadır. Aynı zamanda serbest meslek kazancı olarak kabul edilmektedir.
Damga vergisi, üretimden tüketime kadar uzanan süreç içinde mal, hizmet ve servetlerin el değiştirmesi nedeniyle yapılan işlemlere resmi bir kimlik kazandırmak amacıyla düzenlenen evraklar üzerinden alınan bir tüketim vergisidir. Kanunda resmi daire olarak kabul edilen yerlerin avukatlığını üstlenmiş olanlara yapılacak olan avukatlık ücreti ödemelerinde binde 9,48 oranında damga vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir. İşyeri olarak kullanılmak amacıyla serbest meslek erbabı olanlarca kiralanan gayrimenkuller dolayısıyla düzenlenen kiraz sözleşmeleri de damga vergisine tabidir. Gerçek kişilerce meslek olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadi işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira sözleşmeleri 2 sayılı tabloda yer aldığından damga vergisinden muaftır. Ancak ikamet amaçlı kiralanan mesken vasıflı yerlerin aynı zamanda iş yeri olarak kullanıldığı hallerde, akdedilen kira sözleşmesi üzerinden damga vergisi alınması gerekmektedir. İşyeri kira sözleşmelerinden kaynaklanan damga vergileri yıllık kira bedelinin binde 1,89 dur.
Tarh (Tahakkuk) Zamanaşımı : VUK m 114/1 gereğince , vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. VUK m 138/2 uyarınca, tarh veya tahakkuk zamanaşımına uğrayan bir vergiyle ilgili olarak vergi ihbarnamesi gönderme yetkisi kalmayan vergi idaresi, ayrıca söz konusu zamanaşımı süresinin dolduğu döneme ilişkin olarak vergi incelemesi de yapamaz. Zamanaşımı süresinin başlangıcında vergiyi doğuran olay esas alınır. Tahsil ve elde etme ile vergiyi doğuran olay gerçekleştiğinden, takip eden yılın ilk gününden başlamak üzere 5 yıllık zamanaşımı süresi başlar. VUK m 112/2 gereğince, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Takdir komisyonuna sevk nedeniyle duran zamanaşımı süresi, kararın vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren veya bir yıllık sürenin dolmasıyla birlikte, kaldığı yerden işlemeye devam eder. VUK m 15/1 uyarınca, 13.maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı, işlemeyen süreler kadar uzar.
Tahsil Zamanaşımı : Tahsil zamanaşımı, alacağın tahakkukundan, yani tahsil edilebilir hale gelmesinden sonraki aşama ile ilgilidir. 6183 sy Yasanın 102/1.c-1 fıkrası gereğince, amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri saklıdır. Vadeyi takip eden yılın başından başlamak üzere 5 yıllık sürenin geçmesi ile birlikte vergi dairesi, söz konusu alacağın tahsili için artık mükellefe ödeme emri gönderemez ve 6183 sy kanunda düzenlenen diğer cebri takibat işlemlerini yapamaz. 6183 sy yasada tahsil zamanaşımını kesen sebepler şunlardır;
- Ödeme
- Haciz tatbiki
- Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat
- Ödeme emri tebliği
- Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi
- Yukarıda 5 sırada gösterilen muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması
- İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi
- Amme alacağının teminata bağlanması
- Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi
- İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi
- Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması veya ödeme planına bağlanması.
AATUHK m 103/2 uyarınca, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma kararıyla kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı yeni vade gününün rastladığı, amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona eriği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür. Zamanaşımı, işlememesi sebeplerinin kalktığı günün bitmesinden itibaren başlar veya durmasından evvel başlamış olan cereyanına devam eder. Zamanaşımına uğramış olan bir borç vergi idaresinde cebren takip ve tahsil edilebilir olmaktan çıkmakla birlikte, mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur. Tahsil zamanaşımını durduran sebepler şunlardır;
- Borçlunun yabancı memlekette bulunması
- Borçlunun hileli iflas etmesi
- Borçlunun terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan bulunmaması.
