Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs-Yargı Görevi Yapanı, Bilirkişiyi veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs-Suçu ve Suçluyu Övme ve Gizliliğin İhlali Suçları (TCK Md.288,215,285,277) Mağdur-Müşteki veya Tanığa Baskı vs. Eylemlerde Bulunarak Beyanını Gerçeğe Aykırı Değiştirtmek
27 Nisan 2022TÜRK CEZA HUKUKUNDA ”MEŞRU MÜDAFAA (YASAL SAVUNMA)”/- /”ZARURET HALİ” ve UNSURLARI
19 Mart 2023Delil olma niteliklerine sahip olan eşya, emare, şekil, baskı ve belirtiler, iz delilleri oluştururlar. (ŞAFAK-BIÇAK-KESKİN, age, s.215- ŞAFAK Ali, Hukuk Terimleri Sözlüğü, Rehber Y, Ankara, 1992, s.59.)
Biyometrik Veri: Kişiye ait fiziksel (parmak izi, avuç içi izi, yüz, iris, retina, kulak, el damarı, vücut kokusu veya DNA bilgisi şeklinde) veya davranışsal (ses, yürüyüş, imza, klavye tuşlarına basma şekli vb.) özellikleri tanıyarak kişinin kimliğinin belirlenmesini veya doğrulanmasını sağlayabilmek için geliştirilmiş bilgisayar kontrollü otomatik sistemlerdir.
Parmak İzi; insanların, fiziksel ve biyolojik özelliklerini tanımlamak için kullanılan biyometrik şekillerdendir. Parmak uçlarında, birinci boğumdan itibaren, tırnak dibine kadar olan bölgede, her insanda farklı şekillerde bir araya gelen, kabarık çizgisel hatların, vücutça salgılanan biyolojik sıvının cisimler üzerine bulaşmasıyla, cisimler üzerinde oluşturduğu izlere parmak izi denir.(Bıçak,s.512) Parmak izi hamileliğin 4.ayında ceninde oluşur. Deri üzerinde tahribata neden olan kaza veya şiddetli deri hastalıkları dışında ölünceye kadar değişmez. Parmak izi, ceza muhakemesinde iz delilleri arasında yer alır.
Özellikleri :
- Değişmez ve değiştirilemez.
- Benzemez ve benzetilemez.
- Tasnif edilebilirlik.
1.Değişmezlik: Anne rahminde 3-4. aylarda oluşumu tamamlanan parmak izleri hayat boyunca devam eder, ölüm ve çürüme ile kaybolur. Parmak izinin değişmesi mümkün olmadığı gibi değiştirilmesi de mümkün değildir. İnsan vücudu zamanla değişmekte ve yenilenmektedir. Ancak DNA kodu, sinir hücreleri, kemik ve dış yapısı, parmak uçlarındaki şekiller (parmak izi) sabit kalmaktadır. Yanma, sıyrılma veya aşınma gibi nedenlerle üst deri tabakası tahrip olsa bile, yeniden meydana gelen üst deri tabakası eski şekline uygun olarak yenilenmektedir. Derin kesikler, parmak izi modelini etkileyebilmekle birlikte, derin olmayan yüzeysel kesikler veya soyulmalar, parmak izi karakterini geçici olarak değiştirir. Bu nedenle, deri tabakalarındaki bir tahribat nedeniyle parmak izi şekillerinin değişmesine imkan yoktur. Ancak alt deri tabakası da tahrip olduğu takdirde parmak izi şekli bozulabilir. Tahrip olan bölgede yeni bir parmak izi şekli çıkmaz. Bir yara izi meydana getirir. (Bıçak s.513) Parmak izi, derinin üst tabakasına ait bir iz değildir. Papil hatlarının kökleri derma tabakasındadır. Dış etkenlerle aşındırılan izlerin yerinde oluşan izler öncekinin aynısıdır. Parmak izinin kopyaları yapılsa da parmak izinin eşya üzerinde bırakmış olduğu ter bulunmadığı takdirde parmak izi yine oluşmaz. İki mısır çekirdeği aynı değildir. İki zebranın çizgi düzeni aynı değildir. İki çita da aynı leke düzenine sahip değildir. Benzer şekilde hiç bir parmak izi de birbirinin tıpa tıp aynısı değildir.
2.Benzemezlik ve Benzetilmezlik : Parmak izinin kriminal biliminde kullanılmaya başlanmasından günümüze birbirinin tıpa tıp aynısı iki parmak izi tespit edilememiştir. Galton’un hesabına göre böyle bir tespit için, 64 milyar parmak izi incelenmelidir. İkizler de dahil olmak üzere birbirinin aynı iki parmak izi bulmak mümkün değildir. Sahte parmak izi bırakılması da mümkün değildir. Herhangi bir madde ile izleri taklit edilebilir ise de dokunulan cisme parmak uçlarındaki çizgi ve boğumların şekline uygun olarak ter tabakası bırakacağından, üzerinde binlerce ter çıkış deliği bulunan sahte parmak izi bırakmak teknik olarak imkansızdır. Tek yumurta ikizlerinin parmak izleri öznitelik tabanlı eşleştirme sistemlerini kandırabilecek benzerlikte olmasa da öznitelik konumları, çekirdek özellikleri ve yapıları görsel olarak ayırt edilemeyecek benzerliktedir. Bazı çalışmalarda ikizlerin yüzleri; sağ döngü, sol döngü, sarmal, yay ve çadır yay gibi parmak izi sınıfları ile benzerlik eşleştirmesinde kullanan tepe sayısı, tepe genişliği, tepe derinliği gibi özelliklerin çok benzer olduğu gösterilmiştir.
3.Sınıflandırılabilirlik: Bir parmak izi üzerinde karşılaştırılabilecek yaklaşık 150 kişisel hat özelliği bulunmaktadır. Özellikli noktalar; hat sonu, çatal, kısa hat, ada nokta olmak üzere dört çeşittir. Her parmak izinin bulunma ihtimali 64 milyarda bir olarak hesaplanmıştır. Bir parmak izinin diğer parmak izine benzerliğinin ifade edilebilmesi için asgari, 16 ortak kabartma izinin varlığı şarttır.
Parmak İzinin Gelişmesini Etkileyen Faktörler:
Kontaminasyon: Parmak izlerinin bırakıldıktan sonra cisme çeşitli maddelerin bulaşarak kirlenmesi sonucu parmak izi bozulabilmektedir. Parmak izini oluşturan papillerin arasının kir ve partiküllerle dolu olması da yüzeye bırakılan parmak izinin kısmen veyahut tamamen bozulmasına yol açmaktadır.
Meslek: İnşaat işçileri, bulaşıkçılar gibi mesleklerle uğraşan kişilerin papil hatları günden güne deforme olmaktadır ve bundan dolayı da parmak izlerinin gelişimini etkilemektedir. Karakteristik özelliklerin azalmasına yol açan bu durum arşivden parmak izlerinin tespitini zorlaştırmaktadır.
Cinsiyet: Cinsiyet faktörü de latent parmak izlerini etkilemektedir. Bayanların papil hatları erkeklere nazaran daha incedir. Temas edilen yüzey de kapladığı alan ve birim zamanda salgıladıkları sıvı daha az olup dolayısıyla temas yüzeyine daha zayıf parmak izi bırakmaktadırlar.
İklim ve Çevre: Nem, yağmur, aşırı sıcak veya soğuk ortam, kapalı veya açık ortam gibi durumlarda parmak izi gelişimini etkilemektedir. Soğuk yerlerden çalışan insanların ter bezleri sıcak yaz aylarında fazla salgılanmaktadır. Çalıştığı sıcak olan kişilerin de soğuk kış aylarında çok az parmak izi salgılanmaktadır.
Yaş: Yaşlı insanların epidermis tabakalarının gençlere nazaran daha düzelmiş ve elastikiyetini kaybetmiştir. Sebakus bez sayısı yaşlılarda daha az, parmak izi sıvısındaki aminoasit miktarı daha düşüktür ve bu nedenle de gençlerde parmak izi geliştirilebilen bazı reaktifler yaşlılarda aynı kalitede geliştirilememektedir.
Hastalıklar: Bazı hastalıklara sahip insanların parmak izi sıvılarında, olması gereken bazı maddelerin olmayabildiği ya da miktarının çok azaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca bu hastalıkların tedavilerinin de, kullanılan ilaçların parmak izi sıvılarının içeriklerini ve miktarlarını etkileyebilmekte ve bu durumun latent parmak izlerinin cisim üzerinde bozulmadan kalabilme süresini etkilemektedir. Ayrıca parmak izi bırakılırken kişinin ruhsal durumunun da (kızgın, heyecanlı vb.) parmak izi sıvısını etkileyebilmektedir.
Uzman Hataları: Olay yerinde yapılan parmak izi tespitlerinde tozlamanın fazla yapılması, fotoğraflama yapılmaması, çıplak elle toplanan bulgular, bulguların iyi şekilde paketlenmemesi, laboratuvarda parmak izi geliştirmesi yapan uzmanların dikkatsizliği geri dönüşü olmayan deformasyonlara yol açabilmektedir.
Yüzey Özelliği: Parmak izini geliştiren en önemli faktörlerden birisidir yüzey özelliği. Bazı izler bazı yüzeylerde çok iyi bir şekilde kalmaktadır. Fakat bazı yüzeyler vardır ki bu yüzeylerden parmak izi geliştirilmesi oldukça zordur. Pürüzlü yüzeyler parmak izlerinin oluşumunu çok fazla etkilemektedir. Bu yüzden böyle ortamlardan parmak izi tespitleri çok zor olmaktadır. Metal üzerinden iyi bir parmak izi alımı geçekleştirilirken metalin paslı olması parmak izinin geliştirilmesini zorlaştırmaktadır. Parmak izi bulunan yüzeye çok kez başkaları tarafından dokunulması da parmak izini etkileyen bir durumdur. Yüzey üzerindeki mevcut kan, yağ, asit vs. çevresel etkenler de parmak izi oluşumuna etki etmektedir. Yüzeyin cam, metal veya plastik olması da bir etkendir. Cam ve metal yüzeylerde parmak izi genelde, gözle görülebilir şekilde kalabilmektedir. Plastik, poşet, naylon ve pürüzlü yüzeylerde gözle görünmeyen mevcut parmak izinin ortaya çıkartılması için çeşitli bilimsel yöntemler kullanılmaktadır.
Yüzeye Dokunuş Şekli: Özellikle yüzeye dokunurken parmağın kaydırılması oluşacak olan izi bozmaktadır. Fakat dikey dokunuşlar parmak izi oluşumu için uygun olan dokunuşlardır.
Psikolojik Durum: Kişinin o an korku, telaş, heyecan gibi durumlar içinde bulunması salgı sistemini hızlandırdığından bu kişilerin parmak izlerini ortama bırakmasını kolay olmaktadır. Kişinin günlük yaşantısını sürdürdüğü andaki salgı durumu ile yenilen yiyeceklerin, giyilen giysilerin vücutta yarattığı salgı durumla oldukça farklılık göstermektedir.
Parmak İzinin Yaşı: Parmak izinin yüzeye bırakılması ile incelenmesi arasında geçen süresi de parmak izinin gelişimini etkilemektedir. Özellikle yeni bırakılan parmak izlerinin gelişimi daha iyidir. Fakat bu süre içerisinde yukarıda sayılan tüm özelliklerin etkisi de parmak izinin gelişiminde büyük rol oynamaktadır.
Taze cesetlerden parmak izi alınması olanaklı olduğu gibi, suda kalıp buruşan cesetlerin parmak izlerinin alınması da mümkündür. Yanmış veya çürümüş cesetlerde parmak izi almak mümkün değildir. Az da olsa papil hatlarının mevcut olması gerekir.
Düz ve emici olmayan eşyalar üzerinde diğer şartların da uygun olması halinde parmak izi uzun yıllar kalabilmektedir. Kağıtlar üzerine bırakılan parmak izleri bir kaç gün içinde bozulur. Bunda kağıdın emiciliği belirleyicidir. Sıcak ve kuru havada parmak izleri çok çabuk kaybolur. Doğrudan güneş ışığına maruz kalan izlerin ömrü çok daha kısadır.
Bir canlıya ait bütün DNA parmak izleri birbirinin eşitidir. İki kişinin tesadüfen aynı genetik parmak izine sahip olabilme ihtimali, istatistiki olarak milyarda bir ile ifade edilebilecek kadar düşük bir derecededir.
Sadece bir damla kan, idrar, tükürük, sperma, vajinal sıvı, menstrüasyon kanı, süt, biyolojik bir doku parçası, bir adet kıl veya saç teli kişinin genetik kimliğini belirlemek için yeterlidir. Bir suç mahallinde bulunan böyle küçük bir vücut kalıntısından DNA izole edilmekte ve az elde edilen DNA’nın PCR metotlarıyla çoğaltılıp ASO teknolojisiyle polimorfik genotipi tespit edilebilmektedir.
Nükleik veya moleküler sondalama denen yeni teknikle; saç teli, bir damla kan, sperma veya biyolojik bir doku parçasının proteininden hareket edilerek, genetik koddan faydalanmak suretiyle, bu proteinin üretimini sağlamış olan gen dizisini bulmak mümkündür.
Günümüzde suç failini, bıraktığı genetik parmak izinin incelenmesiyle ortaya çıkarmak mümkün olmaktadır. DNA parmak iziyle % 99’un üzerinde bir başarıya ulaşılabilmektedir.
Genetik parmak izi usulüyle, bir çocuğun babası belirlenebildiği gibi, kalıtımla ilgili veya bulaşıcı hastalıklar da teşhis edilebilmekte ve bir sığırın cinsiyeti önceden anlaşılabilmektedir. Bu usul sayesinde hayvan yetiştiricileri isteğe bağlı olarak erkek veya dişi embriyoları ineklere aşılayabileceklerdir. Kadın ve erkek arasındaki farklı biyokimyasallardan, fizyolojik ve anatomik farklılıklardan dolayı parmak izi desenlerine göre cinsiyet ayırımı yapılmaktadır. Aynı zamanda cinsiyet ayırımı por aralığına ve papillerin inceliğine göre % 75-80 tespitle doğrulanabilmektedir. Bunlarla birlikte kişinin; Kulağının kıkırdak yapısının kıvrımları ve çizgileri , vücut kokusu, burundaki gözenekler, yürüme tarzı, kafatası ve tırnak kıvrımlarından da kimlik tespiti yöntemleri kullanılabilmektedir. Bir cismin emicilik özelliği arttıkça üzerinde parmak izinin kalma süresi azalır. Silah üzerindeki parmak izleri silinmemişse, su altında 2 hafta bozulmadan kalabilir, ancak sudan çıkarıldığında birkaç dakika içerisinde bozulabilmektedir. Bu nedenle silah sudan çıkarıldıktan sonra sadece havayla kurutulup herhangi bir silme yapmadan parmak izleri araştırılmalıdır.
2559 sy. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu Md.5 göre, Polis:
- Gönüllü (TCK md.26/2)
- Her çeşit silah ruhsatı, sürücü belgesi, pasaport veya pasaport yerine geçen belge için başvuruda bulunan
- Başta polis olmak üzere, genel veya özel kolluk görevlisi ya da özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilen
- Türk vatandaşlığına başvuruda bulunan
- Sığınma talebinde bulunan veya gerekli görülmesi halinde, ülkeye giriş yapan sair yabancı
- Gözaltına alınan kişilerin, parmak izini alır.
Parmak izinin hangi sebeple alındığı sisteme kaydedilmez. Sisteme kayıtlı olan parmak izi ve fotoğraflar, kişinin ölümünden itibaren 10 yıl ve her halde kayıt tarihinden itibaren 80 yıl geçtikten sonra sistemden (APFIS; OTOMATİK PARMAK İZİ TEŞHİS SİSTEMİ) silinir.
İşlenmiş bir suçla bağlantılı olarak tespit edilen parmak izinin kime ait olduğunun araştırılması ile kayda alma, kolluk tarafından doğrudan yapılamaz. Adli görevle ilgili parmak izi kaydının alınması için CMK md.160 ta belirtilen genel kural gereğince Cumhuriyet savcısının yazılı emir vermiş olması gerekir. CMK md.81 de üst sınırı 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın; kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde C.Savcısı talimatıyla fotoğraf, beden ölçüleri, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak diğer özellikleri ile sesi ve görüntülerinin kayda alınarak, soruşturma-kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulacağı, PVSK md.5 gereğince kolluğun da gözaltına alınanların parmak izi ve fotoğraflarını alacağı hükmüne yer verilmiştir. PVSK md.5 suç ayrımı yapmaksızın gözaltına alınanların parmak izinin alınacağını hüküm altına almaktadır. Parmak izi aynı zamanda kişisel veridir. Dayanaksız olarak kişisel veri (4.CD.2020/11581 E.2021/8890 K.) niteliğindeki parmak izinin sisteme kaydı, TCK Md 135/1 gereğince sorumluluk gerektirir. Parmak izi veri sistemi gizlidir. Suç işlenmesinin önlenmesi ve suçun aydınlatılması amaçları dışında kullanılamaz. Sistemde yer alan parmak izleri; kimlik belirlenmesi, suçun önlenmesi ya da yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma kapsamında maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla hakim, savcı ve kolluk tarafından kullanılabilir. Parmak izinin aksine; gönüllü fotoğraf tespiti ve kaydı yasaklanmıştır. APFIS sistemi, milyonlarca parmak izi arasında karşılaştırma yapabilmekte, zamandan ve masraftan tasarruf sağlamaktadır. (Türk Ceza Hukukunda Parmak İzi/Dr.Göhhan Taneri,s.36,50,17,18,19) Jandarma bölgesinde şahıslardan alınan parmak izleriyle yabancılar kapsamında alınan parmak izlerinin (OPTES) Otomatik Parmak İzi ve Avuç İzi Teşhis Sistemine kaydı ve sorgulamalarının yapılması sağlanmaktadır.
Biyometri bilimi, kişiye ait parmak izi, retina, damar izi, ses izi vb. özellikleri inceleyen ve bu özelliklerden kişilerin tanımlanmasını sağlayan bilim dalıdır. Bu özellikler kullanılarak kişilerin tanınması, kimliklendirilmesi, belirlenmesi veya kimliklerinin doğrulanması, kişilerin ayrıştırılması veya sınıflandırılması gibi pek çok işlem ve uygulama gerçekleştirilmektedir. Biyometrik özellikler; DNA (Deoksiriboz Nükleik Asit), parmak izi, retina izi, damar izi, avuç izi, ses tanıma, el yazısı tanıma hatta duygu tanıma gibi farklı alanları kapsar. Parmak izi ve yüz biyometrik verileri ulusal ve uluslararası yasalara göre delil niteliğindedir. Parmak izinden hareket edilerek, Eşkal bilgisi (Yüz Modeli), cinsiyet ve yaş belirlemeye ilişkin bir kısım teknolojiler (Modüller, Yazılım Programları, Yapay Zeka vs.) geliştirilse de, tam anlamıyla güvenilir yeterlilikte olmadıkları görülmektedir. İlerleyen yıllarda parmak izi üzerinden bu verilere ulaşabilecek teknolojilerin de geliştirilebileceği kanaatindeyiz. Halihazırda kolluk birimleri, tanık beyanları ve bir kısım diğer delillerden yola çıkarak şüphelinin robot resmini çizmekte (Robot Resim Sentezleme), bu şekilde eşkal bilgilerini resmetmeye çalışmaktadır.
Yapay zeka; bilgisayar ya da bilgisayar kontrolünde olan bir robotun zeki canlılara benzer bir şekilde çeşitli iş/görev/faaliyetleri yerine getirme yeteneğidir. İnsan zekâsına benzer bir zekânın simülasyonu olan yapay zekâ teknolojisinde amaç, insan zekâsına benzeyen, olayları algılayıp nitelendiren, öğrenen, değerlendirme yapan, tahmin eden, değerlendirme sonucunda bir karara varan ve vardığı kararı uygulayan makinalar, bilgisayarlar, yazılımlar (Chat GPT vb.) gibi robotik bir sistem oluşturmaktır. Yapay zekâ bilgisayar bilimi ile doğrudan ilişkili ancak yapay zekâ teknolojileri spor, tarım, sağlık, ekonomi, finans, telekomünikasyon, otomotiv gibi birçok farklı sektörde önemli bir aktör olarak görülmektedir. Askeri operasyonlar, sanayi sektörü, hizmet sektörü, sigorta hizmetleri, tıp ve hukuk dünyası başta olmak üzere neredeyse her alanda yapay zekâlı varlıklar yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Google Translate gibi çeviri programları, Siri gibi ses tanıma sistemleri, yüz tanıma sistemleri, askeri alanda kullanılan insansız hava araçları, dava verilerine bakarak hukuki kararlar verebilen yazılımlar yapay zekânın aktif olarak kullanıldığı alanlardan sadece bazılarıdır Örneğin, West Midlands Polis Teşkilatı tarafından kullanılmaya başlanan 3D lazer teknolojisi kapsamında olay yerine ait boyutların ölçümü, saniyede on binlerce noktalık bir hızla gerçekleşmektedir ve elde edilen verilerden hareketle olay yerinin üç boyutlu modeli oluşturulmaktadır. Lazerin yakaladığı dijital fotoğraflardaki renkler sayesinde gerçekçi bir üç boyutlu model oluşturularak polislerin olay yerine gitmeden istedikleri kadar incelemede bulunulmasına imkân tanınmaktadır. UYAP teknolojisinin geliştirilmesi suretiyle, duruşmalarda tarafların konuşmalarını, jest-mimiklerini, ses tonunu, tepkilerini ve vücut hareketlerini kaydederek bir değerlendirmede bulunan ve bunu bir rapor olarak hâkime sunan yapay zekâ programının oluşturulması yargılama faaliyetine çok önemli katkılar sağlayacaktır. Nitekim Londra Kolej Üniversitesi, Sheffield ve Pennsylvania Üniversitelerinden bir araya gelen bilim insanlarının geliştirdiği yapay zekâ programı 2016 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından kullanılmaya başlanmıştır ve program, AİHM’de görülen davaların karara nasıl bağlanacağını % 79 oranında doğru tahmin edebilmektedir. Günümüzde bazı ülkeler hukuk davalarında yapay zekâlı hâkimlere (Robot Hakim) görev vermeye başlamıştır. Örneğin, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Hangzhou İnternet Mahkemesi’nde görev yapan yapay zekalı hâkimler online olarak hizmet vermekte, davanın taraflarını dinlemekte, sorular sormakta ve dosyaya ibraz edilen belgelere istinaden karar vermektedir.. Benzer şekilde Estonya’da da yapay zekâlı hâkimlerin 7000 Euro’nun altında olan davalara bakabilecekleri, bu kararların da üst mahkemede yer alan insan hâkimler tarafından denetlenebileceği bir yasal düzenleme üzerinde çalışılmaktadır. Hukukumuzda yapay zekanın eylemlerinden kaynaklı sorumluluğa dair yapılmış bir düzenleme mevcut değildir. Avrupa Parlamentosu’nda 16 Şubat 2017 tarihinde kabul edilen, ‘‘Civil Law Rules On Robotics/ Robotik Alanında Medeni Hukuk Kuralları’’ yasal düzenlemesinin ‘‘Liability/ Sorumluluk’’ bölümünün AD. maddesi ile bir robotun her ne kadar özerk olsa bile mevcut yasal düzenlemelere göre tek başına bir hukuki sorumluluğunun olamayacağı, ancak; üreticiler, işletmeciler, mal sahipleri ve kullanıcıların robotun eylemlerinden sorumlu olabileceği belirtilmiştir. (https://www.europarl.europa.eu/doceo/document/TA-8-2017-0051_EN.pdf, (E.T.:12/12/2023), s.5.) Üretici-işletmeci vs. kişilerin kast ve taksirine göre cezai sorumlulukları da somut olayın özellikleri göz önünde bulundurularak tespit edilir. Avrupa Parlamentosu’nun, mevcut yasal düzenlemelere göre yapay zekanın eylemlerinden kaynaklı zarardan dolayı yapay zekanın değil üreticilerin, işletmecilerin, mal sahiplerinin ve kullanıcıların sorumlu olduğu görüşüne iştirak edilmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 71. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer verilen “Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.” ve “Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir.” gereğince, yapay zekadan kaynaklı tazminat sorumluluğu söz konusu olabilir.
Benzer yapay zekâ teknolojilerinin kullanıldığı alanlara diğer örnekler:
Akıllı telefonlar: Çeşitli uygulamaların kullanıcıya “bunu mu demek istemiştiniz” sorusunu yöneltmesi, yapılan yazım hatalarının otomatik olarak düzeltilmesi, harita uygulamalarında en kısa ya da en iyi güzergâhın önerilmesi, trafikte zaman tahmini yapılması ve sesli asistanlar yapay zekânın çalıştığı alanlar arasında yer alıyor.
Otonom sürüş sistemleri: Akıllı araba üreticileri, otopilot arabaları üretme konusunda gün geçtikçe daha fazla ilerleme kaydediyor.
Sosyal medya: Yapay zekâ sayesinde sosyal medya hesabında gördüğün haber akışları ya da aldığın bildirimler daha önce takip ettiğin ya da ilgilendiğin konularda geliyor.
Müzik akış hizmetleri: Youtube, spotify gibi müzik akış sistemleri de yapay zekâyı kullanıyor. Yapay zeka, bu kanallarda dinlediğin parçaları baz alınarak sana sevebileceğin yeni parçalar öneriyor.
Sağlık sektörü: Sağlık sektöründeki yapay zekâ örnekleri arasında hastalıkları tespit etmede ya da araştırmalarda kullanılan akıllı makineler, hastanın verilerini değerlendiren ve tedavi süreçlerini daha basit hale getiren sağlık bakım cihazları yer alıyor.
PARMAK İZİNİN DELİL DEĞERİ : Ceza muhakemesi hukukunda delil serbestisi ilkesi benimsenmiştir. CMK m. 217/1 gereğince ispatlanmak istenilen hususun her türlü delille ispatı mümkündür ve tüm deliller ispat gücü bakımından eşit değerdedir. Ancak bir hususun her türlü delille ispat edilebilmesi serbestisi sınırsız ve keyfi nitelikte değildir. Bu anlamda delillerin gerçekçi, akla mantığa uygun, bir olayı temsil edici, ispat bakımından önemli, müşterek ve hukuka uygun olmaları gerekir. (Centel/Zafer, s. 248.- Centel/Zafer, s. 250, 251; Gedik, s. 70 vd.; Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 659, 660; Öztürk/Tezcan/Erdem/Erden Tütüncü/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Ak-can/Özaydın/Altınok Villemin/Tok, s. 297; Şahin/Göktürk, s. 23 vd.; Yenisey/Nuhoğlu, s. 531 vd.)
