SAHTECİLİK SUÇLARI – BEDELSİZ SENEDİ KULLANMA, RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK ve ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇLARI
8 Haziran 2016HAKİMLERİN MESULİYETİ ( Memuriyet Görevini Yapmakta İhmal ve Terahi Gösterilmesi HUMK’nun 573/7 Maddesinde Düzenlendiği – Sayılan Bu Haller Örnek Niteliğinde Olmayıp Sayılı ve Sınırlı Durumları İfade Edeceği )
17 Haziran 2016T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2016/326
K. 2016/817
T. 15.3.2016
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇU (Kendi Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardım Ettiği Anlaşıldığından Sanıklardan Biri Hakkında Etkin Pişmanlıkla İlgili Hükümlerin Uygulanması Gerektiğinin Gözetilmemesinin Hatalı Olduğu)
• TEKERRÜR (Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma Suçu – Tekerrüre Esas Alınan İlamdaki Fiili İşlediği Sırada On Sekiz Yaşından Küçük Olan Sanık Hakkında Tekerrür Hükümlerinin Uygulanamayacağının Gözetilmemesinin Hatalı Olduğu)
• HAK YOKSUNLUĞU (Hükümden Sonra Yürürlüğe Giren Anayasa Mahkemesi Kararı İle 5237 S. TCK’nun 53. Md. Düzenlemesindeki Bazı Hükümlerin İptal Edilmesi Nedeniyle Bu Maddenin Uygulanması Açısından Sanığın Durumunun Yeniden Belirlenmesinde Zorunluluk Bulunduğu)
• ETKİN PİŞMANLIK (Sanığın Arama Kararı Bulunmadığı Aşamada Üzerinde Bulunan Uyuşturucu Maddeleri Görevlilere Kendi Rızası İle Teslim Etmek Suretiyle Kendi Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardım Ettiği Anlaşıldığından Hakkında Etkin Pişmanlıkla İlgili Hükümlerin Uygulanması Gerektiği)
5237/m.53,58/5,192/3
ÖZET : TCK’nın 58. maddesinin 5. fıkrasına göre, tekerrüre esas alınan ilamdaki fiili işlediği sırada 18 yaşından küçük olan sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi hatalıdır. Öte yandan, hükümden sonra yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi kararı ile, 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması düzelterek onamayı gerektirmiştir. Diğer olay tutanağı içeriği ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, sanığın arama kararı bulunmadığı aşamada üzerinde bulunan uyuşturucu maddeleri görevlilere kendi rızası ile teslim etmek suretiyle kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından sanıklardan biri hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
DAVA : Dosya incelendi.
Gereği Görüşülüp Düşünüldü:
KARAR : Sanıklar hakkında, 10 yıl 8 ay olarak saptanan temel hapis cezasının TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrası uyarınca yarı oranında artırılması ile 15 yıl 12 ay yerine 16 yıl olarak yanlış belirlenmesi, aynı Kanun’un 62. maddesinin uygulanması ile sonuç hapis cezası 13 yıl 4 ay olarak doğru tayin edildiğinden sonuca etkili görülmemiştir.
A-) Sanık A. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) TCK’nın 58. maddesinin 5. fıkrasına göre, tekerrüre esas alınan ilamdaki fiili işlediği sırada 18 yaşından küçük olan sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
2-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 8.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA; ancak bu durumun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1-) Hüküm fıkrasından tekerrürle ilgili bölümünün çıkarılması,
2-) TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 8.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında, TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması,
Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-) Sanık E. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-)11.3.2015 olay tutanağı içeriği ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, sanığın arama kararı bulunmadığı aşamada üzerinde bulunan uyuşturucu maddeleri görevlilere kendi rızası ile teslim etmek suretiyle kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-) TCK’nın 58. maddesinin 5. fıkrasına göre, tekerrüre esas alınan ilamdaki fiili işlediği sırada 18 yaşından küçük olan sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı buna bağlı olarak tekerrüre esas alınan ilamın yerine 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 16.4.2014 kesinleşme tarihli ilamının tekerrüre esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 8.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2015/6018
K. 2016/739
T. 11.3.2016
• ADLİ ARAMA KARARI OLMADAN ARAMA YAPILACAĞI SIRADA SANIĞIN ARACININ ARANMASINA RIZA GÖSTERMESİ ( 19 Adet Paketçik Halinde 0,732 Gram Eroin 0,016 Gram 6-MAM ve 0,045 Gram Morfin İçeren Uyuşturucu Maddenin Ele Geçirildiği – Sanığın Kendi Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardım Ettiği Anlaşıldığından Etkin Pişmanlıkla İlgili Hükümlerin Uygulanması Gerektiği )
• UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE İMAL VE TİCARETİ ( Sanığa Ait Araçta Adli Arama Kararı Olmadan Detaylı Arama Yapılacağı Sırada Sanığın Aracının Aranmasına Rızası Olduğunu Söylemesi Üzerine Arama Yapıldığı – 19 Adet Paketçik Halinde 0,732 Gram Eroin 0,016 Gram 6-MAM ve 0,045 Gram Morfin İçeren Uyuşturucu Maddenin Ele Geçirildiği/Sanığın Kendi Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardım Ettiği Anlaşıldığından Etkin Pişmanlıkla İlgili Hükümlerin Uygulanacağı )
• SANIĞIN KENDİ SUÇUNUN ORTAYA ÇIKMASINA HİZMET VE YARDIM ETMESİ ( Sanığa Ait Araçta Adli Arama Kararı Olmadan Detaylı Arama Yapılacağı Sırada Sanığın Aracının Aranmasına Rızası Olduğunu Söylemesi Üzerine Arama Yapıldığı – 19 Adet Paketçik Halinde 0,732 Gram Eroin 0,016 Gram 6-MAM ve 0,045 Gram Morfin İçeren Uyuşturucu Maddenin Ele Geçirildiği/Etkin Pişmanlıkla İlgili Hükümlerin Uygulanması Gerektiği )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Sanığa Ait Araçta Adli Arama Kararı Olmadan Detaylı Arama Yapılacağı Sırada Sanığın Aracının Aranmasına Rızası Olduğunu Söylemesi Üzerine Arama Yapıldığı – 19 Adet Paketçik Halinde 0,732 Gram Eroin 0,016 Gram 6-MAM ve 0,045 Gram Morfin İçeren Uyuşturucu Maddenin Ele Geçirildiği/Sanığın Kendi Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardım Ettiği Anlaşıldığından Etkin Pişmanlıkla İlgili Hükümlerin Uygulanacağı )
• MÜSADERE ( Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti – Suç Konusu Uyuşturucu Maddeden Alınan Tanık Numunenin Müsaderesi İle İlgili Karar Verilmesi Gerektiği )
5237/m. 188, 192
ÖZET : Sanığa ait araçta, adli arama kararı olmadan detaylı arama yapılacağı sırada, sanığın aracının aranmasına rızası olduğunu söylemesi üzerine araçta yapılan aramada, dikiz aynasının üst tarafında aydınlatma lambası içerisinde 19 adet paketçik halinde 0,732 gram eroin, 0,016 gram 6-MAM ve 0,045 gram morfin içeren uyuşturucu maddenin ele geçirildiği anlaşılmıştır. Sanığın kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili hükümlerin uygulanması gerekir.
Suç konusu uyuşturucu maddeden alınan tanık numunenin müsaderesi ile ilgili karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
1-)Yakalama ve geçici olarak muhafaza altına alma tutanağı içeriği ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, Asayiş Araştırma Büro Amirliği’ne getirilen sanığa ait … … plakalı araçta, adli arama kararı olmadan detaylı arama yapılacağı sırada, sanığın aracının aranmasına rızası olduğunu söylemesi üzerine araçta yapılan aramada, dikiz aynasının üst tarafında aydınlatma lambası içerisinde 19 adet paketçik halinde 0,732 gram eroin, 0,016 gram 6-MAM ve 0,045 gram morfin içeren uyuşturucu maddenin ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-)Sanık hakkında TCK’nın 188. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca belirlenen 7 gün adli para cezasından aynı Kanun’un 62. maddesi gereğince indirim yapılması sırasında, hesap hatası yapılarak, gün para cezasının 5 gün yerine 6 gün olarak belirlenmesi ve buna bağlı olarak, sonuç adli para cezasının “100 TL” yerine “120 TL” olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
3-)Sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının 1.cümlesinin uygulanmasına dair bir karar verilmemesi,
4-)Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’nca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan tanık numunenin müsaderesi ile ilgili karar verilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanığın SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 11.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
9. CEZA DAİRESİ
E. 2015/2161
K. 2016/2403
T. 14.3.2016
• UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE TİCARETİ SUÇU (Sanığın Diğer Sanık İle Eylem ve Fikir Birliği İçinde Hareket Ederek Uyuşturucu Madde Ticareti Yaptığı – Sanığın Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma Fiilini Birlikte Gerçekleştiren Kişi Sıfatıyla Sorumlu Tutulacağı)
• ETKİN PİŞMANLIK (Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Ticareti Suçu – Sanığın Diğer Sanığın Soyut Beyanı Dışında Yeterli Delil Bulunmadığı Aşamada Ele Geçen Uyuşturucunun Kendisine Ait Olduğunu Beyan Ederek Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardımda Bulunduğu/Sanıklar Hakkında Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanacağı)
• KENEVİR EKME SUÇU (Sanığa Ait Bir Yerde Dikili Vaziyette Kenevir Ele Geçirilemediği – Sanığın Atılı Suçu İşlediğine İlişkin Kuşku Sınırlarını Aşan Yeterli ve Kesin Delil Bulunmadığı/Şüpheden Sanığın Yararlanması Gerektiği Yolundaki Genel Ceza Hukuku İlkesi Gözetilerek Sanığın Beraati Yerine Mahkumiyetine Karar Verilmesi Bozma Nedeni Olduğu)
• SUÇUN ORTAYA ÇIKMASINDA HİZMET VE YARDIMDA BULUNMA (Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Ticareti Suçu – Sanığın Diğer Sanığın Soyut Beyanı Dışında Yeterli Delil Bulunmadığı Aşamada Ele Geçen Uyuşturucunun Kendisine Ait Olduğunu Beyan Ettiği/Sanık Hakkında Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanması Gerektiği)
• ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANACAĞI (Kenevir Ekme Suçu – Sanığa Ait Bir Yerde Dikili Vaziyette Kenevir Ele Geçirilemediği/Sanığın Atılı Suçu İşlediğine İlişkin Kuşku Sınırlarını Aşan Yeterli ve Kesin Delil Bulunmadığı – Sanığın Beraat Edeceği)
5237/m.37/1,188/3,181,192/3
ÖZET : Dava; uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti ile kenevir ekme suçlarına ilişkindir. Sanık beyanları, tutanak, telefon inceleme tutanağı, raporlar ile tüm dosya kapsamına göre sanığın diğer sanık ile eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek uyuşturucu madde ticareti yaptığının anlaşılması karşısında sanığın TCK’nın 37/1. delaleti ile 188/3. maddesi gereğince uyuşturucu madde ticareti yapma fiilini birlikte gerçekleştiren kişi sıfatıyla sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeksizin yardım eden olarak kabulüyle eksik ceza tayini doğru değildir. Sanığın diğer sanığın soyut beyanı dışında yeterli delil bulunmadığı aşamada ele geçen uyuşturucunun kendisine ait olduğunu beyan ederek suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekir. Sanığa ait bir yerde dikili vaziyette kenevir ele geçirilemediğinin anlaşılması karşısında, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, şüpheden sanığın yararlanması gerektiği yolundaki genel ceza hukuku ilkesi de gözetilerek kenevir ekme suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedenidir.
DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 1-Sanık … hakkında ”kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan verilen karara yönelik yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 20.03.2012 tarih ve 2011/785-2012/101 sayılı kararında açıklandığı üzere; “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma” suçundan dolayı, TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararın, sözü edilen fıkraya 6217 sayılı Kanunla eklenen cümlenin yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihinden önce ya da sonra verilip verilmediğine bakılmaksızın, temyiz değil itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, inceleme yapılmasına yer olmadığına, gereğinin merciince yerine getirilmesine,
2- Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve kenevir ekme, sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;
a-) Sanık beyanları, tutanak, telefon inceleme tutanağı, raporlar ile tüm dosya kapsamına göre sanık …’nin diğer sanık … ile eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek uyuşturucu madde ticareti yaptığının anlaşılması karşısında sanık …’nin TCK’nın 37/1. delaleti ile 188/3. maddesi gereğince uyuşturucu madde ticareti yapma fiilini birlikte gerçekleştiren kişi sıfatıyla sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeksizin yardım eden olarak kabulüyle yazılı şekilde uygulama yapılarak eksik ceza tayini,
b-) Suça konu esrar maddesini diğer sanık …’dan alarak …’na verdiğini beyan eden sanık …’nin, sanık …’ın suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu; sanık …’ın da diğer sanığın soyut beyanı dışında yeterli delil bulunmadığı aşamada ele geçen uyuşturucunun kendisine ait olduğunu beyan ederek suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanıklar … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c-) Sanık …’a ait bir yerde dikili vaziyette kenevir ele geçirilemediğinin anlaşılması karşısında, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, şüpheden sanığın yararlanması gerektiği yolundaki genel ceza hukuku ilkesi de gözetilerek kenevir ekme suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı sanıklar … ve … müdafileri ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2016/616
K. 2016/903
T. 22.3.2016
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA ( Sanıkların İfadelerinde Daha Önce Sattıklarını Belirttikleri Maddelerin Ele Geçmemesi Sebebiyle Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Olarak Kabul Edilemeyeceği – Sanıkların Sabit Olan Fiillerinin Suç Tarihinde Sanıklardan Biri Üzerinde Ele Geçirilen Uyuşturucu Maddeyi Satmak İçin Bulundurmak Olduğu/Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanamaması Gerektiği )
• SANIKLARIN İFADELERİNDE DAHA ÖNCE SATTIKLARINI BELİRTTİKLERİ MADDELERİN ELE GEÇMEMESİ ( Ele Geçmediğinden Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Olarak Kabul Edilemeyeceği – Sanıkların Sabit Olan Fiillerinin Suç Tarihinde Sanıklardan Biri Üzerinde Ele Geçirilen Uyuşturucu Maddeyi Satmak İçin Bulundurmak Olduğu/Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanamayacağı )
• KULLANMA SINIRLARI İÇERİSİNDE BULUNAN EROİNİN SATMAK İÇİN BULUNDURULDUĞUNUN BELİRTİLMESİ ( Sanıkların Kullanma Sınırları İçerisinde Bulunan 0,013 Gramdan İbaret Suça Konu Eroini Satmak Amacıyla Bulundurduklarını Belirttiği – İkrarlarıyla Uyuşturucu Madde Satma Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardımda Bulunan Sanıklar Hakkında Etkin Pişmanlık Hükmünün Uygulanması Gerektiği )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Sanıkların Kullanma Sınırları İçerisinde Bulunan 0,013 Gramdan İbaret Suça Konu Eroini Satmak Amacıyla Bulundurduklarını Belirttiği – İkrarlarıyla Uyuşturucu Madde Satma Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardımda Bulunan Sanıklar Hakkında Etkin Pişmanlık Hükmünün Uygulanacağı )
5237/m. 43, 188, 192/3
ÖZET : Sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
Sanıkların ifadelerinde daha önce sattıklarını belirttikleri maddelerin ele geçmemesi sebebiyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilemeyeceği, sanıkların sabit olan fiillerinin suç tarihinde sanıklardan biri üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyi satmak için bulundurmak olduğu gözetilmelidir. Zincirleme suç hükümleri uygulanamaz.
Kullanma sınırları içerisinde bulunan 0,013 gramdan ibaret suça konu eroini satmak amacıyla bulundurduklarını belirterek ikrarlarıyla uyuşturucu madde satma suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunan sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerekir.
DAVA : Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : A-) Sanıklar M. ve M. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:
Sanıklar hakkında hükmedilen “120 TL” adli para cezası doğru olarak hesaplandığından, anılan konuya dair tebliğnamede yer alan düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Sanıkların ifadelerinde daha önce sattıklarını belirttikleri maddelerin ele geçmemesi sebebiyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilemeyeceği, sanıkların sabit olan fiillerinin suç tarihi olan 19.5.2015 günü sanık M. ‘in üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyi satmak için bulundurmak olduğu gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesinde öngörülen “zincirleme suç” hükümlerinin uygulanması suretiyle, fazla ceza tayin edilmesi,
2-) Kullanma sınırları içerisinde bulunan 0,013 gramdan ibaret suça konu eroini satmak amacıyla bulundurduklarını belirterek ikrarlarıyla uyuşturucu madde satma suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunan sanıklar hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafileri ile sanık M.’in temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan, resen de temyize tabi olan hükümlerin BOZULMASINA,
B-) Sanık Y. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Kendisinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın savunmasının aksine, diğer sanıklarda ele geçirilen uyuşturucu madde ile ilgisi olduğuna veya bu sanıkların eylemine iştirak ettiğine dair kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, resen de temyize tabi olan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanığın SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2014/10-523
K. 2015/28
T. 3.3.2015
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA ( Etkin Pişmanlık – Sanığın Kolluk Görevlilerine Hakkında Herhangi Bir İhbar ve Bilgi Olmayan Diğer Sanığın Esrarı Getirdiğini Söyleyerek Suçun Ortaya Çıkmasına Etkili Yardım ve Hizmet Ettiği/Sanığın Etkin Pişmanlıktan Yararlanacağı )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma – Sanığın Yakalandıktan Sonra Verdiği Bilgiler Olmasa Diğer Sanığın Ele Geçen Uyuşturucu Madde İle Bağlantısı Belirlenemeyeceği/Sanık Hakkında 5237 S. T.C.K.’nun 192/3. Md. Düzenlenen Etkin Pişmanlık Şartlarının Oluştuğu )
• SUÇUN ORTAYA ÇIKMASINA ETKİLİ YARDIM VE HİZMET ( Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunda Etkin Pişmanlık – Sanığın Kolluk Görevlilerine Hakkında Herhangi Bir İhbar ve Bilgi Olmayan Diğer Sanığın Esrarı Getirdiğini Söyleyerek Suçun Ortaya Çıkmasına Yardım Ettiği/Etkin Pişmanlık Şartları Oluştuğu Gözetileceği )
5237/m.192
ÖZET : Uyuşmazlık; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. Sanığın kolluk görevlilerine; hakkında herhangi bir ihbar ve bilgi olmayan diğer sanığın esrarı getirdiğini söyleyip, HTS kayıtları ve arama sırasındaki kamera çekimine ilişkin CD içeriğindeki konuşmalardan da anlaşılacağı üzere, telefonla arama yapılan yere çağırdığı, diğer sanığın arama mahalline gelerek suçlamayı kabul edip, kolluk görevlilerine ormanlık alanda bulunan esrarın kalan kısmını gösterdiği ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyetine hükmolunduğu anlaşıldığından; sanığın yakalandıktan sonra verdiği bilgiler olmasa, diğer sanığın ele geçen uyuşturucu madde ile bağlantısı belirlenemeyeceğinden; diğer sanığın yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına etkili olan yardım ve hizmet niteliğindeki açıklamaları nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir.