Ceza Zamanaşımı : VUK m 374 gereğince aşağıdaki süreler geçtikten sonra vergi cezası kesilmez;
- Vergi ziyaı cezasında cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden; 353 ve mükerrer 355 inci maddeler uyarınca kesilecek usulsüzlük cezalarında, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıl (114 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü ceza zamanaşımı için de geçerlidir.);
- Usulsüzlükte, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak iki yıl; (Değişik: 22/7/1998-4369/81 md.) Ancak 336 ncı madde hükmüne göre vergi ziyaı cezası ile usulsüzlüğün birleşmesi halinde kesilecek ceza, vergi ziyaı cezası için belli edilen zamanaşımı süresi içinde kesilir.
Bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edilmekle zamanaşımı kesilmiş olur. Hürriyeti bağlayıcı cezalar açısından TCK daki zamanaşımı süreleri uygulanır.
VUK m 168 uyarınca işe başlamanın, işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde yazılı olarak bildirilmesi gerekir. İşe başlama bildiriminin kanunla belirlenen sürede yapılmaması veya işe başlamanın hiç bildirilmemesi halinde, VUK m 352 gereğince mükellef adına 1.derece usulsüzlük cezası kesilir. Serbest meslek erbabı için işe başlamadan sayılan haller şunlardır;
- Muayenehane, yazıhane, atelye gibi özel iş yerleri açmak;
- Çalışılan yere tabela, levha gibi mesleki faaliyette bulunulduğunu ifade eden alametleri asmak;
- Her ne şekilde olursa olsun devamlı olarak mesleki faaliyette bulunduğunu gösteren ilanlar yapmak;
- Serbest olarak mesleki faaliyette bulunmak üzere mesleki teşekküllere kaydolunmak.
Mesleki teşekküllere kaydolunanlardan görevleri veya durumları icabı bilfiil mesleki faaliyette bulunmayacak olanlar bildirmelerinde bu ciheti de açıklarlar.
Bilinen işyeri adreslerini değiştiren mükelleflerin, adres değişikliğini vergi dairesine 1 ay içerisinde yazılı olarak bildirmeleri gerekmektedir. İşi terk etme halinde de vergi dairesine yazılı olarak bir ay içerisinde bildirim yapılması gerekmektedir. İşi terk durumunda, varsa basılı halde olan makbuz koçanının vergi idaresine aynı süre içerisinde teslim edilmesi gerekir.
Serbest Meslek Kazanç Defteri : VUK m 201/1 gereğince, serbest meslek erbabı olanlar bir kazanç defteri tutarlar. Tutulacak defter ve kayıtların Türkçe olması zorunludur. Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Defterlere geçirilen bir kaydı kazımak, çizmek veya silmek suretiyle okunamaz hale getirmek yasaktır. Defterlerde kayıtlar arasında usulen yazılmaya mahsus olan satırlar, çizilmeksizin boş bırakılamaz ve atlanamaz. Ciltli defterlerde defter sayfaları ciltten koparılamaz. Tasdikli müteharrik yapraklarda bu yaprakların sırası bozulamaz ve bunlar yırtılamaz. 17.12.2017 Tarih ve 30273 sy resmi gazetede yayımlanan 486 sıra no’lu VUK genel tebliği ile serbest meslek erbabı olanların serbest meslek kazanç defterlerini elektronik ortamda tutabilmesi olanaklı hale gelmiştir. (Defter – Beyan Sistemi). Mükellefler, icra ettikleri faaliyetle ilgili olarak elde ettikleri kazançları ve bu kazançların sağlanması sırasında katlanılan giderleri, üzerinden vergi ödeyecekleri matrahlarını, beyanname adı verilen bir yazılı bir bildirim kağıdı ile birlikte vergi idaresine sunmak zorundadırlar. Verilmeyen her bir beyanname için özel usulsüzlük cezası kesilir. Elde edilmesine karşın beyan edilmeyen verginin resen tarh edilmesi halinde, bu vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanması ve vergi ziyaı cezası kesilmesi işlemi gerçekleştirilir.
Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usûlsüzlük cezası, beyannamenin
kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 30 gün içinde verilmesi halinde 1/10 oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 30 gün içinde verilmesi halinde ise 1/5 oranında uygulanır.