Şüpheli veya sanığın olay sırasında eldiven giymemesi ya da ellerini kaplayan bir başka korucu kullanmadığı müddetçe olay mahallinde parmak izi bırakması mümkündür. Şüphelinin, herhangi bir cismi tutması ya da kendisini desteklediği sırada parmak izinin kalması mümkündür. Ter ya da cilt yağının kaldığı temas yüzeylerinden elde edilebilir. Parmaklara, kan ya da toz gibi maddelerin bulaşması halinde de parmak izi tespit edilebilmesi mümkündür. Parmak izinin, belli bir suçun mutlak bir kişi tarafından işlendiği yönünde kesin delil olduğunu söylemek oldukça güçtür. Ancak yargılama mercine kanaat oluşturabilir. Silahta tespit edilen bir parmak izinin bu silahın mutlaka bu kişi tarafından kullanıldığını göstermeyeceği, ancak bu silahı eline aldığı yönünde kesin kanaat oluşturabileceği söylenebilir. Hırsızlık, kaçakçılık ve uyuşturucu suçlarında suçun sübutu yönünden sıklıkla kullanılabildiği görülmektedir. Ancak bu olaylarda dahi sanık savunmasının makul surette aşılması gerekir. Sanığın savunmasında belirttiği tüm ihtimallerin yargılama merciince göz önünde bulundurulması zaruridir. Her türlü şüpheden uzak, kesin bir kanaate ulaşılamaması halinde, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin gözetilmesi gerekmektedir. Örneğin yol üzerinde bırakılan bir araca, yoldan geçen bir yayanın araca dokunması suretiyle de araçta parmak izi çıkabilir. Bu halde salt araç dış yüzeyinden parmak izinin tespit edilmesine istinaden mahkumiyet tesisi, şüpheden sanık yararlanır ilkesinin açık ihlalidir. Parmak izi değerlendirmesi yapılırken, izin cismin neresinden çıktığı, cismin nerede bırakıldığı, izin cisimin fiziki niteliği de göz önünde bulundurularak yok olma süresi vb. etkenler bir bütün olarak değerlendirilmelidir. (Polat.s.337-Ünver/Hakeri/Yener, Ceza Muhakemesi Hukuku,10.baskı,s.64) Suç mahallinde bulunan fren izi, parmak izi-ayak izi, saç, elbise parçası, kan, kıl, tükürük, meni, kovan birer belirti delili olup, olayın aydınlatılmasında çok önemlidir. DNA analizine tabi tutulan veya uzman bilirkişisinden rapor aldırılan bu türden bir kısım veriler, önemli delil niteliğine dönüşebilmekte hatta bazen kesin delil niteliğini alabilmektedir. (2.CD.07.05.2013 T.,2012/24028-2013/11836) Örneğin sigara izmaritine bulaşmış tükürük örneğinden elde edilecek DNA profilinin karşılaştırılması amacına, zemin yüzeyinden elde edilen kan örneğinin genotipik özelliğine , mağdureye ait iç çamaşırda ve sweat t-shirt üzerindeki lekelerde bulunan DNA profiline , Maktülün tırnak arası svaplarındaki kan örneğine , BTK-BAZ HTS verilerine dair karşılaştırma yapılmak suretiyle, uzman bilirkişisinden veya ilgili ihtisas dairesinden temin edilen raporlar, veriyi belirti olmaktan çıkararak hakime kanaat verici önemli delil niteliğine dönüştürebilmektedir. Yargılama merci delilleri değerlendirip sonuç çıkarırken, akıl yürütme (Mantık Kuralları), Tecrübe Kuralları ve karineleri göz önünde bulunduracaktır. CMK md 217 göre (Delilleri Takdir Yetkisi) ; ” Hakim kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hakimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edilir. Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” Dolayısıyla değerlendirme konusu vasıtalar, duruşmada ortaya konulmuş ve tartışılmış delillerdir. Diğer taraftan hakim, duruşmada ortaya konan ve tartışılan delilleri vicdani kanaatine göre değerlendirmekte serbesttir. Ceza yargılamasında bir delilin hükme esas alınabilmesi için sağlam ve diğer delillerle uyum içerisinde olmasının yanı sıra bu delilin hukuka uygun yöntemlerle elde edilmesi ve yargılamaya getirilmesi gerekir. Yargılamayı yapan hakimin, delil değerlendirmesinde mantıkla çelişki içerisinde bulunmaması gerekir. Akıl yürütme (Uslumlama); mantıkla belli bir dizi önermeden sonuç çıkarmaya denilir. Akıl yürütme sırasında kullanılan mihenk taşı da tecrübe kuralıdır.(7.CD.18.06.2013, 2012/18842-2013/16319, 1.CD.11.05.2011, 2010/7158-2011/3028 ) Tecrübe kuralları; gözlemlerinden elde edildikleri olaylardan bağımsız, bunlar üzerinden gelecekteki yeni olaylar için de geçerlilik iddia edilen tanımlamalar, genel içerikli varsayıma dayalı hükümlerdir. (YCGK,01.01.2001, 2001/9-145-2001/152, YCGK, 22.05.2012,2011/1-480,2012/207) Hayatın olağan akışı kavramı ile kastedilen tecrübe kurallarıdır. (YCGK, 17.11.2009, 2009/7-160-2009/264, 9.CD.13.06.2006, 2006/3269/3269-2006/3336) Vicdani kanaat; maddi uyuşmazlığı çözmeye yetkili makamın, son soruşturmada, muhakeme faaliyeti sonucunda, aklını rehber yaparak ve hukukun çizdiği sınırlar içinde kalarak, maddi olayın oluş biçimine dair ulaştığı, kendi açısından şüpheye yer vermeyen bir kanaat olup, maddi olayın ispat edilmesinin yetkili makam açısından bir ölçütüdür. (Feyzioğlu, Vicdani Kanaat, s.109)-(Ceza Muhakemesinde İspat ve Şüphenin Sanık Lehine Yorumlanması, Doğan Gedik-Mahir Topaloğlu, s.234-250, 344.)
Bu noktada önemli gördüğümüz Yargıtay 6.Ceza Dairesinin kararını aktaralım: “Yargılanacak her uyuşmazlıkta; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Yani sübut konusunda bir hükme varılır. Sübut (veya ispat) meselesi maddi mesele olup, bu konu geçmişteki olayı zihnimizde yeniden yaratmak, yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra, olaya uygulanacak hukuki norm ve bunun olayın tipine uygun olup olmadığı konusunda sonuç çıkarılır. Maddi durumun tespiti, hukuki durumun tespitidir. Hakim bugüne dayanarak dünü öğrenir. Dün hakkındaki şüphesini deliller sayesinde yener. Şüphenin yenilmesi yerini belirliliğe terk eder. Delillerin gösterdiği, objektif bakımından bir (ihtimal) dir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispatta aranan belirlilik ortaya çıkar. Her olayda lehe ve aleyhe deliller vardır. Kanaati meydana getiren delillerin tek tek değerlendirilişi kadar hep birlikte değerlendirilmesi de mümkündür. Deliller bütünlük teşkil ediyorsa, bir bütünün birbiri ile uyuşan ve birbirini tamamlayan parçaları ise, bu hakiki delildir. İspat konusu, gerçeğin bir parçası olan olay hakkında hüküm vermektir. Gerçekten Hakim geçmişte ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmeye mecburdur, elindeki imkan, bu gündür. Bu günden maksat da, varlığını duygularımızla öğrendiğimiz şeylerdir. İşte “delil; budur. CMK.217/2.maddesi gereğince sanığa yüklenen suçun hukuka uygun olarak elde edilmiş, her türlü delille ispatı mümkündür. Mantığa, bilimsel verilere, fizik kurallarına, herkesçe bilinen somut duruma, hayatın olağan akışı içinde gündelik yaşamda edinilen karine niteliğindeki bilgilere aykırı olması ya da tanığın gerçeği söylemediğinin ortaya çıkması gibi reddi için haklı makul ve kabul edilebilir hukuki gerekçeler gösterilmesi zorunludur. Delillerin bu günün akılcı anlayışına göre, Hakimin kanaati, ispat edilmesi istenen olayların tahlil ve tetkiki ile lehe ve aleyhe bütün şartları tenkit ve değerlendirmesinin mahsulü olacaktır. İspat edilmesi gereken şüpheli olandır. Delil maddi veriler olduğu gibi delillerden biri de tanıktır. Bütün ispat araçları delildir. Tanık taraflardan olmayan, fakat olay hakkında görgü ve bilgisi olmuş bir kişinin, o olay hakkında beş duyusu ile edindiği sübut konusunda karar verecek mahkeme veya Hakim huzurundaki sözlü beyanıdır. Sanık dışında herkesin bu konumda ele alınabileceği dikkate alınarak, değerlendirme yapılacaktır. Soyut olarak delil eşit değerdedir. Suç konusu veya aleti olayın bir parçası iken, tanık kişinin beyanı ise olayı yansıtan bir delil olup, olay yerinde kalan her türlü iz ve eserde belirti delil olup olayı temsil eden dolaylı delildir. Asıl olan bu delilin güvenirliğidir. Hal böyle olunca soruşturma ve kovuşturmada toplanmış bulunan tüm deliller tartışılıp, bunun sonucu filin faili olduğu saptanan sanığın mahkum edileceği muhakkaktır.” (6.CD.21.01.2014, 2011/16588-2014/1054)
Kan, Kıl, Tükürük, Burun akıntısı, balgam, kusmuk, sümük, Ter, Meni (sperm), İdrar, Vajinal Svap-sıvı, Anal svap, doku parçası, Kemik, Diş, Tırnaklar, Gaita (Dışkı), vücutsal lekeler, Kepek ve Deri döküntüleri, vücutta DNA bulunan numuneler olup, DNA analizi yapılarak çıkan profil için mukayesede, Biyolojik delil olarak kullanılmaktadır. Fiziksel deliller ; Silah, mermi çekirdekleri, kovan, kartuşlar, olayla ilgili belge niteliğindeki deliller, lifler, cam veya cam kırıkları, paralar ve kalpazanlık araçları, giyecekler, suçta kullanılan diğer araç ve gereçlerdir. İz Delilleri ise kendi arasında; a- Parmak izleri, b- Ayak izleri, c-Ayakkabı izleri , d-Avuç izleri, e-Kulak izleri, f-Diş izleri, g- Alet izleri, h-Oto lastik izleri olarak ayrılır. İzlerin muhafaza altına alınabilmesi için izlerin emniyete alınarak korunması gereklidir. Her iz yerinde etiketlenmelidir. Suç mahallinde öncelikle hiçbir şeye dokunmadan ölçeklerin kullanıldığı, suç mahallinin genel ve müteakiben de delillerin ayrı ayrı görüntüleri fotoğraflanır ve/veya kamerayla tespit edilir. Tekniğine uygun olarak kroki ya da plan çizilir. Bu krokide kanıt niteliği taşıyacak tüm materyal ile suç mahalline ait özelliklerin belirtilmesi gerekmektedir. Suç mahallindeki izlerin tanıtımlarının da yapıldığı suç mahalli tespit tutanağı düzenlenerek, delillerin tutanakla da tespiti sağlanır.
Ateşli silahlarda, Ateşleme iğnesinin fişeğin dip tablasında bulunan kapsüle darbe yapması ile patlayan fişeğin kapsülünde ateşleme iğnesi izi oluşur. Namlu içerisinde ilerleyen çekirdeğin namlu içerisinde bulunan yiv ve setlere temas etmesi, kovandan ayrılan çekirdeğin namlu içinde bulunan yiv-setlerin etkisiyle yiv-setlerin dönüş yönüne dönmesi ve çekirdek çapının namlu çapından daha büyük olması nedeniyle, çekirdek üzerinde namludaki setlerin oluşturduğu ama bakıldığında yiv izi izlenimi veren ve rayyür adı verilen izler de meydana gelir. Doktrinde, namlunun hedefe teması ya da en fazla 2 cm.ye kadar uzaktaki atışlara bitişik atış denir. Atış sonrasında meydana gelen duman, is, yanık ve barut tanelerinin cilt üzerinde kalabildiği mesafeden yapılan atışlara yakın atış (kısa mesafeden atış) denir. Yakından atış mesafeleri, dumansız barutla yapılan atışlarda 2-40 cm. arasında ve dumanlı barutla yapılan atışlarda 2-75 ila 100 cm. arasında değişir. (GÖK-SEÇKİN-KOLUSAYIN, agm, s.192). Barut yanınca ortaya çıkan elemanların cilt üzerine ulaşamayacağı kadar uzak mesafeden yapılan atışlara ise uzak atış (uzak mesafeden atış) denir. Dumansız barutlarda, 40 cm.’den sonrası, dumanlı barutlarda, 100 cm.’den ötesi uzak mesafe olarak kabul edilir. (GÖK, age, s.220. ) Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüklerinin adli dosyalara gönderdikleri ekspertiz raporlarına göre; namlu sınıfına göre muhtemel atış uzaklıklarının kısa namlulu silahlar için bitişik atışın 0-3 cm, yakın atışın 3-70 cm, uzak atışın 70 cm üzeri; uzun namlulu silahlar için bitişik atışın 0-5 cm, yakın atışın 5-180 cm ve uzak atışın 180 cm üzeri olduğu, ancak başta namlu uzunluğu ve kullanılan fişek tipi olmak üzere hava koşulları, barutun tipi ve miktarı, kapsülün tipi, namlu hedef açısı, hedefin kanlı veya ıslak olması, ateşlenen silahın durumu, çekirdek yapısı ve hedef üzerinde toplanan atış artıklarının miktarı ve dağılımı ile bırakacağı izleri artırıcı veya azaltıcı yönde etkilediği belirtilmekte, yakın veya bitişik atışlarda, ateş edilen üzerinde atış artıklarının kalacağı ifade edilmektedir. Atış mesafesinin tespiti için, kriminal polis laboratuvarı müdürlüğünden veya ilgili Adli Tıp ihtisas dairesinden görüş sorularak rapor temin edilmelidir.
Maddi Delil : Maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan, meydana gelen bir olayın suç olup olmadığına, fail, mağdur ve olay yeri arasındaki ilişkinin ispatına ve failin tespitine yarayan, soruşturma ve kovuşturma evresinde delil olarak kullanılabilecek nitelikteki maddi yapıya sahip fiziksel bulgulardır. Bunlar;
- Biyolojik Deliller (Kan, kıl, tükürük, cinsel sıvı , anne sütü vs.)
- Kimyasal Deliller (Barut artıkları, boya, yanıcı-yakıcı maddeler, yangın artıkları, toksik maddeler, uyuşturucu, ilaç vs.)
- Fiziksel Deliller ( Her türlü fiziki yapıya sahip bulgular, suç aleti, tabanca, kovan, bıçak)
- İz Delilleri ( Parmak izi, ayakkabı izi, diş izi vs.) ‘dir.
El Svabı (Atış Artıklarının Tespiti) da bir kimyasal delildir. Bir kişinin ateşli silah kullanıp kullanmadığını tespit etmek amacıyla kişinin ellerinde atış artıkları araştırılır. Ateşli silah yarasının bulunduğu bölgelerde de svap alma işlemi uygulanmaktadır. Buralarda rastlanan barut partikülleri aynı zamanda atış mesafesinin (ne kadar uzaklıkta ateş edildiği) tayinin de uzmanlara yardımcı olmaktadır. (Dr. Oğuz Karakuş, Kriminalistik, sy.23,24,25,26) Yanmış ve yanmamış barut artıkları ile antimon, baryum, kurşun gibi metal taneciklerini de ihtiva eden toz bulutuna atış artıkları (Gunshot Residues) denir. Ateş eden kişi de, Pb, Ba ve Sb. elde edilmelidir, antimon için 0.035 ppm, baryum için 0.150 ppm. ve kurşun için 0.850 ppm. seviyelerindeki tespit önemli bir olgudur. Antimon değerlerinin grafiklerde 0.001 ppm.’den 0.01 ppm.’e kadar olan değerleri önemsiz kabul edilmekte, dikkate alınmamaktadır çünkü bunların çevresel faktörlerle oluşabileceği kabul edilmektedir. Barut artıklarının ve diğer artıkların kurşun deliği etrafında dağılımı, ateşlenen tabanca ya da tüfekten mesafeyi tayine izin verir. Silah ateşleme barut artıklarını yalnızca hedefe doğru sevk etmez, barut ve birincil artıklar geriye atıcıya doğru da dağılır. Sonuçta, bu artık zerrecikleri genelde atıcının ateş eden eli üzerinde birikir ve bunların keşfedilmesi bir şahsın son zamanlarda bir silahla ateş edip-etmediği hakkında değerli bir bilgi sağlayabilir. İncelemeciler, bir kişinin silahla ateş edip-etmediğini, bir silaha dokunup-dokunmadığını ya da bu ateşli silahın yakınlarında bulunup-bulunmadığını saptamak için, şüpheli kişinin elleri ya da bu elementlerin bulaşabileceği diğer kısımlarda baryum ve antimon miktarını ölçerler. (SAFERSTEIN, age, s.449–450) Bir silah ile ateş edildiğinde namludan huni şeklinde çıkan barut artıkları ve diğer artıklar mermi deliği ve etrafında toplanır ki bu ürünler mermi deliği tespitinde ve atış mesafesinin tayininde faydalı olur. Askerler tarafından kullanılan gizleme kumaşına ve altına yerleştirilen beyaz pamuklu kumaşa tam temas (0), 2,5, 5, 10, 20, 30, 45 ve 60 cm mesafeden ve her bir mesafeden beşer atış olmak üzere toplam 40 atış yapılıp daha sonra giriş deliği çevresindeki kumaş parçalarına Sodyum Rodizonat Testi uygulandığında; Kamuflaj kumaşında 60 cm mesafeden yapılan atışlar dışındaki tüm atışlarda atış artıklarının varlığı tespit edilebilmiştir. Beyaz pamuklu kumaş parçalarında 0 cm mesafeden yapılan atışlarda atış artıkları tespit edilirken diğer mesafelerden yapılan atışlarda atış artıklarına rastlanılamamıştır. (TUĞCU Harun- ÜNER H.Bülent – ŞAM Bülent – YORULMAZ Coşkun, MKEK Yapımı 9 mm. Parabellum Mermilerle Yapılan Deneysel Atışlarda Sodyum Rodizonat Testi İle Giysilerde Atış Artıklarının Araştırılmasının Önemi, Adli Tıp D, C. 16, s. 2–4, 2002, s.63.) Atış artıkları ateş eden şahsın eli veya giysileri üzerine bulaşmaktadır. Ayrıca atış artığı, şüpheli kişinin en dıştaki giysisinin her iki kol ağzından 15-20 cm. uzunluğunda bir parça kesilerek de araştırılabilir. Atış artığının tespit edilmesi o kişinin mutlak surette silahı kullanan ve ateş eden kimse olduğunu göstermez. Ancak ateş ettiğine dair çürütülebilir bir karinedir. Bunun dışında, ateş edilen silaha dokunulmuş olması, ateş eden veya edilen kimse ile boğuşulması-bu kişilere temas edilmesi, ateşin edildiği bölgedeki edevatlara olan temaslarla da atış artığı bulaşabilir. Bu ihtimallerin varlığı da, yargılama aşamasında araştırılmalıdır. Benzer yönde YCGK “”atış artığının sadece sanığın elinde değil yüzünde de bulunduğu ve sanığın kafasından ve bacağından yaralandığı hesaba katıldığında sanığın karşıdan gelen atış sonucunda bu svabların yüzüne bulaştığının anlaşıldığı, sanığın olay sırasında şuursuz olduğu ve acının verdiği etkiyle yaralar üzerine elini sürüp bu şekilde elinde svap oluşabileceğini” belirtmektedir. (YCGK 2018/435 E.2022/634 K.) Yine olay saati ile şüphelinin teslim olma/yakalanma saati arasındaki yeterli aralıkta svap izlerini yok edebilme ihtimalinin de değerlendirilmesi gerekir. Bu açıdan svab izi tespit edilemeyen şüphelinin ateş etmediği sonucu çıkarılamaz.
Vücuda şiddetli temas sonucu oluşan yaralarda normalde is ve barut yara izinin içine girerken, kumaş is ve barutun kumaş tabakaları arasında veya yaranın etrafındaki derinin üzerinde dağılıma ve böylece yaranın görünümünün kuvvetli temas yaralanmasından hafif temas görünümüne dönüşmesine neden olur. Barutun kumaşta delikler oluşturarak deride iz bırakması kumaşın malzemesine, tabaka sayısına ve barutun fiziksel formuna bağlıdır. Küre şekilli barut, bir ve hatta iki kat kumaşı kolayca delerek alttaki deride iz bırakır. Bazı istisnai durumlarda 3 kat giyeceği bile delerek geçer. 4 kat pek delinmez. Pul pul plakamsı (flake) barut ise, atış mesafesi çok aşırı yakın değilse bir kat kumaşı bile delemez. Atış artıklarının dağılım ve yoğunluğundan yola çıkılarak atış mesafesi belirlenebilir. Kurşunlu muhimmatlar genelde antimon-baryum içerir. Kurşunsuz sintox muhimmatlarda ateş artığı partiküller küresel olup başlıca titanyum ve çinko içerir. Test sonuçlarına göre tabanca ile ateş etmiş şahısların %90 nında artıklar tespit edilirken, bu oran tüfek ve çifte kullananlarda %50 dir. Ateşleme üzerinden 12 saat geçmesine rağmen atış artıklarının tespit edilebildiği görülmüştür. Partiküllerin ateş artığı olup olmadığı SEM-EDX ile kesin olarak belirlenebilmektedir.
Atış Artıklarının, Ateş Eden Elde Kalmasını Etkileyen Faktörler Şunlardır:
- 1. Silahın tipi, çapı
- 2. Kapsülün yapısı
- 3. Barutun yapısı
- 4. Atış sonrası faaliyetler
- 5. Kişinin hangi elini kullandığı
- 6. Ortamın fiziksel durumu (sıcaklık, rüzgar, nem oranı)
- 7. Atışın çıplak elle yapılıp yapılmadığı.
A. Silah Tipinin etkisi: Otomatik-yarı otomatik tabancalarda boş kovan’ çıkartma bölümünden atış sırasında kovanın yanı sıra bol miktarda atış artığı çıkmakta ve atış yapan elin üzerinde kalmaktadır. Oysa toplu tabancalarda böyle bir durum söz konusu değildir. Keza, çoğu av tüfeğinde boş kovan çıkartma bölümü olmadığından atış yapan elde artık bulunmamaktadır. Büyük çaplı silahlarda daha çok artık oluşur.
B. Kapsülü oluşturan maddeler mermiden mermiye farklılık gösterebilmekte, bu da atış yapan elde farklı artıkların kalmasına neden olabilmektedir.
C. Barutun fiziksel yapısı, kimyasal yapısı, nemlilik derecesi, miktarı atış sonucu oluşan artıkların miktarını ve birleşimini etkiler.
D. Atış yapıldıktan sonra ellerin ceplere sokulması, ovuşturulması, yıkanması (Amonyaklı mendille silinmesi, sirke-sabun vs ile yıkanması-süt banyosu vs.), tıbbi amaçlarla temizlenmesi müdahale edilmesi durumlarında el üzerindeki atış artıkları çok azalır hatta kalmayabilir.
E. Boş kovan fırlatma bölümü sağda olan bir tabanca ile sol elle atış yapılması sırasında el üzerinde çok az atış artığı kalır.
F. Ortamın fiziksel durumu da bir ölçüde atış yapan elde artıkların kalmasını etkilemektedir. Şiddetli rüzgar atış artıklarını sürükleyerek el üzerindeki dağılımını ve miktarını değiştirir.
G. Atış yapılırken eldiven (Steril Cerrahi Eldiven vs.) giyilmesi durumunda atış artıkları eldiven üzerinde kalacak ve eldiven çıkartıldıktan sonra el üzerinde atış artıklarına rastlanmayacaktır. Bunların dışında otomatikler hariç, av tüfeği ile yapılan atışlarda atış yapan el üzerinde atış artıklarına rastlanmaz. Ancak bir elle namlu ucundan tutulup intihar edildiğinde atış yapan elde değil, namluyu tutan elde artık kalabilir. Ayrıca yakın mesafeden ateş edilirken elini namluya doğru uzatan kurbanın elinde atış artıklarına rastlanabilir. Atış yaparken diğer elini atış yaptığı ele destek olarak kullanan kişide ellerin tutuş pozisyonuna bağlı olarak her iki elde ya da tek bir elde artıklara rastlayabiliriz. Atış sayısı el üzerindeki barut artıklarının yoğunluğunda önemli bir faktör olduğundan, yoğun artıklara rastlandığında aynı el ile birden fazla atış yapılmış olabileceğini düşünmek gerekir. Tek veya çift namlulu kırma av tüfeklerinde, boş kovan kendiliğinden dışarı atılmadığından atış yapan elde barut artıklarına rastlanmayacağı ancak namlunun bir veya iki elle tutulup tetiğin diğer el ya da ayak parmağı ile çekilmesi ile gerçekleştirilen intihar olaylarında namlu ucuna yakın elde veya ellerde barut artıkları tespit edilebileceği bilinmelidir.
Günümüz inceleme laboratuvarlarında atış artığı analizinde genel olarak, Nötron Aktivasyon Analizi (Neutron Avtivation Analysis-NAA), Alevsiz Atomik Absorbsiyon Spectrofotometre Analizi (Flameless Atomic Absorbtion Analysis-FAAS) ve Enerji Dağılımlı X-Işını Analizörlü Taramalı Elektron Mikroskobu Analizi (Scanning Electron Microscopy/ Energy Dispersive X-Ray Analysis-SEM/EDXA), Dalga boyu dağılımlı X-Işını Analizörlü Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM-WDXA), Auger Elektron Spektroskopisi (AES) ve Sekonder İyon Kütle Spektroskopisi (SIMS) kullanılmaktadır.
Yine adli dosyalara gönderilen polis kriminal laboratuvarı müdürlükleri ekspertiz raporlarında,
- “1- Elde atış artıklarının tespiti; o elin ateş etmiş, silahı tutmuş ya da atış sırasında silaha yakın mesafede bulunmuş olabileceğini gösterir.