DAVA : Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık M. U.’un 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62, 52/2, 52/4, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 2.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının taksitlendirilmesine, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.12.2011 gün ve 238-242 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22.03.2013 gün ve 9214-2702 sayı ile;
“… Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;
Sanığın, ele geçirilen suç konusu esrarı diğer sanık oğlu Ali’nin eve getirip bıraktığını söyleyerek, görevlilerce Ali’nin yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına hizmet ettiği dikkate alınarak, sanık Mehmet hakkında TCK’nun 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi…”,
İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 06.06.2013 gün ve 215-209 sayı ile;
“… Sanık M. U.’un yaptığı hizmet ve yardım diğer sanıkların yakalanmasına veya kim olduklarının belirlenmesine etkili olmalıdır ki, sanık M. U. hakkında TCK’nun 192/3. maddesi hükmü uygulanabilsin. Sanık M. U.’un oğlu sanık Ali ile ilgili güvenlik görevlilerine bilgi vermesi, oğlu Ali’nin eyleminin ortaya çıkmasına hiçbir katkı sağlamamıştır. Güvenlik görevlilerince sanık Mehmet ve oğlu Ali’nin birlikte ikamet ettikleri evde ve evin çevresinde aramalarını sürdürdükleri sırada Ali’nin traktör ile olay yerine geldiği, babası Mehmet’in kendisi ile ilgili güvenlik birimlerine verdiği bilgilerden haberi olmadan suçunu ikrar ettiği, bu şekilde Ali’nin eylemini ikrar ederek ortaya koyduğu, bu durumda sanık Mehmet’in oğlu ile ilgili güvenlik elemanlarına bilgi vermesinin, Ali’nin suçunun ortaya çıkmasını sağlamadığının açık olduğu, Mehmet’in oğlu ile ilgili iddialarının ise, mahkememizce suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu, kaldı ki Mehmet’in diğer sanık ile ilgili de bir takım iddialarda bulunduğu, ancak diğer sanık M. A. E.’in mahkememizce beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bundan başka sanık M. U. hakkında TCK’nun 192/3. maddesinin tatbik edilebilmesi için kendi suçunu ikrar etmekle birlikte, bu suçla ilgili diğer suç ortaklarının da ortaya çıkmasına yardımcı olması gerektiği, ancak sanık M. U.’un beyanları incelendiğinde; ele geçirilen hint keneviri bitkilerinin oğlu Ali’ye ait olduğunu, kendisinin bunlarla bir alakası bulunmadığını beyan ettiği, sanık M. U.’un bu beyanlarının hayatın olağan akışına ters düştüğü, sanık Mehmet’in oğlu Ali ile aynı konutta ikamet ettikleri, bu nedenle kendi beyanından da anlaşıldığı üzere evde bulunan hint keneviri bitkilerinden haberi olduğu ve sanık Mehmet’in oğluna ‘kimden aldı isen bunları götür, ona ver’ diye telkinde bulunduğunu beyan ettiği, oğlunun kendisine yanıt vermediğini, sabah kalktığında çuvalların halâ orada olduğunu gördüğünü, oğluna ‘götür bu çuvalları kim sahibi ise ona ver, yoksa bunları yakarım’ dediğini beyan ettiği, sanığın bu beyanlarının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu hususunda mahkememizde tam bir vicdan kanaat oluştuğu, sanık Mehmet’in böyle bir durumda insiyatifi oğluna bırakmaması, derhal gereğini yapması, hatta oğlu ile ilgili ihbarda bulunması gerektiği, en azından hint keneviri bitkilerini kendisinin de kalmakta olduğu konuttan uzaklaştırılmasını derhal sağlamasının gerektiği, bunların hiç birisini yapmadığı hususu dikkate alındığında; sanık Mehmet’in, Ali ile birlikte iştirak iradesi içerisinde birlikte hareket ettiği hususunda mahkememizde bir şüphe bulunmadığı, belirtilen hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, oğlu Ali’nin suçunu ortaya çıkarmaya çalışmadığı, tam tersine kendi suçunu kapatmaya yönelik bir takım tedbirlere yöneldiği, ayrıca Ali’nin suçunun ortaya çıkmasında yukarıda da belirtildiği üzere bir katkısının olmadığı, Ali’nin arama yapıldığı sırada olay yerine gelip babasının kendisi ile ilgili iddiasından haberi bulunmadığı halde suçunu ikrar ettiği, bu nedenle Ali’nin suçunun kendi ikrarı ile ortaya çıktığı, ayrıca Ali’nin eyleminin beraat eden sanık M. A. E.’in beyanı ile de desteklendiği, M. A. E.’in A. U. ile ilgili anlatımlarının Ali’nin suçu ile ilgili önemli ipuçları verdiği anlaşılmakla, sanık M. U. hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinin uygulanabilir şartlarının bulunmadığı…”,
Gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.07.2014 gün ve 251074 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
KARAR : Sanık M. A. E. hakkında uyuşturucu madde ticareti ve kenevir ekme suçlarından, sanık A. U. hakkında kenevir ekme suçundan kurulan beraat hükümleri temyiz edilmeksizin, sanık A. U. hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, inceleme sanık M. U. hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Suçun sübutuna ilişkin bir tartışma, bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
19.08.2011 günü ismini vermek istemeyen bir kişi tarafından jandarmaya telefonla yapılan ihbarda; sanık M. U.’un, Gökçeahmet Köyünde ikamet ettiği evinin bahçesinde ve Çayüstü Mevkiindeki dam evinde kenevir ektiğinin bildirilmesi, kolluk görevlilerince yapılan araştırmalarda da bu bilgilerin teyit edilmesi üzerine 26.08.2011 tarihinde sanığın ikamet ettiği evde yapılan aramada suç unsuruna rastlanmadığı, aynı gün saat 14.30 sıralarında sanığa ait Çayüstü mevkiindeki dam evinde yapılan aramada ise, evin bahçesindeki sulama hortumlarının arasında üzeri hasırlarla kapatılmış 2 çuval içerisinde net 2210 gram esrar ele geçirildiği, arama sırasında sanık Mehmet’in, suç konusu esrarı oğlu A. U.’un getirdiğini belirttiği, bir süre sonra dam evine gelen sanığın oğlu Ali’nin de, ele geçirilen esrarın kendisine ait olduğunu, bu esrarı M. A. E. ile birlikte Su Deliği mevkiine ektikleri kenevirden elde ettiklerini söyleyerek kolluk görevlilerini kenevir ektiğini belirttiği yere götürdüğünde, ormanlık ve çalılık alan içerisinde hasadı yapılarak kurumaya bırakılmış 28,42 gram esrar ele geçirildiği,
İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı’nın 30.09.2011 gün ve 7519 sayılı ekspertiz raporunda; sanığın dam evinde ele geçirilen hint keneviri tepe ve uç kısımlarının 2210 gram, sanığın oğlu Ali’nin gösterdiği ormanlık ve çalılık alanda ele geçirilen hint keneviri bitkisi parçalarının ise 28,42 gram esrar içerdiğinin belirtildiği,
Sanığın cep telefonu görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarına göre; suç tarihinde kullandığı cep telefonundan oğlu Ali’nin kullandığı telefon aranılarak, saat 14.38 ve 14.42’de görüşmeler yapıldığı,
Sanık Mehmet’in dam evindeki arama sırasında yapılan kamera çekimine ilişkin CD içeriğine göre; suç konusu esrarın bulunmasından sonra sanık Mehmet’in, HTS kayıtlarındaki arama saatlerine göre oğlu Ali olduğu anlaşılan kişiyle yaptığı telefon görüşmelerinde dama gelmesini, otun yakalandığını söylediği, kolluk görevlisinin ise sanığa telefonla görüştüğü kişinin ifade vermek üzere gelmesi yönünde talimat verdiği,
Akhisar Merkez Jandarma Komutanlığı’nca yapılan işlemler sonrası, Akhisar İlçe Jandarma Komutanlığı’na soruşturma ile ilgili belgelerin gönderilmesine ilişkin 27.08.2011 tarihinde yazılan üst yazıda; “M. U.’un alınan ifadesinde esrar maddelerinin oğlu A. U.’a ait olduğunu beyan etmesi üzerine, A. U.’un ifadesi alınmış” şeklinde açıklamaya yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Hakkındaki uyuşturucu madde ticareti suçundan verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen A. U. kolluk görevlilerince alınan ifadesinde; M. A. E. ile birlikte Su Deliği mevkiindeki ormanlık alanda kenevir yetiştirdiklerini, amaçlarının bu işin ticaretini yapmak olduğunu, yetiştirdikleri keneviri dallarından ayırdıktan sonra Mehmet Ali ile birlikte babası Mehmet’in dam evine götürdüklerini, bu durumdan babasının haberi olduğunu söylemiş, mahkemede ise; Mehmet Ali ile ektikleri kenevirleri çuvallara koyup eve getirdiklerini, babasının gördüğünde “al bunları götür, kiminse ona ver” dediğini, ertesi gün de evden çıkarken ikaz etmesi üzerine Mehmet Ali’nin evine giderek “hakkını al, yarısı senin, yarısı benim” dediğini, Mehmet Ali’nin “tamam, gelip alacağım” demesine rağmen almadığını, eve döndüğünde jandarmaları gördüğünü, kenevirleri içmek amacıyla ektiğini, babasının olayla ilgisi olmadığını beyan etmiş,
Uyuşturucu madde ticareti suçundan beraat eden sanık M. A. E.; ele geçen esrarla ilgisi olmadığını, daha önce Ali ile birlikte esrar içtiklerini, Ali’nin telefonda kendisine hint kenevirini kast ederek “dalgalar çalındı, 4 kök kaldı, içecekliğim 4 kök hint keneviri bitkisi var” diye söylediğini, ancak Ali’nin kenevir ektiğinden haberi olmadığını, sanık M. U.’un evine kenevir götürmediğini belirtmiş,
Tutanak mümzii tanıklar Selvet Kızmaz ve İbrahim Korkmaz; sanık Mehmet’in dam evinde esrar bulunması üzerine, söz konusu esrarın kendisine değil oğlu Ali’ye ait olduğunu söylediğini, sanığın oğlu Ali’nin de bir süre sonra arama yapılan yere gelerek, esrarın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini ifade etmişler,
Sanık M. U. soruşturma aşamasında; oğlu Ali’nin bir süredir uyuşturucu madde kullandığını bildiği M. A. E.’le görüştüğünü, 2-3 gün önce sabah dam evine geldiğinde içerisinde kurutulmuş hint keneviri olan çuvalları gördüğünü, oğluna çuvalların kime ait olduğunu sorduğunda cevap vermediğini, “benim başımı belaya sokmayın, kiminse bir an önce alarak götürsün, atmazsan bunları yakarım” dediğini, oğlunun en kısa sürede aldıracağını söylemesine rağmen aldırmadığını, hergün sabah saatlerinde işleri sebebiyle evden ayrılıp akşam saatlerinde eve döndüğü için çuvalların atılıp atılmadığını kontrol edemediğini, esrarın evinde bulundurulmasına rıza göstermediğini, köye zeytin sulamaya gidip döndükten sonra jandarmayı evinde görünce “aradığınız herhalde budur” diyerek çuvalları gösterdiğini, ele geçen esrarla ilgisi olmadığını beyan etmiş mahkemede ise; esrarın bulunduğu çuvalları arama yapılmadan önceki akşam gördüğünü, oğluna çuvallar kime ait ise götürmesini söylediğini, sabahleyin oğlunu aynı şekilde ikaz ederek çalışmaya gittiğini, bu nedenle oğlunun esrarı götürüp götürmediğini denetleme imkanı olmadığını, eve geldiğinde jandarmaların gelmiş olduğunu, esrar bulunan çuvalları jandarmaya gösterdiğini, jandarmanın “bunlar kimin” diye sorduğunda, kendisi ile ilgisi olmadığını, “oğlum ile Mehmet Ali’nin olabilir” dediğini savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uyuşturucu madde imâl ve ticareti ile kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçlarında etkin pişmanlığı düzenleyen 192. maddesi;
“ ( 1 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 2 ) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 3 ) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükmünü içermektedir.
Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK’da “etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararında belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.
Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal olan, sanığın eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCK’nun 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.
Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretide yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCK’nun 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır.
2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nun 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Uyuşturucu madde ticareti suçundan hakkında soruşturma başlatılan sanık M. U.’un, resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak soruşturma makamlarına açıklamada bulunduğu uyuşmazlığa konu olayda, diğer şartların gerçekleştiği konusunda bir tereddüt bulunmaması nedeniyle, etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, uygulamada en çok tereddüt yaşanan 5 ve 6. bentlerinde yer alan şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır. Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Suç ortakları kavramı uyuşturucu madde suçuna katılan ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kimse olarak anlaşılmalı; “yakalanması” sözcüğü de, “suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi” olarak kabul edilmelidir. Fail suç ortağının, uyuşturucu maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.
Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hallerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması halinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Buna karşılık, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen failin açık kimliği ve adresi bilinmeyen, varlığı dahi belli olmayan bir kişinin uyuşturucu ile ilgisi olduğunu beyan etmesi halinde böyle bir kişi hakkında araştırma yapmaya, araştırma yapılıyor ise sonucunu beklemeye gerek bulunmayıp, etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Failin bildirdiği kişiler ve onlar hakkında verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi verilen bilgi suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkili olmaması halinde de etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Nitekim CGK’nun 20.05.2014 gün ve 732-270, 12.06.2012 gün ve 670-226 sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık Mehmet hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için, yakalandıktan sonra verdiği bilgilerin daha önce görevliler tarafından öğrenilip öğrenilmediği ve ilgili bilginin suçun ortaya çıkmasında ya da suç ortağının yakalanmasında yahut belirlenmesinde etkili olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde; ihbarın sanık Mehmet hakkında olduğu, kolluk görevlilerince arama öncesi yapılan araştırmalarda da sadece sanık Mehmet’in kenevir ektiğine ilişkin bilgi elde edilebildiği, suç konusu esrarın sanık Mehmet’in dam evinde ele geçirildiği, sanığın kolluk görevlilerine; hakkında herhangi bir ihbar ve bilgi olmayan diğer sanık Ali’nin esrarı getirdiğini söyleyip, HTS kayıtları ve arama sırasındaki kamera çekimine ilişkin CD içeriğindeki konuşmalardan da anlaşılacağı üzere, telefonla Ali’yi arama yapılan yere çağırdığı, sanık Ali’nin de arama mahalline gelerek suçlamayı kabul edip, kolluk görevlilerine ormanlık alanda bulunan esrarın kalan kısmını gösterdiği ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyetine hükmolunduğu anlaşıldığından; sanık Mehmet’in yakalandıktan sonra verdiği bilgiler olmasa, diğer sanık Ali’nin ele geçen uyuşturucu madde ile bağlantısı belirlenemeyeceğinden; Ali’nin yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına etkili olan yardım ve hizmet niteliğindeki açıklamaları nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün sanık M. U. hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- ) Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2013 gün ve 215-209 sayılı direnme hükmünün, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- ) Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2013/10-732
K. 2014/270
T. 20.5.2014
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ ( Sanığın Uyuşturucu İle Yakalandığı/Yakalandığı Eve Beş Metre Mesafede Kenevir Bitkisinin Serili Olduğu – Birlikte Yakalandığı Uyuşturucunun Kendisine Ait Olduğunu İfade Etmesinin Suçun Ortaya Çıkmasında Sonuca Etkili Bir Bilgi Açıklaması Niteliğinde Olmadığı/Etkin Pişmanlığın Uygulanamayacağı )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Uyuşturucu Madde Ticareti/Sanığın Uyuşturucu İle Yakalandığı ve Yakalandığı Eve Beş Metre Mesafede Kenevir Bitkisinin Serili Olduğu – Birlikte Yakalandığı Uyuşturucunun Kendisine Ait Olduğunu İfade Etmesinin Suçun Ortaya Çıkmasında Sonuca Etkili Bir Bilgi Açıklaması Niteliğinde Olmadığı/Etkin Pişmanlığın Uygulanamayacağı )
• SANIĞIN ELE GEÇEN UYUŞTURUCUNUN KENDİSİNE AİT OLDUĞUNU BELİRTMESİ ( Suça Konu Kenevir Bitkisinin Bulunduğu Evin Çevresinde Başka Bir Yerleşim Yerinin Bulunmadığı – Etkin Pişmanlığın Uygulanmayacağı/Uyuşturucu Madde Ticareti )
• SANIĞIN UYUŞTURUCU İLE BİRLİKTE YAKALANMASI ( Suça Konu Kenevir Bitkisinin Bulunduğu Evin Çevresinde Başka Bir Yerleşim Yerinin Bulunmadığı – Etkin Pişmanlığın Uygulanmayacağı/Uyuşturucu Madde Ticareti )
5237/m.188,192
ÖZET : Uyuşturucu madde ticareti suçundan açılan davada uyuşmazlık, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. Kolluk görevlilerince sanıkların yakalandığı eve beş metre mesafede kurutulmak üzerine sera naylonu üzerine kenevir bitkisinin serili olduğunun bizzat görülmesi, Cumhuriyet savcısının talimatıyla yapılan aramada uyuşturucuların ele geçmesi, sanığın da uyuşturucu ile birlikte yakalanması, suça konu kenevir bitkisinin bulunduğu evin çevresinde başka bir yerleşim yerinin bulunmaması karşısında, sanığın yapılan arama işlemi sırasında birlikte yakalandığı uyuşturucunun kendisine ait olduğunu ifade etmesinin suçun ortaya çıkmasında sonuca etkili bir bilgi açıklaması niteliğinde olmadığı, etkin pişmanlık şartlarının maddi olayda oluşmadığı kabul edilmelidir.
DAVA : Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık M. Ö.’un 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62, 52, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis ve 1.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.07.2012 gün ve 11-338 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.06.2013 gün ve 2012/25291-5082 sayı ile;
“… Amcası olan A.’nin ahırında ele geçirilen suç konusu esrarın kendisine ait olduğunu söyleyerek, aleyhinde kuşku dışında delil bulunmadığı aşamada ikrarda bulunarak kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında TCK’nun 192. maddesinin 3. fıkrasında yer alan etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi…”,
İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 18.07.2013 gün ve 254035 sayı ile;
“… 5237 sayılı TCK’nun 192/3 maddesinin uygulama şartları şunlardır.
1-Bir suç haber alındıktan sonra gönüllü olarak suçun meydana çıkarılması,
2- Fail ve diğer suç ortaklarının yakalanmasına yardım etmek gerekir.