VUK m 371 gereğince; beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez.
- 1. Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından her hangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.).
- 2. Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde haber verilen olayın ilgili olduğu vergi türüne ilişkin bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın ve ilgili olduğu vergi türünün takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş
olması. - 3. Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde tevdi olunması.
- 4. Eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi.
- 5. Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak onbeş gün içinde ödenmesi.
Bu madde hükümleri, emlak vergisi ile ilgili olarak uygulanmaz.
Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk sonrasında verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için, (düzeltme beyannameleri) VUK m 344 gereğince kesilecek vergi ziyaı cezası %50 oranında uygulanır.
Serbest Meslek Makbuzu : Serbest meslek erbabının bu faaliyetleri dolayısıyla elde ettiği her türlü tahsilatı için ispat edici olması açısından düzenledikleri belgedir. VUK m 236 gereğince, serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha SMM tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye/müvekkile vermek, müvekkil de bu makbuzu istemek ve almak zorundadır. Serbest meslek makbuzlarına:
- 1. Makbuzu verenin soyadı adı veya unvanı, adresi, vergi dairesi ve hesap numarası;
- 2. Müşterinin soyadı, adı veya unvanı ve adresi;
- 3. Alınan paranın miktarı;
- 4. Paranın alındığı tarih;
Yazılır ve bu makbuzlar serbest meslek erbabı tarafından imzalanır. Serbest meslek makbuzları seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir. Avukatlar, CMK görevi kapsamında hak ettikleri ücretlerin tahsili sırasında makbuz ibraz etmek zorundadır. Bağlı bulunan avukatlar işveren avukatın makbuzunu kullanır. Serbest meslek makbuzunun ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılının başından başlayarak 5 yıl süre ile saklanması zorunludur. Tahsilatın yapıldığı anda veya tahsilat olarak kabul edilen hallerde SMM düzenlenmesi gerekir. VUK m 231 gereğince, 7 gün içerisinde düzenlenmeyen faturalar, hiç düzenlenmemiş sayılırlar. Tahsilat tarihi itibariyle SMM düzenlenmesi zorunludur. TBB Avukatlık Ortaklığı Yönetmeliği 36/1.c.2 gereğince de, serbest meslek makbuzunun, gelirin tahsil edildiği tarihte düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Vekalet ücretinin taksitler halinde veya kısım kısım tahsil edildiği hallerde, her bir taksit için ayrı ayrı SMM düzenlenmesi gerekir. SMM nin açıklama bölümüne, tahsilatın bir taksite ait olduğu veya vekalet ücretinin bir kısmının tahsilatına ilişkin olduğu şeklinde kayıt düşülebilir. TBB asgari ücret tarifesine göre her yıl belirlenen meblağların altındaki ücretle dava ve iş alınması yasaktır, disiplin suçu gerektirir. Bu nedenle tarifenin altında gelen ödeme/veya ödemelerin tüm ücretin taksitlerinden biri olduğu değerlendirilmelidir. Avukat tarafından verilen hizmet kesin hüküm elde edilerek tamamlanmasına karşın vekalet ücreti tahsil edilmemişse, yine de SMM düzenlenmesi gerekir. Bu anlamda hizmetin tamamlandığı tarih itibariyle SMM düzenlenerek açıklama bölümüne Bedeli tahsil edilmemiştir veya KDV hesaplanmak için düzenlenmiştir gibi açıklamalar yazarak, defter kayıtlarına ve beyannamelere bu makbuzlar intikal ettirilmelidir. Bu halde, KDV tahakkuk edecek olmakla birlikte, gelir vergisi tarh ve tahakkuk etmeyecektir. Bedelin sonrasında tahsil edilmesi halinde ise, yeni bir makbuz düzenlenerek ilk makbuza atıf yapılır, bu halde de KDV hesaplanmaz ve sadece gelir vergisi tarh ve tahakkuk ettirilir.