- 2- Olayla ilgisi olmadığı hâlde atış artıklarının bulunduğu yerlere (bitişik veya yakın atışlarda mermi giriş deliği etrafı, atışta kullanılan silah, ateş eden el ile tokalaşma gibi) temas eden ellerde de atış artıkları bulunabilir.
- 3- Olayla ilgisi olmadığı hâlde olaydan kısa bir zaman önce başka amaçla ateş eden elde de atış artıkları bulunabilir. Yine eylem saati üzerinden bir hayli zaman geçtikten sonra atış artığı tespit edilemeyebilir.
- 4-) Atış artıklarının dağılımına göre atış mesafesi tespit edilebilir.
- 5- Ateş eden el ve ellerin atışından sonra yıkanması ya da silinmesi durumunda atış artıkları elde ya hiç kalmamakta ya da çok az miktarda kalabilmektedir.” denmektedir.
Türk Dil Kurumu Yayınları Kriminal Terimleri Sözlüğünde;
Atış artıkları; “Ateşli silahlarda kullanılan mühimmatta mevcut darbeye hassas patlayıcıların, ateşlenme anında yüksek ısı ve basınç etkisiyle yanması esnasında ortaya çıkan, vücut dokusuyla hiçbir kimyasal etkileşime girmeyen, yapısında kurşun (Pb), baryum (Ba), antimon (Sb), kalay (Sn), bakır (Cu), çinko (Zn) ve titanyum (Ti) gibi elementlerin kombinasyonlarını ihtiva eden, genellikle küresel yapıda eşsiz morfolojiye sahip mikron boyutunda partiküller”,
Bitişik atış; “Kısa ve uzun namlulu ateşli silahlarda, namlu ucunun giysiye tamamen temas ettiği, mermi giriş deliği bölgesinde genel olarak; yoğun atış artığı, alev yanığı, is, artı veya yıldız şekli gibi karakteristik özellikler gösteren atışlar”,
Bitişiğe yakın atış; “Kısa ve uzun namlulu ateşli silahlarda, giysi üzerindeki mermi giriş deliklerinin fiziki ve kimyasal karakteristik özelliklerinin bitişik atış mesafesinden yapılan atışlarla yakın benzerlikler gösterdiği, giysi ile namlu ucu arasında çok az (4 cm’ye kadar) mesafenin bulunduğu atışlar”,
Yakın atış; “Kısa ve uzun namlulu ateşli silahlarda, fiziki özellikler bakımından bitişik atış karakterini taşımayan ve bitişik atışa göre mermi giriş deliği bölgesinde daha az miktarda ve düzensiz dağılmış atış artığı bırakan atışlar”,
Uzağa yakın atış; “Kısa ve uzun namlulu ateşli silahlarla yakın atışın üst sınırına yakın mesafeden yapılan ve giysiler üzerinde hemen hemen hiç atış artığı bırakmayan atışlar”,
Uzak atış; “Kısa ve uzun namlulu ateşli silahlarla yakın atışın üst sınırından daha uzak mesafeden yapılan ve giysiler üzerinde atış artığı bırakmayan atışlar”, şeklinde tanımlanmaktadır.
Atış mesafesi tayiniyle ilgili olarak;
“Ateşli silah atış mesafeleri bitişik, yakın ve uzak olmak üzere başlıca üç kategoride incelenir.
- Cilt ile namlu ağzı arasındaki mesafenin 0-3 cm olduğu atışlar genel olarak bitişik atış olarak adlandırılır. Ancak namlu ağzının cilde tamamen dayalı olduğu atışları bitişik, cilt ile namlu ağzı arasında az da olsa 3 cm’ye kadar bir mesafenin bulunduğu atışları bitişiğe yakın atış olarak sınıflamak daha doğrudur. Zira; bitişik atışlarda cilt altında ‘maden boşluğu’nda görülen bulgular, bitişiğe yakın atışlarda hem cilt altında hem de ciltte oluşabilmektedir.
- Yakın atış kısa namlulu silahlar için 3-(30-45) cm’den, uzun namlulu silahlar için ise 3-(75- 100) cm mesafeden yapılan atışlardır.
- Yakın atışın üst sınırından daha uzak, bir başka ifadeyle ciltte herhangi bir atış artığı bırakmayacak mesafeden yapılan atışlara da uzak atış denir.” (Adli Travmatoloji, Dr. Ercüment Aksoy, Dr. Atınç Çoltu, Dr. Beyhan Ege, Dr. Gürsel Günaydın, Dr. Mehmet Akif İnanıcı, Dr. Hüseyin Karali, Dr. Mustafa Karagöz, Dr. Cemil Ötker, Dr. Ali Yeşimçigil,https://www.ttb.org.tr/eweb/adli/4.html) şeklinde açıklamalar yapılmıştır. (T.C.YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2018/458 E, 2019/492 K.)
Ateş edilen silahta namludan çıkan çok yüksek hızda mermi çekirdeği, hedefteki vücutta; çekirdeğin şekli, yapısı, hızı, kıyafetin dokuma sıklığı, kalınlığı, temas ettiği yerin doku yapısı (kemik, kas, et vs.) gibi sebeplerden farklı tahribatlara neden olur.
Tabancanın 0-3.0 cm ve uzun namlulu silahın 0-5.0 cm arasındaki atışlara denilmekte olup bitişik atışın vücut üzerindeki bıraktığı izler şunlardır:
- Namlunun vücuda dayandırılarak ateş edilmesi halinde, deri namlulun ucuna doğru kabarma gösterir ve deride parçalanma oluşur.
- Yaranın kenarlarında yanık tabakası meydana gelir.
- Yanmış veya yanmamış barut parçaları derinin altına nüfuz eder.
- Çekirdeğin vurduğu yerde ekimoz (morluklar) oluşur.
- Çekirdek namludan ayrıldığında namluda bulunan pislikleri de beraberinde götürür ve vücuda yapıştırır.
Bitişik atışta giriş deliği, kendisini meydana getiren mermi çekirdeğinin çapından daha büyüktür. Bu durum mevcut basınç ile oluşur. Bitişik atışlarda elbise üzerindeki mermi giriş deliği etrafında yırtık; yıldız vari, haç, bazen de çizgi şeklinde olabilir ve giriş deliği etrafında silinti halkası olur. Namlunun cilde bastırılarak yapılan bitişik atışlarda cilt altına giren gazların dokularda oluşturduğu genişleme ile cilt, namlu ağzına doğru sürüklenir. Sonunda giriş deliğinin çevresinde namlu ağzının yapısına uyumlu biçimde iz oluşabilir.
Yakın Atış, tabancalarda 3.0 – 30.0 cm, uzun namlulu silahlarda ise 5.0 cm- 2.0 m arasında olan atışlar olup belirtileri:
- Yanmış veya yanmamış barut artıklarının büyük bir kısmı derinin üzerindedir. Mermi çekirdeğinin vücuda vurduğu yerde yuvarlak veya oval biçimde bir delik oluşur.
- Çekirdeğin vücuda çarptığı yerlerde ekimozlar meydana gelir.
- Yanık tabakası delik etrafında oluşur.
Yakın atış mesafesi, atış artıklarının hedefe kümeleştirme oluşturarak ulaşabildiği mesafeler olarak tanımlanabilir. Yakın atışta giriş deliği genellikle küçüktür. Mermi isi; karbon, kir, yağ, birincil patlayıcılardan kaynaklanan karışımdır ve hedefe giderken çekirdeğin yüzeyine bulaşır. Bu artıklarda; deliğin yakın çevresinde yoğun, uzak çevresinde serpilmiş haldedir.
Uzak Atış, tabancalarda 30.0 cm den yukarı, uzun namlulu silahlarda ise 2.0 m‘den uzak atışlara denilmekte olup özellikleri şunlardır:
- Uzak atışta mesafe uzun olduğu için barut etrafa dağılır ve vücutta barut izine rastlanılmaz.
- Vücut üzerindeki delikte herhangi bir yanık oluşmaz.
- Ekimozlar oluşur.
- Çekirdeğin namludan ayrılırken götürdüğü namlu pislikleri olur.
Giysilerde silinti halkası ve giriş deliğinden başka bir bulguya rastlanmadığı durumlardır. Burada kastedilen giriş deliği çevresinde kümeleşme gösterebilen atış artıklarıdır. Yani sadece deliğin çeperlerinde atış artıkları bulunur. Yani sadece deliğin çeperlerinde atış artıkları bulunur. Silahın temas halinde veya temasa yakın mesafede olduğu durumlarda mermi giriş deliği etrafında genellikle isin yoğun halkası bulunur. Çevresinde yırtılmalar olur, ayrıca yanma ve kavrulma vardır. Atış uzaktan yapılmış ise düzgün bir delik vardır ve delik etrafındaki lifler içeriye doğru dönüktür. (AKBAŞ, agt, s.74.)
Ateşli Silahlarda Çıkış Deliği: Çıkış deliği genellikle cilt ile berber dokularının dışarıya doğru yırtıldığı bir lezyon şeklindedir. Büyüklüğü genellikle giriş deliğinden fazladır. Ancak bazen giriş deliğinden küçük olabilir. Özellikle girişin atipik olduğu durumlarda, örneğin çekirdeğin yan olarak vücuda girip burun kısmı ile çıktığı bir durumda oldukça büyük bir giriş, küçük, yırtık tarzında bir çıkış ile karşılaşılabilir.
- Av Tüfeği Saçmaları, 100 cm.’e (1 m) kadar toplu halde gidip tek giriş deliği oluştururlar. Sonrası olan mesafelerde ise saçmalar dağılarak vücudun çok farklı yerlerine isabet edebilir. Ateşli silah yarasında kafatasında 2 tane giriş deliği varsa çatlak hattına bakılarak hangisinin önce atıldığı söylenebilir. 2. giriş deliğinin çatlakları 1. deliğin etrafında oluşan çatlakları aşmaz. Atış yönü, ölenle öldürenin konumları, olayın oluş akışını belirtme bakımından önemlidir. Mermi çekirdeği vücuda dik girmişse kontüzyon halkaları düzgün olur. Yandan girmişse, giriş tarafındaki halkalar daha geniştir. Deri yaralandıktan yaklaşık 6 saat sonra sıyrık kısmı kurur. Kontüzyon halkası oluşur. Silinti şeridi ve vurma halkası, uzaktan yapılmış atışlarda yakındakilere göre daha geniştir. Avuç içerisinde ve ayak tabanında meydana gelen yaralanmalarda, çıkış deliklerine benzemeyen oval veya daire şeklinde giriş deliği meydana gelir. Ölen veya yaralanan şahsın pozisyonu, yaranın vücuttaki bölgesi ve konumu, yaranın vücutta bıraktığı şekil ve izlerden hareket edilerek, atışın hangi yönden yapıldığı (Atış Yönü) hususunda kanaat elde edilebilir. 1 m’ye kadar olan atışlarda genellikle geniş ve tek bir merkezi giriş deliği bulunur. Bu deliğin kenarları düzensiz ve tırtıklı görünümdedir. 1 m’nin üzerindeki mesafeden yapılan atışlarda ana giriş deliğinin çevresinde ikincil giriş delikleri oluşmaya başlar. Toplu gidiş sırasında saçma taneleri ara hedefe (ara hedef genellikle giysidir) çarptıklarında hedefe ilk çarpan ve hızları azalan saçma tanelerine, hemen arkalarından gelen saçma tanelerinin rastgele noktalardan çarpmaları sonucu “bilardo topu saçılma etkisi” ortaya çıkmaktadır. 14 Saçma dağılımı genişleyeceğinden, yaralanmanın ağırlık derecesini ve atış mesafesi tayinini etkiler. Saçma tanelerinin etkisiyle oluşan bu küçük girişlerin sayısı 2 m’nin üzerindeki atışlarda gittikçe fazlalaşır. 3–5 m’den sonra merkezi giriş deliği kaybolur ve yerini saçma tanelerinin girişlerine bırakır. Av tüfeği fişeğinin tapa gibi metal olmayan parçalarıyla oluşan yaralanmalar, ekimozdan ölümcül lezyonlara dek değişik şiddette olabilir. Bu parçaların vücuda girişi 1–2 m’ye dek olan atışlarda merkezi giriş deliğinden olur. Bunun üzerindeki mesafeden yapılan atışlarda ise tapa parçalarının vücuda girişi merkezi giriş deliğinin altında ikincil bir delikten olabilir. Tapa parçaları 5 m’den sonra vücuda ulaşamaz. Vücuttan çıkartılan tapa parçaları ve saçma tanelerinin mermi çekirdekleri gibi balistik incelemesi çok önemli olmasa da, kriminolojik tetkik için göz ardı edilmemeli, incelenmeleri sağlanmalıdır. Bitişik ve yakın atışlarda saçma taneleri vücuda toplu olarak girdikten sonra vücut içinde dağılırlar. Traje de dağınık olur. Saçma tanelerinin vücut içinde çarparak parçaladığı solid organlarda sekonder yaralanmalar görülebilir. Vücut içindeki saçma tanelerinin skopi ile tespiti; trajenin, dolayısıyla da atış istikametinin belirlenmesinde kullanılabilir. Saçma tanelerinin enerjileri düşüktür. Bu nedenle özellikle batın ve torakstaki av tüfeği yaralanmalarında çıkış deliği görülmeyebilir. Traje içinde oluşan kemik fragmanlarına bağlı olarak ikincil çıkış delikleri de görülebilir. Çıkış deliği olmayan yaralanmalarda deri altında palpasyonla saçma taneleri aranmalıdır.
Atış Mesafesini Etkileyen Faktörler:
- Yapılan atışın mesafesi
- Barutun cinsi
- Barutun yanma hızı
- Namlu uzunluğu
- Silahın çapı
- Kapsülün türü ve içeriği
- Namlu hedef açısı
- Barutun ağırlığı
- Barutun nemi
- Ortamın fiziksel durumu (giysinin yapısı, nem, rüzgar ve sıcaklık)
- Araya giren cisimler (ara hedef)
- Hedef nitelikleri (dokuların özelliği, çürüme, kan bulaşığı vs.) (Üner H.B.,1991).
Atış Yapılan Yerin Tespitinde ; Açıölçer-Lazer yöntemi ve Prob-ip/lazer yöntemi kullanılmaktadır. Açıölçer-Lazer yönteminde, Sert bir yüzeyde bir atılan nesne giriş deliği varsa giriş deliğinin şeklinden giriş açısının bulunması için arksin formülü kullanılır. Bu formül sin.=Kısa Kenar/ Uzun Kenar (Arksin) Sin.= Nesne Giriş Deliği kısa kenar uzunluğu/ Nesne Giriş Deliği Uzun kenar uzunluğu şeklindedir. Atılan nesnenin giriş açısı bulunduktan sonra açıölçer, bu giriş açısına göre giriş deliğinin bulunduğu yere yerleştirilir, lazer bu açı doğrultusunda tutularak atış yönü ve orijini bulunur. Lazer ışığının makul bir mesafede sağ ve sol tarafında silahtan atılan nesne parçalarına, kovan ya da kartuşlara rastlanır. Prob-ip/lazer yönteminde ise, atılan nesnenin temas ettiği ya da delip geçtiği en az iki noktaya ihtiyaç vardır. Atılan nesnenin geçtiği iki noktaya düz bir çubuk (prob) geçirilerek bir doğru elde edilir, bu doğrunun sağ ve sol taraflarında makul bir mesafe incelenerek atılan nesneye ait parçalar bulunabilir.
Avuç İzi; el ayasının yüzeylerde bıraktığı izlerdir. El ayası, parmaklar ve bilek ile kesişim noktaları şeklinde sınırlanır. Elin şekli, parmakların uzunluk, genişlik ve birbirlerine göre durumları, avuç içlerinde bulunan çizgilerin uzunlukları ve birbirleriyle kesiştikleri noktalar, çizgiler arasındaki mesafeler belirlenerek inceleme yapmak ve kesin sonuca varmak mümkündür. Avuç izleri üç bölgeye ayrılarak belirlenip, incelenir; Yukarı gelecek şekilde yerleştirilen başparmak bölgesi (1.grup), aşağı gelecek şekilde yerleştirilen küçük parmak bölgesi (2.grup) ve yan tarafa gelecek şekilde yerleştirilen yukarı bölge (3.grup) olarak ayrılırlar.
Odontologlara göre; kişilerin diş dizisi, dişlerin sayıları, açılanmaları ve çenelerin kapanış ilişkileri parmak izi kadar kişiye özgündür. İki ağız dental yapısı hiç bir zaman tam olarak birbirine uymaz. Bu nedenle de kişilerin dişlerinden kimliklerini tespit etmek mümkündür. Yine yaralanma ve oluşan ekimozların diş izlerinden kaynaklı olup olmadığının tespiti olanaklıdır. (Isırık/diş izi) Üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde, Cumhuriyet savcısının emriyle fotoğrafı, beden ölçüleri, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak diğer özellikleri ile sesi ve görüntüleri kayda alınarak, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulur. Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde söz konusu kayıtlar Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilir ve bu husus tutanağa geçirilir (CMK m.81). |
Adli bilim uzmanları, yürüyüş özelliklerinden; istikamet, yürüme-koşma, ayak hatları, ayak, asıl açılar ve adım uzunluğu, genişliğinden (yürüyüş tablosundan) yararlanarak çok önemli sonuçlara ulaşmaktadırlar. Bunların incelenmesi neticesinde; ayak izinin sahibinin boyu, kilosu, yük taşıyıp taşımadığı, fiziki durumu, (topal vb), koşarak mı yoksa yürüyerek mi iz bıraktığı, sarhoş ya da hasta olup olmadığı tespit edilebilir. Çıplak ayak izleri ayak tabanının meydana getirdiği izlerdir. Parville tarafından yapılan çalışmalar neticesi keşfedilen ve Parville Formülü olarak adlandırılan sisteme göre, T= 2xP:0,287- 0.05 m. formülü ile azami 2mm’lik bir hata ile çıplak ayak izi sahibinin boyu öğrenilebilir. Bu formülde, T= Şahsın Boyu, P= Çıplak ayak izi uzunluğunu gösterir. Çıkan sonuçlar 5’er cm üst ve alt sınırlar doğru olarak kabul edildiğinde % 80’lik bir doğruluk oranı tespit edilir. İnsanlarda adım uzunlukları ortalama 50–100 cm arasında değişir ve yavaş yürürken bu uzunluk 70 cm ye hızlı yürüyüşte ise 90 cm ye ulaşır. Eğer adım uzunluğu 100 cm veya daha fazla ise koştuğuna karar vermek oldukça mantıklıdır. Kısa boylu ve uzun boylu iki insan aynı hızla yürüdükleri zaman uzun boylu olanın adımları daha uzundur. Yürüyüş özellikleri dikkate alınarak, izden yük taşıyıp taşımadığını anlamak mümkündür, yükün olduğu taraftaki ayak izi daha belirgin olacaktır. Yumuşak zeminde geriye doğru yüründüğünde örneğin karda, ayağın her kalkışında basılan yerden geriye doğru bir miktar kar itilir. Geriye doğru yürümede, adım uzunluğu daha kısa ve ayak açısı daha düzensiz ve ayakuçlarındaki derinlik daha fazladır. Belli bir cismin veya kütlenin yere teması ile, yumuşak zeminlerde cisim veya kütlenin ağırlığına göre, yere yapılan basınçtan ağırlık tespiti yapılabilir. Ağırlığın çok olduğu durumlarda daha derin, az olduğu durumlarda ise, daha sığ baskı izi oluşacaktır.
Ayak izleri değerlendirilerek yararlı bilgilere ulaşılabilir;
- a) Olayda bulunan kişi sayısı, bulunacak farklı özelliklere sahip ayakkabı izlerine bakılarak bilinebilir.
- b) Farklı cinsiyetlere sahip insanların farklı özelliklerde ayakkabı giyecekleri göz önünde bulundurularak cinsiyet tespiti yapılabilir.
- c) Ayak boyutu, yaklaşık olarak kişinin ayak numarasını verir. Bundan hareketle ayak izinin çocuğa mı yoksa yetişkin bir kişiye mi ait olduğu tespit edilebilir, yaşın önceden tespit edilebildiği hallerde, her yaş için ayakkabı numarasının belirlenmesi, araştırmacıyı önemli sonuçlara götürecektir.
- d) Tek ayaklı, bastonlu, koltuk değnekli izlerden, kişilerin ayak özürleri hakkında bilgi edinilebilir
- e) Ayak izlerinden parmakların biçimleri, konumları ve sayıları hakkında bilgi edinmek mümkündür.
- f) Ayakkabılar basıldıkları yerlerden üzerlerine toz vb. artıklar bulaştırırlar, bunlardan kişinin geçtiği yerler hakkında bilgi edinilebilir, hatta bu artıkların Laboratuvarlarda tetkiki ile kesin sonuçlara bile varılabilir.
- g) Geldiği ya da gittiği yön hakkında bilgi sahibi olunabilir. h) Suç mahallinden götürdüğü eşya, suç mahalline geliş ve uzaklaşma şekli anlaşılabilir. Genel olarak tekerlek incelemesi ile ayakkabı izi incelemeleri birbirleriyle uygunluk gösterirler.
Moleküler Genetik İnceleme; canlı organizmaya ait materyal üzerinde moleküler düzeyde (DNA temelli) genlerin yapı ve fonksiyonlarının ortaya konulması işlemidir. Gen, bir organizmaya ait tüm genetik bilgiyi içeren ve onun yavrulara aktarılmasını sağlayan en küçük kalıtım birimidir. Gen analizi ise insanın genetik özelliklerinin belirlenmesine aracılık eden bir yöntemdir. Bütün canlılar genlere sahiptir. “Genler DNA adı verilen bir kimyasal maddeden yapılmıştır. DNA, kromozom denilen uzun iplikler halinde bulunur. Her çekirdeğin içinde 46 kromozom yer alır ve genler bu kromozomlar boyunca dizilmiştir. Kısaca DNA olarak adlandırılan deoksiribonükleik asit, bütün canlı organizmaların biyolojik gelişimleri için gerekli olan genetik kodları taşıyan ve canlı organizmaları birbirinden ayıran temel yapı taşlarının bileşenlerini ihtiva eden bir nükleik asittir. DNA‟nın bilgi toplama yeteneği moleküler yapısına dayanır. “Bu madde, ikili sarmal olarak adlandırılan uzun ve burulmuş bir merdiven şeklini doğal olarak alan bir çeşit zayıf asittir. DNA, baz adı verilen dört kimyasal maddeden oluşur. Bu bazların isimleri adenin (A), guanin (G), sitozin (S) ve timin (T)‟dir. Bunlar baz çifti denilen çiftler halinde bulunur. Her baz çifti, DNA merdiveninin bir basamağını oluşturur” Yaşamsal işlevler seri bilgi aktarımları ile yürütülür. Bir organizmanın DNA‟sının genleri o organizmayı oluşturmak için gerekli tüm bilgiyi içerir. Bu genetik bilgi aktarımı iki şekilde olur: Öncelikle DNA‟daki bilgiler hücre yapımı ve doğrudan kimyasal olaylar için kullanılır, akabinde bilgiler grubu kopya edilir ve her yeni yavru hücreye aktarılır. DNA profili, insan dokusundan elde edilen DNA‟nın belirli bazı bölgelerinin incelenerek barkod niteliğinde bir sonuca ulaşılmasıdır. DNA profili kavramı, DNA Verileri ve Türkiye Milli DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı md. 2 uyarınca da bir kişiyi diğerlerinden ayırt eden DNA karakteristiklerinin tümünü ifade eder. DNA profili elde etmek için şüpheliden, sanıktan, mağdurdan, diğer kişilerden veya olay yerinden biyolojik örnekler alınmak suretiyle bu örnekler uygun ortam ve cihazlarla donatılmış olan laboratuvarlarda ayrıştırılır, saflaştırılır ve görünürleştirilir. Genom, bir kromozom seti üzerindeki bütün genetik materyal ; bir hücre veya virüste bulunan genlerin toplamıdır. Bir organizmaya ait genler, hep birlikte genom denilen bir ya da daha fazla kromozom üzerinde doğrusal bir şekilde organize olmuş fiziksel birimlerden oluşmaktadır. Genotip ise bir canlının sahip olduğu genler topluluğudur. DNA molekülü, yarısı anneden, yarısı da babadan alınan kalıtım bilgisinden oluşan, her hücrenin içindeki her çekirdeğin içinde bulunan, açıldığında boyu bir metreyi bulan ve kişiye ait bütün bilgilerin yer aldığı bir moleküldür. Moleküler genetik inceleme sonucu elde edilen DNA profili ile bireyleri birbirinden ayıran özellikler okunarak kimlik tespiti yapılabilmektedir. DNA profili, tek yumurta ikizleri dışında her insanda farklı yapı ve özelliktedir. Genetik kimliği oluşturan DNA profilinin bireyler arasındaki benzerlik oranının beş milyarda bir ihtimal olduğu belirtilmektedir. DNA tek yumurta ikizleri hariç kişiye özgü kalıtımsal olarak aktarılan bir bilgi olup kişinin tüm hücrelerinde aynı DNA mevcuttur. Yani kişinin kanından, dökülen deri döküntüsünden, epitel hücresinden, semeninden, kemik ya da saç örneğinden özetle tüm biyolojik örneklerden aynı DNA elde edilebilir. Hücrelerimizdeki DNA 50 bin ila 100 bin geni kodlayan Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin adında dört tipte baz içerir. Bu bazlar 3 milyar baz çifti oluşturur ve bu diziliminin tamamı genetik bilgi olan genomu meydana getirir. İki insanın DNA’sı birbirine %99,8 oranında benzer. Bireyler arasındaki DNA farklılıkları ise sadece %0,2’lik bir kısımda gerçekleşmektedir. Bu kısım da toplumda çeşitlilik gösteren genleri oluşturur. Her birey, her bir geni için biri anneden biri babadan gelen iki alele sahiptir. Birey iki alelden daha fazlasına sahip olamaz. Ancak toplumda aynı gen için çok sayıda farklı alel bulunabilir. Farklılığın nedeni, DNA’nın yapısına katılan dört çeşit bazın farklı sayı ve sırada dizilişinden kaynaklanır. Kişilerin ayırt edilip kimliklendirilebilmesi bu sayede gerçekleşir. Bu sebeple Yönetmelik m. 3’te “… kişiyi diğer kişilerden ayıran ve kalıtım kurallarına uygun olarak aktarılan hastalık dışındaki özelliklerin moleküler düzeyde araştırılması” olarak yapılan tanımla, DNA’nın kodlama yapmayan intronik bölgesi kastedilmekte olup, yapılacak inceleme sadece kişiler arası farklılık gösteren bu bölgelerin kullanılmasıyla sınırlandırılmaktadır. Günümüzde tüm dünyada kabul gören moleküler genetik incelemeler kapsamında insan kimliklendirme bölgeleri olan STR (Short Tandem Repeats- Kısa Art Arda Tekrar Dizileri) lokuslarının keşfi adli DNA analizlerinin merkezi olmuştur. Bugün gelinen nokta itibariyle kişinin sadece kimliklendirilmesinde kullanılan STR bölgeleri haricinde; soruşturmaya yön vermek ve şüpheli havuzunu daraltmak için DNA üzerinde farklı bölgeler de kullanılmaya da başlanmıştır. Bu DNA bölgelerinden kaş-saç rengi, göz rengi, ten rengi gibi fenotipik özellikler belirlenebildiği gibi, kişinin biyocoğrafik soy tayini de yapılabilmektedir. Hatta son yıllarda bu konudaki çalışmaların ivme kazanmasıyla; kişinin DNA’sındaki verilerinden yola çıkılarak bu kişinin yüz morfolojisi hakkında belirlemelerde bulunulup özel yazılımlar aracılığı ile kişiye ait biyolojik robot resim çizmek mümkün hale gelmiştir. Bu sayede şüphelileri biyolojik robot resim ile aramanın yanı sıra bulunmuş iskelet kalıntılarından DNA’sı kullanılarak kişinin görüntüsü ve hangi soya ait olabileceği ile ilgili bilgileri kullanan ülkelerin sayısı artmaktadır. ABD’nin oluşturduğu DNA veritabanı olan CODIS (Combined DNA Index System- Birleşik DNA İndeks Sistemi) için Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından 13 STR lokusu belirlenmiştir. Bu lokuslar CODIS ve dünyadaki tüm laboratuvarlarda ortak dil oluşturmak adına belirlenmiş DNA bölgeleridir. Türkiye dâhil tüm ülkelerin kullandığı adli DNA analizi amaçlı bu lokusları ihtiva eden STR kitleri farklı firmalarca üretilmektedir. Bu sayede tüm dünyada adli DNA analizleri bir standarda oturmuş, bilimsel çalışma olmaktan çıkıp, farklı ülkelerce kabul edilen bir delil haline gelmiştir.