Dosyamızdaki olayın gelişimi ve sanığın durumu şu şekildedir.
Olay günü Lice Jandarma Komutanlığı ekiplerince arama tarama faaliyetleri sırasında A. Ö.’a ait olduğu belirtilen taş evin 5 metre kuzey doğusunda sera naylonu üzerine iki parça şeklinde kurutulmaya bırakılmış 27,5 kilogram kubar esrar bulunmuş, bu esrarın 5 metre ilerisindeki taş binada yapılan aramada sanık M. Ö. ve sanık E. Ş.ten yakalanmış ve bu taş bina içinde yapılan aramada da 88.905 gram olmak üzere toplam olarak 116.405 gram kubar esrar ele geçmiştir.
Dosya içindeki uyuşturucunun bulunduğu eve ait kroki incelendiğinde evin, esrarın ve sanıkların bulunduğu yer bir kırsal alan olup sanıklardan başka kimse bulunmamaktadır.
Ele geçen uyuşturucu ile sanıkların doğrudan doğruya irtibatlı olduğu fiilen uyuşturucunun başında bulunduğu görülmektedir.
Bu yerin sanık M. Ö.’un amcası A. Ö.’a ait olması ve sanık M.’un ele geçen uyuşturucunun kendine ait olduğunu söylemesi 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde belirtilen gönüllü olarak suçun meydana çıkmasını sağlamamıştır.
Sanık M. uyuşturucunun kendine ait olmadığını söylese bile uyuşturucu ile olan fiili bağlantısını ortadan kaldırmaz. Çünkü suça konu esrarın fiilen başında bulunması esrarın bulunduğu evde diğer sanık ile birlikte bulunup bunlardan başka kimse bulunmaması ve bu yerin kırsal alan olup başka yerleşim yerinin bulunmaması göz önüne alındığında sanıkların uyuşturucu ile doğrudan doğruya irtibatlarını göstermektedir.
Bu açıklamanın dışında diğer sanık E. Ş.’in alınan ifadesinde de ‘Ben mezrada esrar ektim. Gel birlikte oraya gidelim dedi birlikte şenlik mezrasına gittik. Bana yerde kurutulmaya bırakılmış esrarı gösterdi bana yardım et bunları kurutalım satınca senin hakkını veririm dedi. Ben ilk önce tamam dedim. Ancak esrarların ıslak olduğunu 5-6 günde ancak kuruyacağını öğrenince ben kalamam ailem izin vermez dedim. O akşam geç olunca orada kaldım sabahleyin jandarmalar gelip bizi yakaladı’ demektedir.
Gerek bu sanığın beyanı gerekse yukarıda açıkladığımız nedenler ile hakkında hiç bir delil yok iken kendi beyanı ile suçunu ortaya çıkarma olmadığından sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulama şartları oluşmamıştır…”,
Görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 07.10.2013 gün ve 9442-8703 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Sanığın uyuşturucu madde ticareti suçundan mahkûmiyetine karar verilen somut olayda suçun sübutu ve nitelendirilmesine ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayıp, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
2011.2011 tarihinde saat 08.30’da düzenlenen tutanakta; “22.11.2011 tarihinde Lice İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince … ilçesi, … Köyü kuzey batısında bulunan … Mezrasında icra edilen arama ve tarama faaliyeti sırasında B… Çayı kenarında mezrada bulunan A. Ö. isimli şahsa ait olduğu belirtilen taş evin beş metre kuzeydoğusunda beyaz sera naylonu üzerine iki parça şeklinde kurutulmaya bırakılmış vaziyette kubar esrar maddelerinin olduğunun görülmesi üzerine, Lice Cumhuriyet savcısı F. G. ile görüşüldü. Olay hakkında bilgi verilerek alınan talimat doğrultusunda ev ve müştemilatında aramaya başlanıldı. Arama yapılan konutun kapısı çalınarak içeriden … M. Ö. ve … E. Ş.’in çıktığı, aramada evin eklentisi olan ahır olarak kullanılan bölümde kurutulmuş ve naylon üzerine serili halde net miktarı hassas tartım sonrasında tespit edilecek olan kubar esrar maddesine el konulmuş, … evde bulunan M. Ö. ve E. Ş. isimli şahıslara evin ve kubar esrarın kime ait olduğu sorulduğunda, M. Ö., evin amcası A. Ö.’a ( Birlik köyünde ikamet eder ) ait olduğu, ancak ele geçen uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğunu, E. Ş.’in ise misafir olduğunu belirtmiştir” tespitlerine yer verildiği,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğünce düzenlenen raporda; ele geçen maddelerin THC ( Tetrahydrocannabinol ) ihtiva eden ve esrar elde etmeye elverişli hint keneviri olduğu, evin ahırında ele geçen 88,905 kg hint kenevirinden 35,562 kg, eve yaklaşık beş metre uzaklıktaki yerde serili vaziyette bulunan toplam 27,500 kg hint kenevirinden ise 8,250 kg esrar maddesinin elde edilebileceğinin belirtildiği,
Olay yeri inceleme raporunda; suça konu esrar maddesinin sanığın amcası A. Ö.’a ait, ancak sanık tarafından kullanılan tek katlı bir evin bitişiğinde bulunan ahırda ve bu eve beş metre mesafede serili bulunan sera naylonunun üzerinde ele geçtiği, söz konusu evin … Deresine yetmiş metre mesafede olduğu ve evin çevresinde başka yerleşim yerinin bulunmadığı tespitlerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Hakkındaki kamu davası tefrik edilen sanık E. Ş. aşamalarda özetle; Adana ilinde ikamet ettiğini, suç tarihinden beş gün önce taziye ziyareti için Diyarbakır’a geldiğini, yas evinin E… köyünde olduğunu duyunca anılan köye geldiğini, köyde olduğu sırada diğer sanık M. ile karşılaştığını, M.’un mezrada esrar ektiğini söylediğini ve kendisine mezraya gitmeyi teklif ettiğini, birlikte olay günü yakalandıkları Şenlik mezrasına geldiklerini, burada kurutulmaya bırakılmış hint kenevirlerini gördüğünü, sanık M.’un kendisine “bana yardım et birlikte kurutalım, satınca senin hakkını veririm” dediğini, ilk önce kabul ettiğini, ancak kurutma işleminin uzun süreceğini anlayınca ailesinin izin vermeyeceği düşüncesiyle Adana’ya dönmeye karar verdiğini, ancak akşam geç olduğu için mezrada kaldığını, sabahleyinde jandarma tarafından yakalandıklarını ifade etmiş,
Sanık aşamalarda özetle; Diyarbakır ilinde ikamet ettiğini, amcası olan A.Ö.’dan Lice ilçesi Ergin köyü, Şenlik mezrasında bulunan ev ve tarlalarını kullanmak için izin istediğini, A. Ö.’un ailesiyle Birlik köyünde ikamet ettiğini, amcasının izin vermesi üzerine yaklaşık dört ay önce tarlalara kenevir ektiğini, kendisinin kenevir bitkisi ekeceğinden amcası A.’nin haberi olmadığını, hasat mevsimi geldiğinde kenevirleri topladığını, yakalandığı evin hemen yanında bulunan sera naylonu üzerine kurumaya bıraktığını, kuruyan kenevirleri yine evin bitişiğinde bulunan ahırın içine aldığını, diğer sanık E. Ş.’in kendisine yardım için geldiğini, misafir olduğunu, sekiz yıldır esrar içtiğini, cezaevinde bulunan abisine maddi olarak yardım etmek zorunda olduğunu, esrar içmek ve bir kısmını da satmak için kenevir ektiğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında;
“ ( 3 )Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Aynı kanunun “Etkin pişmanlık” başlıklı 192. maddesi ise;
“ ( 1 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 2 ) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 3 ) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükmünü içermektedir.
Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 12.06.2012 gün ve 670-226 ile 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunda “Etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle, cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır.
Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal olan, sanığın, eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCK’nun 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılmaktadır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCK’nun 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır. Diğer bir anlatımla etkin pişmanlıkta bulunan, uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi veya uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu ve uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal ve imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ruhsatsız ve ruhsata aykırı olarak imal, ithal, ihraç, ülke içinde satma, satışa arzetme, başkalarına verme, sevketme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da 191. maddede düzenlenen kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde satın alma, kabul etme ve bulundurma suçlarından birinin faili olmalıdır.
2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nun 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Uyuşturucu madde ticareti suçundan hakkında soruşturma başlatılan sanık M. Ö.’un resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak soruşturma makamlarına açıklamalarda bulunduğu uyuşmazlığa konu olayda, diğer şartların gerçekleştiği konusunda bir tereddüt bulunmaması nedeniyle, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, uygulamada en çok tereddüt ve tartışmaya neden olan 5. ve 6. bentte yer alan şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.
Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.
Buna karşılık, failin verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi, verilen bilginin suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkisinin olmaması halinde de etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık M. Ö. hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için yakalandıktan sonra verdiği bilginin suçun ortaya çıkmasında etkili olup olmadığının ele alınması gerekmektedir.
Düzenlenen tutanakların kapsamlarına göre, ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde Lice İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince Lice ilçesi, … köyü kuzey batısında bulunan …mezrasında icra edilen arama ve tarama faaliyeti sırasında Berklin Çayı kenarına 70 metre uzaklıkta bulunan taş evin beş metre kuzeydoğusunda beyaz sera naylonu üzerine kurutulmaya bırakılmış vaziyette kubar esrar maddelerinin olduğunun görüldüğü, durumun Cumhuriyet savcısına bildirildiği, Cumhuriyet savcısının talimatıyla ev ve müştemilatında aramaya yapıldığı, arama sırasında evde sanık M. Ö. ve inceleme dışı sanık E. Ş.ten olduğunun tespit edildiği, yapılan aramada eve bitişik şekildeki ahırda kurutulmuş ve naylon üzerine serili halde 88,905 kg eve yaklaşık 5 metre uzaklıktaki yere serili naylon üzerinde ise toplam 27,500 kg esrar maddesinin ele geçirildiği, uyuşturucunun bulunduğu evin dağlık bir arazide olup, çevresinde ve yakın mesafede yerleşim yerinin bulunmadığı, böylece sanık M.’un üzerine atılı suçun sabit olduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde açık ve kesin şekilde ispatlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Suç tarihinde arama ve tarama faaliyeti yürüten kolluk görevlilerince sanıkların yakalandığı eve beş metre mesafede kurutulmak üzerine sera naylonu üzerine kenevir bitkisinin serili olduğunun bizzat görülmesi, Cumhuriyet savcısının talimatıyla yapılan aramada uyuşturucuların ele geçmesi, sanığın da uyuşturucu ile birlikte yakalanması, suça konu kenevir bitkisinin bulunduğu evin çevresinde başka bir yerleşim yerinin bulunmaması karşısında, sanığın yapılan arama işlemi sırasında birlikte yakalandığı uyuşturucunun kendisine ait olduğunu ifade etmesinin suçun ortaya çıkmasında sonuca etkili bir bilgi açıklaması niteliğinde olmadığı, bu nedenle TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının maddi olayda oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi A. K.; “Kolluk görevlilerince yapılan genel denetim sırasında, mezradaki bir evin 5 metre kuzeydoğusunda kurumaya bırakılmış bir miktar kenevir ile evin eklentisi niteliğindeki ahırda çuval içinde esrar ele geçirilmiş; evde bulunan sanık ile hakkındaki mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeyen diğer sanık E. yakalanmıştır.
Sözü edilen ev ve eklentisinin sanığın amcası A.’ye ait olduğu anlaşılmıştır.
Sanık aşamalarda, esrarların kendisine ait olduğunu, bunları amcası Ali’nin tarlasına ektiği kenevirlerden elde ettiğini, diğer sanık E.’in de kurutma ve çuvalların taşıma işlerinde kendisine yardımda bulunduğunu söylemiştir. Bunun üzerine E. de benzer şekilde beyanda bulunmuştur.
Amcasına ait evde geçici olarak kaldığı sırada yakalanan sanık, evin dışında ve ahırda ele geçirilen esrarla ilgisi olduğuna ilişkin şüphe dışında delil bulunmadığı aşamada, hem kendi suçunu ikrar etmiş, hem de diğer sanık E.’in suçla ilgisini açıklamıştır. Böylece gerek kendisinin gerekse E.’in suçunun ortaya çıkmasına yardım eden sanık hakkında etkin pişmanlığı nedeniyle TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerekir” düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle itirazın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.06.2013 gün ve 25291-5082 bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Usul ve kanuna uygun bulunan Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.07.2012 gün ve 11-338 sayılı kararının ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.05.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2012/10-1531
K. 2013/254
T. 21.5.2013
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ ( Sanığın Kullandığı Araç İçerisinde 49.7 Gram Esrar Ele Geçirildiği/Sanığın Telefonunu Arayan Kişinin Esrar Alacağını Belirttiği – İfadesinde Daha Önce de Sanıktan Esrar Aldığını Belirttiği/Suçun Oluşacağı )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Uyuşturucu Madde Ticareti/Sanığın Maddenin Ortaya Çıkarılmasında Emniyet Görevlilerine Yardımcı Olmadığı – Yakalandıktan Sonra da Esrar Maddesini Kullanmak İçin Tanımadığı Bir Şahıstan Aldığını Beyan Ettiği/Etkin Pişmanlıktan Faydalanmayacağı )
• ARAÇ İÇİNDE ESRAR ELE GEÇİRİLMESİ ( 49.7 Gram Esrar Ele Geçirildiği/Sanığın Telefonunu Arayan Kişinin Esrar Alacağını Belirttiği – İfadesinde Daha Önce de Sanıktan Esrar Aldığını Belirttiği/Uyuşturucu Madde Ticareti Suçunun Oluşacağı )
• SANIĞIN UYUŞTURUCU MADDENİN TESPİT EDİLMESİNDE KOLLUK KUVVETİNE YARDIMCI OLMAMASI ( Uyuşturucu Madde Ticareti – Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanamayacağı )
5237/m.188, 192
ÖZET : Uyuşturucu madde ticareti suçunda; uyuşmazlık, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. Düzenlenen tutanak içeriklerine göre, sanığın da içerisinde bulunduğu, inceleme dışı diğer sanığın kullandığı araç şüphe üzerinde durdurulduktan sonra araç içerisinde yapılan aramada 13 paket halinde toplam net ağırlığı 49.7 gram olan toz esrarın ele geçmesi, inceleme dışı sanığın uyuşturucunun sanığa ait olabileceğini söylemesi, sanığın el konulan telefonlarının incelenmesinde uyuşturucu talebi niteliğinde mesajların olması, telefonlara el konulmasından sonra telefona kayıtlı olan kişinin sürekli aramasından şüphelenen polislerin telefonu cevaplaması üzerine telefonu açan şahsın 50 Liralık uyuşturucu istemesi, yakalandığında bu şahsın ifadesinde daha önce iki kez sanıktan esrar aldığını, yine esrar almak için aradığını beyan etmesi karşısında; sanığın üzerine atılı suçun sabit olduğunun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve kesin şekilde ispatlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Sanığın uyuşturucu maddenin ortaya çıkarılmasında emniyet görevlilerine yardımcı olmadığı gibi yakalandıktan sonra da esrar maddesini kullanmak için tanımadığı bir şahıstan aldığını beyan etmesi suçun ortaya çıkmasında etkili olmayıp, bilakis sanığın bu beyanıyla sabit görülen uyuşturucu ticareti suçunu gizleyemeye çalıştığı, bu nedenle etkin pişmanlık şartlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
DAVA : Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık A.’in 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 52, 53/1, 58/7, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 1200 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, mahsuba ve müsadereye ilişkin, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.12.2010 gün ve 263-327 sayılı hükmün sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 20.09.2011 gün ve 2011/9887-55110 sayı ile;
“ … Şüphe üzerine kolluk görevlileri tarafından kontrol için durdurulan diğer sanık R.’a ait otomobilin vites kutusunun alt kısmında suça konu uyuşturucu maddenin bulunmasından sonra, kendisinde uyuşturucu madde ele geçirilemediği, hakkında diğer sanık R.’un soyut beyanı dışında atılı suçu işlediğine dair yeterli delil bulunmadığı aşamada, beyanlarıyla kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunan sanık hakkında TCK’nun 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi…”,
İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 19.01.2012 gün ve 371-7 sayı ile;
“… 19.06.2010 tarihli tutanak içeriğine göre araç içerisinden uyuşturucu maddelerin bulunmasından sonra sanık A.’in polis merkezindeki ifadesinde uyuşturucu maddeyi kendisinin kullandığını ve kendisine ait olduğunu söylediğinin ancak ifadelerinin şahıslarla yapılan görüşmelerde samimi olmadığının anlaşıldığının tespit edilmesi,
Sanık A.’in yakalanmasından sonra kendisine ait 2 adet cep telefonunun incelenmesinde telefonun hafızasında kayıtlı şahıslarca mesaj atılarak uyuşturucu madde istendiğinin yine tutanak içeriğinden anlaşılması,
Bu sırada arayan ve sanık A.’in telefonun E. adıyla kayıtlı şahsın telefona cevap veren polis memurunu sanık A. zannederek uyuşturucu madde istemesi ve tespit edilen yerde 50 TL karşılığında uyuşturucu madde almak isterken yakalanmış olması karşısında sanık A.’in uyuşturucu madde ticareti suçunun ortaya çıkmasında hizmet ve yardımda bulunmadığı aksine suçunu gizlemek amacıyla polis memurlarının uyuşturucu madde kullandıklarını ve bu nedenle araçta bulunan uyuşturucu maddeleri aldıklarını söylediği, hakkında verilen hüküm kesinleşen E.’in araması ve sanığa ait telefonların incelenmesinde uyuşturucu madde ticareti suçunun ortaya çıktığı kanaati oy çokluğu ile oluştuğu…”,
Gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 05.12.2012 gün ve 93646 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : İnceleme sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın uyuşturucu madde ticareti suçundan mahkûmiyetine karar verilen somut olayda suçun sübutu ve nitelendirilmesine ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayıp, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
19.06.2010 tarihinde saat 19.10’da düzenlenen tutanakta; “19.06.2010 günü saat 18.30 sıralarında Kadıköy Önleyici Hizmetler Büro Amirliğine bağlı unsurlar olarak idaremiz E-5 Otosan katılımında ring görevimizi ifa ettiğimiz sırada durumundan şüphelenerek durdurduğumuz … … plaka sayılı Corsa marka araçtan şoför koltuğunda oturan ehliyet bilgilerine göre İstanbul-Fatih nüfusuna kayıtlı R. isimli şahıs indirilmiş yapılan üst aramasında herhangi bir suç unsuruna rastlanmamış, yine aracın sağ ön koltuğunda oturan kimlik bilgilerine göre aslen Kocaeli-Gebze nüfusuna kayıtlı, A. isimli şahıs indirilmiş, yapılan üst aramasında herhangi bir suç unsuruna rastlanmamış, araç içerisinde yapılan aramada aracın vites kutusunun alt kısmına gizlenmiş bir şekilde şeffaf poşete sarılı 13 paket halinde her biri yaklaşık 5 gr toplam ağırlığı 55,4 gram gelen kubar maddesi olarak tabir ettiğimiz narkotik maddesi bulunduğu” tespitine yer verildiği,
Aynı gün saat 21.50’de düzenlenen tutanakta da; “19.06.2010 günü Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince …plakalı araç durdurulmuş, araç içerisinde A. ve R. isimli şahıslar olduğu görülmüş, araç içerisinde yapılan aramada; vites kutusunun bulunduğu yere gizlenmiş vaziyette esrar maddesi elde edilmiştir. Şahıslardan A. polis merkezindeki ifadesinde uyuşturucu maddeyi kendisinin kullandığını ve kendisine ait olduğunu söylemiştir. Asayiş Büro Amirliği görevlileri olarak polis merkezine gidilerek şahıslarla yapmış olduğumuz karşılıklı görüşmede, ifadelerinin samimi olmadığı, yine A.’in daha önceden uyuşturucu suçundan yakalandığı, kendisine ait iki adet cep telefonunun yakalandığında üzerinde olduğu, cep telefonları tarafımızdan incelendiğinde, hafızada kayıtlı bazı şahısların mesaj atarak uyuşturucu istedikleri görülmüş, Hasanpaşa Polis Merkezi’nde bulunduğumuz esnada şüpheli A.’e ait 0 531 … ile 0 536 … numaralı telefonlara Emir isimli şahsın arayarak çağrı bıraktığı, yine bir müddet sonra tekrar aradığı görülmüş, şüpheli şahsın uyuşturucu satışı yaptığı değerlendirilerek günün Nöbetçi Cumhuriyet savcısı Ferhat Bozkurt’a durum bildirildiğinde, şüphelinin cep telefonuna A. olarak cevap verilmesi, arayan şahısla görüşülmesi talimatı alınmıştır. Arayan ve şüpheli A.’in telefonunda Emir isim ile kayıtlı bulunan 0 533…numaralı telefona biz görevliler olarak cevap verilmiş, karşımıza çıkan şahıs bizlere, direkt olarak 50 TL değerinde uyuşturucu madde satın almak istediğini, kendisinin Ataşehir İlçesi Mozaik Çarşısı önünde beklediğini söylemiştir. Aynı gün saat 21.30 sıralarında biz görevliler olarak şahısların yanına gidilerek buluşulmuş, biz görevlilerin yanına iki şahıs geldiğinden uyuşturucu maddeyi kimin istediği sorulduğunda, daha sonradan Asayiş Büro Amirliğinde kimliğini tespit ettiğimiz Malatya İli Yeşilyurt İlçesi nüfusuna kayıtlı, Emir isimli şahıs bizleri kendisinin aradığını, uyuşturucuyu kendisinin istediğini söylemesi üzerine şahsa polis olduğumuz söylenerek yakalanmış ve şüpheli A.’in cep telefonundan aramış olduğu 0533… cep telefonu elde edilmiş, yine bu şahsın yanında da Bursa İli Mudanya nüfusa kayıtlı, Akın isimli şahıs da görülerek tarafımızdan yakalanmıştır. Elde edilen E.’e ait cep telefonu tarafımızdan incelendiğinde de uyuşturucu satışı yapan ve yakalanan A. R. K.’ya ait cep telefonlarında 0 531 … ve 0 536 … numaralar altında “R. T.” olarak kayıtlı olduğu görülmüştür.