İcra müdürlüğü tarafından reddiyat yapılarak ilgili avukatın hesabına para intikal ettirilmemiş olsa dahi, tahsilat yapıldığı kabul edilir ve paranın icra dosyasına yatırıldığı gün tarihli SMM düzenlenmesi gerekir. Paranın icra dairesine yatırıldığının öğrenildiği gün, tahsilat günü kabul edilir.
Arabuluculuk faaliyeti yargısal faaliyet olmamakla birlikte, serbest meslek faaliyeti olarak kabul edilmekle, elde edilen gelirlere istinaden SMM düzenlenmesi gerekmektedir.
Karşı vekalet ücreti niteliği gereği yargılama giderlerinden kabul edilse de, Dn. VDDK 17.01.2018 T.2017/680 E.2018/2 K. sayılı kararıyla, bu ücrete hak kazanan avukat bakımından ücretin, serbest meslek kazancı olma vasfını değiştirmeyeceğini, bu nedenle KDV ye tabi olduğunu belirtmiştir. Karşı taraf vekalet ücretlerinde, ödemeyi yapan kaybeden borçlu tarafından ödeme yapılmasını müteakip, avukat tarafından ödemeyi yapan adına SMM düzenlemesi gerekmektedir.
- Davayı kazanan taraf avukatına doğrudan veya icra ve iflas idareleri aracılığıyla karşı taraf vekalet ücretinin ödenmesinde, avukat tarafından tahsilatın yapıldığı anda, şirket adına serbest meslek makbuzu düzenlenerek verilmesi,
- Davayı kazanan, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine ödenmesinde, 7 gün içerisinde bunlar tarafından fatura düzenlenerek verilmesi gerekmekte olup bu zorunluluğa uyulmaması halinde yükümlüler hakkında VUK ilgili ceza hükümleri tatbik edilmektedir. (Avukatların ve Mali Müşavirlerin Vergilendirilmesi, İmdat Türkay, s. 165)
213 sy VUK m 353/1 gereğince; elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dahil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağlardan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken, Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kağıt olarak düzenlenmesi ya da bu kanunun 227. ve 231.maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde, bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine her bir belge için 01.01.2023 tarihinden itibaren 2.200 TL den aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken mablağın veya meblağ farkının %10 ı nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. ((Avukatların ve Mali Müşavirlerin Vergilendirilmesi, İmdat Türkay, s. 165))
Müdafi veya vekil soruşturma evresinde ifade alma ve sorguya, kovuşturma evresinde ise oturuma katılmakla tarifede belirlenen meblağı almaya hak kazanır. Yine vekile, müvekkil tarafından akdedilen vekalet sözleşmesi bulunmasına karşın kovuşturma olanağının verilmemesi veya haksız azil nedeniyle avukat belirlenmiş ücrete, ücret belirlenmemiş ise tarifede belirtilen ücrete hak kazanır.
E-SMM düzenlenmesi durumunda, elektronik ortamda düzenlenen ve elektronik sertifika ile imzalanan E-SMM nin muhatabın talebi çerçevesinde ıslak imzalı kağıt çıktısı verilerek veya elektronik ortamda kendisine iletilerek kendisine teslim edilmesi gerekmektedir. Elektronik ortamda düzenlenmesi gereken faturanın kağıt ortamında düzenlenmesi, özel usulsüzlük cezasını gerektirir. 323 sıra no’lu VUK genel tebliğinde, tahsilat ve ödeme miktarının Yedi Bin TL nin üzerinde olması durumunda para transferinin bankadan yapılması gerektiği belirtilmiştir. Banka dekontu tek başına ispat vasıtası sayılmaz. Ödeme banka marifetiyle yapılmış olsa dahi SMM düzenlenmesi gerekir. Banka üzerinden tahsilat kuralına uymayan mükelleflere, işleme konu tutarın %5 i oranında özel usulsüzlük cezası kesilir.