MOLEKÜLER GENETİK İNCELEMEDE HUKUKİ USÜL : Ceza Muhakemesi Kanununda hukuka aykırı ve yasak yöntemlerin kullanılmasının önüne geçilebilmesi ve maddi gerçeğe ulaşmada insan hakları ihlallerinin azaltılabilmesi amacıyla en temel ilkelerden biri olarak ‘delilden sanığa gitme’ kuralı benimsenmiştir. Moleküler genetik inceleme konusu materyallerin alınması, incelenmesi ve sonuçlarının gizliliği gibi usul ve esaslara, 5237 sayılı CMK’nun 75 ila 80. maddeleri ve 25832 sayılı yönetmelikte yer verilmiştir. Ceza hukukunda moleküler genetik incelemeye konusu insana ait biyolojik bulgu ve materyallerdir. Bu biyolojik bulgular, olayın özelliğine göre şüpheli, sanık, mağdur veya diğer kişilerin vücudundan alınan örnekler, olay yerinde parçalanmış şekilde veya olay yerindeki eşya ve objelere bulaşmış halde bulunan bulgulardır. Buna göre, olaydan sonra olay ile ilgisi olabilecek kişilerden alınacak kan, kıl, tırnak, sperm, tükürük, ter, idrar, kemik, deri döküntüsü ve doku parçası örneği, olay yerinde bulunan ve kime ait olduğu bilinmeyen insan bedenine ait parçalar, insana ait biyolojik bulgu bulaşığı olan herhangi bir obje veya delil, moleküler genetik inceleme konusu olabilmektedir. Moleküler genetik inceleme yapılmasına karar veren hakim, bu incelemeyi yapacak olan bilirkişiyi de kararda göstermelidir (CMK 79/1). CMK’nın 63. maddesine göre “Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına…” karar verilebileceği düzenlenmiştir. Moleküler genetik inceleme için hakim tarafından bilirkişi atanması hususu ise kanun koyucunun uzmanlığa, özel veya teknik bilgiye ihtiyaç bulunduğunu en baştan kabul ettiği hususlardan biridir. Bir suça ilişkin delil elde etmek için şüpheli veya sanık üzerinde iç beden muayenesi yapılabilmesine ya da vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilmesine; Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re’sen hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmi dört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmi dört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz. İç beden muayenesi yapılabilmesi veya vücuttan kan veya benzeri biyolojik örnekler alınabilmesi için müdahalenin, kişinin sağlığına zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir. Üst sınırı iki yıldan daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda, kişi üzerinde iç beden muayenesi yapılamaz; kişiden kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınamaz. (CMK m.75). İç beden muayenesi veya vücuttan örnek alınması ancak tabip veya sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir (CMK m. 75/3). Ancak kişinin vücut yüzeyinde bir başka kişiye ait olduğu açıkça belli olan kıl, tüy, lif gibi örnekler olay yeri inceleme uzmanları tarafından alınabilir (Yönetmelik m. 23). Ceza muhakemesinde moleküler genetik incelemelerde kullanılan biyolojik örnekler, olaydan arta kalan her türlü iz ve eser anlamına gelen belirti delilleri kapsamındadır. Aynı zamanda bunların anlamlandırılmasında adli bilimlerin analiz yöntemleri kullanıldığı için elde edilen sonuçlar bilimsel delil niteliğindedir. Belirti delilleri ancak diğer delillerle desteklenmesi halinde mahkûmiyet için elverişli olacaktır. CMK m. 78/1’in son cümlesi ile alınan örnekler ve bulunup kime ait olduğu belli olmayan beden parçaları üzerinde soybağının veya elde edilen bulgunun şüpheliye, sanığa ya da mağdura ait olup olmadığının tespiti amaçları dışında belirleme yapılması yasaklanmıştır. CMK m. 79/2 hükmünün ikinci cümlesi ile de inceleme yapmak üzere görevlendirilen bilirkişiye yasak moleküler genetik inceleme yapılmasını ve yetkisiz üçüncü kişilerin bilgi edinmesini önleme yükümlülüğü getirilmiştir. Bunun yanında Yönetmelik m. 14/4’te moleküler genetik incelemelerin özel kalıtsal karakterler hakkındaki açıklamayı içermediği bilinen kromozom bölgesi ile sınırlı kalmasına özen gösterileceği belirtilmiştir. CMK m. 78/1’de “75 ve 76’ncı maddelerde öngörülen işlemlerle elde edilen örnekler üzerinde”, CMK m. 78/2’de “bulunan ve kime ait olduğu belli olmayan beden parçaları üzerinde” yapılan genetik incelemeyi düzenleme altına alındığından, olay yerinin incelenmesi (04.07.1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ek m. 6/3 ve devamı; 01.06.2005 tarih ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği m. 9) neticesinde bulunan ve kime ait olduğu belli olmayan beden parçaları dışındaki biyolojik delillerin veya adli arama sonucunda temin edilen biyolojik delillerin tek başına incelenmesi mümkün değildir. Yargıtay 6. CD. 11.04.2011 tarih ve 2009/18701 E., 2011/5063 K. sayılı kararında hırsızlık suçu nedeniyle yapılan bir soruşturmada olay yerinde bulunan eldiven poşeti üzerinde moleküler genetik inceleme yapılması için CMK m. 78 gereğince hâkim kararı bulunması gerektiğine karar vererek, talebin reddine ilişkin karar veren sulh ceza mahkemesi kararını hukuka aykırı bulmuştur. Yargıtay 2. CD. 10.04.2013 tarih ve 2012/21976 E., 2013/7760 K. sayılı kararında benzer yönde karar vermiş ve hâkim kararı olmadan alınan moleküler genetik inceleme sonucunun hukuka aykırı şekilde elde edilmiş delil vasfında olacağını kabul etmiştir. Elde edilen örnekler veya bulunan ve kime ait olduğu belli olmayan beden parçaları üzerinde soybağının veya elde edilen bulgunun şüpheliye, sanığa ya da mağdura ait olup olmadığının tespiti için zorunlu olması halinde moleküler genetik incelemeler yapılabilir. CMK md. 78/2, “Birinci fıkra uyarınca yapılabilen incelemeler, bulunan ve kime ait olduğu belli olmayan beden parçaları üzerinde de yapılabilir” demektedir. Bunun yanı sıra BMY md. 23 uyarınca “Kişinin vücut yüzeyinde bulunan atış artığı gibi biyolojik olmayan örnekler, elbiseleri ve diğer eşyaları üzerinde bulunan örnekler ile vücut yüzeyinden başkasına ait olduğu açıkça belli olan kıl, tüy, lif gibi örnekler olay yeri inceleme uzmanları tarafından alınabilir.” Bu düzenlemeler uyarınca olay yerinden elde edilen biyolojik materyaller üzerinde inceleme yapılması mümkündür. Biyolojik deliller olay yerinde kan lekesi, ter, kıl, kemik parçaları gibi beden parçaları/ dokuları/ sıvıları veya bardakta kalan ruj izi, mermi kovanı, sigara izmariti üzerindeki tükürük gibi eşyalar üzerinde yani her türlü ortam ve eşya üzerinde bulunabilir. DNA ise kan, kıl, tükürük, burun akıntısı, ter, meni, idrar, vajinal svap, doku parçası, kemik, diş, tırnak, dışkı, kepe ve deri döküntüleri gibi tüm materyallerde mevcuttur.
Moleküler genetik incelemeler sonucu elde edilen delilleri; “şahsa ait tabii belirti ve maddi delil niteliğinde tıp bilimi yöntemleri ile elde edilen bilimsel deliller” olarak tanımlamak mümkündür. Fen bilimleri yoluyla elde edilen bu deliller bilimselliklerinin kanıtlanacağı ana kadar sübjektif olarak kabul edilecek; tıp bilimi ve diğer bilimler tarafından desteklenmelerinin ardından objektif bir nitelik kazanacaktır. Bilimsel yolla elde edilen delillerle dahi hakim kesin kanaate ulaşamazsa “şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo)” ilkesi uygulanacaktır.
Tekerlek İzleri : Motorlu vasıtaların lastik ya da diğer maddelerden imal edilmiş tekerleklerine ait izler bize bu vasıtaların hareketi istikametlerini tayinde ipucu verir. Şayet motorlu vasıta düz bir hat boyunca ve doğru olarak hareket halinde ise sadece arka tekerleğin izleri görülebilir. Geri manevra ve seyir halinde ise ön tekerlek izleri görülecektir. Dönüş yapmış ise dört tekerleğin izini de bulmak mümkündür. Suç mahallindeki lastik dış desenlerinden, lastiğin markası bulunabilir. Negatif ya da kabartma tekerlek izleri araç yumuşak zeminlerde gittiğinde oluşur. Pozitif tekerlek izleri, tozlu veya çamurlu yoldan asfalt yola ilk geçişte tekerleğin temiz olan asfalt yolda bıraktığı kısa mesafede görülen izlerdir. Lastik taban izleri, lastiğin kalıbını yumuşak yol kaplamasına çizen izlerdir. Tekerleğin dönüşü sırasında ileriye fırlattığı yumuşak malzeme sıçramadır, bu tekerlek tabanlarının çamurdan kopardığı parçalardır. Noktalama şeklinde sıçratma ise, tekerleğin dönüşü sırasında kaplamadan kopararak geriye fırlattığı parçalardır. Normal lastik yere değme yüzeyi, kenarları yuvarlak bir şekildedir. Yuvarlanan lastik yol ıslak veya yumuşaksa profil iz bırakır, lastiğin yola değme yüzeyi lastik içindeki havanın basıncı ile taşıtın hareketine bağlı olarak değişir.
Lif-İp : Lif incelemelerinde, lifin köken olarak hayvansal (yün) mı, bitkisel (pamuk) mi, mineral (cam) mi ya da sentetik mi olduğu belirlenebilmektedir. Kurbanlardan, şüphelilerden ya da şüpheli zeminlerden alınan liflerle araştırılan lifler karşılaştırılabilir. Eğer iki kumaş parçasının yırtık veya kesim yerleri fiziksel bir inceleme sonucunda birbirine tam olarak çakışıyorsa o zaman onun aynı kumaş olduğu anlaşılır. Bir otonun karıştığı olayda oto üzerindeki giysi parçasının, kurbanın üzerindeki giysi parçası ile fiziksel özellikler yönünden tamamen çakışması aracın kaza ile direk ilgisi olduğunu gösterecektir. İncelemede ilk ve en önemli basamak lifin çap ve renginin mikroskopta mukayese edilmeleridir. Bu karşılaştırma, kopan alet ya da nesnelerin incelenmesi gibi tüm fiziksel özelliklerin uygunluğunun aranması şeklinde olacaktır. Eğer bu iki özellik arasında uyum yoksa aralarında bağlantı kuracak bir sonuca varmak mümkün olmayacaktır. Herhangi bir sonuca varmadan önce iki veya daha fazla lifin incelenmelerinde aynı kimyasal yapıyı göstermeleri gerekmektedir. İcra edilen testler bütün liflerin aynı sınıfa ait olduklarını ispatlamalıdır. Renk, örgü şekli, yapısı, iplik yapısı vb. karakteristik özelliklerle eldeki numune ile kaynak olarak düşünülen numunenin karşılaştırılmaları yapılır ve fiziksel olarak uyup-uymadığı kontrol edilir.
Kan Lekesi : Kadın kanında periferik (çevresel) nötrofil akyuvar (lökositlerin) çekirdek bölümüne (segmentlerine) asılı ve trampet çubuğu biçiminde drumstik cisimcikleri vardır. Kan lekelerindeki nötrofil lökositler hemolize (kırmızı kürelerin parçalanması) olmamışsa bunların çekirdek bölümlerine (segmenlerine) asıl trompet çubuğu biçimindeki drumstik cisimciklerinden kanın kadına ait olduğu ortaya çıkmaktadır. Kan lekesinin kadına mı erkeğe mi ait olduğu veya Kadın Genital Kanaması mı Düşük ve Doğum Kanı Lekesi mi olduğu tespit edilebilmektedir.
Kıl : Yolunmuş kıllarda en iyi ayrım bulbus epitel hücrelerinde seks kromatin araştırmasıyla mümkündür. Kadınlarda bulbus epitel hücrelerinin %30-60’ı seks kromatin ihtiva etmesine rağmen, erkeklerde bu oran %3-15’dir. Erkeklerde kaş kıllarının çapı kirpik kıllarının çapından daima daha büyüktür, kadınlarda ise kirpik kıllarının çapı kaş kıllarının çapından daima daha büyüktür. Kadın kirpikleri erkek kirpiklerine göre daima daha kalın olur. Erkek kaşları genel olarak daha kalındır. Bir kılın 25 cm.den uzun olması, çok taranması nedeniyle uçlarının çatlayıp püskül şeklini alması da kadın kılı olması ihtimalini akla getirir. Olay yerinden elde edilen kılların kadına mı erkeğe mi ait olduğu veya kılların vücudun hangi bölgesine ait olduğu tespit edilebilir. 3 cm’ye kadar olan kısa kıllar arasında kaşlar, kirpikler ve burun kılları, kol, göğüs ve bacak kılları bulunmaktadır. Kirpiklerin ömrü yaklaşık olarak 4–5 aydır. Koltukaltı ve pubis bölgesindeki kıllar saçlara göre daha kısa ve daha kalın olup kıvrılmış durumdadırlar. Bazen uçları çatlak ve elbiseye sürtünmeden dolayı parlaktır. Enleme kesitleri genelde oval bazen de eşkenar üçgen ve böbrek şeklinde olur. Devamlı terlemeye maruz kaldıklarından kutikülalarında (en üst tabakalarında) değişiklikler olur, gövde kalınlıkları her yerinde aynı değildir. Sakal kılları saçlara göre daha kalın ve daha kıvrıntılıdır. Kirpikler, kısa ve iğ şeklinde olmaları ile mikroskopta hemen anlaşılır. Kaş kılları, kirpikler, sakal ve pubik kıllar, saç ve koltukaltı kıllarına göre daha koyu renktedirler. Kol ve bacak kılları dip kısmından uca kadar sivri yapıdadır. Kasık kılları koltuk altı kıllarına göre daha kalındırlar ve beyazlaşmış bir görünüm göstermezler. Laboratuvar ortamında erkeklere ait kılların (kaş, kirpik, bacak ve saç kıllarının) kalınlık, parlaklık, renk ve uzunluk özellikleri açısından mikroskoplarla yapılan incelemelerde genel olarak şu sıralamalara varılır; Kalından inceye doğru; Kaş, kirpik, bacak ve saç, Parlak olandan mat olana doğru; Kaş, kirpik, saç ve bacak, Koyu renkten açık renge doğru; Kaş, kirpik, saç ve bacak, Uzundan kısaya doğru; saç, bacak, kaş ve kirpik. Yaşla bağlantılı olarak kalınlık ve pigmentasyon dağılımında farklılıklar görülür. Küçük çocukların kıllarının çapı küçük, pigmentleri daha azdır. Yaş sınıflandırmasına göre bir değerlendirme yapılabilir, yeni doğmuş çocukların baş kılları daha incedir. Bir yaşındaki çocuklarda kılların gövde genişliği 0.08 mm.yi geçmez. Sakal ve pubis (leğen kemiği) kılları her gün düzenli olarak 0.5 mm.ye kadar büyür. Cesette sakal uzunluğunun ölçülmesiyle tıraştan kaç saat sonra öldüğü anlaşılabilir. Ölümün tıraştan kaç saat sonra meydana geldiğini tespit için, tıraş olunmuş bölgeden en az yirmi kıl alınır ölçülür ve bunların ortalaması alınır, bulunan rakam bir kılın saatteki büyüme boyu olan 0.021’e bölünür. Ayrıca ölen kişilerin kılları daha sönük bir görünüşe sahiptir. Alınan kıllarda şayet kök hücreler varsa bunlardan, DNA analizi yapılması mümkündür. (Cemal ÖZTÜRK-CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA İZ BİLİMİ ,Yüksek Lisans Tezi s.137-141)
Fren İzi : Fren mesafesi; sürücünün fren pedalına bastığı andan, aracın durduğu ana kadar alınan mesafedir. Durma mesafesiyse; sürücü fren pedalına basana kadar geçen süre ve fren sisteminin tepki verme süresi ve aracın durma süresi boyunca alınan mesafedir. Bu durumda durma mesafesi, frenleme mesafesinden daha büyük olur. Aracın fren (ve durma) mesafesine, lastik özelliği ve yol şartları etki eder. Aracın kütlesi arttıkça fren mesafesi aynı oranda artmaktadır. Aracın hızının artmasıysa, fren mesafesini çok daha fazla arttırmaktadır. Yani aracın hızı 2 kat artarsa, frenleme mesafesi 4 kat artar. Geniş lastikli ve normal lastikli aynı aracın frenleme mesafesi aynıdır. Frenleme kuvveti yola, lastiğin temas yüzeyiyle aktarılır. Geniş yüzeyli lastiklerin temas yüzeyleri daha fazladır fakat bunun sürtünme katsayısına veya sürtünme (frenleme kuvvetine) bir etkisi yoktur. Geniş lastiklerin yola temas yüzeyleri daha fazladır, daha geniş temas yüzeyi, birim alana düşen kuvvet miktarını yani lastiğin yola yaptığı basıncı azaltır. Bu durumda geniş lastiklerde daha az aşınma meydana gelir denebilir. Lastikle yol arasındaki sürtünme kuvveti ne kadar büyük olursa, gerçekte elde edilen frenleme kuvveti de artar ve aracın frenlenmesi o kadar kolay olur. Kuru asfalt veya beton yol, Islak asfalt veya beton yol, Kuru toprak veya stabilize yol, Islak toprak veya stabilize yol, Çakıl kaplı yol, Kum kaplı yol, Sıkışmış kar kaplı yol ve Buzlu yol durumlarına göre aracın km/saatteki hızından yola çıkılarak fren mesafesi hesaplanabilir. Fren izi ve mesafesinden yola çıkılarak da aracın hızı tespit edilebilir.
Mürekkep veya İmza Yaşı (Yazı Yaşının Tespiti) : Mürekkep, her türlü yazı ve baskı amacıyla kullanılan, formülasyonu üreticiler tarafından gizli tutulan, içerisinde temel olarak asidik materyaller, reçineler ve yüzey aktif ajanlar ile akışkanlık düzenleyiciler olduğu bilinen kimyasal bir bileşimdir (Saferstein, R., 1987). Mürekkep veya yazı / imza yaşının tespiti oldukça zordur. Bu konuda kesin sonuç veren bilimsel bir yöntem henüz bulunmamaktadır. Ancak belirli zaman aralığına ilişkin bilirkişilerce kanaat verilebilmektedir. Gerek Adli Tıp Fizik İhtisas Kurulu gerekse de Kriminal Bürolarınca gönderilen raporlarda bu konuda bilimsel bir tespitin yapılamayacağı belirtilmektedir. Lakin bazı dosyalarda yazı ve imza yaşına ilişkin tarih aralıklarının verilebildiği bilirkişi raporları da görülmektedir. Bu gibi hallerde istikrarlı yargı içtihatları da gözetilerek kesin sonuca ulaşabilmek için, Ek Bilirkişi Raporu temin edilmesi ve tereddütlerin şüpheye mahal bırakmayacak şekilde giderilmesi gerekmektedir.
ADLİ TIP KURUMU UYGULAMA YÖNETMELİĞİ KİMYA İHTİSAS DAİRESİNE NUMUNE GÖNDERME PROSEDÜRÜ
KAN NUMUNELERİ: Uyutucu-uyuşturucu-uyarıcı ve sistemik toksikolojik analizler için: 3 adet 4mL’lik EDTA’lı tüpte en az 12 mL olacak şekilde gönderilmelidir.
- Alkol analizleri için:
Sodyum Florür ve EDTA’lı tüplerde en az 4mL olacak şekilde gönderilmelidir. Postmortem vakalarda alkol analizi yapılacak kan örneği femoral venden alınmalıdır.
- Ağır metal analizleri için:
Metal içermeyen lacivert kapaklı tüplerde yada kuru tüpte en az 4 mL olacak şekilde gönderilmelidir. Eğer alüminyum ve demir analizi isteniyorsa kan örneği kuru tüpte yollanmalıdır.
- Karbon monoksit analizi için:
NaF içermeyen EDTA’lı tüpte gönderilmelidir.
- Gazlı beze emdirilmiş kan örnekleri analiz için uygun olmadığından çalışılmamaktadır.
İDRAR NUMUNELERİ: İdrar örneği kuru bir tüpte en az 10 mL olacak şekilde gönderilmelidir.
SAÇ NUMUNELERİ: Uyutucu-uyuşturucu-uyarıcı analizi için en az 100 miligram ağırlığında ve en az ~1,5 cm. boyunda köksüz saç örnekleri, (başka bir anlatımla saç uzunluğu en az 1-1,5 cm olan kişilerden yaklaşık kurşun kalem kalınlığında 1-1,5 cm uzunluğundaki saçlar dip kısımlarından kesilerek köksüz olarak) gönderilmelidir. Örnekler alüminyum folyo, kâğıt zarf veya ağzı kapalı kuru plastik tüpe/kaba alınmalıdır. Saç örnekleri yapışkan bantlara sarılarak gönderilmemelidir. Ayrıca yetersiz miktar alınan saçlar analize alınmadığı için eğer yeterli miktarda saç alınamıyorsa hiç saç alınmamalıdır.
TIRNAK : Gerekiyorsa uyutucu-uyuşturucu analizi için en az 3-4 adet tırnak (yaklaşık 10 mg) alınmalı ve ağzı kapalı kuru plastik tüpte/kapta gönderilmelidir.
TÜKÜRÜK: Kişilerde uyutucu-uyuşturucu-uyarıcı aranması için; olay anından itibaren 2 saat içinde biyolojik örneklerler (kan, idrar ve tükürük) alınmalıdır. Kan örneği alındı ise tükürük örneğinin alınmasına gerek yoktur. Ancak gerekiyorsa uyutucu-uyuşturucu analizi için en az 1 mL tükürük örneği, içerisinde herhangi bir koruyucu madde içermeyen özel tükürük örneği toplama kabına alınmalıdır. Örneğin kurumasını engellemek için kabın ağzı hemen sıkıca kapatılmalıdır. Gönderilen örnekler üzerinde kişinin adı-soyadı, örneğin türü, alındığı tarih ve saat gibi bilgileri içeren okunur bir etiket olmalı ve etiket bilgileri silinmeyecek şekilde ambalajlanmalıdır. Canlı kişilerde uyutucu-uyuşturucu-uyarıcı aranması için bir “örnek alma tutanağı“ düzenlenmeli ve bu tutanakta olay tarihi ve saati, kanın kişiden alındığı tarih ve saat mutlaka yazılmalı ve tutanağın bir sureti örnekle birlikte gönderilmelidir.
- Kişilerin kullandıkları kokuları belli sürelerle kullandıkları mekânlarda kalır, bu mekânlara transfer olur. Bu ortamlardan swapla alınarak analizi yapılabilir. Kokunun bulunduğu eşya taşınabilecek bir eşya değilse, kişi duvara sürtünmüş ya da oradan tutunmuş ise, steril bir pamuk bu bölgeye sürüldükten sonra temiz ve ağzı kapalı cam kavanozla taşınmalıdır. (ÖZTÜRK,ERDEM,ÖZBEK, Ceza Muhakemesi …,s.447)
- Alınan kıllarda şayet kök hücreler varsa bunlardan, DNA analizi yapılması mümkündür. Kıllar üzerinden kıyaslama yapılabilir.
- Tükürük, ısırıklarda, sigarada (sigara izmaritlerinde), çiğnenmiş ya da yenmiş bir madde ya da artıkta, kısaca tükürükle temas eden yerlerde olabilir. Tükürük üzerinden karşılaştırma yapılabilir.