Şahıslarla yapılan görüşmede, bizlere samimi olarak E. isimli şahsın daha önceden A.’den 50 TL karşılığında uyuşturucu madde satın aldığını ve uyuşturucu madde satın alırken yanında arkadaşı Akın’ın da olduğunu beyan etmiştir” şeklinde bilgilerin yer aldığı,
Ekspertiz raporunda, ele geçirilen maddenin, net 49.7 gr esrar olduğunun belirtildiği,
Tanık H. İ.’in mahkemede; sanıkları yakaladıktan sonra sanık A.’in uyuşturucu sattığına ilişkin delillere ulaştıklarını, sanığın cep telefonununa el koyduktan sonra telefonun devamlı çaldığını, telefona baktıklarında karşı taraftaki şahsın uyuşturucu almak istediğini söylediğini beyan ettiği,
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan hakkında kurulan mahkumiyet hükmü kesinleşen Emir 20.06.2010 tarihinde kollukta; sanık A.’in telefonunu uyuşturucu kullanan arkadaşlarından temin ettiğini, A.ten daha önce iki kez esrar aldığını, olay tarihinde final sınavlarının sona ermesi nedeniyle arkadaşı Akın ile birlikte esrar almaya karar verdiklerini, bu nedenle A.’i aradıklarını ve esrar istediklerini söylediği,
Hakkında verilen beraat kararı kesinleşen A. 20.06.2010 tarihinde kollukta; olay tarihinde arkadaşı E. ile birlikte uyuşturucu kullanmaya karar verdiklerini, E.’in daha önce uyuşturucu satın aldığı A.’i yanında aradığını ve 50 Liralık uyuşturucu istediğini dile getirdiği,
Hakkında verilen beraat kararı kesinleşen R. 19.06.2010 tarihinde kollukta; kendisine ait araçta yanında arkadaşı A. olduğu halde seyir ederken polislerin durduğunu, üst aramasından bir şey çıkmadığını, araçta yapılan aramada uyuşturucu madde bulunduğunu, kendisinin uyuşturucuyla ilgisi olmadığını, A.’e ait olabileceğini ifade ettiği,
Sanık A. aşamalarda; araç içerisinde bulunan uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu, 20 senedir uyuşturucu kullandığını, içmek için sarı V. lakaplı açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını, E.’i tanıdığını, birlikte bir kez esrar içtiklerini savunduğu,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında;
“ ( 3 )Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Aynı kanunun “Etkin pişmanlık” başlıklı 192. maddesi ise;
“ ( 1 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 2 ) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 3 ) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükmünü içermektedir.
Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun 12.06.2012 gün ve 670-226 ile 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunda “Etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle, cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır.
Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal olan, sanığın, eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCK’nun 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCK’nun 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır. Diğer bir anlatımla etkin pişmanlıkta bulunan, uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi veya uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu ve uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal ve imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ruhsatsız ve ruhsata aykırı olarak imal, ithal, ihraç, ülke içinde satma, satışa arzetme, başkalarına verme, sevketme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da 191. maddede düzenlenen kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde satın alma, kabul etme ve bulundurma suçlarından birinin faili olmalıdır.
2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nun 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Uyuşturucu madde ticareti suçundan hakkında soruşturma başlatılan sanık A. R. K.’nın resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak soruşturma makamlarına açıklamalarda bulunduğu uyuşmazlığa konu olayda, diğer koşulların gerçekleştiği konusunda bir duraksama bulunmaması nedeniyle, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, uygulamada en çok tereddüt ve tartışmaya neden olan 5. ve 6. bentte yer alan şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.
Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.
Buna karşılık, failin verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi, verilen bilginin suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkisinin olmaması halinde de etkin pişmanlık koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık A. hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için yakalandıktan sonra verdiği bilginin suçun ortaya çıkmasında etkili olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Düzenlenen tutanak içeriklerine göre, ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde sanık A.’in de içerisinde bulunduğu, inceleme dışı sanık R.’un kullandığı araç şüphe üzerinde durdurulduktan sonra araç içerisinde yapılan aramada 13 paket halinde toplam net ağırlığı 49.7 gram olan toz esrarın ele geçmesi, R.’un uyuşturucunun A.’e ait olabileceğini söylemesi, A.’in el konulan telefonlarının incelenmesinde uyuşturucu talebi niteliğinde mesajların olması, telefonlara el konulmasından sonra telefona “Emir …” olarak kayıtlı olan kişinin sürekli aramasından şüphelenen polislerin telefonu cevaplaması üzerine telefonu açan şahsın 50 Liralık uyuşturucu istemesi, yakalandığında isminin Emir olduğu anlaşılan bu şahsın ifadesinde daha önce iki kez A.ten esrar aldığını, yine esrar almak için aradığını beyan etmesi karşısında; sanık A.’in üzerine atılı suçun sabit olduğunun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve kesin şekilde ispatlanmış olduğu anlaşılmaktadır.
Sanık A.’in araç içinde yapılan arama sırasında uyuşturucu maddenin ortaya çıkarılmasında emniyet görevlilerine yardımcı olmadığı gibi yakalandıktan sonra da esrar maddesini kullanmak için tanımadığı bir şahıstan aldığını beyan etmesi suçun ortaya çıkmasında etkili olmayıp, bilakis sanığın bu beyanıyla sabit görülen uyuşturucu ticareti suçunu gizleyemeye çalıştığı, bu nedenle TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, sanığın etkili bir bilgi açıklamasının sözkonusu olmadığı olayda, sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmaması gerektiğine dair yerel mahkeme kararı isabetli olup, onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Genel Kurul Üyesi; “sanık hakkında TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının oluştuğu” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.01.2012 gün ve 371-7 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.05.2013 günü yapılan birinci müzakerede gerekli çoğunluk sağlanamadığından, 21.05.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2012/10-670
K. 2012/226
T. 12.6.2012
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇU ( İştirakçilerin Kimliklerinin veya Uyuşturucu Maddelerin Saklandığı Yerin Suçu İşleyen Failler Tarafından Bildirilmesi Halinde Maddelerin Ele Geçirilmesine Genel Kamu Esenliğini Korumaya Yönelik Suçla Mücadeleye Katkıda Bulunan Faillere Cezadan İndirim Yapılacağı )
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇUNDA ETKİN PİŞMANLIK ( Kendisini Suçtan Kurtarmaya Yönelik Anlatımındaki Ayrıntıların Daha Önce Görevliler Tarafından Öğrenilmemiş Olsa Dahi Suçun Ortaya Çıkmasında ya da Suç Ortaklarının Yakalanmasında veya Belirlenmesinde Etkili Olmayıp Yardım ve Hizmet Niteliğinde Bulunmadığı – Koşulların Oluşmadığı )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma Suçu – İfadesinde Verdiği Bilgilerin Daha Önce Görevliler Tarafından Öğrenilip Öğrenilmediği İle İlgili Bilginin Suçun Ortaya Çıkmasında ya da Suç Ortağının Yakalanmasında Yahut Belirlenmesinde Etkili Olup Olmadığının Değerlendirilmesi Gerektiği )
• SANIĞIN KENDİSİNİ SUÇTAN KURTARMAYA YÖNELİK ANLATIMLARI ( Uyuşturucu Madde Ticareti Yapma Suçunda Etkin Pişmanlık Hükmünün Uygulanamayacağı – EtkinPişmanlık Koşullarının Oluşmadığı )
5237/m.188, 192, 193/2
ÖZET : Uyuşturucu madde ticareti yapma suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir. Sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için ifadesinde verdiği bilgilerin daha önce görevliler tarafından öğrenilip öğrenilmediği ile ilgili bilginin suçun ortaya çıkmasında ya da suç ortağının yakalanmasında yahut belirlenmesinde etkili olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Sanığın kendisini suçtan kurtarmaya yönelik anlatımındaki ayrıntılar, daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olsa dahi suçun ortaya çıkmasında ya da suç ortaklarının yakalanmasında veya belirlenmesinde etkili olmayıp yardım ve hizmet niteliğinde bulunmadığı ve etkin pişmanlık koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir. Sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmasına dair yerel mahkeme hükmü ile bu hükmün onanmasına ilişkin Özel Daire kararında isabet bulunmamaktadır.
DAVA : Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık İ.A’nın 5237 sayılı TCY’nın 188/3-4, 192/3, 62, 52, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 9 yıl 4 ay 15 gün hapis ve 28.100 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Erciş Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.10.2010 gün ve 67-236 sayılı hükmün, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 02.02.2012 gün ve 2011/13066-650 sayı ile;
“…Sanık İsmail’in, 07.10.2009 tarihinde işlenen uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dolayı Erciş Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/315 esas sayılı dosyası ile yargılanan sanık İbrahim aleyhinde tanık sıfatıyla vermiş olduğu ifadesi nedeniyle hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değilse de sanığın, iddianame düzenlenmeden önce 11.03.2010 tarihinde Cumhuriyet savcılığında vermiş olduğu ikinci ifadesi ile diğer sanıklar İbrahim ve Şaban’ın suçlarının sübutu ve iştiraklerinin derecesinin ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile artırma ve indirme nedenleri tartışılarak yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün onanmasına” oyçokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyeleri H. Uğurlu ve Y. Kocamış ise;
“Olay tarihinde Erciş Tekler Jandarma Karakolu görevlileri tarafından yapılan yol kontrolleri sırasında sürücülüğünü sanıklardan Ferit’in yaptığı ve İbrahim ile Şaban’ın yolcu olarak bulunduğu 65AV202 plakalı aracın durdurulduğu, araç içerisinde bulunan sanıkların şüpheli hareketler sergiledikleri, tedirgin davranışlar içerisinde oldukları, yanlarında bulunan cep telefonlarının batarya ve sim kartlarını çıkarma girişiminde bulundukları görülerek, haklarında inceleme yapılırken, sanıklardan İbrahim ve Şaban’ın Ordu Ünye’li olduklarının anlaşıldığı, bu sırada, sanık İsmail A’ın kullanımındaki 52 LE 054 plakalı araç ile kontrol noktasına giriş yaptığı, arkadan gelen bu aracın 52 yani Ordu plakalı olması sebebi ile her iki araçtaki kişiler arasında bir bağlantı olabileceği değerlendirilerek; araçlar ve şahıslar üzerinde arama yapıldığı, sanık F T’in kullanımındaki araçta herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, sanık İsmail’in kullanımındaki 52 LE 054 plakalı aracın arka kısmının taban sac kısmı altına zulalanmış vaziyette 42 paket sarı koli bandı ile sarılı 42.593 kg toz esrar ile, 42 paket halinde koli bandı ve pelikan karbon kağıdı ile sarılı, koku giderici olarak üzerine kahve toz serpiştirilmiş 21.568 gram eroinin ele geçirildiği,
Sanık İbrahim’in üzerinde 1 adet Samsung marka cep telefonu, bu telefon üzerine takılı 0535…10 nolu simkart, 1 adet Nokia marka cep telefonu ve bu telefon üzerine takılı 0531…26 no.lu simkartın olduğu;
Sanık Şaban’ın üzerinde 1 adet Nokia marka telefon ve bu telefona takılı 0531…27 nolu simkart olduğu,
Sanık İsmail’in üzerinde 1 adet Nokia marka cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette 0531…28 nolu simkart, ayrıca cüzdanında kullanılmayan 0 554 …99 nolu simkart olduğu;
Sanık Ferit’in üzerinde, Nokai marka telefon ve bu telefona takılı 0542 … nolu simkart, 1 adet Nokia marka cep telefonu ve bu telefona takılı 0531…44 nolu simkart olduğu,
Sanık İsmail A’ın üzerindeki 0531 … 28 nolu, sanık İbrahim K’in üzerindeki 0531 … 26 nolu ve sanık Şaban K’in üzerindeki 0531…27 nolu hatların hepsinin sanık İsmail A adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı,
Sanık İsmail’in 14.01.2010 tarihli olay tutanağı ile 15.01.2010 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sulh Ceza Mahkemesindeki ifadelerinde, diğer sanıklarla arasındaki irtibatı kabul etmediği, onlar aleyhinde suçlayıcı bir beyanda bulunmadığı, yapılan aramalarda ele geçirilen 0531…26, 27, 28 şeklinde birbirini takip eden numaraları taşıyan sim kartları uyuşturucu maddenin sahibi olan İranlı şahsın talimatı ile İstanbul’da aldığını, hatlardan 28 ile biteni İranlı şahsın kendisine verdiğini ve diğer iki hattı İranlının aldığını, bu iki hattın akıbetini bilmediğini söylediği,
Sanıklar Şaban ve İbrahim’in jandarma tarafından yapılan aramada üzerlerinden çıkan sim kartları 15 gün önce İstanbul’dan aldıklarını belirtikleri ve uyuşturucu maddelerle ilişkilerinin olmadığını söyledikleri,
Sanık Ferit’in üzerinden çıkan 0531…44 nolu hattı yaklaşık 3-4 ay önce aldığını belirterek, yakalanan uyuşturucu maddelerle bir ilgisinin olmadığını söylediği,
Tüm sanıkların 15.01.2010 tarihinde sorgularının ardından tutuklandıkları,
Sanık İsmail’in Savcılıkta verdiği 11.03.2010 tarihli ifadesinde; önceki ifadesinden dönerek, sanık Şaban’ı 2003 yılından beri tanıdığını, onun aracılığı ile sanık İbrahim’in şoförlük teklifini kabul edip 1500 TL’ye anlaştıklarını, üçünün birlikte 52 LE 054 plakalı araçla Van’a geldiklerini, olay günü Şaban ve İbrahim’in ‘aracı al Bitlis’e götür’ demeleri üzerine, Bitlis’e gitmek üzere tek başına yola çıktığını, İbrahim’in Bitlis’e gitmek için kendisine yolu tarif ettiğini, kontrol noktası olduğunu öğrendiği yere yaklaşırken Şaban’ın kendisini aradığını ve yavaş gel dediğini, kendisinin de yol bozuk olduğu için böyle söylediğini düşündüğünü, kontrol noktasında 65AV202 plakalı aracın yanında Şaban, İbrahim ve Ferit’i gördüğünü, Ferit’i ilk defa o zaman gördüğünü, aracı durdurduğunda İbrahim’in yanına gelerek ‘araç da senin, telefonlar da senin, bizi tanıdığını söyleme’ dediğini, kullandığı araçta uyuşturucu madde olduğunu bilmediğini, İstanbul’dan çıkarken telefonunu unuttuğu için İbrahim’in üzerinde yakalanan cep telefonunu kendisine verdiğini beyan ettiği,
Van İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen 29.03.2010 tarihli, sanıklar İsmail, Ferit, Şaban ve İbrahim’in kullanmış oldukları ve üzerlerinden çıkan İMEİ numarası belli cep telefonları ile simkartların HTS raporlarının birbirleri ile bağlantılı ve geriye dönük olarak değerlendirildiği analiz raporunun incelenmesinde;
İsmail A’ın 16.11.2009 tarihinde İstanbul’dan hareketle karayolu ile Erciş üzerinden 17.11.2009 tarihinde Van’a geldiği, sanık İbrahim’in de havayolu ile 17.11.2009 tarihinde Van’a geldiği, sanık İsmail’in 23.11.2009 tarihine kadar Van’da kaldığı ve bu tarihte Van’dan hareket ettiği, sabah saat 07.16’da İ.K. ile yaptığı görüşmede Kocapınar Köyü Erciş VAN bazı kapsama alanında olduğu, sanık Ferit Tekin’in de 23.11.2009 tarihinde sabah saat 07.20’de sanık İbrahim ile telefon ile görüştüğü ve 65AV202 plakalı araç ile Erciş Yukarı Akçagedik Karakol Noktası’ndan ( uyuşturucu maddenin yakalandığı karakol ) geçtiği, sanık İsmail’in aynı gün karayolu ile İstanbul’a gittiği, sanık İbrahim’in de 23.11.2009 tarihinde uçakla İstanbul’a gittiği; sanık Ferit’in de Ağrı Patnos’tan geri dönerek Başkale’ye döndüğü;