Vergi dairesi tarafından defter ve belgelerin ibraz edilmesi için mükellefe 15 günden az olmamak kaydıyla süre verilerek, yazılı bildirim yapılır. İbraz görevini süresinde yerine getirmeyen avukat, defter ve belgeleri gizleme suçunu işlemiş olur, 18 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yüksek Mahkeme İçtihatları :
- Davacı avukat adına düzenlenen ödeme emirlerinin dayanağı olan vergi/ceza ihbarnamelerinin, avukatın adresinde bulunmaması nedeniyle ilanen tebliğ edildiği ifade ediliyorsa da ihbarnamelerin tebliği için baro nezdinde araştırma yapılması, öğrenilecek adrese ihbarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi gerekir. Baroda adres araştırması yapılmaksızın ihbarnamelerin ilanen tebliği usulsüz olduğundan borç usulüne uygun olarak tahakkuk etmemiş olup, tahakkukun tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık yoktur. (Dn. 4.D. 1996/1154 E. 1996/3142 K.)
- Her ne kadar VUK m 155 gereğince iş yeri kapısına mesleki ünvanının ve işinin yer aldığı levhanın asılı olması işe başlama alameti ise de bu hususun mevcut olmasının mutlak olarak işe başlanıldığını göstermez. Salt tabela asmaktan ibaret eylemin işe başlamaya alamet sayılarak avukat olan davacı adına mükellefiyet tesis edilmesinde ve işe başlama bildirimi verilmediğinden bahisle usulsüzlük cezası kesilmesinde, söz konusu avukatın bir başka avukat yanında sigortalı olarak çalıştığı da nazara alındığında, hukuka uyarlık olduğu ileri sürülemez. (Dn. 4.D.2002/2871 E.2003/3346 K.)
- Bir avukatın büro kiralaması ve tabela asması tek başına serbest meslek faaliyetinde bulunduğuna delil olarak kabul edilemeyeceğinden takdir komisyonu kararına dayalı olarak tarh edilen cezalı vergiler isabetsizdir. (Dn. 9.D.2007/5660 E.2009/1117 K.)
- Avukatın vergi borcu varsa, 3.kişilerden olan vekalet ücreti alacakları serbest meslek faaliyeti kapsamındaki serbest meslek kazancı olup haczedilebilinir. (Dn.4.D.2009/3385 E. 2012/894 K.)
- Davacı avukatın banka hesaplarına yatırılan ücretler için herhangi bir karşıt tespit ve araştırma yapılmadan, para gönderen kişi ve şirket yetkililerinin ifadelerine başvurulmadan, ayrıca davacı tarafından tahsil edilen gider avanslarının davanın açılması/yürütülmesi sırasında ödenmesi gereken vergi resim harç keşif bilirkişilik ve ekspertiz gibi ödemelere ilişkin olup olmadığı somut olayda ortaya konulamadan, salt varsayımdan hareketle önerilen cezalı tarhiyatlar hukuka aykırıdır. ( Dn.9.D.2022/3615 E.2023/4246 K.)
- Davacı avukatın ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla banka hesaplarına haciz uygulanması yerinde ise de Uyap sisteminde kayıtlı banka hesabının özel bir nitelik taşıması, temsil edilenlere ait paraların hesapta bulundurulabileceği hususları gözetilerek, davalı idarece öncelikle hesap hareketleri dikkate alınmak suretiyle hesaptaki paranın ne kadarının amme borçlusu avukata ait olduğu tespit edilip o kısma ilişkin haciz uygulaması gerekirken, bu hususa riayet edilmeden banka hesabının tamamı üzerine konulan haciz işlemi hukuka aykırıdır. ( Dn.9.D.2020/3284 E. 2022/4180 K.)
- Avukatın, müvekkili olan şirketle akdettiği avukatlık sözleşmesine istinaden tahsil ettiği tutarların Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen hallerden düşük olduğu durumlarda, sonuçlandırılmış tüm dava dosyalar için avukatlık hizmetinin ifa edildiği ortada olduğundan, vekalet ücretinin tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın avukatlık hizmetinin ifa edilmesi sebebiyle KDV açısından vergiyi doğuran olay gerçekleştiği de nazara alınarak, tarife üzerinden hesaplanan olması gereken vekalet ücreti tutarından, tahsil edilen tutar düşüldükten sonra kalan fark miktar üzerinden tarh edilen cezalı KDV hukuka uygundur. (Dn.4.D.2019/5422 E.2023/102 K.)