Balistik Bilimi : Balistik kelime anlamı mermilerin itme kuvvetini, uçuşunu ve çarpma etkisini inceleyen bilim dalıdır. Balistikte silah ile birlikle mermi çekirdeğinin, mermi çekirdeği parçalarının veya saçma tanelerinin incelenmesi esas alınır.
Balistik beş bölümde incelenir;
- İç (Ara) Balistik: Mermi çekirdeklerinin namludaki hareketlerini inceler.
- Dış Balistik: Mermi çekirdeklerinin namlu ile hedef arasındaki hareketlerini inceler.
- Ara Balistik: İç balistikten dış balistiğe geçiş sırasında namlu ağzı bölgesinde meydana gelen olayları inceler.
- Etki (Hedef) Balistik: Mermi çekirdeğinin hedef üzerindeki çarpma etkisini inceler.
- Yara balistiği: Mermi çekirdeğinin, mermi çekirdeği parçalarının veya saçma tanelerinin canlı dokuları üzerinde ve bu dokuların içerisinde meydana getirdikleri; fiziksel ve biyokimyasal olayları, anatomik ve fizyopatolojik değişiklikleri hem mermi çekirdeği hem de hedef doku açısından inceler.
Balistik kronograf : Bir merminin hızını ölçmeye ve bunu insanın okuyabileceği bilgiye dönüştürmeye yarar.
Cinayet, yaralama, gasp, intihar, saldırı (insan, mekan) gibi bir çok olayda başta ateşli silah kullanımı olmak üzere ateşsiz silahın kullanımı durumunda olayda durum tespiti için olay analizi ve balistik incelemenin yapılması suç analizi için önemlidir. Olayda silahın (ateşli, ateşsiz), başta silahın tespiti, şahısların olayla irtibatlandırılması, olayın nasıl geliştiği vb. birçok hususun aydınlatılabilmesi mümkündür.
Ateşli silah yaralarında genel olarak;
- Atış yönü tespiti,
- Atış mesafe tespiti,
- Mermi giriş–çıkış delikleri,
- Traje, merminin izlediği yolun tespiti,
- Silah ve aksanlarının araştırılması (tabanca, mermi, kovan, kurşunun–çevrede ve cesette parçaları),
- Otopsi ve muayene; ölüm sebebi, öldürücü lezyonun tespiti mümkündür.
Ateşli silahlar çalışma sistemleri, bıraktıkları artıklar, hedef üzerin-deki etkileri ile oluşturdukları izler bakımından birbirlerine çok benzerler. Ateşli silahla bir atış yapılırken sırası ile; tetik çekilir. Buna bağlı olarak horoz veya ateşleme iğnesi kapsüle vurur neticede kapsül içindeki hassas madde (fulminat) yanar ve oluşan alev kanallarından geçerek barutu ateşler. Ateşlenen barut potansiyeli oldukça fazla bir gaz ile mermiyi kovandan ve namludan çıkarır. Sistemin bu işleyişi neticesinde şu izler oluşur;
- Ateşleme iğnesi kapsüle darbe yapar burada iz oluşur.
- Barut gazının etkisi ile kovan geriye gelir iğne tablasının izleri kovan alt tablasında kalır.
- Otomatik silahlarda ateşlemeyi müteakip geriye gelen kovanın silahtan dışarıya atılmadan önce çarptığı çıkarıcı nedeniyle kovan üzerinde iz oluşur.
- Mermi çekirdeği önce kovanı sonra namluyu terk eder ve üzerinde namludan kaynaklanan izler (yiv-set izleri) kalır.
Bu ateşli silahlara özgü çalışma sistemlerine bağlı olarak başta parçaların uyumu olmak üzere tabanca vb. silahların olay ile irtibatları tespiti yapılır. Her ateşli silah kendine has özelliklerde izleri oluşturur. Bu izler aynı marka, aynı çap ve aynı modeldeki diğer bir ateşli silah izine benzemezler. Belirtilen izlerin her silah tarafından farklı şekillerde oluşturulması sayesinde balistik incelemeler sonucu izlerin hangi silah tarafından oluşturulduğunu tespit etmek mümkündür. Ateşli silahlarda ortak ve benzer bir konu da ateş eden her silaha ait “Atış Artıklarının” kalmasıdır. Ateş eden şahsın elleri ile kol ağızlarında, mermi çekirdeğinin giriş deliklerinde, silaha çok yakın şahıs üzerinde, ateş eden silahın mekanik aksamında barutun yanmasından kaynaklanan değişik artıklar kalır. Ateşli silahlarda kullanılan fişeklerin kapsülünde; antimon sülfür, kurşun stefinat ve baryum nitrat bileşenlerinden oluşan dolgu maddesi bulunmaktadır. Fişeğin, bir ateşli silah kullanılarak patlatılması sırasında meydana gelen toz bulutunda, kullanılmış olan fişek kapsülü içindeki patlayıcı maddenin artıkları, kovan, mermi ve kapsül çekirdeğine ait olan metal parçacıklarla yanan ve yanmayan barut artığı kovanın çıkış deliğine yakın bölgede adsorbe olur. Bu maddeler, atış artığı olarak tanımlanır (Akbas, 1994). Yapılan deneyler sonucunda ateş eden şahsın yakınındakilerin üzerinde; kullanılan silahın cinsine ve atış sayısına bağlı olarak, 1 m mesafeye kadar atış artıkları kalabileceğini tespit edilmiştir (Türkdoğan, 2018) Elbise ve çamaşırlar üzerindeki mermi deliklerinin çapları dokumanın sıklığı nispetinde muntazam kenarlı ve yuvarlaktır. Mermi, çamaşır ve elbiseler üzerinde genellikle kendi çapına eşit bir delik açar, fakat kaba dokumalı kumaşlar üzerindeki mermi deliklerinde, delik çevresindeki elyaf dağılarak deliği daha büyük gösterir ve delik çapının doğru bir ölçüsü alınamaz. İnsan vücudunun mermi nüfuzuna karşı mukavemeti her noktasında aynı değildir. Bu sebepten vücudun her yerine isabet eden merminin nüfuz kabiliyeti, bu merminin enerjisine, şekline ve gömlekli olup olmamasına bağlı olduğu gibi, vücudun bu kısmının elbise ile örtülü veya çıplak ve merminin vücut içindeki yolu üzerinde kemik veya adale kısmına isabet etmiş olmasına göre de çok farklı olur. Vücudu bir taraftan diğer tarafa delerek geçmiş gömlekli bir mermi, bazen çok önemli olmayan bir yara meydana getirdiği halde, çıplak kurşundan mamul olan ve vücuda isabet ettiği yerde ezilerek parçalanmış bir mermi, az derin fakat geniş ve önemli yara meydana getirebilmektedir. Ölüm sonrası balistik ve silah incelemesi; olay yeri, ceset ve silah ve mühimmatları üzerinde yapılması gerekir.
İncelemeye konu silahtan elde edilen mukayese kovanların, Kriminal Jandarma Müdürlükleri ve Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlükleri Silahı Tespit Edilemeyen Olaylar Arşivlerinin, Merkezi Balistik Görüntü Analiz ve Tanıma Sisteminde (BALİSTİKA) kayıtlı bulunan, çap ve tipine uygun kovanlardan puanlama ve benzerlik derecesi en yüksek olanlarla karşılaştırılmaları yapılarak, mevcut izlerle aralarında herhangi bir irtibatın bulunup bulunmadığı, silahın öncesinde başka adli vakıalara karışıp karışmadığı tespit edilebilmektedir.
- Yiv, namlunun içerisindeki 0.075-0.1 mm derinlikteki girintiler; set ise, yivler arasında kalan çıkıntılardır. Yiv ve setler namlu içerisinde helezonik şekilde yani sarmal, döner biçimde açılırlar ve yer alırlar. Namlu içerisindeki helezonik yiv ve setler namludan çıkan fişek çekirdeğine dönüş hareketi verir. Bu şekilde dönüş hareketi ile kendi ekseni etrafında dönen mermi oluşan merkezkaç kuvveti sayesinde dengeli ve düzgün bir şekilde ilerler ve takla atmaz. Böylelikle de menzili ve delme gücü yani tahribat gücü de artar. Namlu içerisinde birbirine bakan iki set arasındaki aralığın milimetre olarak ifade edilmesine çap veya kalibre denir. Fişek ateşlendikten sonra çekirdeğin namlu içerisinden dönüş kazanarak çıkması esnasında helezonik şekilde birbirine paralel uzanan yiv ve setlerin çekirdekte bıraktığı izlere, rayyür denilmektedir. Balistik incelemelerde çekirdeğin hangi silahtan atıldığını tespit etmede rayyür büyük öneme sahiptir. Silahın ateşlenmesiyle fişekten ayrılan çekirdeğin namlunun içinde yiv ve setler aracılığıyla kendi ekseni etrafında bir tur dönene kadar kat ettiği mesafeye ise, hatve denilmektedir. Ateşli silahlarda namluyu terk eden fişek çekirdeğinin hedefe ulaşıncaya kadar gitmiş olduğu mesafeye menzil denilmektedir. Etkili (Tesirli) menzil, fişek çekirdeğinin namludan çıktıktan sonra dağılmadan öldürücü tesir göstermiş olduğu en uzak mesafedir. Azami menzil ise, uygun şartlarda 45 derecelik bir açı ile namludan fırlatılan fişek çekirdeğinin ulaşabileceği en uzak mesafedir. Azami menzilin ulaşacağı mesafe, silahın namlu uzunluğu, merminin çağı ve ağırlığı arttıkça artar. Örneğin G3 piyade tüfeğinin etkili menzili 400 metre iken azami menzili 3600 metredir. Fişek çekirdeğinin namludan çıktığı andaki hızına ise, namlu (mermi) çıkış hızı denilmektedir. m/sn olarak ifade edilir. Atış süratı, silahın dakikada kaç mermi atabildiğini ifade eder, adet/dk olarak gösterilir. Avrupa ülkeleri gibi metrik ölçü biriminin kullanıldığı yerlerde milimetre ölçü birimi ile ifade edilen ateşli silahlarda ve fişeklerde çap ifadesi kullanılırken, Amerika ve İngiltere gibi inç (inch) ölçü birimi kullanılan ülkelerde ise, kalibre ifadesi kullanılmaktadır. 1 inç ölçü birimi metrik sistemde 2.54 cm’ye tekabül etmektedir. Ancak silahlarda ölçü birimi olarak kullanılan inç, Amerika’da 1/100,İngiltere’de ise 1/1000 cal (calibre) olarak kabul edilmektedir. Örneğin Türkiye’de ve Avrupa’nın birçok ülkesinde 7.62 mm. çapında fişek veya namlu Amerika’da 30 calibre, İngiltere ve diğer ada devletlerinde ise 300-303 calibre olarak ifade edilmektedir. Kalibre ile ifade edilen silah çaplarını milimetreye çevirmek için calibre olarak verilen rakamı 0.254 ile çarpmak yeterlidir. Örneğin 38 kalibre fişek, 38×0.254=9.652 milimetredir. (Silah Hukuku, Uğur Ersoy, sy.129-132)
- Çekirdek türleri; gömlekli ve gömleksiz olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sadece kurşundan (Pb) oluşan “gömleksiz çekirdekler” namluyu çabuk kirlettiği için daha az tercih edilmektedir. Bunun yerine kurşun kütlenin dışının daha sert yapıdaki Bakır/Çinko, Bakır/Nikel veya Bakır içeren çelik alaşımları ile kaplanması ile üretilen gömlekli çekirdekler daha çok kullanılmaktadır.
Silah namlusunda bulunan ve merminin kendi ekseni etrafında dönmesini sağlayan yiv ve setlerin mermi çekirdeğinde bıraktığı iz, mikroskop aracılığıyla balistik inceleme laboratuvarında incelenir ve çekirdeğin hangi silahtan atılmış olabileceği tespit edilebilir. Ele geçirilen silahın şarjörü içerisinde mevcut atılmamış mermi varsa, karşılaştırma suretiyle de, merminin aynı silahtan atılıp atılmadığı tespit olunabilmektedir. Örneğin; küt mermi uçlarında, mermi hedef içinde ilerledikçe çevresini genişlettiği gözlenmiştir. Sebebi gevrek kırılmalarla kopan parçaların bir kısmının tıkaçla birleşirken bir kısmının da merminin çevresinde birikmesidir. Yarım daire ve konik uçlu mermilerin deldiği hedefte incelenen boşlukta ise, esnek gerilme ve sünek kırılmalardan kaynaklanan boşluk daralması gözlenmiştir. Konik uçlu mermilerde tıpaç oluşumu yoktur. Malzeme sadece merminin etkisiyle delinir. Küt mermilerde tıpaç oluşumu görülürken, yarım dairesel mermilerde tıpaç oluşumu daha dardır ve çapı azdır. Silah namlusuna endoskopi kamerası sokulmak suretiyle yiv ve set izleri tespit edilebilmektedir. Ayrıca mermi kovanının arkasındaki iğne izi de uzman kişilerce mikroskop marifetiyle incelenerek, kovanın hangi tip veya hangi marka silahtan atılmış olabileceği tespit edilebilmektedir.
Ateşli Silah Mühimmatlarında Silaha Ait İzlerin Oluşumu:
1- Fişeğin şarjöre takılması ve çıkarılması halinde şarjör yanaklarının izi kovan üzerine sathi olarak çıkar.
2- Şarjör yuvasına takıldığında şarjörün en üstünde bulunan fişek mekanizma başının alt kısmına gerdel yayının baskısıyla temas eder, sürgünün geri ve ileri hareketi izlerin oluşmasına neden olur.
3- Sürgü geri çekilip bırakıldığında mekanizma başı, şarjörde üstte bulunan fişeği kovan dip tablasından rampaya doğru iterek fişek yatağına yerleşmesini sağlar. Fişek, fişek yatağına yerleştiğinde tırnak kovanın dip tablasına takılır ve mekanizma başı fişek yatağında bulunan kovan dip tablasının arkasında bulunur. Bu durumda fişek patlatılmaz ve sürgü geri çekilerek dışarıya atılırsa, fişek üzerinde tırnak sathi izi oluşur.
4- Ateşleme iğnesinin fişeğin dip tablasında bulunan kapsüle darbe yapması ile patlayan fişeğin kapsülünde ateşleme iğnesi izi oluşur.
5- Patlatılan fişeğin içerisinde bulunan barutun yanmasıyla oluşan basınç, kovanı genişleterek fişek yatağının izlerinin kovan boğazına ve gövdesine çıkmasına neden olur.
6- Patlamadan sonra barut gazı basıncıyla ya da elle geriye gelen sürgünün üzerindeki tırnak vasıtasıyla istimal edilmiş ya da edilmemiş mühimmatta geriye doğru gelir, çerçevedeki tırnağın hizasına gelince dip tablası bu çıkarıcıya vurur ve bu nesne kovan atma boşluğundan dışarı atılır. İşte bu durumlarda bu nesneler üzerinde çıkarıcı izleri oluşur.
7- Namlu içerisinde ilerleyen çekirdeğin namlu içerisinde bulunan yiv ve setlere temas etmesi, kovandan ayrılan çekirdeğin namlu içinde bulunan yiv-setlerin etkisiyle yiv-setlerin dönüş yönüne dönmesi ve çekirdek çapının namlu çapından daha büyük olması nedeniyle çekirdek üzerinde namludaki setlerin oluşturduğu ama bakıldığında yiv izi izlenimi veren ve rayyür adı verilen izler meydana gelir. Mermi çekirdeğinin teşhisinde üzerindeki bu yiv gibi görünen namludaki setlerin bıraktığı izler çok önemlidir.
.
El Yazısı Analizi (Grafoloji) ; Grafoloji, yazının hız, meyil, genel ahenk, fulaj izi ve grafometrik değer içeren özellikleri inceleyen bir disiplindir. Grafolojistlere göre el yazısı da insanın kişiliği ve bilinçaltı süreçleri ile ilgili bilgiler vermektedir. Her kişinin el yazısı, zamanla değişir. Çünkü insanlar değişir, ruh halleri değişir, karakterleri gelişir ve/veya değişir. Kişilik özelliklerini yansıtan özellikler el yazısında genellikle sabit kalır. Stres, hastalık, gerginlik, ruhsal sıkıntılı dönemler gibi hallerde ise yine el yazısının formu değişmektedir. Yine de kişilik ile ilgili bilimsel bir çalışmanın sadece el yazısı analizi (grafoloji) üzerine kurulması, mümkün değildir. Bir insanın el yazısına bakarak onun sosyal becerileri, diğer insanlarla ilişkileri, ruhsal ve fiziksel enerjisi, zihinsel duygusal yapısı kişisel tutumları gibi pek çok konuda fikir sahibi olabilir, el yazısından kişilik analizi yapılabilir. Beden dili bile kontrol edilebilirken, el yazısı kontrol edilemeyeceği kabul edilmektedir. El yazısı analizi konusunda uzmanlaşan bir kişi, el yazısı sahibi hangi etnik kökenden gelirse gelsin, hangi dilde yazarsa yazsın, o kişinin karakterinin, motivasyonlarının, endişelerinin, davranış özelliklerinin, duygu ve düşüncelerinin el yazısına yansıyan izdüşümlerini oldukça isabetli bir şekilde okuyabilir; el yazısından kişilik analizi yapabilecek düzeye gelir. Adli grafoloji; bir yazının veya örneğin imzanın sahte mi yoksa o kişiye mi ait olduğunu; veya iki farklı belgenin aynı şahıs tarafından yazılıp yazılmadığı gibi adli konuları inceler. Grafoloji terimi bazen yanlış bir şekilde adli belge incelemesine atıfta bulunmak için kullanılır, ancak el yazısı belgelerin incelenmesiyle ilgili kriminolojik analize, grafanaliz denir . Bu tür incelemeler kişilerin yazı ve imza karakterlerinin kendine has oldukları, bunların değişmez ve başkaları tarafından taklit edilemez olduğu varsayımına dayanmaktadır. Mürekkep analizi ile yazının aynı kalemden çıkıp çıkmadığı tespit edilebilinir. (Kriminalistik s.38-Bilge Yaşar, (2002), Adli Bilimler Sözlüğü, Ankara; Palme Yayıncılık s.107-Çalı Hasan Hüseyin, (2003), Boya ve Mürekkep Analizi, Çağın Polisi Dergisi C.2.S.20 s.61)
Adlî Tıp Kurumunun görevleri şunlardır (ATKK m.2); Mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adlî tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek, Adlî tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı eğitimini Tıpta Uzmanlık Tüzüğü çerçevesinde vermek, Adlî tıp ve adlî bilimler alanlarında çalışmaları yürütmek üzere seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlemek, bunlara ilişkin eğitim programları uygulamak ve ilgili kurum, kuruluş ve kurulların hazırlayacakları adlî tıpla ilgili eğitim programlarının yapılmasına ve yürütülmesine yardımcı olmak, Adlî tıp hizmetlerinin görülmesi sırasında yapılması zorunlu sağlık hizmetlerini vermek.
Kurumun İhtisas Dairelerinden,
Morg İhtisas Dairesi, mahkemeler ve savcılıklar tarafından gönderilen cesetler ve ceset kısımları ile canlılara ait doku ve biyolojik materyal üzerinde her türlü incelemeleri yapar (ATKK m.17).
Gözlem İhtisas Dairesi, mahkemeler ve hâkimlerce gözleme tabi tutulmasına karar verilenleri gözleme tabi tutar (ATKK m.18).
Kimya İhtisas Dairesi, mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen toksikolojik, gıdai, sınaî, narkotik, ilaç ve diğer çeşitli maddelerin analizi ile alkolometrik analizler yapılır (ATKK m.19).
Biyoloji İhtisas Dairesi, mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen her türlü biyolojik örnek ve biyolojik örnek taşıması muhtemel materyalin mikrobiyolojik, hematolojik, serolojik ve genetik yönden incelemelerini yapar (ATKK m.20).
Fizik İhtisas Dairesi, mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen silah, mermi, yazı (grafolojik – daktiloskopik), fotoğraf, resim, imza, imza niteliğini taşıyan parmak izleri ile radyolojik, radyoizotop, klimatolojik, diğer fiziksel materyal ve olaylarla ilgili olarak incelemeler yapar (ATKK m.21).
Trafik İhtisas Dairesi, mahkemeler ile hâkimlikler ve savcılıklarca gönderilen trafik olayları ile ilgili konularda gerekli muayene ve incelemeler yapar (ATKK m.22).
Yargıtay İçtihatları;
- İntihar ettiği gerekçesiyle soruşturma dosyası kapatılan askerin, kullanmış olduğu silah üzerinde parmak izi incelemesi yaptırılması gerekir. 1.CD.2020/2372 E.7965 K.
- Mağdurun darp edilmesi sırasında da boynunda parmak izi kalabilir. 1.CD.2021/4569 E.2021/4462 K.
- Sanıkların tespit edilmediği olayda, maktülün öldürüldüğü yere yakın ikamet eden şahsın parmak izleri ve el svaplarının alınması mümkündür. 1.CD.2020/1937 E.2021/2367 K.
- İntihar ettiği belirtilen maktülün, kullanmış olduğu silah üzerinde atış artıklarının, parmak izinin tespit edilememesi, emniyet çalışanı olan sanığın bu durumlarda nasıl davranılacağını bildiği değerlendirmesi ile birlikte suçun faili olduğunu göstermektedir. 1.CD.2019/2653 E.2020/2239 K.
- Sanığın üzerine atılı suçu işlediği yönünde başkaca deliller bulunduğu dikkate alındığında ayrıca parmak izi araştırması yapılmasına gerek yoktur. 1.CD.2019/510 E.2019/1953 K. Ancak olayda başka sanıklar var ise bu sanıkların da suça karışıp karışmadıklarını belirlemek için parmak izi incelemesi yaptırılabilinir. 1.CD.2008/6962 E.2011/3913 K.
- Sanığın ifadesinde geçen bir kısım hususların örnek olayda maktülle birlikte içki içtikleri yönündeki beyanlarının olay yerinden elde edilen parmak iziyle doğrulanması mümkündür. 1.CD.2016/5221 E.2018/573 K.
- Kasten öldürme olayından üç gün sonra teslim edilen tüfek fişek kutusunda tespit edilen parmak izi, olay sırasında ateş etmediğini söyleyen, diğer sanığın da bu hususu doğruladığı ve sadece kendisinin suçu işlediği beyanları dikkate alındığında mahkumiyet yönünde hüküm kurulması için yeterli değildir. 1.CD.2016/2074 E.2017/3964 K.
- Sanık ve maktülün olaydan bir gün öncesinde araçla gezdiklerini doğrulayan tanık beyanları dikkate alındığında, maktüle ait aracın peçeteliğinde sanığın parmak izinin bulunması olağandır ve tek başına suçu işlediğini göstermez. 1.CD.2016/5656 E.2016/4401 K.
- Sanıklardan maktülün bulunduğu yerde parmak izi ve maktülün tırnaklarının arasında DNA profili çıkan sanık dışında başka bir kişiye ait parmak izi ve DNA profilinin tespit edilmesi, olayın daha fazla araştırılmasını gerektirir. Bu durumda, parmak izi tespit edilenin yakınlarından başlanarak, telefon kayıtlarının değerlendirilmesi gerekir. 1.CD.2016/5453 E.2016/4404 K.
- Naylon ya da kağıt üzerinde kalabilen parmak izinin, sanığın olay yerinde bulunup bulunmadığının belirlenmesi açısından önemlidir. Bu tespitin sonucu beklenmeden, sanık savunmalarını çürütmek mümkün olmadığında, parmak izlerinin, sanığın parmak izleriyle uyumlu olup olmadığına ilişkin değerlendirme sonuçları araştırılmalıdır. 1.CD.2014/1552 E.2015/1371 K.
- Kasten öldürme olayında parmak izinin bulunmaması da sanık üzerindeki şüpheleri arttıran bir olgu haline dönüşebilir. 1.CD.2014/4593 E.2015/792 K.
- Olay yerinde parmak izi bulunmasını makul bir şekilde açıklayan sanığın beyanları araştırılmalıdır. Köyde bekçilik yapan sanığın köye gelen postaları kendisinin dağıttığı savunmasının araştırılması ve postanın teslim edildiği tarihten olayın gerçekleşip parmak izinin tespit edildiği tarihe kadar parmak izinin kaybolup kaybolmayacağı hususunun adli tıp kurumundan sorulması gerektiği değerlendirilmiştir. 1.CD.2014/4669 E.2014/5805 K.
- Suç failleri parmak izinin suçun sübutuna etkisini genel olarak bilmektedir. Bu nedenle olayın aydınlatılmasını engellemek için gereken tedbirleri alırlar. En yaygın yöntem eldiven kullanımıdır. 1.CD.2013/5047 E.2014/1837 K.
- Olay yerinden kaçmak için kullanılan araçta bulunan parmak izleri, sanıkların olay yerinde bulunduklarını ispatlamaya yeter delil ise de, öldürme olayına karıştıklarını göstermez. Bunun için dosyada bulunan diğer delillerin de değerlendirilmesi gerekir. 1.CD.2012/6316 E.2013/3941 K.
- Özellikle tasarlayarak öldürmede faillerin parmak izi bırakmamak için eldiven kullanmalarına sıklıkla rastlanmaktadır. 1.CD.2008/9190 E.2009/1928 K.
- Sıradan bir olayda parmak izi fail ya da faillerin olay yerinde bulundukları, tespit edilen eşyayla temas halinde oldukları bilgisini verir. Bu nedenle kural olarak olay yerinde bulunduğu iddiasını ispatlamak dışında suça konu eşyanın alındığını göstermez. Ancak parmak izlerinin bulunduğu yer, hırsızlık suçunun parmak izi sahibi fail tarafından işlendiğini gösterebilir. Pencere pervazları, çekmeceler, ulaşılması güç yerlerde tespit edilen parmak izleri veya kilitli kapalı yerlerdeki iç mekanda tespit edilen parmak izleri, olayın failine ulaşmayı kolaylaştırır. 2.CD.2021/5443 E.2021/12988 K.
- Sanığın suriye vatandaşı olması halinde olay nedeniyle tespit edilen parmak izleri, göç idaresi genel müdürlüğüne gönderilerek gerçek kimliği ve hukuki statüsü tespit edilmelidir. 4.CD.2020/30528 E.2021/19998 K.
- Parmak izinin tespit edildiği yerin, komşu olan sanığın herhangi sebeple temasıyla oluşabileceği dikkate alındığında lehine oluşan şüphe nedeniyle beraati yönünde uygulama yapılması gerekir. 2.CD.2020/23405 E.2021/11519 K.