Sanık Ferit’in 30.11.2009 tarihinde saat 04.44’te İbrahim tarafından arandığı ve Van’dan hareket ettiği, saat 06.19’da sanık Şaban ile birlikte Yukarı Akçagedik Karakol Noktasından geçtikleri, sanık Ferit’in Patnos’tan geri Van’a döndüğü, 04.12.2009 tarihinde havayolu ile İstanbul’a gittiği, 14.12.2009 tarihinde havayolu ile Van’a döndüğü;
24.12.2009 tarihinde sanık İbrahim’in karayolu ile Erciş üzerinden Van’a geldiği, 26.12.2009 tarihinde karayolu ile İstanbul’a döndüğü, sanık Ferit’in 25.12.2009 tarihinde saat 07.56’da sanık Şaban ile birlikte Gevaş Yoldöndü J. Komutanlığı Balaban asayiş noktasından geçtiği sanık Ferit’in daha sonra tekrar Van’a döndüğü, 26.12.2009 tarihinde havayolu ile İstanbul’a gittiği, 29.12.2009 tarihinde İstanbul’dan döndüğü;
Sanık Ferit’in uyuşturucu maddenin yakalandığı gün olan 14.01.2010 tarihinde sanık İbrahim ile yoğun şekilde telefonda konuştuğu, sanık İbrahim tarafından sanık İsmail’in suç tarihinde 05.13, 05.27 ve 06.26 olmak üzere üç defa aradığı, baz konumlarına göre sanık İsmail’in diğer sanıkların arkasında geldiği, sanık İbrahim’in 12.01.2010 tarihinde Ordu Ünye’den sanık Ferit’i aradığı, sanık İbrahim’in diğer sanıklar Şaban ve İsmail ile karayolu ile Ünye’den Erciş üzeri 13.01.2010 tarihinde saat 15.00 sıralarında Van’a geldiği, Van’a geldiğinde sanık İbrahim’in sanık Ferit’i tekrar aradığı, sanık Şaban’ın suç tarihinde sabah üç kez sanık İsmail’i aradığı görülmüş olup, sanık İsmail’in olaydan iki ay sonra değiştirerek verdiği ifadesi ayrı tutularak, dosyadaki delillere baktığımızda;
1- Sanıkların yukarıda açıklanan HTS raporlarının analizine göre birbirlerini tanıdıkları ve suç tarihinden önce de bir kaç kez Van’da buluştukları, bu buluşmalarında suç tarihinde yakalandıkları karakol güzergahını kullandıkları ve İstanbul’a gittikleri; sanık Ferit’in her seferinde diğer sanıklara Patnos İlçesine kadar eskortluk yaptığı ve Van’a geri döndüğü bilgilerinin teknik verilerle ortaya çıkması,
2- Sanıkların birbirini takip eden ve suç tarihinden 4 gün önce alınmış telefon numaralarına sahip olmaları, birden fazla telefon ve simkart taşımaları,
3- Sanıklar İsmail, Şaban ve İbrahim’in üzerlerinden çıkan 0531 ….26-27-28 nolu seri hatların suç tarihi olan 14.01.2010 tarihinden dört gün önce sanık İsmail tarafından alınması ve sanık İsmail adına kayıtlarının yapılmış olması,
4- Sanık İsmail’in diğer sanıklar Şaban ve İbrahim ile birlikte Van’a gelmesine rağmen, aynı araçla tek başına yola çıkması ve İbrahim ve Şaban’ın ise Ferit’in aracı ile önden gitmeleri,
5- Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere, sanıkların Bitlis’e gideceklerini söylemelerine rağmen daha kısa olan Van Tatvan yolunu değil de Van Erciş yolunu kullanmaları, bu haliyle amaçlarının Bitlis’e gitmek olmadığı, önceki buluşmalarında olduğu gibi Patnos’a doğru gittikleri ve Patnos’ta muhtemelen kontrol noktalarını geçtikten sonra sanık Ferit’in aracındaki sanıklar İbrahim ve Şaban’ın da İsmail’in kullandığı uyuşturucu yüklü araca geçeceği ve Ferit’in de Van’a döneceği tespitinin akışa ve dosya içeriğine uygun oluşu,
6- Yola birbirlerinden habersiz çıktıklarını söylemelerine rağmen yolda araçlar arası telefon konuşmalarının olması,
7- Yola arkalı önlü olarak ard arda çıkmaları ve çok yakın aralıklarla kontrol noktasına gelmeleri,
8- Kontrol noktasında durdurulduklarında cep telefonlarının bataryalarını ve sim kartlarını çıkartmaya çalışmaları,
9- Sanıkların yakalanma şekilleri,
10- Telekominikasyon İletişim Başkanlığının HTS kayıtlarındaki baz dökümlerinin ve görüşme kayıtlarının sanıklar arasındaki fiili irtibatı delillendirmesi,
11- Ele geçen uyuşturucu maddelerin miktarı ve niteliğinin bu şekilde bir işbirliğini gerekli kılması,
Hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Sanıklar İsmail, İbrahim ve Şaban’ın uyuşturucu madde temin etmek amacı ile İstanbul’dan 52LE054 plakalı araç ile Van’a geldikleri, burada diğer sanık Ferit ile buluştukları, hep birlikte uyuşturucu maddeyi temin ettikleri, uyuşturucu maddeyi temin ettikten sonra sanık İsmail’in uyuşturucu madde zulalanmış olan 52LE054 plakalı araçla tek başına İstanbul’a gitmek için yola çıktığı, diğer sanıklar Ferit, İbrahim ve Şaban’ın ise Ferit’e ait olan 65AV202 plakalı araç ile İsmail’in kullandığı araca kontrol noktalarını bildirmek amaçlı öncülük ettikleri,
Tekler Jandarma Karakolunda her iki aracın da belli bir arayla arka arkaya durdurulduğu, yapılan aramada sanık İsmail’in kullandığı araçtaki uyuşturucunun yakalandığı, bu haliyle sanıkların uyuşturucu madde ticareti ve nakli konusunda fikir ve irade birliği içerisinde hareket ettikleri, üzerlerine atılı uyuşturucu madde ticareti ve nakli suçunu işledikleri sanık İsmail’in anlatımları olmadan da sübuta ermektedir. Nitekim sanık Ferit suçunu inkar etmesine ve sanık İsmail’in sanık Ferit aleyhine herhangi bir beyanı olmamasına rağmen, mevcut delillerle mahkum olmuştur. Sanıklar İbrahim ve Şaban için de anlatılan bu deliller mahkumiyete yeterli olduğundan, sanık İsmail yönünden TCK 192-3 maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün olayda uygulama koşulları bulunmaması nedeniyle bu yöndeki çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 12.04.2012 gün ve 176328 sayı ile;
“ …Sanıklar İsmail, İbrahim ve Şaban’ın uyuşturucu madde temin etmek amacı ile İstanbul’dan 52 LE 054 plakalı araç ile Van’a geldikleri, burada diğer sanık Ferit ile buluştukları, hep birlikte uyuşturucu maddeyi temin ettikleri, uyuşturucu maddeyi temin ettikten sonra sanık İsmail’in uyuşturucu madde zulalanmış olan 52 LE 054 plakalı araçla tek başına İstanbul’a gitmek için yola çıktığı, diğer sanıklar Ferit, İbrahim ve Şaban’ın ise Ferit’e ait olan 65 AV 202 plakalı araç ile İsmail’in kullandığı araca kontrol noktalarını bildirmek amaçlı öncülük ettikleri,
Tekler Jandarma Karakolunda her iki aracın da belli bir arayla arka arkaya durdurulduğu, yapılan aramada sanık İsmail’in kullandığı araçtaki uyuşturucunun yakalandığı, bu haliyle sanıkların uyuşturucu madde ticareti ve nakli konusunda fikir ve irade birliği içerisinde hareket ettikleri, üzerlerine atılı uyuşturucu madde ticareti ve nakli suçunu işledikleri sanık İsmail’in anlatımları olmadan da sübuta erdiği, sanıklar İbrahim, Ferit ve Şaban için yukarıda anlatılan deliller mahkumiyete yeterli olduğundan, sanık İsmail yönünden TCK 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün olayda uygulama koşullarının oluşmadığı” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının sanık İ.A. yönünden kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün adı geçen sanık yönünden bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya, Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
KARAR : Sanıklar İbrahim K, Şaban K ve Ferit T hakkında kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık İ.A. hakkındaki hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilen somut olayda suçun sübutu ve nitelendirilmesine ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayıp, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 192/3. maddesinde yer alan etkinpişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
14.01.2010 günlü olay yakalama ve el koyma tutanağına göre; Erciş Tekler Jandarma Karakolu görevlileri tarafından Erciş-Adilcevaz Karayolunun 21. kilometresinde yapılan kontrollerde, saat 08.30 sıralarında kontrol noktasına gelen 65 AV 202 plakalı Volkswagen marka minibüsün kontrol maksatlı durdurulduğu, sürücülüğünü sanık Ferit’in yaptığı ve içinde sanık İbrahim ile Şaban’ın bulunduğu araçta adı geçenlerin şüpheli ve tedirgin davranış gösterdikleri ve yanlarında bulunan cep telefonlarının bataryalarını ve sim kartlarını çıkardıklarının görülmesi üzerine, görevlilerce kişilere nereli olduklarının sorulduğu, ikisinin Ordulu olduklarını söylediği, mülakata devam edildiği sırada, kontrol noktasına 52 LE 054 plakalı Opel Combo marka araçla İsmail A’ın geldiği, onun da Ordu nüfusuna kayıtlı olduğu belirlenince öndeki araçta bulunan kişilerle bir bağlantısının olabileceği ve araçlardan birinde uyuşturucu madde bulunabileceği değerlendirilerek durumun Cumhuriyet savcısına bildirildiği ve Erciş Sulh Ceza Mahkemesince 14.01.2010 gün ve 27 sayı ile; İsmail A’ın sürücülüğünü yaptığı 52 LE 054 plakalı araç ile Ferit T’in sürücülüğünü yaptığı 65 AV 202 plakalı araç ve bu araçlarla yolculuk yapan kişilerin üzerlerinde arama yapılmasına karar verildiği,
52 LE 054 plakalı araçta yapılan aramada, aracın arka kasa kısmının taban saç kısmının altına zulalanmış durumda 42 paket halinde sarı koli bandı ile sarılı esrar ile 42 paket halinde karbon kağıdı ile sarılı, koku giderici olarak üzerine kahve tozu serpilmiş eroinin ele geçtiği,
Van Jandarma Bölge Kriminal Laboratuvarının 11.03.2010 tarihli raporuna göre, ele geçen maddelerin 41.110 gram toz esrar ile 13.101,925 gram eroin içerdiğinin belirlendiği,
Paketlerde mukayeseye elverişli parmak izi tespit edilemediği, önde bulunan ve Ferit T’in sürücülüğünü yaptığı diğer araçta ise suç unsuruna rastlanmadığı,
Sanıkların üst aramalarında; İsmail’de bir cep telefonu ve bu telefona takılı bir adet 0531 220 51 28 numaralı sim kart ile ikinci bir sim kart, İbrahim’de iki adet cep telefonu ve bu telefonlara takılı birisi 0531…. numaralı olan iki sim kart, Şaban’da bir adet cep telefonu ve telefon üzerine takılı 0531 … numaralı sim kart, Ferit’te iki adet cep telefonu ve iki adet sim kartın ele geçirildiği,
Sanık İsmail ile görevlilerce yapılan ilk görüşmede öndeki araçta bulunan kişileri tanımadığını ve onların ele geçen madde ile bir ilgilerinin bulunmadığını belirtirken, diğer sanıkların da İsmail’i tanımadıklarını ve onda ele geçen madde ile bir ilgilerinin olmadığını açıkladıkları,
52 LE 054 plakalı aracın sürücüsü olan İsmail A’ın üzerinde ele geçirilen 0 531 … numaralı sim kartın takılı olduğu 359831011587198 imei numaralı Nokia 23-10 marka cep telefonu ile 65 AV 202 plakalı araçta bulunan İbrahim K’in üzerinde ele geçirilen 0 531 220 51 26 numaralı sim kart takılı Nokia 1203-2 numaralı cep telefonu, Şaban K’in üzerinde ele geçirilen 0 531… sim kartın takılı olduğu 353646017071088 imei numaralı Nokia 1110 marka cep telefonu ile 14.01.2010 günü karşılıklı görüşmelerin yapıldığı,
İsmail A’ın sürücülüğünü yaptığı 52 LE 054 plakalı aracın, İbrahim K’in kayınbiraderi olan Orhan U adına, 65 AV 202 plakalı Volkswagen minibüsün ise Ferit T adına kayıtlı olduğu,
Sanıkların üzerinde ele geçen imei numaraları belirlenmiş cep telefonları ve numaraları belirlenmiş GSM hatları ile yapılan görüşmeleri gösterir zaman baz grafikleri, HTS ve görüşme analiz raporlarına göre;
Sanık İsmail’de ele geçen 3…98 imei numaralı cep telefonu ile sanık Şaban adına kayıtlı …0273 numaralı hattın kullanıldığı, Rizmen Narovalı adına kayıtlı … 2539 numaralı GSM hattının hem İsmail hem de İbrahim’in üzerinde ele geçen … imei numaralı cep telefonları ile kullanıldığı, Şaban’ın ifadesinde kendisine ait olduğunu belirterek numarasını verdiği …1620 numaralı GSM hattının İsmail’in üzerine ele geçen … imei numaralı cep telefonu ile kullanıldığı,
Sanıklar İsmail ve İbrahim’in üzerinde ele geçen cep telefonları ile kullanıldığı tespit edilen ancak aramada ele geçmeyen üç GSM hattının aynı tarihte olacak şekilde 12.11.2009 günü R.N. tarafından satın alındığı,
Sanıklar İsmail, İbrahim ve Şaban’ın üzerinde ele geçen ve son numaraları birbirini takip edecek şekilde olan …51 26, …51 27 ve …51 28 numaralı GSM hatlarının da 11.01.2010 tarihinde İsmail tarafından satın alındığı,
Bu hatlar ile suç tarihi ve iki gün öncesinde, Şaban ve İsmail arasında üç, Şaban ve İbrahim arasında on, İsmail ve İbrahim arasında oniki görüşmenin yapıldığı,
İletişim aracı ve GSM hatlarının geriye dönük baz ve karşı baz dökümlerine göre,
İsmail’in 16.11.2009 tarihinde İstanbul’dan karayolu ile Erciş üzerinden 17.11.2009 günü Van’a geldiği, aynı gün İbrahim’in de havayolu ile Van’a geldiği, bu süreçte İbrahim ile telefonla görüştükleri, 23.11.2009 tarihinde Ferit’in İbrahim ile telefonla görüştüğü, bu dönemde ikisi arasında 43 görüşme yapıldığı, aynı gün Ferit’in 65 AV 202 plakalı araçla suç konusu uyuşturucu maddenin yakalandığı karakoldan geçtiği, aynı gün İsmail’in karayolu ile İbrahim’in ise havayolu ile İstanbul’a döndüğü; Ferit’in de Ağrı Patnos’tan Başkale’ye gittiği,
Ferit’in 30.11.2009 tarihinde sabah İbrahim tarafından arandığı, Van’dan hareket ettiği, birkaç saat sonra Şaban ile birlikte suç konusu uyuşturucu maddenin yakalandığı karakoldan geçtikleri, Ferit’in Patnos’tan Van’a geri döndüğü, dört gün sonra 04.12.2009 tarihinde havayolu ile İstanbul’a gittiği, 14.12.2009 günü havayolu ile Van’a döndüğü,
24.12.2009 tarihinde İbrahim’in karayolu ile Van’a geldiği, 26.12.2009 günü karayolu ile İstanbul’a döndüğü, bu tarihlerde Ferit’in 25.12.2009 günü saat 07.56’da Şaban ile birlikte aynı kontrol noktasından geçtiği, Ferit’in tekrar Van’a döndüğü, 26.12.2009 tarihinde de havayolu ile İstanbul’a gittiği ve 29.12.2009 günü geri döndüğü,
Suç tarihinden iki gün önce İbrahim’in 12.01.2010 tarihinde Ordu Ünye’den Ferit’i aradığı, İbrahim, Şaban ve İsmail’in karayolu ile 13.01.2010 günü Ünye’den Van’a geldikleri, buradan İbrahim’in Ferit’i aradığı, Şaban ile İbrahim’in 3 kez, İbrahim ile İsmail’in ise 12 kez görüştükleri, suç tarihlerindeki baz konumlarına göre İsmail’in sürekli diğer sanıkların arkasından geldiği,
Tanık H.A.’nın, “Önce Volkswagen marka araç kontrol noktasında durdurulmuştu, bu araçta bir Başkaleli iki tane de Ordulu kişi olduğunu söylediler. Arkasından 52 plakalı diğer araç geldi, iki araçta da köpek kullanılmak sureti ile arama yapıldı. Biz sanıklar İbrahim ve Şaban K’i ayrı odalara aldık. Önce araçta esrar bulundu, daha sonra aracın taban kısmı kaldırıldığında da diğer uyuşturucu madde bulundu, ben bu sırada şoför olan sanıklar Ferit T ve İsmail A’ı gözlemliyordum, Ferit’te sanki uyuşturucu madde bulunacakmış gibi tedirginlik sezdim, İsmail A ilk yapmış olduğumuz sözlü mülakatlarda uyuşturucu maddenin kendisinin olduğunu pişman olduğunu, Van’a ilk geldiğinde aracı sanayiye bıraktığını başka birinin gelip aracı götürdüğünü söyledi”,
Tanık Hamdullah G’in, “Araçların durdurulduğu ilk aşamada yoktum. Bana telefonla bilgi verildi daha sonra araçlarda arama yapıldı. Araçlarda bizzat arama yaptık, arama sonucunda uyuşturucu madde bulundu, sanık İsmail uyuşturucuyu tanımadığı bir kişiden aldığını söylüyordu diğer sanıklar kabul etmiyordu”,
Şeklinde anlatımda bulundukları,