- İcra dosyaların takipsiz bırakılmış olması dosyalara ilişkin vekalet ücretinin tahsil edilmediği anlamına gelmeyeceğinden ve harici anlaşmalarla vekalet ücreti tahsil edilmiş olabileceğinden bu hususun araştırılarak ve dosya borçlularından da sorularak yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekir. (Dn.4.D.2019/3822 E.2021/1581 K.)
- Avukatlık faaliyetinde bulunan bir kimsenin bankadaki hesaplarına girişi yapılan tüm paralar, aksi ispat edilmedikçe, vekalet ücreti olarak değerlendirilemez. Davacı avukatın vekalet ilişkisi içinde olduğu kişilerin ifadelerine başvurulmak suretiyle bankalara giren paraların vekalet ücreti olup olmadığının tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatlar hukuka aykırıdır. (Dn.4.D.2017/3584 E.2021/1450K.)
- Bir avukatın serbest meslek makbuzu düzenlenmediğinden bahisle hakkında özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için cezayı gerektiren fiilin, bütün unsurları ile tamam olması ve bu fiilin yine vergi inceleme ve yoklama araç ve teknikleri ile hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde somut olarak ortaya konulması gerekmektedir. (Dn. 4.D.2016/10510 E.2020/4023 K.)
- Vergi inceleme tutanağı, inceleme geçiren avukat tarafından itirazi kayıt konulmaksızın imzalanmış olsa bile, tahsil edildiği halde serbest meslek makbuzu düzenlenmediği iddia edilen tutarlarla ilgili olarak yine de gerekli araştırmaların yapılarak sonucuna göre tarhiyat yapılması gerekir. (Dn.2016/1666 E.2017/8696 K.)
- Avukat ile müvekkilleri arasında yıllara sari sürekli bir hizmet ilişkisinin kurulması ve avukatın müvekkillerine ait takip ettiği dava ve icra dosyalarındaki avukatlık görevi karşılığında aylık olarak ücret ödenmesi, yapılan ödemeyi işçi-işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan ücret haline getirmez. Bu halde elde edilen gelir serbest meslek kazancı olup avukat tarafından makbuz düzenlenerek vergilendirilmesi gerekir. (Dn.3.D.2013/4591 E.2015/4983 K.)
- Mesai saatleri dışında yenildiği görülen yemek harcamaları gider yapılamaz. Öte yandan normal ve mutat olmayan akaryakıt giderlerin mesleki faaliyetin ifasıyla ilgili olduğu ve ödemenin kendisi tarafından yapıldığı davacı avukat tarafından ispatlanmalıdır. Zira aksi kararlaştırılmış olmadıkça seyahat ve konaklama masrafları dahil dava nedeniyle yapılan harcamalar iş sahiplerince karşılanır. (Dn. 3.D.2011/4480 E.2015/4982 K.)
- Danışmanlık hizmeti nedeniyle sözleşme imzalanan şirket için yapılan ulaşım hizmeti, tanıtım ve davet giderine ilişkin faturalarda yer alan KDV ler indirim konusu yapılamaz. (Dn.9.D.2009/8502 E.2013/189 K.)
- Vergi borçlarının stopaj alacağından mahsubunu talep eden avukata, mahsup talebinin reddedildiği bildirilmeden tahsilat amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlılık yoktur. (Dn.VDDK 2021/1486 E.2022/994 K.)
- Avukatın vekaletname sunarak hizmet verdiği dosyaların sonuçlanıp sonuçlanmadığı, azledilip azledilmediği veya verdiği hizmetten istifa edip etmediği hususu belirlenmeden, vekalet ücretlerini tahsil edilip etmediği konusunda hiç bir araştırma yapılmadan tahsil edildiğinin varsayıldığı ve bunlara ilişkin serbest meslek kazanç makbuzu düzenlemediği kabul edilerek varsayıma dayalı olarak kesilen özel usulsüzlük cezası hukuka aykırıdır. (Samsun BİM .1 VD.2016/547 E.2017/34 K.)