- Sanığın savunmasında suça konu yerde çaycılık yaptığı bu nedenle parmak izinin kalmış olabileceğini belirtmiş olması hususunun, yapılan araştırmayla çaycılık yapmadığının anlaşılmasıyla çürütülmüş olması karşısında cezalandırılmasına ilişkin kararda isabetsizlik yoktur. 2.CD.2020/4287 E.2021/729 K.
- Parmak izi, diğer delillerle birlikte sanıkların olay yerinde bulunduğu ve suçu işledikleri yönünde kanaat oluşturabilir. 3.CD.2020/16201 E.2020/11250
- Kriminal delil olarak tespit edilen parmak izi dışında, boğuşma sırasında vücudun görünür kısımlarında oluşan parmak izi TCK m.86,87 anlamında yaralama suçunun işlendiğini gösterir. Yaralanmanın tarifi de parmak izine benzetilerek yapılabilir. 3.CD.2019/1018 E.2019/8125 K.
- Olayın üzerinden uzun zaman geçmiş olması adli emanette kayıtlı silahlar üzerinde parmak izi incelemesi yapılmasını engellemez. 3.CD.2009/7078 E.2011/3916 K.
- Sanığın kimliğinin başkaları tarafından kullanıldığı, gerçek failin başkası ya da başkaları olduğu iddiasının ispatı açısından da parmak izlerinin karşılaştırılması zorunludur. 4.CD.2010/2076 E.2012/9346 K.
- Hırsızlık suçu açısından kural olarak sadece parmak izi delil olarak değerlendirilmez. Durumun özelliğine göre HTS kayıtlarının araştırılması ya da sanık beyanlarının doğruluğunu teyit etmek için hastane kayıtlarının araştırılması gerekebilir. 6.CD.2020/8443 E.2021/10951 K.
- Yabancı sanıklar yönünden sadece beyana dayalı kimlik tespitiyle hüküm kurulması mümkün değildir. 6.CD.2021/11470 E.2021/10055 K.
- Sanığın parmak izinin suça konu esrar maddesinin bulunduğu poşet üzerinde bulunmasını makul bir şekilde açıklaması mümkündür. Örneğin ekmek fırınında ya da gıda iş yerinde çalışanın, işyerine ait poşetlerde parmak izinin bulunması olağandır. Bu halde başka delil bulunmaması halinde sanık hakkında beraat kararı verilmelidir. 9.CD.2015/16654 E.2016/2273 K.
- Hırsızlık suçunun sübutu açısından her zaman parmak izi tek başına yeterli delil değildir. Ancak somut olayın özelliklerine göre parmak izinin tespit edildiği yerin tek başına esaslı delil olması da mümkündür. 13.CD.2020/4374 E.2020/10240 K.
- Hırsızlık olayından hemen sonra eve çağırdığı komşusu ile arama yapan mağdurun, bu olayı doğrulaması halinde evde altın kutusu üzerinde komşusunun parmak izinin çıkması olağanadır. 17.CD.2019/10360 E.2020/524 K.
- Kolluğun kimlik tespiti için parmak izi almaya çalışmasına karşın kaçma; görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmaz. 18.CD.2018/6495 E.2019/69 K.
- Sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti suçunun tek başına AFİS VERİ TABANINDA kayıtlı parmak izleri ile sübuta ermesi mümkün değildir. Sanığın sistemden tespit yapılan parmak izi raporunu kabul etmemesi halinde, sanıktan alınan parmak izleri ile olayda elde edilen parmak izinin yeniden karşılaştırılması gerekir. 20.CD.2019/3455 E.2020/2710 K.
-
Personelden Kişisel Veri alınması kapsamında olan “parmak izi tarama sistemi” ile mesai takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğunun anlaşılması karşısında; uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağının bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması göz önüne alındığında, Anayasa’da ve uluslararası sözleşmelerde belirtilen temel hak ve ilkelerle bağdaşmayan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı…Danıştay 5. Daire 2013/5342 E. 2013/9525 K.
“….Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, sanığın ele geçirilen uyuşturucu maddeleri ile irtibatlı olduğuna dair istihbari çalışma ve uyuşturucu maddenin sarılı olduğu ganyan kağıdı yüzeyinde parmak izi tespit edilen istihbari çalışmada adı geçen diğer sanık Celal’in soyut beyanı dışında sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeterli ve kesin delil bulunmadığı anlaşılmakla; Sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi, ” Yargıtay 10 Ceza Dairesi 28.09.2022 tarih Esas No: 2020/21115 Karar No: 2022/9715
T.C.
YARGITAY
ONİKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2022/1556 |
Karar | : 2022/7913 |
Tarih | : 02.11.2022 |
”Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, … bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir(…)”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2019/8388 |
Karar | : 2022/7297 |
Tarih | : 07.06.2022 |
”Sanığın suçlamayı kabul etmediği ve söz konusu maddelerin başkaları tarafından kapıları açık vaziyetteki evine atıldığını savunduğu, ele geçen maddelerin sarılı olduğu ambalajlarda parmak izi
YARGITAY
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/26898 |
Karar | : 2022/9540 |
Tarih | : 17.05.2022 |
”Müştekiye ait halk otobüsünün sürgülü camı açılarak içinden hırsızlık yapıldığı olayda, dosya içerisindeki raporda, sanığın aracın sürgülü camının iç yüzeyinde parmak izinin çıktığının tespit edildiği, ancak sanık atılı hırsızlık suçunu işlemediğini, söz konusu halk otobüsüne yolcu olarak bindiğini, bu sebeple parmak izinin çıkmış olabileceği yönündeki aşamalarda değişmeyen savunmasının aksine, yüklenen suçu işlediğine ilişkin, mahkumiyetine yeterli, kesin, inandırıcı ve hukuka uygun delil bulunmadığı, gözetilmeden beraati yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/8438 |
Karar | : 2022/6174 |
Tarih | : 12.05.2022 |
”Sanığın 14/10/2014 tarihli eylemi sabit ise de; 17/09/2014 tarihinde diğer sanık …’in uyuşturucu maddeyi satışa arz etme eylemine iştirak ettiğine ilişkin diğer sanık …’in üzerinden ele geçirilen uyuşturucu madde paketlerinden birisi üzerinde tespit edilen, ancak ne sebeple oluştuğu kesin bir şekilde açıklanamayan ve bu haliyle tek başına suça iştirak için yeterli görülmeyen sanığa ait 1 adet parmak izi dışında kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,”
YARGITAY
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/29000 |
Karar | : 2022/8811 |
Tarih | : 09.05.2022 |
”Sanığın tüm aşamalarda, müştekinin işyerinde tam olarak hatırlayamadığı 2009-2010 yılları arasında çalıştığını, suç tarihinden yaklaşık 4-5 ay önce ise iş yerinden ayrıldığını parmak izinin bu yüzden çıkmış olabileceğini beyan etmesi karşısında; müştekiye, sanığın hırsızlık konusu işyerinde çalışıp çalışmadığı sorulmadan ve sanığın suç tarihinde kullandığı hattın suç tarihindeki baz istasyonu bilgilerini içeren HTS kayıtları temin edilip hattın suç tarihinde baz bilgisi araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/8387 |
Karar | : 2022/5806 |
Tarih | : 28.04.2022 |
”6458 sayılı Kanun’un 91. maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliğinin (Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 13/10/2014 No: 2014/6883 Dayandığı Kanunun Tarihi: 04/04/2013 No: 6458 Yayımlandığı Resmi Gazete’nin Tarihi: 22/10/2014 No: 29153) 21. maddesinde; bu Yönetmelik kapsamındaki yabancıların kayıtları sırasında kimliğine ilişkin belge sunamayan yabancının, aksi ispat edilinceye kadar beyanının esas alınacağı, fotoğraf, parmak izi ya da kimlik tespitine elverişli diğer biyometrik verilerin esas alınıp merkezi veri tabanına kaydedileceği, mevcut biyometrik verilerle eşleştirileceği, kayıt altına alınan yabancıların bilgilerinin derhal Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bildirileceği, yabancıların kayıt bilgilerinin doğum, ölüm, evlilik, boşanma, gönüllü geri dönüş gibi hallerde güncelleneceği, adres kayıt sistemine kaydedilecekleri düzenlemeleri getirilmiş, 22. maddesinde ise; kayıt işlemleri tamamlananlara, valilikler tarafından geçici koruma kimlik belgesi düzenleneceği, geçici koruma kimlik belgesi verilenlere, 25/04/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu kapsamında yabancı kimlik numarası verileceği belirtilmiştir.”
YARGITAY
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/28570 |
Karar | : 2022/8309 |
Tarih | : 26.04.2022 |
”Dosya kapsamı ve oluşa göre; sanık her ne kadar mağdurun aracına hiç binmediğini savunmuşsa da sanığın parmak izinin suça konu aracın sol ön kapı kolu iç kısmından edilmiş olması ve mağdurun araştırması sonucunda sanığın isminin çevreden kendisine söylenmesi karşısında; tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığa atılı suçun sabit olduğu anlaşılmakla; sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,”
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/23413 |
Karar | : 2022/5864 |
Tarih | : 19.04.2022 |
”Oluş ve dosya kapsamına göre; … 6. Çocuk Mahkemesi’nin 17.02.2015 tarih ve 2014/193-2015/83 E.-K. sayılı hükmünün, “Gezi eylemleri devam ettiği sırada İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Ziraat Bankası’na ait bitişik vaziyetteki 4 adet bankamatiğe zarar verilerek ATM içerisinde bulunan bir miktar paranın çalındığı olayda, 4 numaralı ATM cihazı para koyma haznesi içerisi dış yüzeyinden elde edilen parmak izinin suça sürüklenen çocuk …’in sol el orta parmak izi ile aynı, cihaz para koyma hazneleri bölümü yerde bulunan naylon poşet üzerinden elde edilen parmak izinin de diğer suça sürüklenen çocuk …’nın sağ el işaret parmak izi ile aynı olduğunun tespiti üzerine her iki suça sürüklenen çocuk hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ise de, suça sürüklenen çocukların aşamalarda alınan savunmalarında polisin biber gazı sıkması ve yaşanan kargaşa nedeniyle kendilerini korumak amacıyla ATM’lerin bulunduğu kabinin içerisine girdiklerini söyledikleri, olay yerinin gezi eylemleri nedeniyle oldukça kalabalık olduğu ve yaşanan kargaşada olay yerinde bulunan suça sürüklenen çocukların elde edilen parmak izlerinin suçun sübutu noktasında oldukça yetersiz bir delil olup yargılamaya konu olayda başkaca bir delil de bulunmadığından, suça sürüklenen çocukların beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/21173 |
Karar | : 2022/4575 |
Tarih | : 11.04.2022 |
”Sanığın ikametine 50 metre mesafede bulunan kapı pencereleri kırık ve açık olan metruk evde yapılan aramada, mutfak tezgahının altında kullanım sınırında kalan toz esrarın ve aynı evin diğer odasında üzerinde sanığa ait bir adet parmak izi bulunan hassas terazinin ele geçtiği olayda, üzerinde sanığa ait parmak izi çıkan hassas terazinin başka bir odada bulunduğu ve üzerinde bulaşık incelemesi yapılmadığı da dikkate alındığında, sanığın ele geçen uyuşturucu maddeyi kullanmak için bulundurduğuna ilişkin savunmasının aksine, kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı, bu haliyle sanığın eyleminin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinde hataya düşülerek “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan hüküm kurulması kanuna aykırıdır.”
YARGITAY
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/26809 |
Karar | : 2022/6946 |
Tarih | : 07.04.2022 |
”Katılanın evininin önüne kilitleyerek park ettiği aracının ertesi sabah sağ ön kelebek camı kırılarak araç içerisindeki teyp ve navigasyon cihazının çalındığı ve aracın sağ ön kapı dış yüzeyinden alınan parmak izinin sanığa ait olduğunun tespit edildiği olayda, sanığın aşamalarda değişmeyen inkara yönelik evinde beslediği kedisinin arada bahçeye atladığını, olay yerinin bahçelerine komşu bahçe olduğunu, kedisini almak için karşı tarafa geçmiş olabileceği ve duvarı atlarken arabaya temas etmiş olabileceğini savunması karşısında, suça konu aracın bagaj kapağı ve iç ön konsol kısmının da zarar gördüğü fakat sanığın bu bölgelerde parmak izine rastlanmadığı dikkate alınarak, sanığın atılı suçlardan beraati yerine yeterli olmayan gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,”
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/10295 |
Karar | : 2022/5087 |
Tarih | : 06.04.2022 |
”Oluşa, dosya içeriğine, katılan beyanına, parmak izi ekspertiz raporuna göre, sanığın suça konu motosiklet üzerinden elde edilen parmak izinin ne şekilde bulunduğunu sağlıklı ve hayatın olağan akışına uygun şekilde açıklayamaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın TCK’nın 142/1-e, 143/1. maddelerine uyan suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,”
YARGITAY
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/26913 |
Karar | : 2022/6660 |
Tarih | : 05.04.2022 |
”Tüm dosya içeriğine göre; müştekiye ait ikametten hırsızlığa teşebbüs edilmesi üzerine yapılan soruşturma sonucunda, suça konu ikametin giriş kapısında bulunan zil üzerinde sanığın parmak izlerinin ele geçmesi ve 22/06/2015 tarihli tutanak ile müştekinin, yapılan telefon görüşmesinde … adında bir şahsı tanımadığını ve ikametine gelmesi için bir sebep olmadığını belirttiğinin tespit edilmesi nedeniyle sanığın atılı suçları işlediğinin iddia ve kabul edildiği somut olayda; sanığın aşamalarda üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği, ayrıca kovuşturma aşamasında fırıncılık yaptığı için ekmek dağıtımı esnasında bahsi geçen yerde parmak izleri çıkmış olabileceğini savunduğunun anlaşılması karşısında; öncelikle müştekinin duruşmada dinlenerek sanık ile yüzleştirilmesi, sanığın hazır edilmesi mümkün değilse teşhise elverişli güncel fotoğrafları temin edilerek müştekiye gösterilmesi ve sanığın ikametine gelmesi muhtemel şahıslardan olup olmadığı sorulup, sanığın savunması doğrultusunda gerekli araştırma yapıldıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/5552 |
Karar | : 2022/3937 |
Tarih | : 29.03.2022 |
”İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği’nce düzenlenen 01.08.2018 tarihli uzmanlık raporunda; suç tarihinde ele geçen uyuşturucu maddelerin sarılı olduğu şeffaf renkli poşetler üzerinde elde edilen parmak izlerinin OPTES veri tabanında yapılan sorgulaması neticesinde; materyaller üzerindeki 3 adet parmak izinin herhangi bir parmak izi ile aynı olmadığı, ancak İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ‘nün 03.01.2019 tarihli yazısı ile üç adet parmak izinin sanığa ait olduğunun bildirildiği ve sanığın 30.01.2019 tarihinde yakalandığı ve parmak izlerinin alındığı ve yine 30.01.2019 tarihli raporda sanığın sağ el baş parmak, sağ el orta parmak izi ve sağ el işaret parmak izi ile aynı olduğunun tespit edildiği, ancak sanığın aşamalardaki savunmasında ele geçen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olmadığını ve 27.12.2018 tarihindeki kimlik başvuru formundaki imzanın ve resmin kendisine ait olmadığını beyan etmesi karşısında; sanığın yeniden parmak izi örneği alınıp uyuşturucu maddelerin paketlenmesinde kullanılan poşetler üzerinden elde edilen izler ile Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü’nce 19.12.2018 tarihinde alınan parmak izleri ile karşılaştırması yapılarak parmak izlerinin sanığa ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya uzman bir kurum ya da kuruluştan rapor alınması, daha sonra tüm deliller tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, düzenlenen uzmanlık raporuna itibar edilerek hüküm kurulması,”
YARGITAY
YEDİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/6444 |
Karar | : 2022/2827 |
Tarih | : 16.02.2022 |
”Tüm dosya kapsamının incelenmesinde olay günü sanık …’ün sevk ve idaresinde sanık …’in ise yolcu olarak bulunduğu araçta yapılan aramada 4462 karton kaçak sigara ele geçirilmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sigaraların bulunduğu poşetler üzerindeki parmak izlerinin incelenmesinde sanık … ve sanık …‘e ait parmak izlerinin sigara poşetleri üzerinde çıktığının anlaşıldığı, yakalanan eşya miktarı, ele geçiriliş şekli ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde her iki sanık … ve …’in diğer sanık … ile iştirak halinde hareket ederek üzerlerine atılı toplu kaçakçılık suçunu işledikleri anlaşılmakla sanıkların mahkumiyetleri yerine suçtan kurtulmaya yönelik ve hayatın olağan akışıyla bağdaşmayan savunmalarına itibar edilerek yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi”
YARGITAY
İKİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas | : 2020/26144 |
Karar | : 2022/1848 |
Tarih | : 10.02.2022 |
”Dosya kapsamına göre, müştekinin ikametinden gerçekleşen hırsızlık eylemi ile ilgili olarak yapılan parmak izi çalışması sonucu 28/08/2015 tarihli ekspertiz raporuna göre plastik takı kutusu üzerinden elde edilen 2 numaralı parmak izinin sanığın parmak izi olduğunun tespit edilmesi; sanığın savcılık sorgusunda evin içinde parmak izinin nasıl çıktığını bilmediği beyan etmesine rağmen sorguda ve mahkeme huzurunda hırsızlığın olduğu eve komşularla birlikte gittiklerini, parmak izinin bu sebeple çıkmış olabileceği şeklindeki aşamalarda çelişki arz eden beyanları; eve komşuların girdiğine dair sanığın suçtan kurtulmaya yönelik beyanları dışında herhangi bir delilin bulunmaması, sanık ile müştekinin komşu olmaması ve birbirlerini tanımadıklarının anlaşılması karşısında, sanığın atılı suçlardan mahkumiyeti yerine yasal, yeterli ve dosya içeriği ile uyumlu olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi”
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/4179 |
Karar | : 2021/20654 |
Tarih | : 28.12.2021 |
”Suça sürüklenen çocuğun aşamalarda alınan savunmalarında suçlamayı ve parmak izini kabul etmediği, olay yeri inceleme ekibince yapılan incelemede olay yerinden elde edilen parmak izinin otomatik parmak izi teşhis (apfıs) sisteminde kayıtlı parmak izi ile karşılaştırma yapıldığında suça sürüklenen çocuğa ait olduğunun bildirilmesi karşısında; suça sürüklenen çocuğun parmak izi örnekleri alınarak, olay yerinden elde edilen parmak izleri ile uzman bilirkişiye karşılaştırmasının yaptırılarak suça sürüklenen çocuğa ait olup olmadığının araştırılıp, sonucuna göre delillerin bir bütün halinde değerlendirilerek suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/15705 |
Karar | : 2021/11091 |
Tarih | : 02.11.2021 |
”Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü tarafından parmak izlerinin AFİS veri tabanında yapılan sorgulaması neticesinde; materyaller üzerindeki 14 adet parmak izinin sanığın sağ baş parmak ve yüzük parmağı ile aynı olduğunun tespit edildiği, ancak sanığın aşamalardaki savunmasında ele geçen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olmadığını beyan etmesi ve materyallerin de imha edilmiş olduğunun anlaşılması karşısında;
Sanığın yeniden parmak izi örnekleri alınıp, bu parmak izlerinin … Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü AFİS sisteminde kayıtlı olan parmak izleriyle karşılaştırmasının yapılarak ek rapor alınması, daha sonra tüm delillerin tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken önceki uzmanlık raporuna itibar edilerek hüküm kurulması,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/7596 |
Karar | : 2021/9790 |
Tarih | : 07.10.2021 |
”Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanetinin 2015/6205 sırasında kayıtlı olan uyuşturucu maddelerin sarılı olduğu materyaller üzerinde, sanıktan usulüne uygun şekilde vücut izi (parmak, avuç izleri) ile genotip tespitine uygun örnekler (kan, tükrük, kıl vb.) alınarak, uzman kurum veya kuruluşa karşılaştırmalı vücut izi incelemesi ve karşılaştırmalı moleküler genetik inceleme yaptırılması,”
YARGITAY
ALTINCI CEZA DAİRESİ
Esas | : 2021/188 |
Karar | : 2021/14570 |
Tarih | : 28.09.2021 |
”Müştekiye ait minibüsün evinin önünden çalınıp aynı gün terk edilmiş ve kapı kilidinin zorlanmış halde bulunduğu, minibüsün arka koltuğunda ele geçirilen bira şişesi üzerinde yapılan incelemede sanığa ait parmak izlerinin tespit edildiği, sanığın aracı ile giderken trafiği engellediği için suça konu aracı yoldan geçenlerin ittirmesi ile yol kenarına çektiğini savunması, sanığa ait parmak izinin çıktığı bira şişesinin ise aracın arka koltuğunda bulunması karşısında, atılı suçtan mahkumiyetine yeter delilin bulunduğu gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2019/4365 |
Karar | : 2022/3166 |
Tarih | : 15.03.2022 |
”Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, ele geçen uyuşturucu madde ile ilgisi olduğuna ilişkin, uyuşturucu maddenin sarılı olduğu kağıt parçasının yüzeyinde nerede ve nasıl oluştuğu belirlenemeyen sanığa ait bir tek parmak izi dışında, kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2017/2855 |
Karar | : 2021/4417 |
Tarih | : 06.04.2021 |
”Tüm dosya kapsamına göre; Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/168 esas ve 2014/200 sayılı kararı ile hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen…’da 29/03/2014 tarihinde ele geçen siyah poşet içerisindeki uyuşturucu maddelerin içinde bulunduğu mavi poşetlerin konulduğu beyaz poşet üzerinde sanık…’ın parmak izlerinin tespit edildiği, sanık… hakkında tek delilin parmak izleri olduğunun anlaşılması ve sanık…’nun eski kiracısı olduğunu ve kendisinden istemesi üzerine poşet verdiğini, parmak izlerinin bu nedenle çıkmış olabileceğini savunması karşısında…’nun mahkemeye çağrılarak sanık…’ın beyanları doğrultusunda tanık sıfatıyla dinlenmesinden sonra sanık…’ın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Adıyaman Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü’nce düzenlenen 22/05/2015 tarihli ekspertiz raporunda; Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/168 esas ve 2014/200 sayılı kararı ile hakkında verilen mahkûmiyet hükmü kesinleşen…’da ele geçen uyuşturucu maddelerin sarılı olduğu poşetler üzerinden elde edilen parmak izlerinin APFİS veri tabanında yapılan sorgulaması neticesinde; 1 adet parmak izinin sanığın sol el işaret parmak izi ile aynı olduğunun tespit edildiği, ancak sanığın aşamalardaki savunmasında ele geçen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olmadığını beyan etmesi karşısında; sanığın yeniden parmak izi örneği alınıp uyuşturucu maddelerin paketlenmesinde kullanılan beyaz poşet üzerinden elde edilen iz ile karşılaştırılması yapılarak, beyaz poşet üzerindeki parmak izinin sanığa ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya uzman bir kurum ya da kuruluştan rapor alınması, daha sonra tüm deliller tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, APFİS sistemine kaydedilen parmak izleriyle yetinilerek düzenlenen uzmanlık raporuna itibar edilerek hüküm kurulması,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2017/1357 |
Karar | : 2021/2682 |
Tarih | : 24.02.2021 |
”Adana Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü’nce düzenlenen 14.08.2012 tarihli ekspertiz raporunda; sanık …’da suç tarihinde ele geçen uyuşturucu maddelerin sarılı olduğu siyah renkli poşetler üzerinde Adana Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü tarafından elde edilen parmak izlerinin AFİS veri tabanında yapılan sorgulaması neticesinde; materyaller üzerindeki 3 adet parmak izinin sanığın sol el baş parmak ve sol el orta parmak izi ile aynı olduğunun tespit edildiği, ancak sanığın aşamalardaki savunmasında ele geçen uyuşturucu maddeler ile ilgisi olmadığını beyan etmesi karşısında; sanığın yeniden parmak izi örneği alınıp uyuşturucu maddelerin paketlenmesinde kullanılan siyah renkli poşetler üzerinden elde edilen izler ile karşılaştırması yapılarak parmak izlerinin sanığa ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya uzman bir kurum ya da kuruluştan rapor alınması, daha sonra tüm deliller tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, AFİS sistemine kaydedilen parmak izleriyle yetinilerek düzenlenen uzmanlık raporuna itibar edilerek hüküm kurulması,”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2017/7488 |
Karar | : 2020/1893 |
Tarih | : 12.03.2020 |
”Evinde ele geçirilen esrarın diğer sanık …’e ait olduğunu söyleyen sanığın savunması ve sanığın savunmasından sonra alınan parmak izi raporunda ev aramasında bulunan hassas terazide Hasan Hüseyin’in parmak izinin tespit edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; diğer sanık …’in suçunun ortaya çıkmasına yardım ve hizmette bulunan sanık hakkında, TCK’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi…”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2014/14452 |
Karar | : 2015/23385 |
Tarih | : 02.03.2015 |
”Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü’nce düzenlenen 19.09.2014 tarihli ekspertiz raporunda; suç konusu esrarın bulunduğu poşetler üzerinde otomatik parmak izi teşhis sisteminde karşılığı bulunmayan 49 adet teşhise elverişli parmak izi olduğunun belirtilmesi ve tespit edilen bu izlerin sanık …’ye ait parmak izleriyle karşılaştırmasının yapılmamış olması karşısında; sanığın yöntemine uygun şekilde parmak izleri aldırılarak, poşetler üzerinde tespit edilen parmak izinin sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak eyleminin TCK’nın 37. maddesi kapsamında fiili birlikte işleyen yada TCK’nın 39. maddesi kapsamında suçun işlenmesine yardım eden sıfatında olup olmadığı tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması”
YARGITAY
ONUNCU CEZA DAİRESİ
Esas | : 2004/20897 |
Karar | : 2005/19400 |
Tarih | : 20.12.2005 |
”Sanıkların aşamalardaki inkara yönelik savunmaları, hükme dayanan alınan ve teknik büro polis memuru Abdullah Dabak tarafından düzenlenen 06.12.2000 tarihli suç yeri inceleme raporu ile “Olay mahallinden elde edilen iki adet parmak izinin sanık Erol’un sağ el işaret ve serçe parmak izlerine benzediğini, ancak olay mahallinde bulunan parmak izlerinin tam ve tasnife elverişli olmaması, zayıf ve sönük olması nedeniyle mukayese tablosu yapılamadığının” belirtilmesi karşısında; olay yerinden elde edilen iki adet parmak izinin sanıklara ait olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması…”
T.C.