Sanık İsmail A’ın Cumhuriyet savcılığınca alınan 15.01.2010 günlü ilk ifadesinde ve sorgu hakimliğinde özetle, kendisinden birkaç dakika önce kontrol noktasına giriş yapan Ferit T yönetimindeki araç ve içerisindeki kişilerle bir ilgisinin bulunmadığını, şahısları tanımadığını, arka arkaya gelmelerinin tesadüf olduğunu, İranlı Hüseyin Mahmut isimli şahısla anlaşması doğrultusunda 13.01.2010 günü Van’a tek başına içinde uyuşturucu madde yakalanan aracı kullanmak sureti ile geldiğini ve 10.000 Lira karşılığında nakliyat yaptığını, paranın yarısını peşin aldığını, kalanını İstanbul’a götürdükten sonra alacak olduğunu belirtirken, mahkemece etkin pişmanlık uygulamasına esas alınan 11.03.2010 tarihli savcılık ifadesinde ise; “… Ben Şaban K’i 2003 yılından beri tanımaktayım, Şaban’la bir tuğla fabrikasında iki sene beraber çalıştık, Ben İstanbul’da nakliyecilik işi ile uğraşıyorum, Şaban ile birlikte birkaç kez kamyonla tuğla indirmiştik, en son tuğla indirdikten sonra ben ayrıldım ve dolmuşa bindim, Şaban bana telefon açarak ‘geri gel bir meseleyi görüşelim’ dedi, ben de geri döndüğümde Şaban ile yeğeni olan İbrahim’in beklediğini gördüm, her ikisi de Arnavutköy’de bulunan şuan ismini hatırlamadığım bir kahvede oturuyorlardı, Şaban bana İbrahim’in şoföre ihtiyacı olduğunu söyledi, İbrahim araç alıp sattığını bu sebeple bütün işleri kendisinin takip edemediğini söyledi, ben de tekliflerini kabul ettim, 1500 Liraya anlaştık, ertesi sabah tekrar Şaban’la buluştum birlikte İstanbul Sultanbeyli İlçesine gittik, Şaban İbrahim’i arayarak geldiğimizi söyledi, İbrahim kırmızı renkli Mazda marka bir araçla yanımıza geldi, beni ve Şaban’ı aldı, üçümüz birlikte Tepeüstü Vergi Dairesine bir araca ait temiz kağıdı almaya gittik, kağıdı altıktan sonra bir elektrikçi dükkanına gittik, burada sigorta işlemlerini yapmak için İbrahim benden ehliyetimin fotokopisini aldı, bu fotokopi ile ne yaptığını bilmiyorum, aynı gün saat l4.00 sıralarında İstanbul’dan yola çıktık, vergi dairesinden sonra elektrik dükkana gelirken bana ait cep telefonu kırmızı renkli aracın içerisinde kalmıştı, İstanbul’dan ayrılırken bana ait telefon yoktu, Aynı gün saat 24.00 sıralarında üçümüz birlikte 52 LE 054 plakalı araçla Ünye’ye geldik fakat bu araçla İstanbul’da iken plakası 34 idi plakası Ünye’de değişti, ben Şaban ve İbrahim’i Ünye Merkez Çınar adlı otelde bıraktım, ben de kendi evime gittim, sabah saat 08.30 sıralarında İbrahim ve Şaban’ı otelin önünden aldım, daha sonra Orhan isimli kişiden vekalet aldım, aracın plakası bu şekilde oldu bittiye getirilip değiştirildi, aynı gün saat 16.00 sıralarında aynı araçla Ünye’den ayrılmak üzere yola çıktık, yolda giderken İbrahim bana ‘iki tane balık düşürdük Van’da iki tane araç bulduk oraya gideceğiz’ dedi, ben de ‘Van hesapta yoktu, beni götürmeyin’ dedim onlar da bana ‘birşey olmaz’ dediler, Van’a doğru yola çıktıktan sonra Ağrı’ya yakın bir yerde yolda kaza yaptık, yanlış hatırlamıyorsam Ağrı’da bulunan Opel servisinde araç tamir edildi, sol rot kırılmıştı parça bulamadığımız için kaynak yapmıştık, aracı tamir edilirken biz dışarıda kalmıştık, ertesi gün saat 09.00 -10.00 sıralarında Ağrı’dan ayrıldık, Van’a geldik, fakat Ağrı’dan ayrılırken İbrahim serviste cep telefonunu unutmuştu, bu cep telefonu daha sonra dolmuşla bize gönderildi, Van’a geldiğimizde saat: 16.00 olmuştu. İbrahim telefonla biriyle görüştü ve bizim yanımızdan ayrıldı. Şaban da ben de aracı tamir etmek için Van Sanayide kaldık, daha sonra Şaban ile Van merkezde bulunan Şahin isimli otele gittik, Şaban bana yer ayırdı ben yorgunluğun verdiği etki ile uyumuşum, ertesi sabah saat 05.30 sıralarında telefon çaldı uyandım, Şaban ve İbrahim’in nerede kaldığını bilmiyorum, sabah Şaban ve İbrahim aracın yanında beni bekliyorlardı, bana ‘aracı al Bitlis’e götür’ dediler, ben Van’dan tek başıma aracı alarak yola çıktım, Erciş İlçe merkezinde ışıklarda Şaban beni bekliyordu, beni durdurdu, aracıma bindi, birlikte Erciş İlçe Emniyet Müdürlüğünün yanında aracı park ettik, Şaban ile yemek yedik, yemek yediğimiz yerde İbrahim de vardı, daha sonra ben tek başıma yola devam ettim, İbrahim bana Bitlis’e gitmek için yolu tarif etmişti, ben yola çıktım kontrol noktası olduğunu öğrendim yere yaklaşırken Şaban beni aradı ‘yavaş gel’ ya da ‘git’ gibi birşeyler söyledi, ben de yol bozuk olduğu için böyle söylediğini düşündüm, fakat 65 AV 202 plakalı aracı durdurmuş vaziyette görünce birşeylerden şüphelendim. Ben de aracı durdurdum. 65 AV 202 plakalı aracın yanında Şaban, İbrahim ve diğer şahsın olduğunu gördüm, ismi Ferit olan şahsı ilk defa o zaman görmüştüm, ben aracı durdurduğum zaman İbrahim yanıma geldi bana ‘araç da senin, telefonlar da, senin bizi tanıdığını söyleme’ dedi. Ben de korktuğum için birşey söylemedim. Ben bu olaylar esnasında hiçbir şeyden şüphelenmemiştim, kullandığım araçta uyuşturucu madde olduğunu bilmiyordum, İstanbul’dan çıkarken telefonumu unuttuğum için İbrahim bana üzerimde yakalanan cep telefonunu vermişti, fakat telefonda içerisindeki hat da daha önceden bana ait değildi, anladığım kadarıyla benim adıma da hat çıkartmışlar, ben birtakım belgelere dikkat etmeden imzalamıştım, bu belgelere dayanarak belge düzenlemiş olabilirler, benim bu olaylarda suçum yoktur, yine de pişmanım” şeklinde anlatımda bulunup yargılama aşamasında da bu ifade ile benzer savunmada bulunduğu,
Sanık İbrahim K’in kollukta susma hakkını kullandığı, Cumhuriyet savcılığı ve sorgu hakimliğince alınan ifadelerinde aracında uyuşturucu madde yakalanan İsmail’i tanımadığını, amcası Şaban ile birlikte Van’a akraba ziyaretine geldiğini, ele geçen madde ile bir ilgisinin bulunmadığını söylerken, mahkemede önceki anlatımlarından farklı olarak; “Ben İ.A. ile tanışmadan 10-15 gün önce İstanbul’da İran’lı bir kişi ile tanıştım, ismi M.N’dir. S.. İran adresinde oturmaktadır. Kendisi ile İstanbul T.. Otelinde tanıştım. Otelin ortağı olduğunu söyledi. Bu otel A… Meydanında bulunan Polis Karakolunun arkasındadır… Bana Van’dan İstanbul’a uyuşturucu nakletmeyi önererek ‘bu işi yapar mısın’ diye söyledi ben de kabul ettim. 20.000 Liraya anlaştık. 5.000 Lirasını peşin almıştım. Ben daha sonra amcam olan Şaban K’e araç alım satımında kullanmak için şoför lazım diye söyledim, o da bana İsmail A’ı söyledi. Ben İsmail A’ı uzak akrabamız olduğu için çocukluğumdan beri tanıyorum. Arnavutköy’de bir kahvede İsmail ile buluştuk uyuşturucu madde taşıma işi olduğunu, 20.000 TL para olduğunu, yarısını kendisine vereceğimi söyledim o da kabul etti. O bana araba almak için imkanının olmadığını söyledi, ben de kendisine yardımcı olacağımı söyledim. Daha sonra İsmail telefoncudan kendi adına 3 hat aldı. Üç hat almamızın amacı ben hatlardan birini jandarma noktasından geçince güvenlik amacı ile kırıp diğerini takacaktım. Daha sonra iki tane ikinci el telefon aldım. Amcam olan Ş.K.’ye de gezme amaçlı olarak Ünye’ye gideceğimizi söyledim, o da kabul etti. Ünye’ye gittik Ünye’de 34 plakalı olan İsmail’in kullandığı aracı 52 plakaya çevirdik aslında bu aracın devrini İsmail üzerine alacaktı ancak İsmail’in banka borçları olduğu için bundan vazgeçtik sadece İsmail’e satış yetkisi içerir vekalet verdik. Aracın asıl sahibi O.U. benim kayınbiraderimdir. Ünye’de oturmaktadır. Ben Ünye’de bulunurken cep telefonunun birini İsmail’e verdim birini de amcam Şaban’a verdim, çünkü bunlarda telefon olmadığı için birbirleri ile kolay haberleşsinler diye vermiştim. Amcam Şaban’ın uyuşturucu madde taşıma amaçlı olarak Van’a gittiğimizden haberi yoktu. Daha sonra Ünye’den Van’a doğru yola çıktık. Ben Van’dan araç alacağımızı Şaban amcama söylemiştim. Beraber Van’a gittik. Van’da ben İsmail ile Şaban amcamı sanayiye bıraktım. Daha sonra aracın bakımı yapıldıktan sonra araç otoparkta bırakıldı. Ben Şaban amcama telefon ederek aracın anahtarını istedim. Aracı otoparktan tek başıma alarak sanayiye tekrar götürdüm ve orada tek başıma araca uyuşturucuyu yerleştirdim. Daha sonra aracı tekrar otoparka bıraktım. Şaban ile birlikte Ferit”in evine gittik, burada Ferit ve Şaban’ın uyuşturucu maddeden haberleri yoktu. Burada Ferit’e Bitlis’e gezmeye gideceğimizi arkadaşımızın olduğunu söyledim. O da kabul etti. Daha sonra sabahleyin Şaban ve Ferit’le, Ferit’in kullandığı araç ile yola çıktık. Sabah olduğunda ben Ferit ile İsmail’i görüştürmedim. Bir bahane ile Ferit’e ‘ben bir sigara alıp geleyim’ dedim ve İsmail ile buluştum, daha sonra ayrı ayrı yola çıktık. Sabahleyin erken saatte yani 05.30’da yola çıktığımız için Erciş’de kahvaltı yapmayı planladık. Bu sırada ben İsmail’in kullandığı aracı gözcülük yapıp kontrol noktasından geçirmeyi planlıyordum. Ancak benim bu planımdan Şaban ile Ferit’in haberi yoktu. Daha sonra Jandarma noktasında yakalandık. Ben yakalandığımızda Şaban ile tek kaldığımızda ‘birbirimizi tanıdığımızı söylemeyelim’ dedim amcam da ‘tamam’ dedi. Bu sırada yanımızda İsmail ve Ferit yoktu, ben İsmail ile Ferit’e bu şekilde bir laf söylemedim, ben N.A. diye birisini tanımıyorum, ancak N.A’nın kardeşi A.A’yı benim İstanbul Sultanbeyli’de bulunan iş yerime komşu olduğu için burada bebe patikleri üretimi yaptığı için tanıyorum, kendisi benim dükkan komşum olduğu için birisi geldiği zaman beni ona sormaktadır, o nedenle aramızda telefon görüşmeleri yapılmış olabilir…”,
Sanık Şaban K’in aşamalarda benzer olacak şekilde; “Sanık İbrahim K öz yeğenim olur. Sanık İsmail A ile 2003 yılından beri tuğla fabrikasında çalışıyorduk. Bir gün İ.K. şoför lazım olduğunu söyledi, ben de İsmail’e söyledim, İsmail ile bir iki kez görüştüler. En son İbrahim’in iş yerinde görüştüklerinde İsmail teklifi kabul ettiğini ve 1500 TL’ye anlaştıklarını söyledi. Daha sonra Ünye’ye gideceklerini söylediler. Ben Ünye’ye gidiş nedenimizin 52 LE 054 plakalı aracın İsmail’e devrinin yapılacak olması olarak biliyordum… Daha sonra aracın satışı olmadı. İbrahim bize Van’dan araç alacağını söyledi. Van’a gitmeyi teklif etti, ben de gezme amaçlı olarak kabul ettim. Hep beraber Van’a geldik. Van’da İbrahim bizden ayrıldı… Gece 20.00 civarında İsmail kalacağı otele gitti, ben de İbrahim’i arayarak ‘beni almayacak mısın’ dedim İbrahim beni Ferit’in arabasıyla aldı beraber onun evine gittik, ben Ferit’i olaydan iki ay önce İstanbul’da ailesi ile birlikte İbrahim’in evine geldiğinde görmüştüm. Ferit’in evinde yemek yedik, herhangi bir şekilde uyuşturucu maddeden konuşulmadı, sabahleyin İbrahim Ferit’den bizi Bitlis’e götürmesini istedi. Bitlis’te arkadaşı ile buluşacağını işi olduğunu söyledi. Ferit de kabul etti. Beraber üçümüz yola çıktık. Çıkmadan önce İsmail’in kullandığı arabayı park ettiğimiz yere geldik, çalıştırdık, İsmail önden çıktı kendisine Erciş’te buluşacağımızı söylemiştik… Biz önden giderken İsmail arkadan geliyordu, konvoy şeklinde gitmiyorduk. İbrahim noktaya varmadan tepede İsmail’i telefonla aradı, yavaş gelmesini yolda don olduğunu söyledi, noktaya vardığımızda bizim araçta arama yapıldı, daha sonra İsmail’in kullandığı araç geldi. İbrahim bize ‘kimse kimseyi tanımıyor deyin’ diye söyledi. Ünye’de bulunurken İbrahim bana nokia marka cep telefonu verdi, içinde hat da vardı benim kendi telefonum yolculuk boyunca üzerimde yoktu, bana ‘arkadaşını ara Ünye’ye gelmiş mi diye sor’ dedi. O telefon Van’a gelene kadar bende kaldı. Van’da İbrahim telefonu benden aldı. Telefonun içerisindeki sim kartı İbrahim bana verdiğinde takılıydı…”,
Sanık Ferit T’in aşamalarda benzer olacak şekilde mahkemede, “…İbrahim K ile akrabalığımız da vardır, Şaban K’i İstanbul’da iken İbrahim’in evinde görmüştüm. Bana İstanbul’dan geldiklerini söylediler. Ne için geldiklerini söylemediler, akşam evde bulunurken İbrahim bana Bitlis’e gideceğini orada arkadaşı olduğunu söyledi. ‘Sen beni oraya bırakıp gelirsin’ dedi. Ben de kabul ettim, ben L…’ın bayiliğini yaparım… Olay günü sabahı benim kullandığım kendime ait 65 AV 202 plakalı araca bindik devlet hastanesine geldiğimizde İ.K. bana ‘ben bir yere kadar gideceğim’ dedi… İbrahim ile birlikte Şaban da gitmişti. 10 dakika sonra tekrar geldiler. Bana ikisi de kiminle görüştükleri konusunda bir şey söylemediler… İ.A.’yı yalnızca kontrol noktasında gördüm, arabada giderken İ.K. birileri ile telefonda görüşüyordu, ancak hızlı gittiğim için kiminle neler konuştuğunu duymadım, bu nedenle de herhangi bir şeyden konuşmadım. Kontrol noktasında yakalandığımızda İ.K. bana herhangi bir tembihte bulunmadı… Bizim Bitlis’e gideceğimiz güzergahı İ.K. seçti, ben de kendisine Van Tatvan arasındaki yolun kısa olmasına rağmen misafir olduğu için hiçbir şey sormadım…” biçiminde savunmada bulundukları,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCY’nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin 3. ve 4. fıkralarında;
“ ( 3 )Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Aynı Yasanın “Etkin pişmanlık” başlıklı 192. maddesi ise;
“ ( 1 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 2 ) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
( 3 ) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
( 4 ) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükmünü içermektedir.
Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
Anılan madde, 765 sayılı TCY’nın 405. maddesinin karşılığı olarak düzenlenmiş, maddenin birinci ve ikinci fıkraları, 765 sayılı TCY’nın 405. maddesinin birinci fıkrasının karşılığı olarak, üçüncü fıkrası ise, 405. maddenin ikinci fıkrasının karşılığı olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza Genel Kurulunun 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti yapma suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Yasasında “Etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır.
Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal olan, sanığın, eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCY’nın 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCY’nın 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu koşulların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCY’nın 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır. Diğer bir anlatımla etkin pişmanlıkta bulunan, uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi veya uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu ve uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal ve imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ruhsatsız ve ruhsata aykırı olarak imal, ithal, ihraç, ülke içinde satma, satışa arzetme, başkalarına verme, sevketme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da 191. maddede düzenlenen kullanmak amacıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde satın alma, kabul etme ve bulundurma suçlarından birinin faili olmalıdır.
2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CYY’nın 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Uyuşturucu madde ticareti suçundan hakkında soruşturma başlatılan sanık İ.A.’nın resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak soruşturma makamlarına açıklamalarda bulunduğu uyuşmazlığa konu olayda, diğer koşulların gerçekleştiği konusunda bir duraksama bulunmaması nedeniyle, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, uygulamada en çok duraksama ve tartışma yaratan 5. ve 6. bentte yer alan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.
Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Suç ortakları kavramı uyuşturucu madde suçuna katılan ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kimse olarak anlaşılmalı; yakalanması sözcüğü de, suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi olarak kabul edilmelidir. Fail suç ortağının, uyuşturucu maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.
Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hallerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması halinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Buna karşılık, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen fail açık kimliği ve adresi bilinmeyen, varlığı dahi belli olmayan bir kişinin uyuşturucu ile ilgisi olduğunu beyan etmesi ya da suç konusu uyuşturucu maddeyi aldığını iddia ettiği kişi hakkında delil durumuna göre mahkûmiyet kararı verilmesi olanaklı değilse böyle bir kişi hakkında araştırma yapmaya, araştırma yapılıyor ise sonucunu beklemeye gerek bulunmayıp etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Failin bildirdiği kişiler ve onlar hakkında verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi verilen bilgi suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkili olmaması halinde de etkin pişmanlık koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Özel Dairece sanığın, iddianame düzenlenmeden önce 11.03.2010 tarihinde Cumhuriyet savcılığında vermiş olduğu ikinci ifadesi ile diğer sanıklar İbrahim ve Şaban’ın suçlarının sübutu ve iştiraklerinin derecesinin ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği kabul edilerek yerel mahkemece etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılması isabetli kabul edilmiştir. Oysa sanık hakkındaetkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için anılan ifadesinde verdiği bilgilerin daha önce görevliler tarafından öğrenilip öğrenilmediği ile ilgili bilginin suçun ortaya çıkmasında ya da suç ortağının yakalanmasında yahut belirlenmesinde etkili olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Olay yakalama ve el koyma tutanağı içeriğine göre, ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde sanıklar F.T., İ.K. ve Ş.K.’nin kontrol amaçlı durdurulan araç içinde kuşku oluşturacak şekilde tedirgin hareketlerde bulunduklarının ve cep telefonlarının bataryaları ile sim kartlarını çıkardıklarının görülmesi ve Ordulu olduklarının belirlenmesinden kısa bir süre sonra, kontrol noktasına Ordu plakalı araçla İ.A.’nın gelmesi, oluşan şüphe üzerine usul ve yasaya uygun şekilde arama yapılması sonucunda, sanığın bulunduğu araçta 41.110 gram toz esrar ile 13.101 gram eroinin ele geçmesi, birbirlerini tanımadıklarını ifade eden sanıklar İsmail, Şaban ve İbrahim’in üzerinde dört gün önce İsmail tarafından satın alınmış ve onun adına kayıtlı olan birbirini takip eder şekilde seri numaralı GSM hatlarının ele geçmesi, sözkonusu hatlarla suç günü ve öncesinde yoğun görüşmeler yapıldığının saptanması, sanıkların daha önce de aynı tarihlere tesadüf edecek şekilde Van’a gelmeleri, bu dönemde İsmail’de ele geçen cep telefonu ile Şaban adına kayıtlı iki hattın kullanılması, R.N. adına kayıtlı bir hattın hem İsmail hem de İbrahim’in üzerinde ele geçen cep telefonları ile kullanılması, yine İsmail ve İbrahim’in üzerine ele geçen cep telefonları ile kullanıldığı tespit edilen ancak aramada ele geçmeyen üç GSM hattının aynı tarihte olacak şekilde R.N. tarafından satın alınması, İsmail’in sürücülüğünü yaptığı aracın İbrahim’in kayınbiraderi olan O.U. adına kayıtlı olması, suç tarihinden önce sanıklar İsmail, Şaban ve İbrahim’in Van’a birlikte geldiklerinin ve suç günü de sanık İsmail’in yönetimindeki aracın sürekli diğer sanıkların bulunduğu aracı takip eder şekilde seyrettiğinin anlaşılması karşısında; sanık İsmail’in C. Başsavcılığında verdiği ikinci ifadesi olmasa bile, İsmail dışındaki üç sanığın da ele geçen uyuşturucu madde ile bağlantılı olup fikir ve irade birliği içinde malı birlikte naklettikleri, böylelikle suçlarının sabit olduğu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve kesin şekilde ispatlanmış olduğundan, diğer sanıklar hakkında 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesinin 5. fıkrası uyarınca yüklenen suçu işlediklerinin sabit olması nedeniyle mahkûmiyet kararı verilecektir.
Sanığın etkin pişmanlık uygulamasına esas alınan, kullandığı araçta uyuşturucu madde olduğunu bilmediğine, sanıklar İbrahim ve Şaban’ın isteği nedeniyle onlarla birlikte Van’a gittiğine ilişkin kendisini suçtan kurtarmaya yönelik 11.03.2010 tarihli anlatımındaki ayrıntılar, daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olsa dahi suçun ortaya çıkmasında ya da suç ortaklarının yakalanmasında veya belirlenmesinde etkili olmayıp yardım ve hizmet niteliğinde bulunmadığı ve TCY’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu nedenle, sanığın etkili bir bilgi açıklamasının sözkonusu olmadığı olayda sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmasına dair yerel mahkeme hükmü ile bu hükmün onanmasına ilişkin Özel Daire kararında isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının sanık İ.A. yönünden kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün adı geçen sanık yönünden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi; “sanık hakkında TCY’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma koşullarının oluştuğu” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 02.02.2012 gün ve 13066-650 sayılı onama kararının sanık İ.A. yönünden KALDIRILMASINA,
3- Erciş Ağır Ceza Mahkemesinin 21.10.2010 gün ve 67-236 sayılı hükmünün adı geçen sanık yönünden TCY’nın 192/3. maddesinin uygulama koşullarının bulunmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.06.2012 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.
T.C.
YARGITAY
20. CEZA DAİRESİ
E. 2015/13945
K. 2016/13
T. 11.1.2016
• UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE TİCARETİ YAPMA VEYA SAĞLAMA ( Sanığın Ticaret Amacıyla Bulundurduğu ve Eşi Olan Diğer Sanığın Naklettiği Sırada Ele Geçirilen Uyuşturucu Maddenin Kendisine Ait Olduğunu Beyan Ederek Suçunun Meydana Çıkmasına Hizmet ve Yardım Ettiği – Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanması Gerektiği )
• ELE GEÇİRİLEN UYUŞTURUCU MADDENİN KENDİSİNE AİT OLDUĞUNU BEYAN EDEREK SANIĞIN SUÇUN MEYDANA ÇIKMASINA HİZMET VE YARDIM EDİLMESİ ( Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama – Etkin Pişmanlık Hükümlerinin Uygulanacağı )
• MÜSADERE ( Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama – Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığınca Suça Konu Uyuşturucu Maddeden Alınan Şahit Numunenin Müsaderesine Karar Verileceği )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Uyuşturucu Maddeyi Nakleden Sanığın Eşi Olan Diğer Sanığın Ticaret Amacıyla Bulundurduğu Uyuşturucu Maddeyi Naklettiği – Suç Konusu Esrarın Eşi Olan Sanığa Ait Olduğunu Söyleyerek Diğer Suç Ortağı Eşinin Yakalanması ve Suçun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardım Etmesi Sebebiyle Hakkında Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanacağı )
5237/m. 188, 192
ÖZET : Sanığın ticaret amacıyla bulundurduğu ve eşi olan diğer sanığın naklettiği sırada ele geçirilen uyuşturucu maddenin, kendisine ait olduğunu beyan ederek suçunun meydana çıkmasına hizmet ve yardım etmesi nedeniyle, hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığınca suça konu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunenin müsaderesine karar verilmesi gerekir.
Uyuşturucu maddeyi nakleden sanığın, eşi olan diğer sanığın ticaret amacıyla bulundurduğu uyuşturucu maddeyi naklettiği anlaşılmıştır. Suç konusu esrarın eşi olan sanığa ait olduğunu söyleyerek diğer suç ortağı eşinin yakalanması ve suçun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi sebebiyle hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır.
DAVA : Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : 1-) Sanık H.A. hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışındaki yaptırımların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Sanığın ticaret amacıyla bulundurduğu ve eşi olan diğer sanık S.’in naklettiği sırada ele geçirilen uyuşturucu maddenin, kendisine ait olduğunu beyan ederek suçunun meydana çıkmasına hizmet ve yardım etmesi nedeniyle, hakkında TCK’nın 192/3. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-) Tekerrür oluşturan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 23/09/2008 tarih ve 2008/243 esas, 2008/194 Sayılı kararı ile verilen “… yıl … ay hapis cezası” yerine, daha hafif ceza içeren Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 25/11/2013 tarih ve 2013/468 esas, 2013/563 Sayılı kararı ile verilen “… ay hapis cezası”nın tekerrüre esas alınması,
3-) Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 Sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması sebebiyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
4-) Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığınca suça konu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunenin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması ve tutuklama tarihine göre, sanık hakkındaki salıverilme isteğinin reddine,
2-) Sanık S. A. hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
Sanık müdafiinin temyiz itirazının reddine, ancak;
Sanık Sinem’in, eşi olan diğer sanık Hamza’nın ticaret amacıyla bulundurduğu uyuşturucu maddeyi naklettiği anlaşılması karşısında yüklenen suçtan mahkumiyetine karar verilmesi ve 31 paket halinde 21,821 gram esrarın eşi Hamza’ya ait olduğunu söyleyerek diğer suç ortağı eşi Hamza’nın yakalanması ve suçun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi sebebiyle hakkında TCK’nın 192/3. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2014/5410
K. 2016/1675
T. 27.5.2016
DAVA : GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ
KARAR : Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Sanığın savunmasında, araçta ele geçen 1963 adet uyuşturucu nitelikli tabletleri Ankara’ya götürmesi için Hamo lakaplı M..in verdiğini beyan etmesi ve sanıkla beraber uyuşturucu madde ticareti yaptıkları iddia edilen M.. B.. ile E.. K.. hakkında olay tarihinden önce dinleme kararı alındığı ve iletişimin tespiti tutanaklarının dosyada bulunduğu anlaşıldığından, M.. B.. hakkında alındığı belirtilen dinleme kararının aslı yada onaylı örneğinin getirilmesi, M.. B.. ve E.. K.. isimli kişiler hakkında; dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ve derdest ise bu dava ile birleştirilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyanın getirtilerek bu dosyanın içine konulması, tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması yerine eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 8.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 27.5.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
20. CEZA DAİRESİ
E. 2015/8504
K. 2016/2835
T. 9.5.2016
DAVA : Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : 1-) Sanıklar …, …, … ve … hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışındaki yaptırımların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-) Aleyhlerine ….’ın beyanı dışında delil bulunmadığı aşamada ele geçirilen uyuşturucu maddenin kendilerine ait olduğunu söyleyerek suçlarının ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunan sanıklar hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b-) Kabule göre de, … Laboratuvarı Müdürlüğü’nce suça konu uyuşturucu maddelerden alınan şahit numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükümlerin BOZULMASINA;
2-) Sanıklar …, … ve… hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanıkların, diğer sanıklar …, …, … ve …’un ticaret amacıyla uyuşturucu madde bulundurma fiiline iştirak ettiklerine dair, savunmalarının aksine her türlü kuşkudan uzak mahkûmiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi yerine delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükümlerin BOZULMASINA, 9.5.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2016/1023
K. 2016/1425
T. 2.5.2016
DAVA : 10.6.2015 ( sanık M..yönünden )
Hükümler : a) Zincirleme olarak uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet (sanık F..hakkında)
b-) Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet (sanık M.. hakkında)
Temyiz Edenler : 1- Sanıkların müdafileri ve sanık M..
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
KARAR : A-) Sanık F..hakkında zincirleme şekilde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, 22.6.2015 tarihli eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen temyiz itirazların reddine, ancak;
Sanığın, 22.6.2015 tarihinde ablasının evinde ele geçirilen 57 paketçik net 7,8 gram esrarı satmak amacıyla bulundurduğu sabit ise de; 10.6.2015 tarihinde harabe evin yanındaki taşın altında ele geçirilen 42 paketçik net 6 gram esrar ve 32 adet MDMA içeren haplarla ilgisi olduğuna dair kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı dikkate alınarak; 10.6.2015 tarihli suç sebebiyle “beraatine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, bu suçun zincirleme suç kapsamında olduğu kabul edilerek sanığın cezasının TCK’nın 43. maddesi gereğince artırılması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
B-) Sanık M.. hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen temyiz itirazların reddine, ancak;
Sanığın harabe evin yanındaki taşın altında ele geçirilen 42 paketçik net 6 gram esrar ve 32 adet MDMA içeren hapların kendisine ait olduğunu ikrar ederek kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım ettiği dikkate alınarak, etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrası gereğince cezasında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 2.5.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. CEZA DAİRESİ
E. 2016/616
K. 2016/903
T. 22.3.2016
• UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA ( Sanıkların İfadelerinde Daha Önce Sattıklarını Belirttikleri Maddelerin Ele Geçmemesi Sebebiyle Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Olarak Kabul Edilemeyeceği – Sanıkların Sabit Olan Fiillerinin Suç Tarihinde Sanıklardan Biri Üzerinde Ele Geçirilen Uyuşturucu Maddeyi Satmak İçin Bulundurmak Olduğu/Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanamaması Gerektiği )
• SANIKLARIN İFADELERİNDE DAHA ÖNCE SATTIKLARINI BELİRTTİKLERİ MADDELERİN ELE GEÇMEMESİ ( Ele Geçmediğinden Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Olarak Kabul Edilemeyeceği – Sanıkların Sabit Olan Fiillerinin Suç Tarihinde Sanıklardan Biri Üzerinde Ele Geçirilen Uyuşturucu Maddeyi Satmak İçin Bulundurmak Olduğu/Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanamayacağı )
• KULLANMA SINIRLARI İÇERİSİNDE BULUNAN EROİNİN SATMAK İÇİN BULUNDURULDUĞUNUN BELİRTİLMESİ ( Sanıkların Kullanma Sınırları İçerisinde Bulunan 0,013 Gramdan İbaret Suça Konu Eroini Satmak Amacıyla Bulundurduklarını Belirttiği – İkrarlarıyla Uyuşturucu Madde Satma Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardımda Bulunan Sanıklar Hakkında Etkin Pişmanlık Hükmünün Uygulanması Gerektiği )
• ETKİN PİŞMANLIK ( Sanıkların Kullanma Sınırları İçerisinde Bulunan 0,013 Gramdan İbaret Suça Konu Eroini Satmak Amacıyla Bulundurduklarını Belirttiği – İkrarlarıyla Uyuşturucu Madde Satma Suçunun Ortaya Çıkmasına Hizmet ve Yardımda Bulunan Sanıklar Hakkında Etkin Pişmanlık Hükmünün Uygulanacağı )
5237/m. 43, 188, 192/3
ÖZET : Sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
Sanıkların ifadelerinde daha önce sattıklarını belirttikleri maddelerin ele geçmemesi sebebiyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilemeyeceği, sanıkların sabit olan fiillerinin suç tarihinde sanıklardan biri üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyi satmak için bulundurmak olduğu gözetilmelidir. Zincirleme suç hükümleri uygulanamaz.
Kullanma sınırları içerisinde bulunan 0,013 gramdan ibaret suça konu eroini satmak amacıyla bulundurduklarını belirterek ikrarlarıyla uyuşturucu madde satma suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunan sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerekir.
T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2012/10-1284
K. 2012/1836
T. 4.12.2012
Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hallerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması halinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Buna karşılık, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen fail açık kimliği ve adresi bilinmeyen, varlığı dahi belli olmayan bir kişinin uyuşturucu ile ilgisi olduğunu beyan etmesi halinde böyle bir kişi hakkında araştırma yapmaya, araştırma yapılıyor ise sonucunu beklemeye gerek bulunmayıp etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Failin bildirdiği kişiler ve onlar hakkında verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi verilen bilgi suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkili olmaması halinde de etkin pişmanlık koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir. Nitekim CGK’nun 12.06.2012 gün ve 670-226 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
T.C.