- Avukatın salt mesleki faaliyetinde kullanılan ve UYAP sistemine tanımlatılan hesabına haciz uygulanamayacağı açık olmakla birlikte, söz konusu hesabın meslek faaliyeti yanında özel harcama ve ihtiyaçlar içinde kullanılması durumunda bu hesaba uygulanan haciz işlemi hukuka uygundur. (İstanbul BİM 6.VD.2023/3629 E.2023/3801 K.)
- Avukatın müvekkilleri adına açmış olduğu davalarda hükmolunan vekalet ücretleri ve yargılama giderleri, avukatın vergi borçlarına mahsup edilemez. (İstanbul BİM 4.VD. 2023/1774 E.2023/1725 K.)
- Bozma kararı üzerine iade edilen karşı taraf vekalet ücretleri nedeniyle katlanılan KDV lerin iadesi alınabilir. Bu durumda katma değer vergisi ile ilgili hukuki durum KDV nin hesaplandığı değil, iadenin geçekleştirildiği yıla göre dikkate alınarak zamanaşımı süresi hesaplanmalıdır. (Ankara BİM 2.VD.2021/133 E.2021/552 K.)
- Gerek Avukatlık Kanunun 49.maddesi ve gerekse gelir vergisi kanununun 68.maddesi içeriğiyle avukatların giyim harcamalarını giderleştirilmeleri olanaklı değildir. (İstanbul BİM 2019/3141 E.2020/213 K.)
- AAÜT altında ücret tahsil edilmiş olsa da KDV nin AAÜT de belirtilen tutar üzerinden hesaplanarak ödenmesi gerekir. (İzmir BİM 2.VD. 2019/300 E.2019/428 K.)
- Avukatlık ücretlerinde, ödemeyi yapanlarca yasal zorunluluk olmasına karşın herhangi bir vergi kesintisi yapılmaksızın tam olarak ödeme yapıldığı hallerde, avukatın, kendisine ödenen vekalet ücretlerinden vergi kesintisi yapılmış olduğu düşüncesiyle düzenlemiş olduğu serbest meslek makbuzlarında yazılı kesinti tutarlarını yıllık vergi beyannamesinde hesaplanan gelir vergisi tutarından mahsup etmesi nedeniyle eksik ödenen gelir vergisinin avukattan istenilmesinde hukuk aykırılık bulunmamaktadır. ( Ankara BİM 2017/621 E.2017/1998 K.)
- CMK gereği yapılan görevlendirmeler neticesinde elde edilen gelirler üzerinden tevkif edilen vergilerin (stopajların) E-VDO sisteminde görünmediğinden bahisle avukatın mahsup işleminin yapılmayarak vergi borçlarının tahsili için gönderilen ödeme emri hukuka aykırıdır. (İzmir BİM 2.VD. 2016/1450 E.2017/14 K.)
- Avukata ödenen avukatlık ücretlerinden kesilen stopajların 193 sayılı kanunun 121.maddesinde belirtilen usulüne uygun olarak yapılan mahsup talebine rağmen, stopaj yapanlara ait listede bulunan bir kısım vergi mükelleflerinin beyanda bulunmaması ya da eksik beyanda bulunması neden gösterilerek reddedilmesi işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. (Dn.4.D.2016/13202 E.2021/3806 K.)
- Karşı taraf vekalet ücretleri ve CMK ödemelerinde damga vergisi kesintisi yapılamaz .(Şanlıurfa V.Mah.2023/472 E.2023/1264 K.-Erzurum 1.Vergi Mah. 2023/40 E.2023/94 K.)
- Karşı taraf vekalet ücreti ödemelerinde KDV tefkifatı yapılması hukuka aykırıdır. (Trabzon Vergi Mah.2023/217 E.2023/348 K.-Ankara 4.Vergi Mah. 2022/2284 E.2023/966 K.)
Yararlanılan Kaynaklar : Tüm Yönleriyle Avukatların Vergilendirilmesi, Av.Oğuzhan Aslan, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2024./ Avukatların ve Mali Müşavirlerin Vergilendirilmesi, İmdat Türkay, Seçkin Yayınevi, 4.Baskı, Ankara, 2023