Yargıtay
Yirminci Ceza Dairesi
2015/15298 E. 2019/1429 K.
”Sanık hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde ise; somut olayda, diğer sanık’tan ele geçirilen uyuşturucu maddelerin içerisinde bulunduğu siyah renkli poşetlerin dış yüzeyinden elde edilen parmak izlerinin sanık…’e ait olduğu, sanığın tüm aşamalarda ele geçen uyuşturucu maddelerle ilgisinin olmadığını, siverek ilçesinde esnaf olup tütün sattığını, tütün satmış olduğu poşetlerin daha sonra uyuşturucu satan şahısların eline geçmiş olabileceğini beyan ettiği, siverek ilçe emniyet amirliğinin 15.01.2015 tarihli tutanağında sanığın tütün alım satım işiyle uğraştığını doğrulandığı, diğer sanık…’un da alınan beyanında kendisine uyuşturucu madde satan şahsın sanık….olmadığını beyan ettiği anlaşılmakla, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin, her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün Bozulmasına, 07.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2013/9-241
K. 2013/293
T. 11.06.2013
”* PARMAK İZİ ( Mala Zarar Verme Suçunda Aracın Üzerinde Sanığın Parmak İzi Bulunduğu/Başka Delil Bulunmadığı – İzin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı/Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Kabul Edileceği )
* MALA ZARAR VERME ( Aracın Üzerinde Sanığın Parmak İzi Bulunduğu/Başka Delil Bulunmadığı – İzin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı/Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Hayatın Olağan Akışı Kapsamında Kabulü Gereği )
* ARAÇ ÜZERİNDE TESPİT EDİLEN PARMAK İZİ ( Mala Zarar Verme/Sanığın Parmak İzinin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı – Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Hayatın Olağan Akışı Kapsamında Kabulü Gerektiği )
* HAYATIN OLAĞAN AKIŞI ( Mala Zarar Verme Suçunda Aracın Üzerinde Sanığın Parmak İzi Bulunduğu/Başka Delil Bulunmadığı – İzin Aracın Zarar Gören Kısımlarında Olmadığı/Sanığın Aracın Yanından Geçerken Dokunmuş Olabileceği Savunmasının Kabul Edileceği ), 5237/m.151
ÖZET : Mala zarar verme suçunda; uyuşmazlık; sanığın mala zarar verme suçunu işleyip işlemediğinin belirlemesine ilişkindir. Görgü tanığı bulunmayan olayda, sanık aleyhine değerlendirilebilecek tek delil, katılanın aracının sağ kapı camında bulunan ve sanığa ait olduğu ekspertiz raporu ile tespit edilen sağ el orta parmak izidir. Ancak aracın diğer kısımlarında, özellikle de zarar verilen bölümlerinde sanığa ait parmak izi bulunamamıştır. Olay gecesi katılanın aracını bıraktığı kapalı otoparkın dolu olduğu ve katılanın da aracını diğer araçların çıkışını engelleyecek şekilde park ettiği dosya kapsamından anlaşılmakta olup, sanığın katılanın aracının yanından geçerken elinin cama değmiş olabileceğinin mümkün olması ve sanığın aksi ispatlanamayan bu yöndeki savunmasının hayatın olağan akışına da uygun bulunması karşısında, somut başka bir delille desteklenmeyen ve aracın zarar gören bölümlerinde değil de, başka bir yerinde tespit edilen tek bir parmak izine dayanılarak sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesine imkan bulunmamaktadır.”
- a- Maktulün vücuduna 2 adet silahlı mermi çekirdeği isabet etmiş olup müstakilen ve müştereken öldürücü nitelikte oldukları,
- b- Ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği cilt altı bulgulara göre atışın bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğu, kesin atış mesafesinin tayini için kriminal incelemenin gerekli olduğu…”
- 1- Cilt ile namlu ağzı arasındaki mesafenin 0-3 cm olduğu atışlar genel olarak bitişik atış olarak adlandırılır. Ancak namlu ağzının cilde tamamen dayalı olduğu atışları bitişik, cilt ile namlu ağzı arasında az da olsa 3 cm’ye kadar bir mesafenin bulunduğu atışları bitişiğe yakın atış olarak sınıflamak daha doğrudur. Zira; bitişik atışlarda cilt altında ‘maden boşluğu’ nda görülen bulgular, bitişiğe yakın atışlarda hem cilt altında hem de ciltte oluşabilmektedir.
- 2- Yakın atış kısa namlulu silahlar için 3-(30-45) cm’den, uzun namlulu silahlar için ise 3-(75- 100) cm mesafeden yapılan atışlardır.
- 3- Yakın atışın üst sınırından daha uzak, bir başka ifadeyle ciltte herhangi bir atış artığı bırakmayacak mesafeden yapılan atışlara da uzak atış denir.” (Adli Travmatoloji, Dr. Ercüment Aksoy, Dr. Atınç Çoltu, Dr. Beyhan Ege, Dr. Gürsel Günaydın, Dr. Mehmet Akif İnanıcı, Dr. Hüseyin Karali, Dr. Mustafa Karagöz, Dr. Cemil Ötker, Dr. Ali Yeşimçigil, https://www.ttb.org.tr/eweb/
adli/4.html) şeklinde açıklamalar yapılmıştır.
- a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma.
- b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma.
- c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme.
- ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma.
- d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme.”
- a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi.
- b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması.
- c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması.
- ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması.
- d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması.
- e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması.
- f)İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması.”
- a) Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olma
- b) Doğru ve gerektiğinde güncel olma
- c) Belirli, açık ve meşru amaçlar için işlenme
- ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma
- d) İlgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilme, ilkelerine aykırı davranılmaması gerekmektedir.”
YARGITAY
19.HUKUK DAİRESİ
KARAR NO:2013/17361
KARAR TARİHİ:06.11.2013
ESAS: 2013/16854
KARAR: 2014/13469
ESAS: 2015/350
KARAR: 2015/17409
”Taraflar arasındaki uyuşmazlık, devre mülk satım sözleşmesine dayanmaktadır. Davacı, davalı şirketten devremülk satın aldığını, ifasının imkansız hale gelmesinde belediyenin de kusuru olduğunu, bu ilişkiye güvenerek şirkete ödediği bedelin davalılardan tahsilini istemiş, delil olarak 1997 yılının 4. ve 5. aylarında bilgisayarda düzenlenmiş sözleşme asılları ve aynı tarihli ödeme belgelerine dayanmıştır. Davalı ödemelerin belediye kasasına girmemesi nedeniyle belgeler üzerindeki imza, yazı ve rakamların mürekkep yaş (yazı yaşı tespiti) yöntemiyle düzenleniş tarihinin belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de mahkemece diğer seri dosyalarda Adli Tıp Kurumunun yazı yaşı tespitinin yapılmasında bilimsel bir yöntem olmadığına ilişkin raporu gözetilerek talep reddedilmiştir. Bu kez belge uzmanı yerel bilirkişiden mübrez delillere göre rapor alınmış, bilirkişi tahsilat makbuzlarında imza olduğunu ancak kaşe olmadığından geçerli bir ödeme belgesi olarak kabul edilip edilmeyeceğinin takdirini mahkemeye bırakmıştır. Mahkemece ödemenin ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de davacının sunduğu delillerden 17.05.1997 tarihli ödeme belgesinde ödemeyi alan şirketin ad, unvan ve kaşesinin bulunmadığı, belediyenin ödemelerin yapıldığını kabul etmemesi karşısında ödemenin şirketin defter ve kayıtları ile de ispatlanamadığı, davacının sunduğu belgenin inandırıcı olmadığı, bu haliyle belgeye itibar edilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas : 2017/665
Karar : 2018/1465
Tarih : 18.10.2018
”Ülkemiz koşullarında mürekkep yaş tespitinin mevcut durumda mümkün olmadığı yargı camiasınca bilinmesi ve kabul edilmesi, diğer taraftan davalı Belediyenin davada taraf sıfatlarının bulunmadığı yönündeki itirazlarının yerinde bulunmadığı hususları Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2017 tarih, 2017/13-559 E., 2017/576 K. sayılı kararında aynen benimsendiği gibi bir kısım senetler üzerinde banka kaşelerinin de mevcut olduğunun görülmesi karşısında bahsi geçen evrakın sonradan düzenlendiği iddiasının da dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca yerel mahkemenin mürekkep yaşı incelemesi yapılmasının gerekli olmadığı yönündeki direnme gerekçesi yerinde ve hukuka uygundur.”
”Kaza yapan araçtan alınan örnekler ve sanıktan alınan örnekler üzerinde kriminal inceleme neticesinde Adli Tıp Biyoloji İhtisas Dairesinden alınan 15/06/2015 tarih ve 1788 sayılı raporda araçtan alınan “Oto vitesi kenarında alınan kan örneği (Bulgu 3), Oto direksiyonu üzerinde alınan ter svabı örneği (Bulgu 4), Oto el freni üzerinde alınan ter svabı örneği (Bulgu 5, Bulgu 6) sağ hava yastığı üzerinden alınan kan örneği (Bulgu 7), sol hava yastığı üzerinden alınan kan örneği (Bulgu 8), otonun ön konsol sağ orta havalandırma çıkışı yanından alınan kan örneği (Bulgu 9), üzerinde yapılan incelemelerde, 7 ve 9 numaralı bulgulardaki DNA örneğinin …’ın DNA profilinden farklı ve erkek cinsiyetli birine ait olduğu, 3, 4 ve 8 numaralı bulgulardaki bulguların …’a ait olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.”
- Y. 2. CD., E.: 2013/28518, K.: 2013/27737, K.T.: 26.11.2013 “Katılana ait işyerinde meydana gelen duvar delmek suretiyle hırsızlık yapılması olayında, işyerinden elde edilen sigara izmaritleri ile sanıktan alınan kan ve kıl örneklerinin analizi sonucunda verilen 16.05.2008 tarihli kriminal polis laboratuvarı raporunda, sanığın DNA profilinin, işyerinde elde edilen sigara izmaritlerindeki genetik moleküler yapıyla uyuştuğunun belirtilmesi, öte yandan suçlamayı reddeden sanığın daha önce bu işyerine geldiğine dair savunmada bulunmaması karşısında, söz konusu raporun suçun sanık tarafından işlendiğine dair yeterli bir dayanak ve kanıt oluşturacağı gözetilmeden, ispata yeterli olmadığı biçimindeki gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA”
- Y. 17. CD., E.: 2015/12142, K.: 2016/4498, K.T.: 30.03.2016,“Sanığın aşamalarda suçlamayı inkar etmesi, olay yeri inceleme raporu ve krokisine göre çapa makinesinin çalındığı yerden yaklaşık 100-150 m. kadar uzaklıkta ve müştekinin bahçesinin dışında umuma açık stabilize yol üzerinde ele geçirilen ve moleküler genetik incelemede, sanığa ait DNA profilinde belirtilen genotip özellikleri ile uyumluluk arzeden sigara izmariti dışında, başkaca mahkûmiyetini gerektirir nitelikte her türlü şüpheden uzak somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden ve “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi Bozmayı gerektirmiş, sanık …’nun temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA”
- Y. 2. CD., E.: 2016/5254, K.: 2018/11350, K.T.: 15.10.2018.“Olay yerinden ve… ile… plakalı araçlar içerisinden elde edilen bulgular üzerinde Ankara Jandarma Kriminal Daire Başkanlığınca yapılan inceleme sonucu düzenlenen 02.07.2014 ve 08.07.2014 tarihli uzmanlık raporlarının hüküm kurulduktan sonra Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinin ve mahkemeye ulaşmadığının UYAP’tan yapılan kontrolde tespit edilmesi ve 08.07.2014 uzmanlık raporuna göre; incelenen bulgularda sanık … ile birlikte farklı iki erkek şahsın daha DNA profillerinin tespit edildiğinin anlaşılması karşısında, hüküm kurulmadan önce söz konusu uzmanlık raporlarının sonucu beklenilerek dosya içerisine alınması, olay yerinden ve her iki araç içerisinden elde edilen bulgulardan elde edilen DNA profilleri ile karşılaştırılması amacıyla sanık …’den 5271 sayılı CMK’nın 75. maddesi gereği kan örneği alınarak aynı Kanun’un 78. maddesi doğrultusunda moleküler genetik inceleme yaptırılması, ayrıca sanık … ile sanık …’in olay tarihlerinde kullandıkları telefon numaraları tespit edilerek 14-15-16.12.2013 tarihlerindeki baz sinyal bilgilerini de kapsar şekilde HTS kayıtlarının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan getirtilmesi, yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayininin gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş”
- Y. 6. CD., E.: 2012/12388, K.: 2015/541, K.T.: 22.1.2015“Olay günü, kardeşi M.. B.. ve yeğeni C.. B.. ile birlikte yolda yürüyen yakınanın elindeki cep telefonunun, turuncu tişörtlü bir kişi tarafından çekerek alındığı ve olayı birlikte gerçekleştirdikleri iddia edilen üç kişinin kaçarak uzaklaşmaya başladıkları, yakınanın, telefonu alan kişi dışındaki faillerden birisini yakaladığı ancak bu kişinin bıçak göstermek suretiyle yakınanın elinden kurtulduğu, kaçan bu kişinin yırtılan tişörtün bir parçasının yakınanın elinde kaldığı, olay yerinde tesadüfen bulunan tanık H.. S..’ın kolluk ifadesinde, olayı gerçekleştiren kişileri mahalleden tanıdığını, telefonu alıp kaçanın U.. U.., yakınana bıçak çekenin sanık K.. T.. ve diğerinin de T.. Ş.. isimli kişiler olduğunu beyan ettiği, Uğur’un olaydan bir gün sonra yakalandığı ve tanık Canan ve yakınan tarafından teşhis edildiği, yaşı küçük olduğu için Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/121 esas sayılı dosyasında yargılamasına devam edildiği, Turgay’ın ise suç tarihinde ceza evinde olduğu tespit edildiğinden hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı, yakınan ve tanıklara soruşturma aşamasında teşhis yaptırılmadığı, kovuşturma aşamasında ise bu kişilerin sanığı teşhis edemedikleri, tanık Hasan Sebat’ın da kolluk anlatımını kabul etmeyerek sanığı olay yerinde görmediğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; sanığın suç arkadaşı U.. U..’ın yargılandığı Diyarbakır Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/121 esas sayılı dosyasının celp edilip incelenmesi ve yakınanın elinde kaldığı belirtilen faile ait tişört parçasına el konulup konulmadığı araştırılarak, bulunması ve üzerinde bulgu elde edilmesi durumunda, sanıktan alınacak örneklerle moleküler genetik inceleme yapılması ve sonucuna göre delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması…”,
- Y. 9. CD., E.: 2009/8701, K.: 2009/7816, K.T.: 1.7.2009,“Somut olayda; trafik kazasında ölen kişinin kimliğinin soruşturma aşamasında belirlenememesi nedeniyle nüfus kaydında ölüm bilgisinin işlenemediği, sanık hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan açılan dava sonucunda mahkemece sanığın mahkumiyetine dair hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ardından ölenin çocukları olduklarını söyleyen kişilerin Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak ölenin kimliğinin tespiti ile ölüm bilgisinin nüfus kaydına işlenmesini istediği, Cumhuriyet Başsavcılığı ölenin kimliğinin belirlenebilmesi bakımından moleküler genetik inceleme yapılmasına karar verilmesini istemişse de, Sulh Ceza Hakimliğince soruşturma ve kovuşturma aşamalarının tamamlanmış olması nedeniyle bu istemin reddine karar verildiği, Adalet Bakanlığının da bu kararın kanun yararına bozulması için başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrasının ( e ) bendi uyarınca; adli olaylarda ve kazalarda meydana gelen ölüm olaylarını nüfus müdürlüklerine veya Genel Müdürlüğe bildirme yükümlülüğünün Cumhuriyet Savcılıklarına ait bulunduğu, ölenin kimliğinin tespit edilememesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığının bu bildirimi soruşturma aşamasında yapamamış olmasının bu yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı, ayrıca ölenin kimliğinin saptanabilmesi için moleküler genetik inceleme yapılması için 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 79. maddesi uyarınca hakim kararına ihtiyaç bulunduğu, somut olayda yerel mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması karşısında henüz kovuşturma aşamasının sonuçlanmadığı, bu durumda Cumhuriyet Başsavcılığının ölüm olayı ile ölenin kimliğini bildirme yükümlülüğünün halen devam ettiği ve ölenin kimliğinin tespiti ile ilgili işlemlerin Cumhuriyet Başsavcılığınca yerine getirilmesi gerektiği, ayrıca hakim kararı ile yapılabilecek işlemler bakımından ilgili merciden istemde bulunabileceği, o nedenle Sulh Ceza Hakimliğinin ret kararının yasal dayanaktan yoksun bulunduğu sonucuna varılmıştır. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Zonguldak 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.07.2008 tarih ve 2008/217 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASıNA”
- Y. 13. CD., E.: 2012/17565, K.: 2012/23123, K.T.: 07.11.2012 “5271 sayılı CMK’nın 78. maddesi uyarınca, 75 ve 76. maddeye göre alınan örnekler üzerinde … elde edilen bulgunun şüpheli ya da mağdura ait olup olmadığının tespiti için…moleküler genetik inceleme yapılabilmesi için mutlaka hakimden karar alınması, 79/1. madde ve fıkrasının amir hükmüdür. Somut olayda, mağdurun rızası olduğu için, beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması için hakim veya Cumhuriyet Savcısından karar alınmasına gerek yok ise de; 5271 sayılı CMK’nın 78 ve 79/1. maddeleri uyarınca, mağdurdan alınan kan örneği ile suç konusu araçtan elde edilen bulguların karşılaştırılması, diğer bir ifadeyle moleküler genetik inceleme işleminin yapılabilmesi için mutlaka hakim kararına gerek bulunmaktadır… 5271 sayılı CMK’nın 309/4-a. maddesi uyarınca (BOZULMASINA )”
- Y. 6. CD., E.: 2009/18701, K.: 2011/5063, K.T.: 11.04.2011;“Gördes ilçesinde meydana gelen hırsızlık olayı ile ilgili olarak olay yerinde bulunan ve delil olması nedeniyle muhafaza altına alınan 2 adet eldiven poşeti üzerinde DNA incelemesi yapılmasına yönelik Gördes Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin, “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 75 ve 76 ncı maddelerinde, olay yerinden elde edilen materyaller üzerine DNA incelemesi yapılabilmesi işleminin sayılmadığı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 78 inci maddesinde hakim kararı gerektiren inceleme konusu olarak yalnızca 75 ve 76 ncı maddelerde öngörülen işlemlerle elde edilen örnekler sayılmış olup olay yerinden elde edilen herhangi bir eşya veya materyal (eldiven poşeti) üzerinde DNA incelemesi yapılmasının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 75, 76, 78 ve 79 uncu maddelerinde öngörülmediği” gerekçesiyle reddine dair Gördes Sulh Ceza Mahkemesinin 02/03/2009 tarihli ve 2009/31 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin GÖRDES Asliye Ceza Mahkemesinin 04/03/2009 tarihli ve 2009/9 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 17.07.2009 gün ve 2009/7977/39598 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C.Başsavcılığının 10.08.2009 gün ve KYB.185823 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 09.09.2009 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi… Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemelere ve Fizik Kimliği Tespiti Hakkındaki Yönetmeliğin 12/2 ve devamı maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 75 ve 76 ncı maddelerinde öngörülen işlemlerle elde edilen örnekler üzerinde, soy bağının veya elde edilen bulgunun şüpheli veya sanığa ya da mağdura ait olup olmadığının tespiti için zorunlu olması halinde moleküler genetik incelemeler yapılabilir,” düzenlemesiyle aynı Kanun’un 79/1.maddesindeki “78 inci madde uyarınca moleküler genetik incelemeler yapılmasına sadece hâkim karar verebilir,” hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, suç yerinde elde edilen bulgular üzerinde moleküler genetik incelemeler yapılabileceği ve bunun sadece hakim kararı ile mümkün olduğunun gözetilmemesi, Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C.Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile, Gördes Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 04.03.2009 tarih ve 2009/9 sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nun 310. maddesi yollamasıyla 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, kanun yararına bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline gönderilmesine, 11/04/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.”,
- Y. 2. CD., E.: 2012/21976, K.: 2013/7760, K.T.: 10.04.2013, “Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemelere ve Fizik Kimliği Tespiti Hakkındaki Yönetmeliğin 12/2 ve devamı maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 75 ve 76 ncı maddelerinde öngörülen işlemlerle elde edilen örnekler üzerinde, “soy bağının veya elde edilen bulgunun şüpheli veya sanığa ya da mağdura ait olup olmadığının tespiti için zorunlu olması halinde moleküler genetik incelemeler yapılabilir”, düzenlemesiyle aynı Kanun’un 79/1. maddesindeki “78 inci madde uyarınca moleküler genetik incelemeler yapılmasına sadece hâkim karar verebilir,” hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, suç yerinde elde edilen bulgular üzerinde moleküler genetik incelemeler yapılabileceği ve bunun sadece hakim kararı ile mümkün olduğu, somut olayda ise suça konu otomobil içinde bulunan eldiven üzerinde hakim kararı olmaksızın moleküler genetik inceleme yapılıp elde edilen DNA analiz sonucunun arşive alındığı, suç tarihinden sonra başka bir soruşturma nedeniyle sanığın DNA analizinin yapılıp arşivde sorgulama yapıldığında daha önce arşive alınan DNA analiz sonucu ile sanığın DNA analiz sonucunun aynı olduğunun, buna göre aracı çalan kişinin sanık olduğunun tespit edildiği, bu suretle kanuna aykırı olarak elde edilen delilin, Anayasanın 38. maddesine 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanunla eklenen 5. fıkrasında yer alan “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez” ve 5271 sayılı CMK.nun 206/2-a maddesinde yer alan “Ortaya konulması istenilen bir delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse reddolunur” biçimindeki düzenlemeler gözetildiğinde hükme esas alınamayacağı, DNA analiz sonucundan başkaca sanığın suçu işlediğine dair delil bulunmadığı gözetilmeden yasal ve yeterli gerekçe olmadan yazılı biçimde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA…”
- Y. 17. CD., E.: 2016/18934, K.: 2017/6246, K.T.: 24.05.2017, “ Delil olma niteliğini ve güveni sağlamak bakımından hükme dayanak yapılan moleküler genetik inceleme raporlarının aslı veya onaylı suretleri getirtilmeden, onaysız örnekleri ile yetinilerek sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 169 ve 219. maddelerine aykırı davranılması,”,
- Y. 2. CD., E.: 2014/13900, K.: 2014/11288, K.T.: 29.4.2014,“Dosya içeriğine göre; sanığın hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozmak suçlarını gerçekleştirdiği iddia olunan yakınana ait kahvehanede ele geçirilen bir adet bayan atleti ve bir adet yara bandı kutusu üzerindeki kan izlerinin karşılaştırıldığı Emniyet Genel Müdürlüğü kriminal polis laboratuvarı daire başkanlığının kayıtlarındaki 18.05.2006 tarihli olayın şüphelisi olarak yakalanan O.. S..’tan alınan BYL.2006/2060 sayılı kan numunelerinin alındığı soruşturma evrakının CMK.nun 80/2. maddesinde sayılan kararlardan başka bir karar ile sonuçlanıp sonuçlanmadığı araştırılmadan, gerekirse sanıktan yeniden kan örneği alınarak olay yerinde ele geçen yara bandı kutusu ve atlet üzerindeki kan izlerinin mukayesesi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, karşılaştırmaya esas önceki kan numunelerinin alındığı olaydaki kişisel verilerin imha edilmesi gerektiği, başka bir amaç ile kullanılamayacağı, hukuka aykırı elde edildiğinden hukuka aykırı delilin hükme esas alınamayacağı şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile 5271 sayılı CMK.nun 78/1 ve 80/1-2 maddelerindeki düzenlemeler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde beraat kararı verilmesi”,