YARGITAY
20. CEZA DAİRESİ
E. 2016/296
K. 2016/465
T. 8.2.2016
DAVA : Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
KARAR : A-)Sanık Şakir hakkındaki hükmün incelenmesinde;
Ele geçirilen suç konusu 7335 gram esrarın miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri uyarınca temel hapis cezalarının alt sınır aşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve sanık hakkında TCK’nın 188/3 maddesi uyarınca tayin olunan 5 yıl hapis cezasından, anılan Kanunun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılması sırasında “4 yıl 2 ay hapis cezası” yerine, “4 yıl hapis” cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 Sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmanın toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiriler ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükmolunan adli para cezasının; 5083 Sayılı Kanun’un 1. maddesiyle hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 Sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak bu durumun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi ve eksikliğin giderilmesi mümkün bulunduğundan;
YTL olarak hükmolunan adli para cezasının TL’ye dönüştürülmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-)Sanık M. hakkındaki hükmün incelenmesinde;
1-) Ele geçirilen suç konusu 7335 gram esrarı miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri uyarınca temel hapis cezalarının alt sınır aşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-) Sanığın esrarın sahibi olduğunu söylediği ve kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından araştırılmayan L. H. köyünden Efo lakaplı E.Y.araştırılarak bu kişinin bulunması halinde, CMK’nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakkı da hatırlatılarak tanık olarak dinlenmesi, gerektiğinde bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulması, dava açıldığı ve sorgusu yapıldığı takdirde davaların birleştirilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, bu kişinin suçunun ortaya çıkmasına yardım edip etmediği belirlendikten sonra sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3-) Sanık hakkında TCK’nın 188/3 maddesi uyarınca tayin olunan 5 yıl hapis cezasından, anılan Kanunun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılması sırasında “4 yıl 2 ay hapis cezası” yerine, “4 yıl hapis” cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini,
4-)Adli para cezasının, 5083 Sayılı Kanun’un 1. maddesiyle hükümden sonra 01/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04/04/2007 tarih ve 2007/11963 Sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
5-)Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 Sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması sebebiyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY Ceza Genel Kurulu
ESAS: 2014/523
KARAR: 2015/28
Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık M.. U..’un 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62, 52/2, 52/4, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 2.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının taksitlendirilmesine, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.12.2011 gün ve 238-242 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 22.03.2013 gün ve 9214-2702 sayı ile;
“Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;
Sanığın, ele geçirilen suç konusu esrarı diğer sanık oğlu Ali’nin eve getirip bıraktığını söyleyerek, görevlilerce Ali’nin yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına hizmet ettiği dikkate alınarak, sanık Mehmet hakkında TCK’nun 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 06.06.2013 gün ve 215-209 sayı ile;
“… Sanık M.. U..’un yaptığı hizmet ve yardım diğer sanıkların yakalanmasına veya kim olduklarının belirlenmesine etkili olmalıdır ki, sanık M.. U.. hakkında TCK’nun 192/3. maddesi hükmü uygulanabilsin. Sanık M.. U..’un oğlu sanık Ali ile ilgili güvenlik görevlilerine bilgi vermesi, oğlu Ali’nin eyleminin ortaya çıkmasına hiçbir katkı sağlamamıştır. Güvenlik görevlilerince sanık Mehmet ve oğlu Ali’nin birlikte ikamet ettikleri evde ve evin çevresinde aramalarını sürdürdükleri sırada Ali’nin traktör ile olay yerine geldiği, babası Mehmet’in kendisi ile ilgili güvenlik birimlerine verdiği bilgilerden haberi olmadan suçunu ikrar ettiği, bu şekilde Ali’nin eylemini ikrar ederek ortaya koyduğu, bu durumda sanık Mehmet’in oğlu ile ilgili güvenlik elemanlarına bilgi vermesinin, Ali’nin suçunun ortaya çıkmasını sağlamadığının açık olduğu, Mehmet’in oğlu ile ilgili iddialarının ise, mahkememizce suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu, kaldı ki Mehmet’in diğer sanık ile ilgili de bir takım iddialarda bulunduğu, ancak diğer sanık M..A.. E..’in mahkememizce beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bundan başka sanık M.. U.. hakkında TCK’nun 192/3. maddesinin tatbik edilebilmesi için kendi suçunu ikrar etmekle birlikte, bu suçla ilgili diğer suç ortaklarının da ortaya çıkmasına yardımcı olması gerektiği, ancak sanık M.. U..’un beyanları incelendiğinde; ele geçirilen hint keneviri bitkilerinin oğlu Ali’ye ait olduğunu, kendisinin bunlarla bir alakası bulunmadığını beyan ettiği, sanık M.. U..’un bu beyanlarının hayatın olağan akışına ters düştüğü, sanık Mehmet’in oğlu Ali ile aynı konutta ikamet ettikleri, bu nedenle kendi beyanından da anlaşıldığı üzere evde bulunan hint keneviri bitkilerinden haberi olduğu ve sanık Mehmet’in oğluna ‘kimden aldı isen bunları götür, ona ver’ diye telkinde bulunduğunu beyan ettiği, oğlunun kendisine yanıt vermediğini, sabah kalktığında çuvalların halâ orada olduğunu gördüğünü, oğluna ‘götür bu çuvalları kim sahibi ise ona ver, yoksa bunları yakarım’ dediğini beyan ettiği, sanığın bu beyanlarının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu hususunda mahkememizde tam bir vicdan kanaat oluştuğu, sanık Mehmet’in böyle bir durumda insiyatifi oğluna bırakmaması, derhal gereğini yapması, hatta oğlu ile ilgili ihbarda bulunması gerektiği, en azından hint keneviri bitkilerini kendisinin de kalmakta olduğu konuttan uzaklaştırılmasını derhal sağlamasının gerektiği, bunların hiç birisini yapmadığı hususu dikkate alındığında; sanık Mehmet’in, Ali ile birlikte iştirak iradesi içerisinde birlikte hareket ettiği hususunda mahkememizde bir şüphe bulunmadığı, belirtilen hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, oğlu Ali’nin suçunu ortaya çıkarmaya çalışmadığı, tam tersine kendi suçunu kapatmaya yönelik bir takım tedbirlere yöneldiği, ayrıca Ali’nin suçunun ortaya çıkmasında yukarıda da belirtildiği üzere bir katkısının olmadığı, Ali’nin arama yapıldığı sırada olay yerine gelip babasının kendisi ile ilgili iddiasından haberi bulunmadığı halde suçunu ikrar ettiği, bu nedenle Ali’nin suçunun kendi ikrarı ile ortaya çıktığı, ayrıca Ali’nin eyleminin beraat eden sanık M..A..E..’in beyanı ile de desteklendiği, M..A..E..’in A.. U..ile ilgili anlatımlarının Ali’nin suçu ile ilgili önemli ipuçları verdiği anlaşılmakla, sanık M.. U.. hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinin uygulanabilir şartlarının bulunmadığı” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.07.2014 gün ve 251074 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık M..A..E.. hakkında uyuşturucu madde ticareti ve kenevir ekme suçlarından, sanık A..U.. hakkında kenevir ekme suçundan kurulan beraat hükümleri temyiz edilmeksizin, sanık A.. U.. hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, inceleme sanık M.. U.. hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Suçun sübutuna ilişkin bir tartışma, bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
19.08.2011 günü ismini vermek istemeyen bir kişi tarafından jandarmaya telefonla yapılan ihbarda; sanık M.. U..’un, G.. Köyünde ikamet ettiği evinin bahçesinde ve Çayüstü Mevkiindeki dam evinde kenevir ektiğinin bildirilmesi, kolluk görevlilerince yapılan araştırmalarda da bu bilgilerin teyit edilmesi üzerine 26.08.2011 tarihinde sanığın ikamet ettiği evde yapılan aramada suç unsuruna rastlanmadığı, aynı gün saat 14.30 sıralarında sanığa ait Çayüstü mevkiindeki dam evinde yapılan aramada ise, evin bahçesindeki sulama hortumlarının arasında üzeri hasırlarla kapatılmış 2 çuval içerisinde net 2210 gram esrar ele geçirildiği, arama sırasında sanık Mehmet’in, suç konusu esrarı oğlu A.. U..’un getirdiğini belirttiği, bir süre sonra dam evine gelen sanığın oğlu Ali’nin de, ele geçirilen esrarın kendisine ait olduğunu, bu esrarı M..A..E.. ile birlikte Su Deliği mevkiine ektikleri kenevirden elde ettiklerini söyleyerek kolluk görevlilerini kenevir ektiğini belirttiği yere götürdüğünde, ormanlık ve çalılık alan içerisinde hasadı yapılarak kurumaya bırakılmış 28,42 gram esrar ele geçirildiği,
İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı’nın 30.09.2011 gün ve 7519 sayılı ekspertiz raporunda; sanığın dam evinde ele geçirilen hint keneviri tepe ve uç kısımlarının 2210 gram, sanığın oğlu Ali’nin gösterdiği ormanlık ve çalılık alanda ele geçirilen hint keneviri bitkisi parçalarının ise 28,42 gram esrar içerdiğinin belirtildiği,
Sanığın cep telefonu görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarına göre; suç tarihinde kullandığı cep telefonundan oğlu Ali’nin kullandığı telefon aranılarak, saat 14.38 ve 14.42’de görüşmeler yapıldığı,
Sanık Mehmet’in dam evindeki arama sırasında yapılan kamera çekimine ilişkin CD içeriğine göre; suç konusu esrarın bulunmasından sonra sanık Mehmet’in, HTS kayıtlarındaki arama saatlerine göre oğlu Ali olduğu anlaşılan kişiyle yaptığı telefon görüşmelerinde dama gelmesini, otun yakalandığını söylediği, kolluk görevlisinin ise sanığa telefonla görüştüğü kişinin ifade vermek üzere gelmesi yönünde talimat verdiği,
Akhisar Merkez Jandarma Komutanlığı’nca yapılan işlemler sonrası, Akhisar İlçe Jandarma Komutanlığı’na soruşturma ile ilgili belgelerin gönderilmesine ilişkin 27.08.2011 tarihinde yazılan üst yazıda; “M.. U..’un alınan ifadesinde esrar maddelerinin oğlu A..U..’a ait olduğunu beyan etmesi üzerine, A.. U..’un ifadesi alınmış” şeklinde açıklamaya yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Hakkındaki uyuşturucu madde ticareti suçundan verilen mahkumiyet hükmü kesinleşen A..U.. kolluk görevlilerince alınan ifadesinde; M..A..E.. ile birlikte Su Deliği mevkiindeki ormanlık alanda kenevir yetiştirdiklerini, amaçlarının bu işin ticaretini yapmak olduğunu, yetiştirdikleri keneviri dallarından ayırdıktan sonra M..A..E..ile birlikte babası Mehmet’in dam evine götürdüklerini, bu durumdan babasının haberi olduğunu söylemiş, mahkemede ise; M..A..E.. ile ektikleri kenevirleri çuvallara koyup eve getirdiklerini, babasının gördüğünde “al bunları götür, kiminse ona ver” dediğini, ertesi gün de evden çıkarken ikaz etmesi üzerine M..A..E..’nin evine giderek “hakkını al, yarısı senin, yarısı benim” dediğini, M..A..E..nin “tamam, gelip alacağım” demesine rağmen almadığını, eve döndüğünde jandarmaları gördüğünü, kenevirleri içmek amacıyla ektiğini, babasının olayla ilgisi olmadığını beyan etmiş,
Uyuşturucu madde ticareti suçundan beraat eden sanık M..A..E..; ele geçen esrarla ilgisi olmadığını, daha önce Ali ile birlikte esrar içtiklerini, Ali’nin telefonda kendisine hint kenevirini kast ederek “dalgalar çalındı, 4 kök kaldı, içecekliğim 4 kök hint keneviri bitkisi var” diye söylediğini, ancak Ali’nin kenevir ektiğinden haberi olmadığını, sanık M.. U..’un evine kenevir götürmediğini belirtmiş,
Tutanak mümzii tanıklar S..K..ve İ.. K..; sanık Mehmet’in dam evinde esrar bulunması üzerine, söz konusu esrarın kendisine değil oğlu Ali’ye ait olduğunu söylediğini, sanığın oğlu Ali’nin de bir süre sonra arama yapılan yere gelerek, esrarın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini ifade etmişler,
Sanık M.. U.. soruşturma aşamasında; oğlu Ali’nin bir süredir uyuşturucu madde kullandığını bildiği M..A..E..’le görüştüğünü, 2-3 gün önce sabah dam evine geldiğinde içerisinde kurutulmuş hint keneviri olan çuvalları gördüğünü, oğluna çuvalların kime ait olduğunu sorduğunda cevap vermediğini, “benim başımı belaya sokmayın, kiminse bir an önce alarak götürsün, atmazsan bunları yakarım” dediğini, oğlunun en kısa sürede aldıracağını söylemesine rağmen aldırmadığını, hergün sabah saatlerinde işleri sebebiyle evden ayrılıp akşam saatlerinde eve döndüğü için çuvalların atılıp atılmadığını kontrol edemediğini, esrarın evinde bulundurulmasına rıza göstermediğini, köye zeytin sulamaya gidip döndükten sonra jandarmayı evinde görünce “aradığınız herhalde budur” diyerek çuvalları gösterdiğini, ele geçen esrarla ilgisi olmadığını beyan etmiş mahkemede ise; esrarın bulunduğu çuvalları arama yapılmadan önceki akşam gördüğünü, oğluna çuvallar kime ait ise götürmesini söylediğini, sabahleyin oğlunu aynı şekilde ikaz ederek çalışmaya gittiğini, bu nedenle oğlunun esrarı götürüp götürmediğini denetleme imkanı olmadığını, eve geldiğinde jandarmaların gelmiş olduğunu, esrar bulunan çuvalları jandarmaya gösterdiğini, jandarmanın “bunlar kimin” diye sorduğunda, kendisi ile ilgisi olmadığını, “oğlum ile M..A..E..’nin olabilir” dediğini savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uyuşturucu madde imâl ve ticareti ile kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçlarında etkin pişmanlığı düzenleyen 192. maddesi;
“(1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
(4) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmî makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz” hükmünü içermektedir.
Maddenin gerekçesinde de; “Maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suçlar bakımından özel bir pişmanlık hâli düzenlenmiştir…Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti ya da kullanmak için satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması suçları ile ilgili olarak soruşturma başladıktan sonra, etkin pişmanlık göstererek suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılması öngörülmüştür. Ancak, bu bilgi vermenin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için, bunun en geç hüküm verilmeden önce gerçekleşmesi gerekir…” açıklamalarına yer verilmiştir.
5237 sayılı TCK’da “etkin pişmanlık” başlığı altında yapılan düzenlemede, eylem suç olmaktan çıkmamakta, duyulan pişmanlık ve eylemin sonuçlarının bir kısmının bertaraf edilmesi nedeniyle faile ceza verilmemek veya verilecek cezadan indirim yapılmak suretiyle cezayı kaldıran ya da azaltan bir durum sözkonusu olmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 20.12.1993 gün ve 301-338 sayılı kararında belirtildiği üzere, uyuşturucu madde ticareti suçları ile korunan hukuki yarar genel kamu esenliği olduğundan, iştirakçilerin kimliklerinin veya uyuşturucu maddelerin saklandığı yerin bu suçu işleyen failler tarafından bildirilmesi halinde, suça konu maddelerin ele geçirilmesine dolayısıyla genel kamu esenliğini korumaya yönelik olarak uyuşturucu madde temini suçuyla mücadeleye katkıda bulunan bu suç faillerine tayin edilecek cezadan indirim yapılması öngörülmektedir.
Benzer suçlarla ilgili uygulamada en çok karşılaşılan hal olan, sanığın eylem yetkili mercii tarafından haber alındıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunmasına ilişkin 5237 sayılı TCK’nun 192. maddesinin 3. fıkrası üzerinde durulmalıdır. Buna göre, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti eylemine iştirak etmiş olan veya kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alan, kabul eden veya bulunduran kimsenin, suçun işlendiğinin yetkili makamlar tarafından öğrenilmesinden sonra, suçun meydana çıkmasına ya da fail ve suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmesi verilen cezadan indirim nedeni olup, etkin pişmanlığın bu hali aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında düzenlenen cezasızlık halinden zaman itibarıyla ayrılır. Cezasızlık durumunda yetkili merciler tarafından haber alınmadan önce ihbar ve yardım yapılması gerekirken, 3. fıkrada düzenlenen ve indirim nedeni olarak kabul edilen etkin pişmanlıkta resmi makamlarca haber alınmasından sonra işbirliği aranmaktadır.
Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretide yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
1- Fail 5237 sayılı TCK’nun 188 ve 191. maddesinde düzenlenen suçlardan birini işlemiş olmalıdır.
2- Hizmet ve yardım bizzat fail tarafından yapılmalıdır.
3- Hizmet ve yardım soruşturma ya da kovuşturma makamlarına yapılmalıdır.
4- Hizmet ve yardım, suçun resmi makamlar tarafından haber alınmasından sonra, ancak mahkemece hüküm verilmeden önce gerçekleşmelidir. 5271 sayılı CMK’nun 158. maddesinde gösterilen, bir suç hakkında soruşturma yapmakla yetkili olan adli ve idari merciler, Adalet ve İçişleri Bakanlıkları, savcılıklar, emniyet ve jandarma teşkilatı, suçları savcılıklara iletmekle yükümlü olan vali ve kaymakamlıklar, elçilikler ve konsolosluklar resmi makamlar kapsamında değerlendirilmelidir.
5- Fail kendi suçunun ya da bir başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalı, bilgi aktarımı ile suçun meydana çıkmasına ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım etmelidir.
6- Failin verdiği bilgiler doğru, yapılan hizmet ve yardım sonuca etkili ve yararlı olmalıdır.
Uyuşturucu madde ticareti suçundan hakkında soruşturma başlatılan sanık M.. U..’un, resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak soruşturma makamlarına açıklamada bulunduğu uyuşmazlığa konu olayda, diğer şartların gerçekleştiği konusunda bir tereddüt bulunmaması nedeniyle, etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi açısından, uygulamada en çok tereddüt yaşanan 5 ve 6. bentlerinde yer alan şartların gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır. Failin etkin pişmanlık nedeniyle indirimden yararlanabilmesi için kendi suçunun ortaya çıkmasına ya da suç ortaklarının yakalanmasına yardım ve hizmet etmiş olması gerekmektedir. Suç ortakları kavramı uyuşturucu madde suçuna katılan ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kimse olarak anlaşılmalı; “yakalanması” sözcüğü de, “suç ortaklarının yakalanması ya da kim olduğunun belirlenmesi” olarak kabul edilmelidir. Fail suç ortağının, uyuşturucu maddeyi satın aldığı veya sattığı kişinin ya da başka bir uyuşturucu madde suçu işleyen kişinin yakalanmasına ya da kim olduğunun belirlenmesine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır. Failin kendi suçunun ya da suç ortaklarının ortaya çıkmasına yönelik olarak verdiği bilginin yardım ve hizmet niteliğinde kabul edilebilmesi için, hizmet ve yardımın konusu olan bilgilerin doğru olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca etkili ve yararlı olması da gerekmektedir.
Buna göre, yakalanan kimsenin uyuşturucu maddeyi açık kimliğini bilmediği bir şahıstan aldığını söylemesi ya da hayalî isimler vermesi veya daha önceden uyuşturucu işine karıştığını bildiği kişinin adını vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli görülmemeli, failin bildirdiği kişi yakalanmış ise mahkûm edilmiş olması ya da yakalanamamışsa kimliği ve varlığının belirlenmesi, failin bildirdiği kişiye suç atması için neden bulunmadığının anlaşılması, mevcut delillerin o kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması ve verilen bilginin daha önce görevliler tarafından öğrenilmemiş olması durumlarında etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır. Değinilen bu hallerin dışında, failin üzerinde kullanım miktarı içerisinde uyuşturucu ve uyarıcı madde ile yakalanmış olması halinde başka bir şekilde satış için hazırlandığı anlaşılmayan maddeyi satmak için bulundurduğunu bildirmesinde de, uyuşturucu ve uyarıcı madde satmak suçundan etkin pişmanlık koşullarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Buna karşılık, etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen failin açık kimliği ve adresi bilinmeyen, varlığı dahi belli olmayan bir kişinin uyuşturucu ile ilgisi olduğunu beyan etmesi halinde böyle bir kişi hakkında araştırma yapmaya, araştırma yapılıyor ise sonucunu beklemeye gerek bulunmayıp, etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmamalıdır. Failin bildirdiği kişiler ve onlar hakkında verdiği bilgiler daha önce görevliler tarafından öğrenilmişse, zaten bilinen bir bilginin açıklanması yardım ve hizmet kapsamında değerlendirilmemelidir. Aynı şekilde görevliler tarafından bilinmese dahi verilen bilgi suçun ortaya çıkmasına ya da suç ortağının yakalanmasına ya da belirlenmesine etkili olmaması halinde de etkin pişmanlık şartlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Nitekim CGK’nun 20.05.2014 gün ve 732-270, 12.06.2012 gün ve 670-226 sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık Mehmet hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için, yakalandıktan sonra verdiği bilgilerin daha önce görevliler tarafından öğrenilip öğrenilmediği ve ilgili bilginin suçun ortaya çıkmasında ya da suç ortağının yakalanmasında yahut belirlenmesinde etkili olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıntısına yukarıda yer verildiği şekilde; ihbarın sanık Mehmet hakkında olduğu, kolluk görevlilerince arama öncesi yapılan araştırmalarda da sadece sanık Mehmet’in kenevir ektiğine ilişkin bilgi elde edilebildiği, suç konusu esrarın sanık Mehmet’in dam evinde ele geçirildiği, sanığın kolluk görevlilerine; hakkında herhangi bir ihbar ve bilgi olmayan diğer sanık Ali’nin esrarı getirdiğini söyleyip, HTS kayıtları ve arama sırasındaki kamera çekimine ilişkin CD içeriğindeki konuşmalardan da anlaşılacağı üzere, telefonla Ali’yi arama yapılan yere çağırdığı, sanık Ali’nin de arama mahalline gelerek suçlamayı kabul edip, kolluk görevlilerine ormanlık alanda bulunan esrarın kalan kısmını gösterdiği ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkumiyetine hükmolunduğu anlaşıldığından; sanık Mehmet’in yakalandıktan sonra verdiği bilgiler olmasa, diğer sanık Ali’nin ele geçen uyuşturucu madde ile bağlantısı belirlenemeyeceğinden; Ali’nin yakalanmasına ve suçunun ortaya çıkmasına etkili olan yardım ve hizmet niteliğindeki açıklamaları nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün sanık M.. U.. hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 06.06.2013 gün ve 215-209 sayılı direnme hükmünün, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 192/3. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.