- Y. 17. CD., E.: 2015/13442, K.: 2016/6183, K.T.: 26.4.2016,“Dosya kapsamından, 29.11.2011 günü tespit edilemeyen bir vakitte, müştekinin tek katlı, müstakil yapı niteliğinde bulunan işyerinin çatı kiremitleri kırılarak, içeri girilip, 1.500,00 TL değerindeki 8 adet akünün çalındığı, olay yerinde yapılan incelemede, çatının kırık kısmının altında kalan, iç taraftaki tahtalı bölümde bir adet berenin ele geçirildiği, 29.11.2011 tarihli Adli Kolluk-Cumhuriyet Savcısı Görüşme Tutanağına göre, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı’nın talimatıyla, bu yolla elde edilen bulgu niteliğindeki berenin, kriminal incelemeye gönderildiği, 26.12.2011 tarihli ekspertiz raporunda, DNA veri bankasında yapılan taramada, bereden elde edilen epitel hücrenin, Emniyet Müdürlüğü’nün 23.2.2004 tarihli yazısına istinaden, av tüfeği yaralaması olayı ile ilgili olarak hazırlanan BYL-04-00561 Sayılı uzmanlık raporunda bildirilen sanık …’un açık yarasından alındığı belirtilen kan örneği ile uyumlu olduğunun bildirildiği, bu yolla yakalanan sanığın, aşamalarda, müştekiyi tanıdığı, hurdacılık yaptığı için müştekinin işyerine zaman zaman gelip gittiği, beresini de bu esnada unutmuş ya da düşürmüş olabileceği, hırsızlık iddiasını ise kabul etmediğini savunduğu, müştekinin ise sanığın savunmasını doğrulamadığı, sanığın, işyerinin önünden gelip gittiği, ancak işyeri içine girmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, kaldı ki berenin işyerinin çatı kısmında ele geçirildiğini beyan ettiği, sanık müdafiinin aşamalarda DNA bankasına kaydedilen verinin hukuka aykırı yöntemle alındığı, bu sebeple delil niteliğini haiz olmadığını iddia edip ileri sürmesi şeklinde gerçekleşen temyize konu olayda; mukayeseye dayanak teşkil eden, Emniyet Müdürlüğü’nün 23.2.2004 tarihli yazısına istinaden, av tüfeği yaralaması olayı ile ilgili olarak hazırlanan BYL-04-00561 Sayılı uzmanlık raporuna konu incelemenin hakim izni ile yapılıp yapılmadığının araştırılarak, moleküler genetik inceleme ve bu yolla alınan örneklerin sisteme kaydedilmesine dair o tarihteki yasal düzenlemelerde dikkate alınmak suretiyle, delil niteliğini taşıyıp taşımadığının karar yerinde tartışılması ile elde edilen sonuca göre sanığın hukuki durumun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,…”. Benzer yönde Y. 17. CD., E.: 2015/13598, K.: 2016/5353, K.T.: 13.4.2016
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2022/11981
Karar : 2023/7046
Tarih : 21.11.2023
”Maktulünde sopa ile koluna 4-5 kez vurduğunu ve her vurmada tabancanın ateş aldığını ve böylelikle maktule isabet edip ölmesine sebebiyet verdiğini beyan ettiği ancak olay yerinden maktulün ateş etmesi sonucu ortaya çıkan Vzör marka tabanca ile atılmış herhangi bir boş kovana rastlanılmadığı, olay yerinden ele geçirilen 4 adet boş kovanın da sanık …’nin kullandığı Unique marka tabancadan atıldığının tespit edildiği, sanığın maktulün kullandığını iddia ettiği Vzör marka tabancada maktule ait ize rastlanılmadığı, sanık …’nin kolunda çatlak bulunduğunun tespit edildiği, söz konusu bulgu ile sanığın maktulün koluna sopa ile vurması yönündeki beyanının uyumlu olduğu fakat sanığın “maktul koluma sopa ile 4-5 kez vurdu, her vurduğunda tabanca ateş aldı” biçimindeki söyleminin hayatın olağan akışına fizik kurallarına aykırı olduğu, zira maktulün sanığın tabancayla ateş etmesi sonucu vücudunda ateşli silah yaralanmalarının oluşması ile yere düşmesi beklendiğinden maktulün yara almaksızın sanığın koluna 4-5 kez sopa ile vurmasının mümkün olamayacağı ancak sanığın maktule 4 kez ateş ettiğinin sabit olduğu, sanığın maktule uzak atış mesafesinden ateş ettiği, sanığın iddia ettiği bir oluşta atış mesafesinin uzaktan ziyade yakın olmasının bekleneceği, maktulün vücuduna tabanca ile ateş edilmesi sonucu iki ayrı mermi girişinin bununla birlikte sırtında, kaş üstünde ve sağ el parmaklarında darbe izlerinin bulunduğu, söz konusu darbe izlerinin sanığın beyanında da geçtiği üzere olayın başlangıcında yaşadıkları arbedede gerçekleşmiş olabileceğinin anlaşıldığı, maktulün sol elinde ve yüz svabında atış artığına rastlanılmış ise de olayda sanık … ve maktulden başka görgü tanığının olmadığı, maktulün yakınlarının maktule ait tabancasının olmadığına yönelik beyanda bulundukları ve olay yerinde sanığın olayda kullandığı Unique marka tabancaya ait kovanların bulunmasına rağmen sanığın anlatımındaki şekilde mağdurun Vzör marka tabanca ile ateş ettiğini destekler herhangi bir boş kovana rast gelinmediği gözetilerek mevcut delil durumuna göre olaydan sonra sanığın maktulü kontrol amacıyla maktulün yanına gelip eline ve yüzüne dokunmuş olabileceği, yine maktulün bulunduğu esnadaki vücut durumundan da eline ve yüzüne atış artığının bulaşabileceği, mağdurun sol el ve yüzündeki svaplardaki atış artığının bunlardan kaynaklanabileceği kanaatine varıldığı, aksi durumda dahi sanık …’nin maktul öldükten sonra maktule temas ederek maktule ait olduğunu söylediği Vzör marka tabancayı alarak yanında götürdüğü, bu halde de maktulde atış artığı bulunmasının normal olduğunun düşünüldüğü, sanığın ateş etmesi sonrası kendi kullandığı Unique markasına ait kovanların olay yerinden bulunmasına rağmen sanığın savunmasında bahsettiği şekilde maktulün Vzör marka tabancayı ateşlemesinden kaynaklı çıkan kovanların bulunmamasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı…”
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2023/3231
Karar : 2023/4619
Tarih : 04.07.2023
”Alınan kriminal raporlara göre, maktulden alınan svap ve bant numunelerinde atış artıklarına rastlanmadığı, atış artığının sadece yorgan kılıfı üzerindeki delik etrafında tespit edildiği ve dağılım yoğunluğuna göre atışların yakın atış mesafesinden yapıldığı kanaatine varılması, 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 26/09/2016 tarihli raporunda, maktulün yarasının olduğu bölgenin elbiseli bölge olduğu dikkate alındığında bitişik atış ise cilt üzerinde atış artıklarının tespit edilmesi gerektiği, ancak elbiseli bölge altında atış atığı tespit edilmediğine göre atışın bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğunun bildirilmesi, maktulün kendisini yorganın dışından vurup daha sonra elini silahla birlikte yorganın altına sokmuş olmasının mevcut yaralanmanın niteliği de gözetildiğinde hayatın olağan akışına aykırı olduğu, intihar eden bir kişinin el svaplarında atış artıklarının kendisi tarafından yıkanıp temizlenmesinin imkansız olduğu, kaldı ki hayatta olan sanığın elindeki atış artıklarının yok etme imkanının her zaman bulunduğu, zaten olayda kullanılan silahı sanık …’un olay günü de …’in odasında bulundurduğunu beyan ettiği, yine sanık …’un kolluk ekiplerine olay yerinin adresini yanlışlıkla iş yeri mesul müdürü …’in … Mahallesi adresi olarak vermiş olmasının da hayatın olağan akışına uygun düşmediği, bu hususta tanık …’in de hangi nedenle kendi adresinin olayın gerçekleştiği yer olarak bildirildiğini bilmediğini beyan ettiği, ayrıca kürtajın verdiği yorgunluğun yanı sıra … süre gazinoda çalışması ve aldığı aşırı alkolün (137 promil) de etkisiyle idrarına sahip olamayıp yatağa kaçıracak kadar kendisine hakim olamayan maktulün hangi refleksle tabanca kullanarak kendisini yorgan dışından vurup daha sonra elini silahla birlikte yorganın altına sokmuş olmasının da izah edilemediği, hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı kasten öldürme suçunu işlediği sabit olduğundan TCK’nin 81/1 maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği, sanık savunmasında, maktulü öldürmediğini, maktulün intihar ettiğini iddia etmiş ise de söz konusu olay bir intihar hadisesi olsa idi kendisine ateş ettiği iddia edilen maktulün elinde yada kıyafetlerinde atış artıklarına rastlanılmasının gerektiği, ancak maktulden alınan svap ve bant numunelerinden atış artıklarına rastlanılmadığının kriminal rapor ile tespit edildiği, nitekim dosyaya celp edilen 26.09.2016 tarihli ve 4327 nolu Adli Tıp Kurumu raporuna göre de atışın bitişik atış olması durumunda cilt üzerinde atış artıklarının tespit edilmesi gerektiği, ancak elbiseli bölge altında atış artığı tespit edilemediğine göre atışın bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğunun bildirildiği, atışın bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olması, olay yeri inceleme raporuna göre maktulün üzerinde bulunan yorgan ve kılıfı üzerinde aynı yerde 1 adet giriş çıkış deliği olduğuna ilişkin tespit, alınan kriminal rapora göre atış artığının sadece yorgan dış kılıfında tespit edilmiş olması ile sanığın savunmasına göre odaya girdiğinde maktulün göğüs üstü hizasına kadar yorgan ile kapalı olduğu ve kollarının yorganın altında olduğuna dair anlatımı birlikte değerlendirildiğinde, maktulün kendisini yorganın dışından vurup daha sonra elini silahla birlikte yorganın altına sokmuş olmasının mevcut yaralanmanın niteliği de gözetildiğinde hayatın olağan akışına aykırı olduğu ayrıca maktulün tabanca kullanmayı bilmediğine dair tanık anlatımları, otopsi tutanağına göre merminin giriş yeri ve yönüne ilişkin tespitler, ayrıca Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 2015/894 esas, 2015/5221 karar sayılı ilamında da işaret edildiği gibi ”intihar eden bir kişinin el svaplarında atış artıklarının kendisi tarafından yıkanıp temizlenmesinin imkansız olduğu, kaldı ki hayatta olan sanığın elindeki atış artıklarının yok etme imkanının her zaman bulunduğu”, zaten sanığın olayda kullanılan silahı olay günü de gazinoda bulundurduğunu beyan ettiği, yine sanığın hastaneye giriş saati ve olay yerini kolluk ekiplerine … Mahallesindeki bağ evi olarak vermesi itibariyle atış artıklarını yok etme yönünden gerekli zamanı elde etmiş olduğu,….”
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2021/10228
Karar : 2021/13267
Tarih : 12.10.2021
”Sanık …’in avuç içinde bulunan atış artığı da kesin bir delil değildir. Şöyle ki, olay günü düğün yemeğinin servisinde ve kaldırılmasında yardım eden …’in avuç içine atış artığı ellediği herhangi bir eşyadan veya tokalaşacağı herhangi bir insandan bulaşabileceği gibi dosya arasındaki rapordan da anlaşılabileceği üzere olay günü elektrik işiyle uğraşması nedeniyle de bulaşabilir. Kaldı ki ateşli silah kullanılması halinde atış artığının avuç içinde değil el üstünde olması gerektiği bilinen bir gerçektir.”
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
Esas : 2018/162
Karar : 2024/156
Tarih : 03.04.2024
”Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığınca düzenlenen 16.06.2004 tarihli ekspertiz raporuna göre; el üst kısmında atış artıklarının tespiti, o elin ya ateş ettiğini veya atış sırasında silaha yakın mesafede bulunduğunu gösterdiği, avuç içinde atış artıklarının tespiti o elin silah tuttuğunu veya ateş etmediği halde atış artıklarının bulunduğu yerlere temas ettiği veya atış sırasında silaha yakın mesafede bulunduğu, yüzde atış artıklarının tespiti, atış artıkları bulunan elin yüze sürüldüğünü veya atış sırasında silaha yakın mesafede bulunduğu, olayla ilgisi olmadığı halde atış artıklarının bulunduğu yerlere (bitişik veya yakın atışlarda mermi giriş deliğinin yakın civarına, atışta kullanılan silaha, ateş eden el ile tokalaşma vs.) temas eden ellerde de atış artıklarının bulunabileceği
bilgilerine yer verilmiştir. Atış artıkları yan delil niteliğinde olup tek başına mahkumiyete esas teşkil edemez…”
”Ateşli silah mermi çekirdeği giriş yaraları cilt ve cilt altı bulgularına göre atışların uzak niteliğinde oldukları, ancak ateşli silah mermi çekirdeği giriş yaraları çevresinde atış tespit edilmediği, ayrıca atışların giysili bölgeye isabet etmiş olmaları nedeniyle kesin atış artığı mesafesi tayini açısından olay anında kişinin üzerinde bulunan giysilerin balistik incelemelerinin yararlı olacağı…”
”Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesi tarafından düzenlenen 17/05/2018 tarihli rapora göre, suçta kullanılan tüfeğin atışa hazır halde fişek yataklarında fişek var ve horozu kurulu iken tetiğine basınç kuvveti uygulanmadan çekme, çekiştirme veya sarsıntı gibi etkenlerle fişek yataklarında bulunan fişeğin kendiliğinden patlamadığı, yine atışa hazır halde iken beton gibi sert bir zemine gövdesi üzerinde düşürülmesi sırasında kendiliğinden patlamadığı, ayrıca atışa hazır halde iken tüfeğin dipçiği yere gelecek şekilde düşmesi ya da vurulması sırasında da kendiliğinden patlamadığı, fişek yatağındaki fişeğin patlaması için tetik korkuluğu parmak yardımıyla geriye çekilip kırılmış olan namlunun fişek yatağına fişek konulduktan sonra tam olarak kapatılmasının gerektiği, bu hale getirildikten yani namlusu tam olarak kapatıldıktan sonra elektronik tetik ölçme cihazı ile yapılan ölçüm sırasında tetiğine 4.6 kg civarında basınç kuvveti uygulanmasının gerektiği sabit olup, olay yeri inceleme raporuna göre, maktulün duruş pozisyonunun suça sürüklenen çocuğun hedef alanı içerisinde olduğu..”
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2014/3494
Karar : 2014/5952
Tarih : 08.12.2014
”Dava dosyası, olayda kullanılan av tüfeği, maktüle ait kıyafetler, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kuruluna gönderilerek, maktüldeki av tüfeği saçma isabetine bağlı yaranın yönü, trajesi ve vücuttaki seyir istikametinin tespiti, otopsi bulguları ve maktüle ait elbiselerden atış mesafesinin tayini, av tüfeğinin çekme ve çekiştirme ile ateşlenmesinin mümkün olup olmadığının, ateşlenmesi için tetiğe tatbiki gereken kuvvetin tespiti, bu tespitlere göre eylemin taksirle işlenip işlenmediği hususlarında görüş alınması sonucuna göre sanığın hukuki durumunun ve suç vasfının tayini yerine eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiş olup…”
T.C.
YARGITAY
ÜÇÜNCÜ CEZA DAİRESİ
Esas : 2013/25506
Karar : 2014/13344
Tarih : 01.04.2014
”Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 14.02.2011 tarihli raporda “…ateşli silah yaralaması sonucu mağdure de kemik kırığı olacak şekilde…” yaralandığının bildirilmesine, 28.10.2011 tarihli Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda “… atışın başka birisi tarafından yapılmış olduğunun tıbben daha mümkün görüldüğü…” mütalaa edilmesine, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şube’sinin olayda kullanılan av tüfeğinin “…tetiğine 3,5 kg basınç uygulanmadan çekme, çekiştirme veya sarsıntı gibi etkenlerle kendiliğinden patlamadığı, yine atışa hazır halde iken beton gibi sert zemine düşürülmesi ya da dipçiği yere gelecek şekilde düşmesi veya vurulması sırasında kendiliğinden patlamadığı…” yönündeki görüşü bildiren 10.10.2011 tarihli raporuna ve mağdurenin olayın hemen sonrasında tutanak haline getirilen beyanları gözetilmeden, sanığı suçtan kurtarmaya yönelik, sanığın ve mağdurenin sonraki beyanlarına itibar edilerek sanık hakkında mahkumiyet kararı yerine beraat kararı verilmesi..”
T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ CEZA DAİRESİ
Esas : 2022/6718
Karar : 2023/1394
Tarih : 28.03.2023
Sanıklar ile maktulün arkadaş oldukları, olay günü sanık …’un babasına ait iş yerine gittikleri, sanık … İle maktulün iş yerindeki asma katta bulundukları sırada sanık …’un çay demlemek amacıyla aşağı indiği, sanık … ile maktulün iş yerinde bulunan tüfeği aldıkları, sanık …’nın aksi kanıtlanamayan savunmasında belirttiği üzere maktulün tüfeğin namlusunu kendisine doğru çevirdiği, kendisinin de maktule silahla oynama diyerek silahın dipçik kısmından tutarak çektiği, bu sırada tüfeğin ateş alarak maktulün gözünden vurulduğu, tüfek sesini duyan sanık …’un geldiği, boş kartuşu alarak diğer sanık …’ya doğru fırlattığı, iki sanığın tartıştığı, tanık …ın geldiği ve polisi, ambulansı arayın demesi üzerine sanık …’un polisi aradığı olayda, sanıklar ile maktul arasında önceye dayalı husumet bulunmadığının tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı, olay yerine ait kamera görüntülerinde, olay günü sanıklar ile maktulün olay yerine bir araçla geldikleri ve araçtan indiklerinin görüldüğü, bu esnada aralarında tartışma veya kavgaya yönelik herhangi bir hareketliliğin olmadığı, sanıklar ile maktulün iş yerine girişi ile sanıkların telaşlı bir şekilde çıkışları arasındaki sürenin yaklaşık 5 dakika olduğu, bu sürenin eylemin taksirle oluşuna uygun olduğu, sanıkların maktulü kasten öldürdüklerine dair herhangi bir somut delile dosya kapsamından ulaşılamadığı, sanık …’nın maktulün elinden tüfeği almaya çalışması ve bu esnada tüfeğin patlaması sonucunda ölümün meydana gelmesi şeklinde gerçekleşen eylemde sanığın neticeyi öngöremediği ve böyle bir neticeyi istememesine rağmen sonucun meydana geldiği, sanık …’nın olay sonrasında elini ve yüzünü yıkaması nedeniyle atış artıklarının tespit edilemediği, sanık …’un ise sağ ve sol avuç içinde atış artıklarının bulunmasının nedeni kartuşa dokunması ile olduğu yönündeki savunmasının aşılamadığı, dosyada mevcut kriminal raporda belirtildiği üzere atış yapılması halinde atış artıklarının el üstünde olması gerektiği anlaşıldığından, sanık … hakkında kasten öldürme suçundan beraatine, sanık … hakkında ise taksirle öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verildiği belirlenmiştir. Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda, “12 kalibre, mekanizmalı av tüfeğinin alev gizleyeni ile birlikte namlu boyunun 53.8 cm, namlu ucu ile tetik arasının 70.8 cm uzunluğunda olduğu, seyyar dipçikli olup, tüm uzunluğunun da seyyar dipçiği açık iken 108 cm, seyyar dipçiği kapalı iken 98.5 cm olarak ölçüldüğü, atışa hazır halde yani fişek yatağında fişek var ve emniyeti açık iken tetiğine basınç kuvveti uygulanmadan çekme, çekiştirme veya sarsıntı gibi etkenlerle kendiliğinden patlamadığı, yine atışa hazır halde iken beton gibi sert bir zemine üzerine düşürülmesi ya da dipçiği yere gelecek şekilde düşmesi veya vurulması sırasında da kendiliğinden patlamadığı, fişek yatağındaki fişeğin patlaması için elektronik tetik ölçme cihazı ile yapılan ölçüm sırasında tetiğine 3.8 kg civarında basınç kuvveti uygulanması gerektiğinin tespit edildiği” belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, sanıklar ve maktulün olay günü birlikte sanık …’un babasının iş yerine gittikleri, sanık …’un çay demlemek amacıyla aşağı indiği, bu sırada sanık … ile maktulün iş yerinde bulunan tüfeği aldıkları, ayrıntılarına Olay ve Olgular başlığı altında (4) numaralı bentte yer verilen av tüfeğinin uzunluğu itibariyle maktulün namlusu kendisine dönük şekilde tutarken tetiğe dokunmasının mümkün olmadığı, raporla da sabit olduğu üzere herhangi bir arızası bulunmayan tüfeğin çekiştirme ile patlamayacağı, tetiğe 3.8 kg civarında basınç kuvveti uygulanması gerektiği, dolayısıyla sanık … ile maktulden başkası bulunmayan olay yerinde, sanık …’nın elinde bulunan tüfeğin namlusu maktule baktığı sırada tüfeğin patladığı, sanık …’nın eli tetikte ise de bu sırada maktulün sanığa temas edip etmediğinin bu çerçevede tetiğe iradi basılıp basılmadığının tam olarak belirlenemediği anlaşılmakla, maktulü bilerek ve isteyerek vurduğu yönünde bir delil bulunmadığı, ancak meydana gelen ve istenilmeyen neticenin alkollü olan ve kapalı mekanda ateşli silahla oynayan sanık … tarafından öngörülebilir nitelikte olması nedeniyle, sanık …’nın 5237 sayılı Kanun’un 85 … maddesinin birinci fıkrası ve aynı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca bilinçli taksirle öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde basit taksirle öldürme suçundan hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.
KARŞI OY :
a) Öncelikle olayda kullanılan yarı otomatik tüfeğin çalışma mekanizmasının ne şekilde olduğunu tespit etmek gereklidir. Olayda kullanılan Magnum ibareli yarı otomatik tek namlulu av tüfeğinin şarjöründe bulunan dolu fişek kurma kolu çekilerek atış haznesine alınıp tetiğe basılarak tetik düşürüldüğünde av fişeği patlar, şarjörde yedek bir fişek varsa patlamanın açığa çıkardığı gazın basıncı ile şarjördeki yedek fişek namlu yatağına alınır ve diğer boş kovan ise otomatik olarak dışarı atılır. Tetik düşürüldüğü halde namlu yatağındaki fişek herhangi bir nedenle patlamaz ise ortaya gaz basıncı çıkmayacağından şarjördeki dolu fişek namlu yatağına alınmaz bu halde yeniden tüfeğin doldurulabilmesi için bir kişinin manuel olarak tüfeği doldur boşalt yapması yani mekanizmayı eli ile geri çekip bırakması gerekir, bu durumda da namluda tüfek yatağında bulunan ve ancak tetik düşürüldüğü halde patlamayan ve ancak üzerinde silahın horozuna ait darbe izi bulunan dolu bir fişeğin olay mahalline yere düşmüş olması ve şarjörün içinde bulunan bir adet fişeğinde bu şekilde namlu yatağına alınmış olması beklenir. Şarjörlü tabancalardaki çalışma mantığı dahi böyledir. (Sanık …’nın olayla ilgili anlatımları böyledir.) Sanık … maktul tarafından eline alınan tüfeğin tetiğine basıldığı halde patlamadığını ve kendisinin maktule sinirlenerek ‘’Şeytan doldurur’’diye bağırıp maktulün elindeki tüfeğe müdahale ettiğini söylemektedir. Tetiğe basılarak tetik düşürüldüğü halde namlu yatağındaki fişek patlamaz ise tüfek manuel olarak yeniden doldur boşalt yapılmazsa yarı otomatik tüfeğin özellikleri gereğince teknik olarak ikinci kez tetiğe basılması mümkün değildir. Ancak sanık …’nın savunmasına göre birinci kez tetik düşürüldükten sonra maktul veya kendisi tarafından doldur boşalt yapılmadığı halde tüfek çekiştirilirken 2. kez tetiğe basılmış ve tüfek ateş alarak maktul vurulmuştur. Sanık …’nın savunmada yaptığı bu kurgu maddi gerçeklerle örtüşmediğinden tarafımızdan itibar edilmemektedir; Kaldı ki birinci tetiğe basıldıktan sonra fişek patlamaz ise bu fişeğe ikinci kez tetik düşürülemez, manuel olarak şarjördeki fişek namluya alınınca birinci fişeğin tüfek tarafından olay mahalline atılmış olması gereklidir, olay yerinde arkasında iğne izi bulunan dolu fişek ele geçmemiştir.
b) Olayda kullanılan tüfeğin toplam uzunluğunun 105 santimetre olup tüfeğin namlu ucu maktulün gözüne bitişik veya bitişiğe yakın mesafede tutularak ateş etmesi birlikte değerlendirildiğinde maktulün gözü namlunun ucunda olacak şekilde bu tüfeğin tetik kısmına maktulün ulaşıp tetiği eli ile çekmesi teknik olarak mümkün değildir. Sanık …’nın maktul tetiğe bastı bu nedenle ben tüfeği elinden almak için hamle yaptım ve dipçik kısmını tuttum O da namlu kısmını tuttu bu şekilde elimde patladı savunması da yukarıda anlatıldığı şekilde maddi gerçeklerle ve teknik bulgularla desteklenmemektedir. Bu belirlemeler ışığında olayın ne şekilde gerçekleştiğinin belirlenmesi gerekir ise aralarında herhangi bir husumet ve düşmanlık olmayan üç arkadaşın olay günü …’un babasına ait dükkana gittikleri ve ancak orada maktulün av tüfeği ile bitişik veya bitişiğe yakın mesafeden vurularak hayatını kaybettiği, sanık tüfeği kendisi eline almadan önce maktul eline almışsa dahi tetik düşürdüğünün doğru olmadığı ya tüfek namlusunda atışa hazır fişek bulunduğu veya sanık eline tüfeği alınca namluya yeniden fişek sürdüğü, ancak namluya manuel fişek sürüldüğünde boş fişeğin de yerde olması gerektiği fakat yerde boş fişek bulunmadığı, sanık … da arkadaşı olan maktulü öldürme iradesi olmadığı halde ve yine sanık lehine değerlendirme yapılarak sanık …’nın kendisine ait olmayıp gittikleri işyerine ait olduğu sabit olan bu tüfeğe önceden mermi sürüldüğünü bilmediği halde tüfeği ellerinde alıp oynarken sanık … Tüfeği maktulün gözüne doğrultarak yakın mesafeden öldürücü nitelikteki tüfeğin tetiğine basmak suretiyle maktulün ölümüne sebebiyet vermiştir. Sanıktan önce maktul tetiğe basmamıştır. Teknik deliller ve dosya kapsamı dahi bu kabulümüzü desteklemektedir. Olayın bu oluş şekli sabit kabul edildiğinde … namlulu yivsiz av tüfeğinin tabancaya göre daha tehlikeli olup bitişik veya bitişiğe yakın mesafeden bir insanın gözüne doğrultularak iradi şekilde tetik çekilmesi ve bir el ateş edilmesi sanık … da maktulü vurabileceğini ve ölebileceğini ön gördüğü ve ancak öngördüğü halde tetiğe bastığı, öngördüğü sonucu kabullendiği, umursamadığı sonucunu bize ulaştırmıştır. Sanık … bu dosyada tüfeğin içinde mermi olduğunu bilseydi sanık …’nın eylemi kasten adam öldürme suçunu oluştururdu, eğer çekiştirme mevzusu gerçekten maddi delillerle desteklenseydi o takdirde de bilinçli taksirle öldürme suçu sübuta ererdi ancak mevcut deliller çekiştirme ve sanıktan önce maktulün tetik düşürdüğünü doğrulamadığından ve yine sanığın arkadaşı olan maktulü öldürmeye gerektirecek bir husumeti de bulunmadığı ve ancak öldürücü özelliği izahtan vareste olan böyle bir silahı gözüne bitişik mesafeden ateşleyen …’nın neticeyi öngördüğü ancak umursamadığı bu suçu işlediği bizce sabit olduğundan sanığın müsnet suçtan cezalandırılması gerekirken Bam Ceza Dairesinin yerel mahkeme tarafından taksirle adam öldürme suçundan verilen kararı onaylayan kararını sanığın eyleminin bilinçli taksirle adam öldürme suçunu oluşturacağından bahisle bozan dairemizin çoğunluk görüşüne muhalifim.